KOMŞU
DEVLETLERE ELÇİLERİN GÖNDERİLMESİ
Resul (sas), Hicaz'ın
tamamına İslâmî Davetten mutmain olduktan sonra Davetin Hicaz'ın
dışına taşınması için çalışmaya başladı. Çünkü Resul (sas),
tüm alem için gönderilmişti. Nitekim Allahu Teâlâ buyurdu ki:
"Biz seni yalnız alemlere
rahmet için gönderdik." (Enbiya
107)
"Biz seni ancak bütün
insanlara müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdik."
(Sebe 28)
"Müşrikler hoşlanmasalar
da Dinini bütün dinler üzerine üstün/hakim
kılmak için Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen O'dur."
(Saf 9)
Onun için Resul'ün devletin ve
davetin yerleşmesinde mutmain olduktan sonra elçilerle birlikte dışarıyla
kontak kurup davetini tebliğ etmeye başlaması gerekiyordu.
Resulullah (sas) açısında, dış kontaktan maksat ancak onun
hakimiyetinin sınırları dışında kalan kâfirlerle kontak kurmaktır.
Resul (sas)'in otoritesi sadece Medine'de olduğunda Medine'nin
dışında ve sınırları dışında kalan kişilerle, Kureyş'le
kontak, harici kontak olarak itibar ediliyordu. Resulullah'ın
otoritesi, tüm Hicaz bölgesini kapsadığında, Hicaz'ın
dışındaki kontaklar harici kontak olarak itibar edilirdi. Otoritesi
tüm Arab Yarımadası'nı kapsadığında, Arab Yarımadası'nın
dışında kalanlarla meselâ; Fars ve Rum ile irtibatları haricî
kontak (irtibat) olarak itibar edilirdi.
Hudeybiye antlaşması ve
Hayber'in ortadan kaldırılması ile Hicaz bölgesinin takriben tamamı
Resulullah (sas)'in otoritesi altına girmiş oldu. Çünkü Kureyş,
Resulullah'ın karşısında durabilecek bir kuvvet olarak
sayılmıyordu. Böylece Resul dışarıya elçilerini gönderdi.
Resul o elçilerini ancak iç siyasetin iyice yerleşmesinden emin
olduktan sonra göndermeye başladı. Haricî siyaseti desteklemek
için yeterli kuvvet hazırladı.
Resul (sas), Hayber'den dönüşünden
sonra bir gün ashabına çıkıp şöyle dedi:
"Ey insanlar! Allah, beni
bütün insanlara rahmet olarak gönderdi. Meryemoğlu İsa'nın
emrine havarilerin ihtilaf ettikleri gibi siz de benim emrime ihtilaf
etmeyiniz." Ashabı dediler ki:
"Havariler nasıl ihtilaf ettiler, ya Resulullah?"
Dedi ki: "O, onları benim sizi
davet ettiğim şeye davet etti. Fakat kim yakın yere elçi olarak
gönderilirlerse razı ve hoşnut oluyordu. Kim de uzak bir yere gönderilirse
(elçi olarak) onu kerih görüyorlar, suratlarını asıyorlar ve
ağır davranıyorlardı."
Resul (sas) ashabına; Herakl'e,
Kisra'ya, Mukavkıs'a, Şam sınırlarının Kralı Hâris el-Gassâni'ye,
Yemen Kralı Hâris el-Humeyri'ye, Habeş Kralı Necaşi'ye, Umman,
Yemame, Bahreyn meliklerine elçi göndereceğini, onları İslâm'a
davet edeceğini hatırlattı. Ashabı da ona istediği şekilde cevap
verdiler.
Resulullah için üzerinde
Muhammed Resulullah yazılı bir mühür yapıldı. Elçileriyle
birlikte mektublarını göndererek o kişileri İslâm'a davet
ediyordu. Nitekim Dıhye b. Halife el-Kelbi'yi Rum Kralı Kayser'e,
Abdullah b. Huzafe es-Sehmi'yi Fars Kralı Kisra'ya, Amr b. Ummeye el-Damiri'yi
Habeşistan Kralı Necaşi'ye, Hâtıb b. Ebî Bettea'yı
İskenderiyye Kralı Mukavkıs'a, Amr b. es-Sehmi'yi Umman Kralına,
Salit b. Amr'ı Yemâme Kralına, Alâ b. el-Hadremi'yi Bahreyn'in
Kralına, Şüca b. Vehb el-Esdi'yi Şam sınırlarının Kralı Hâris
b. el-Gassâni'ye, Muhacir b. Umeyye el-Mahzumi'yi Hâris el-Hımyeni
adındaki Yemen Kralına bir mektub ile gönderdi.
Bütün bu elçiler Nebî'nin
gönderdiği yerlere gittiler. Hepsi de aynı vakitte gittiler. Ve Nebî'nin
mektublarını kime gönderildi ise ona ulaştırdılar. Daha sonra
geri döndüler. Kendilerine mektub gönderilenlerin çoğu ince ve
haşin olmayan bir şekilde cevap verdiler. Bazıları da kötü bir
şekilde cevap verdiler.
Arab idarecilerine gelince;
Yemen Kralı ve Ummân Kralı, Nebî'nin mektubuna kötü bir şekilde
cevap verdiler. Bahreyn Kralı, güzel bir şekilde cevap verdi ve müslüman
oldu. Yemâme Kralı, kendisinin yönetici olarak nasb edilirse
müslüman olmaya hazırlanacağını bildirdi. Fakat Resulullah
tamahından dolayı ona lânet etti.
Arab olmayan idarecilere
gelince; Fars İmparatoru Kisra,
Resulullah'ın kendisini İslâm'a davet eden mektubunu okuyunca
birdenbire öfkelendi ve mektubu parçaladı. Yemen Valisi Bâzan’a,
Hicaz'da bulunan Peygamber'i kendisine getirmesini yazdı. Kisra'nın
sözleri ve mektubuna yaptıkları, Nebî'ye ulaşınca "Allah
onun Krallığını parçalasın" dedi. Kisra'nın Yemen'deki
Valisi Bâzan'a yazdığı mektub ona ulaşınca, o (Bâzan) İslâm'ı
araştırdı ve müslüman olduğunu ilân etti ve Yemen'de Nebî'nin
valisi olarak kaldı. O, Yemen Kralı Haris el-Hımyeni değildir.
İskenderiye Kralı Mukavkıs, güzel bir şekilde cevap verdi. Nebî
(sas)'e hediye gönderdi. Necaşi'ye gelince, o da güzel bir şekilde
cevap verdi. Denilir ki, o müslüman oldu. Bizans İmparatoru
Herakl'e gelince, o bu çağrıya önem vermedi ve ordu göndermeyi de
düşünmedi, bir şey demedi. Haris el-Gassâni, bu Nübüvvet iddiacısını
cezalandırmak için hazırlanan ordunun başına gelmek için
kendisinden izin istediğinde o (Herakl) Gassâni'nin talebine cevap
vermedi. Haris onu Beyt-il Makdis'e davet etti.
Bu mektupların tesiri ile
Arablar Allah'ın Dinine gurublar halinde girmeye başladılar. Daha
sonra delegeleri birbiri ardına Resulullah'a gelmeye ve müslümanlıklarını
ilân etmeye başladılar. Arab olmayanlara gelince; Resulullah (sas)
onlara cihad için kuvvet hazırlamaya başladı.
|