Fikri kaide oluþu:
Akide; insan, hayat ve kâinat hakkýnda,
bunlarýn öncesi ve bunlarýn sonrasý hakkýnda, bunlar ile öncesi
arasýndaki ve bunlar ile sonrasý arasýndaki münasebetler hakkýnda
kapsamlý bir fikirdir. Bu, temel fikirdir. Çünkü, bütün fikirler
kendisine tabi olan insanlarýn hayat sürecinde yaþam þekline yön
verir ve insanýn hayata bakýþ açýsýný belirler. Ýnsan bütün
olaylara onun penceresinden bakar. Ýslâm akidesi bu anlamda fikri
kaidedir. Çünkü, Ýslâm akidesi yukarýda belirttiðimiz bakýþ
açýsýna uygun olarak insan, hayat ve kâinat hakkýnda bir fikir
ortaya koymuþ ve bu üç olguyu birbiri ile iliþkilendirmiþtir. Bu
iliþkilendirme öyle bir nizam ve inceliðe sahiptir ki, insan
aklýný ikna eder ve kalbi mutmain eder. Bu hassaslýðý ancak aydýn
bir bakýþ açýsý ile yakalayabiliriz. Ýþte bu aydýn bakýþýn bizi
götürdüðü yer bu fikrin bir alternatifinin olmadýðýdýr.
Düþünebilen aydýn bakýþlý þahsiyetin bu fikrin dýþýna
çýkabilmesinin tek sebebi inadý olabilir. Bu yüzden Ýslâm akidesi
fikri bir kaidedir. Düþünen ve doðruyu kabul etmeye hazýr olan
insanýn bu fikrin dýþýnda bir dünya görüþünü, hayat tasvirini
kabul etmesi imkânsýzdýr. Bu imkânsýzlýðýn sebebi Ýslâm akidesinin
ortaya koyduðu fikrin reddedilebilir özellikte olmamasý ve tek
doðru fikri kaide oluþudur.
Ruhi siyasi akide oluþu:
Dünyada Ýslâm akidesi dýþýnda iki akide türü
daha vardýr. Bunlardan birincisi Hýristiyanlýktýr.
Akidesi sýrf ruhani akidedir, kendisinden bir hayat nizamý çýkmaz,
ancak ahiret ve bununla ilgili bazý fikirlere sahip olduðu için
ruhani bir akide olarak kabul edilir. Ýkincisi ise kapitalist
ve komünist akideler gibi sýrf siyasi akidelerdir. Bu akideler
ise, ruhani boyutu ya tam anlamýyla yok saymýþ ya da dünya
hayatýyla iliþkisini kesmiþtir. Bu sebeple yalnýzca siyasi akide
olarak kabul edilirler.
Ýslâm akidesi ise; bu iki akideden
ayrýlarak, her iki akide türünün özelliklerini bünyesinde
bulundurur. Yani, siyasi ayný zamanda ruhani akidedir. Dünyada
sadece Ýslâm akidesi böyledir. Çünkü, Ýslâm'daki hayat nizamý
Allahu Teala tarafýndan indirilir. Bu akide her konuda Allahu
Teala ile bað kurmaktadýr. Bundan dolayý ruhani siyasi bir akide
olmuþtur. Maddeyi ruh ile cezbeder. Çünkü Ýslâm'da iþler Allahu
Teala'nýn emirlerine göre yürütülür. Nitekim siyaset;
insanlarýn dahili ve harici iþlerini bir fikirle yürütmektir.
Ýslâm siyaseti, kapitalist siyasetten ve komünist siyasetten
farklýdýr. Ýslâm siyaseti, insanlarýn iþlerini Allahu Teala'nýn
emirlerine göre yürütür. Diðer siyasetler ise, insanlarýn iþlerini
akýl ve hevayý esas alarak yürütürler. Ýslâm dini diðer
akidelerden farklýdýr ve bu farký onun akidesinden hayat nizamýnýn
çýkmasýndandýr. Diðer akideler Allah mefhumunu hayattan ve
nizamlarýndan çýkarýrlar.
"La Ýlahe Ýllallah" kelime-i tevhidi,
Ýslâm'da temel fikirdir ve bu fikir siyasidir. Çünkü bunun manasý
"Allah'tan baþka Ýlah yoktur" demektir.
"Muhammeden Rasulullah " demek; Muhammed
Sallallahu Aleyhi Vesellem'i Allah Subnahehu Ve Teala'nýn
elçisi kabul etmektir. Elçi; kendisini görevlendiren
tarafýndan mesaj getirir. Öyleyse, Muhammed Sallallahu Aleyhi
Vesellem'i Rasul olarak kabul etmekle getirdiði mesajý da kabul
etmiþ sayýlýrýz. Ýþte, Ýslâm'ýn temel siyasi kitabý, ruhani
boyuttaki Allah inancýný siyasi boyuta çekerek, Ýslâm dininin
ruhani siyasi akide oluþunu ortaya koyar. Ruhani boyuttan gelen
emir ve yasaklar bizim dünyevi iþlerimizi sýnýrlandýrýr ve bir
nizama koyar. Bu hususla ilgili bazý ayetlerde þöyle geçmektedir:
إن الحكم إلا لله
"Hüküm ancak Allah'ýn dýr." (Yusuf 40)
فاحكم بينهم بما أنزل الله
"Allah'ýn
indirdikleriyle hükmet."(Maide 48)
ومن لم يحكم بما أنزل الله فأولئك هم الكافرون
"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerdir."(Maide
44) gibi ayetler yönetimle ilgili siyasi fikirlerdir.
وأحل الله البيع وحرم الربا
"Allah alýþveriþi helal ribayý kýldý." (Bakara 275)
وأوفوا الكيل إذا كلتم وزنوا بالقسطاس المستقيم
"Ölçtüðünüz zaman ölçüyü tam yapýn, doðru terazi ile tartýn."
(Ýsra 35) gibi ayetler iktisatla ilgili siyasi
fikirlerdir.
ياأيها الذين آمنوا لا تتخذوا اليهود والنصارى
أولياء بعضهم أولياء بعض
"Ey iman
edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost ve yardýmcý edinmeyin."
(Maide 51)
ياأيها الذين آمنوا قاتلوا الذين يلونكم من
الكفار
"Size en yakýn kafirlerle
savaþýn." (Tevbe 123)gibi ayetler dýþ siyasetli ilgili birer
siyasi fikirlerdir.
وعاشروهن بالمعروف
"Karýlarýnýzla iyi geçinin." (Nisa 19)
ياأيها النبي قل لأزواجك وبناتك ونساء المؤمنين
يدنين عليهن من جلابيبهن ذلك أدنى أن يعرفن فلا يؤذين وكان الله
غفورا رحيما
"Ey Nebi, hanýmlarýna,
kýzlarýna ve müminlerin kadýnlarýna cilbablarýný üstlerine
almalarýný söyle." (Ahzab 59) gibi ayetler içtimai
hayatla (kadýn erkek iliþkileriyle) ilgili birer siyasi
fikirlerdir.
والسارق والسارقة فاقطعوا أيديهما جزاء بما كسبا
نكالا من الله والله عزيز حكيم
"Hýrsýz, erkek
olsun, kadýn olsun onun elini kesin."
(Maide 38)
الزانية والزاني فاجلدوا كل واحد منهما مائة جلدة
"Zina eden, kadýn olsun, erkek olsun ona yüz deðnek vurun."
(Nur 2) gibi ayetler ceza kanunlarýyla ilgili siyasi
fikirlerdir.
Buraya kadar anlattýklarýmýz, düþünen, hayatý
ciddi anlamda gözden geçirmiþ, aydýn fikirle tespitlerde bulunmuþ
kimseleri bu akidenin fikri kaide oluþuna ve siyasi ruhani akide
oluþuna ikna eder. Ancak kâfirler ise buna yanaþmamakta ýsrar
edeceklerdir. Kâfirin manasý gerçeði örten olduðu için her gerçeði
örttüðü gibi bu gerçeði de örtmek isteyecekleri aþikârdýr. Bununla
da yetinmeyip insanlarý aldatýr ve yalan söylerler. Ne yazýk ki,
Müslümanlarýn evlatlarýný da aldatabildiler. Bu aldatma iþi Adem
Aleyhisselam ile Havva validemizi Ýblisin aldatmasýndan bu güne
kadar devam etmiþtir. Bu günkü söylemleri; "Dinin siyasetle
alakasý yoktur, Ýslâm da bir din, öyleyse Ýslâm'ýn da siyasetle
alakasý yoktur" dediler. Halbuki Ýslâm dini, diðer dinlerden
apayrý bir düþünsel yer tutmaktadýr ve yeryüzünde de bir benzeri
daha yoktur. Daha önce de bahsettiðimiz gibi bu akideden hayat
nizamý fýþkýrýr. Bu hayat nizamý, her problemin çözümü, bu
çözümlerin uygulama metodu, akideyi koruma ve yayma metodundan
ibarettir. Böylelikle Ýslâm ideolojisi, düþünce ve onun cinsinden
bir metottan oluþur.
Görüldüðü gibi, Ýslâm'ýn dünya hayatý ile
ilgili siyaseti varolduðu gibi ahirette de alakalý siyaseti
vardýr. Ýslâm devleti bu iki siyaseti beraber yürütür. Dinini terk
edeni öldürür, imaný yaymak için çalýþýr, ibadetlerin ikame
edilmesini saðlar, hâlife namazý kýldýrýr, herkesi namazdan hesaba
çeker, haccý yürütür ve haccýn da emiridir. Nitekim Ýslâm'ýn
pratikte ilk uygulanýþýnda da Allah Resulü Sallallahu Aleyhi
Vesllem namazý kýldýrýyor ve haccýn da emiri oluyordu. Yine devlet
zekâtý toplar ve daðýtýrdý.
Ýþte, hâlife Ýslâm'daki yönetim nizamýnýn
baþýnda bulunup yürüttüðü gibi, Ýslâm'daki iktisadi nizamý,
içtimai nizamý, öðretim siyasetini, dýþ siyaseti de yürütür. Bu
nizamlarýn kanunlarýna muhalefet edenlere Ýslâm'daki müeyyideleri
uygular. Müslümanlar bunu iyi veya kötü 14 asýr gibi bir süre
uyguladýlar. Böylece milyonlarca Müslüman, Ýslâm'ýn yalnýz ruhani
bir akide olmayýp siyasi bir akide olduðunu idrak ettiler. Þu anda
da birçok Müslüman onu tekrar kurmak için siyasi Ýslâm’i
teþkilatlarý ile çalýþmaktadýrlar. Allah Subhânehu Ve Teala'nýn
izniyle Raþidi Hilâfet Devleti’ni kurduklarýnda Ýslâm akidesinin
yalnýz teorik deðil pratik þekilde siyasi olduðunu tekrar
göstereceklerdir.