İslâmî Fırkaların Rivayetleri |
|
Sahabelerin
tamamı uduldür/kesin
güvenilirdir. Bu nedenle insanlar, Nebi
Sallallahu Aleyhi Vesellem
zamanında ve ondan sonraki dönemde isnaddan sormazlardı. Ne
zamanki fitneler ortaya çıktı isnaddan sormaya başladılar.
Sahabeler ve dışındakiler
kendisinden Hadis alınacak kişilerin hallerini araştırmaya
teşvik ettiler.
Ebu Sekine Mücaşi b.
Fatine'den. Dedi ki: Ali b. Ebu Talib'i Kûfe mescidinde şöyle
söylerken işittim: "Kendisinden
bu ilmi aldığınız kimselere dikkat edin. Çünkü o (ilim) ancak
dindir."
Dahhak b. Müzahim de şöyle
der: "Bu
ilim dindir. Bu ilmi aldığınız kimseyi iyice araştırın."
Muhammed b. Sirin ise şöyle
demektedir: "Muhakkak
ki bu Hadis dindir. Hadisi aldığınız kimseleri iyice
araştırınız."
Fitnelerden sonra İslâmi
fırkalar ortaya çıktı ve bunlar yeni görüşlere inandılar. Bu
İslâmi fırkaların mensupları inandıkları görüşlerin İslâmi
görüşler olduğunu gösterebilmek için bunların Şer'i nasslardan
çıkartılmış görüşler olduğunu iddia ediyorlardı. Bunlardan bir
kısmı benimsedikleri görüşleri delillendirmeye ihtiyaç duyup da
hakkında Şer'i nasslarda bir delil bulamadıkları zaman
görüşlerini destekleyebilecek nitelikte ortaya bir Hadis
koyuyorlar ve bunu da Resulullah
Sallallahu Aleyhi Vesellem'e
dayandırıyorlardı. Bazıları bağlı oldukları fırkaya davet ve
teşvik için veya görüşlerine davet ve teşvik etmek, görüşlerini
güzel göstermek için Hadisler uyduruyorlardı.
Bu yeni görüşler bidat, bu
görüşleri benimseyenler de bidatçı olarak isimlendirildi. Bu
nedenle böylesi gruplardan işitilenler araştırmayı ve incelemeyi
gerektirmektedir. Rivayet ettikleri Hadisler başlı başına
araştırma konusudur. Onlar hakkında detaylı bilgi vardır.
Bidatından dolayı tekfir edilen bidatçının rivayetini
reddetmekte şüphe yoktur. Tekfir edilmemekle beraber yalanı
helal görürse rivayeti yine reddedilir. Eğer yalanı helal
görmezse, fırkasına veya mezhebine çağırmaması şartı ile
rivayeti kabul edilir Eğer fırkasına veya mezhebine çağrıda
bulunmaya devam etmiyorsa rivayeti kabul edilir. Eğer fırkasına
veya mezhebine çağrıda bulunmaya devam ediyorsa rivayeti kabul
edilmez ve haberi ile de delil getirilmez.
Özetle; rivayet şartlarını
oluşturan adalet vasfına sahip olmak ve zapt niteliklerini
kendisinde taşıyan her Müslüman’ın, fırkasına ve mezhebine
bakılmaksızın rivayeti kabul edilir. Eğer fırkasına veya
mezhebine çağrıda bulunuyorsa kabul edilmez. Çünkü herhangi bir
mezhebe ve gruba çağırmak caiz değildir. Ancak İslâm'a çağırıyor
ve delillerini ortaya koyarak benimsediği görüşlerini
açıklıyorsa rivayeti kabul edilir. Zira bu durumda İslâm'a
çağırıyor sayılır. Böyle bir kimse rivayetinden dolayı kınanmaz.