İSLAM'DA İKTİSAT NİZAMI

 

DEVLET MÜLKİYETİ

 Ferdi mülkiyet özelliklerini taşıdığı halde genel mülkiyet kapsamına giren bazı mallar da vardır. Meselâ; ferdi mülkiyete giren arazi ve menkul kıymetler üzerinde bazen müslümanların genelinin hakkı doğar. Bu durumda bu tür mallar ferdi mülkiyet özelliğini kaybeder. Fakat tamamen kamu mülkiyet kapsamına da girmez.

İşte ne toplumun ne de ferdin mülkiyeti altında olmayan böylesi mallar devlet mülkiyeti tanımına girmez. Bu mallar üzerinde müslümanların genelinin hakkı vardır ve idareleri halifeye aittir, eğer halife uygun görürse bu malları bazı kimselere tahsis edebilir.

Malların halifeye ait oluşuyla kastedilen, halifenin o mallar üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmasıdır, bu da bir nevi mülkiyettir. Çünkü mülkiyetin tanımı; “Sahip olduğu mal üzerinde şahsın tasarruf yetkisine sahip olmasıdır.” Bu tanım gereği tasarruf ve işletimi halifenin yetki ve içtihadına bırakılmış her tür mal, devlet mülkü kabul edilir. Nitekim Şari’; fey’, haraç, cizye gibi belirli bazı malları devlet mülkü olarak tanımlamıştır. Halifenin de bu mallar üstünde içtihat ve reyine göre tasarruf hakkı doğmuştur. Çünkü bu malların harcanacağı yerler Şari’ tarafından tayin edilmemiştir. Şeriat harcanakları yerleri belirttiği mallar hususunda ise halifeye rey ve içtihat hakkı tanımamıştır. Bu tür yeri belli mallar devlet mülkü tan˝mına girmediği gibi malın mülkiyeti ise şeriatın belirttiği yerlere aittir. Bundan dolayı zekat devlet mülkü kapsamına girmediği gibi zekatın mülkiyet hakkı şeriatın belirttiği sekiz sınıfa aittir. Beytülmal ise zekatın ait olduğun sınıflara dağıtımı için biriktirildiği ve korunduğu yerdir.

Her ne kadar devlet, hem kamu mülkiyetinin hem de devlete ait mülkiyetinin gereklerini yerine getiriyorsa da her iki mülk arasında bir fark vardır. Şeyle ki: Kamu mülkiyeti kapsamındaki bir malın devlet mülkü olması caiz değildir. Bu nedenle devlet kamu mülkiyetindeki bir malı hiç kimseye veremez. Fakat bu kamu mülkiyetinden herkesin faydalanmasını sağlar. Devlet mülkiyeti ise böyle değildir. Devlet isterse kendisine ait herhangi bir malı istediği herhangi bir kişiye verebilir. Ya da malda insanların işlerinin görülmesi gibi bir husus görürse, o malı fertlere vermeyebilir.

Su, meralar ve şehir alanları herkesin faydalandığı yerler olduğundan devlet bu yerleri fertlere kesinlikle veremez. Fakat haraç malını isterse ziraatla ilgili bazı işlerin görülmesi için çiftçilere verir, başkalarını bu malda yararlandırmayabilir. Ya da bu parayı hiç kimseye vermeden direk silah alarak silahlanmaya harcayabilir. Kısaca devlet kendisine ait malı tebasının çıkarlarına uygun gördüğü şekilde tasarruf eder.

 

 

Takiyyuddin En-Nebhani