İSLAM'DA İKTİSAT NİZAMI

 

MÜLK EDİNME YOLLARI

 Mal, servet edinilebilen her şeydir. Onun mülk edilmesi yollarından kasıt, daha önce sahip olunmayan bir malın mülkiyetinin bir şahsa verilmesini sağlayan yoldur. Bütün çeşitleriyle mübadele, mülk edinme şekli olmayıp ancak “ayn”ların mülk edinme yollarındandır. Zira mübadele belli bir miktar mal karşılığında başka bir maldan belli bir miktarı mülk edinmektir. Mal, esasında mülk edinilmiş olan şey olduğundan mübadele de ancak malın “ayn”ları ile olur. Aynı şekilde ticaret kazancı, ev kirası, ziraat geliri vb. gibi malın çoğaltılması mülk edinme yollarına dahil değildir.

Zira bunlar her ne kadar mal kapsamında yeni malların oluşmasına neden olmuşsa da, bu fazlalık başka bir maldan kaynaklandığı için mülk edinme yollarından değil de ancak malın çoğalmasının yollarındandır. Asıl konu, malı hiç yoktan ortaya çıkararak mülk edinmektir. Yani ilk kez mala ulaşmaktır. Mal edinme araçları ile malı çoğaltma veya geliştirme araçları arasındaki fark şudur: Mülk edinme ilk olarak malı elde etme yani malın aslına ulaşma iken, malın çoğaltılması ve geliştirilmesi ise daha önce mülk edinilmiş olan malın mevcudunun artırılmasıdır.

Şeriat gerek mülk edime ve gerekse mülkün çoğaltılmasıyla ilgili bir takım hükümler getirmiştir. Alış-veriş ve kira ile ilgili hükümler malın çoğaltılması ile; av ve ortaklıklar gibi konulardaki hükümler ise mülk edinme ile ilgili hükümlerdir. Mülkün geliştirilme araçları, mal edinme yollarından biriyle sahip olduğu malın aslını çoğaltma usulüdür.

Mülk edinmenin, şari'nin belirli nedenler çerçevesinde koyduğu bir takım sınırlandırıcı şer’i hükümleri vardır. Kanun koyucunun bir malın mülk edinilmesinde kullanılacak araçlar hakkında belirlediği sınırları aşmak caiz değildir. Yukarıda mülkiyet tanımında kullanılan "ayn” (malın kendisi) ve faydası ile belirli şer’i kanunlarla tamamlanan şeylerdir" ifadesinden mülk edinmenin mutlak surette kanun koyucunun izin verdiği araçlarla olması gerekir sonucu çıkar. Yani şer’i hüküm varsa bir mal için mülkiyet vardır. Yoksa malı bilfiil birileri elinde bulundursa dahi mülkiyet gerçekleşmez. Mülkiyet ancak hüküm koyucunun izin vermiş olduğu şer’i bir hükümle mal edinmeden doğar.

Şeriat, mülk edinme araçlarını, belirli durumlarla sınırlandırmış ve onları çeşitli uygulamaları da kapsayacak genellikte belli başlıklar altında açıklamıştır. Bu araçlar belirli külli illetlerle illetlendirilmediğinden başka külli kıyaslar yapılmaz. Yani bir takım yeni ihtiyaçların uygulamada tatmini için yeni mallara gereksinim vardır. Bu, ilişkiler sistemi ile değil sorunun kaynaklandığı alanla ilişkilidir. Buna göre çeşitli yeni ihtiyaçların uygulamada ortaya çıkması nedeni ile bunları karşılayacak mal ve hizmetlerin belirli şartlar için tanımlanmaları gerekir. Burada; özel mülkiyetin, onun sorumsuzca kullanılması sonucunda ortaya çıkacak olumsuzluklardan toplumu korumak için yaratılışın özü ile uyumlu bir şekilde sınırlandırılması, gereklidir. Evliliğin nevi içgüdüsünün, ibadetlerin dindarlık içgüdüsünün göstergesinden olması gibi özel mülkiyet de beka içgüdüsünün göstergesindendir. İşte bu tezahürler, karşılanması ve doyuma ulaştırılması gereken anlarda tümden serbest bırakılırsa, bu durum insanı kargaşaya ızdıraba ve anormal bir doyuma götürür. Bundan dolayı insanın mala ulaşmasını nitel yönden sınırlandırarak mal aracılığı ile ümmetin üzerinde bir azınlık hakimiyeti oluşmasın ve belirli bazı ihtiyaçların giderilmesinde çoğunluk mahrum bırakılmasın. Bütün çaba ve enerji mal uğruna harcanmasın. Zira insan bu durumda hayatın tadını ve lezzetini kaybeder. Mal insanların çoğunun ulaşmayacağı şekilde kasa ve mahzenlere saklanır hale gelir. Bu nedenle mülk edinme araçlarının sınırlandırılması muhakkak gereklidir.

Malın özel mülkiyete katılabilme durumu için şer’i hükümler incelendiğinde mal edinebilme şu beş araçla sınırlanmıştır.

a- Çalışmak

b- Miras

c- Devletin hazinesinde vatandaşına vermesi

e- Karşılığında herhangi bir çaba harcamadan elde edilen mallar.

Takiyyuddin En-Nebhani