BATI ÜLKELERİNE HİCRET ETMEK (GÖÇ) |
||
|
||
“YA ENTEGRE OL, YA DA DEFOL!” SÖYLEMİ
Şüphesiz; “ya entegre (bütünleşme) ol, ya da defol!” söylemi doksanlı yıllarda açığa çıkmış, 11 Eylül 2001 (Newyork- Washington) saldırısının akabinde egemen ve meşhur olmuştur. Dolayısıyla bu söylem Batının Müslümanlara karşı davranışında gelecekteki siyasetini temsil edecektir. Bundan dolayıdır ki; bu söylemin hatasını açıklamak için ona iki zaviyeden yaklaşacağız:
1. İdeolojiye Tearuzu: Muhakkak ki Batı fikir, ifade ve inanç hürriyeti üzerine kurulan demokratikliği iddia etmektedir. Buna göre demokratiklik; mü'mindeki hürriyeti kendisinde bulunanla sınırlandırmaz ve görüşü de kendisinde olanla kayıt altına almaz. Eski Fransız düşünür Voltaire (1694-1778) demokrasinin ruhunu ifade ederken şöyle demiştir: “Ben, senin söylemiş olduğun herhangi bir kelimede seninle hem fikir değilim. Fakat yine de ben, ölüme dek konuşma hakkını ve fikirlerini ifade etme özgürlüğünü savunacağım. ” (Durant’ın “Felsefe Kıssası” adlı kitabının s. 308. )
Durum böyle iken peki, niçin Batı Müslüman’ın akidesine aşırı hırs göstermesini, ondan fışkıran hükümlere sımsıkı sarılmasını ve hayata bakış hakkındaki görüşünü ifade etmesini demokrasiye muhalefet olarak itibar ediyor? Ve niçin Batı, Amerika’nın zaferini demokratik onun tenkit edilmesini antidemokratiklik olarak itibar ediyor? –Bu soruyu nizamlarındaki çelişkiyi gösterme açısından soruyoruz. Yoksa nizamlarını tasvip etme ve bir eğilim söz konusu değildir. -
Batının vicdanında var olan İslam’ı kerih görmek, ehlini horlamak gibi köklü ve derin mefhumlar ona ideolojisini unutturuyor. Bundan dolayı Müslümanların yüzlerine karşı; “Ya entegre ol ya da def ol! ” sloganını yükseltmek amacıyla davet ettiği şeyin ve böbürlendiği hürriyet, adalet ve eşitliğin kasten cahili kesiliyor.
2. Zorlama: Ne dinlerden bir din, ne ideolojilerden bir ideoloji ne de görüşlerden bir görüş zorlamayla, tehditle ve baskıyla alınamaz. Batı ise; “Ya entegre ol ya da def ol!” söylemiyle Müslümanları kendi akidesini almaya, kendi yaşam tarzıyla şekillenmeye ve toplumuna asimile olmaya zorlamak istiyor.
Kesinlikle bu söylem Batının, muhalif ve mugayir/aykırı görüşe karşı koymada fikri zafiyetini açığa çıkarıyor. Çünkü dinleri, akideleri ve ideolojileri almaya zorlamak ve icbar etmek zayıflık silahıdır.
Tarih ve vakıa şahitlik etmektedir ki; Müslüman beldelerindeki Yahudi ve Hıristiyanlar hâlâ Yahudilikleri ve Hıristiyanlıkları üzeredirler. Peki, Müslümanların Endülüs’teki duruma nasıldı, ne oldu onlara?
Zorlama; İslam’ın tabiatından değildir. Çünkü onun ebedî kaidesi; "لا إكراه في الدين" “Dinde zorlama yoktur.” (Bakara 256) demektedir.
Zorlama şekilleri ne kadar farklı olsa da bu ancak Batının tabiatındandır. Eğer bugünün sloganı; “Ya entegre ol, ya da def ol!” ise, Endülüs’teki dünün sloganı da; “Ya Hıristiyan ol, ya da öl!” den başka ne olabilirdi?!
Allah Subhanehu ve Teala’nın şu sözü konuya ne kadar da mutabık düşmektedir: ولن ترضى عنك اليهود ولا النصارى حتى تتبع ملتهم قل إن هدى الله هو الهدى ولئن اتبعت أهواءهم بعد الذي جاءك من العلم ما لك من الله من ولي ولا نصير “Dinlerine uymadıkça yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki; Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır. (Bakara 120)
|
||
|
||
|