LİAN (LANETLEŞME)
Lian kelimesi
"el-la'n" kelimesinden türemiştir. Buna göre erkek veya kadından
her biri yalan söylüyor ise beşinci defa da kendisini lanetlemiş
olur. Bunun aslı, şu ayette mevcuttur:
"Eşlerine zina
isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanların
şahitliği; kendisinin doğru sözlülerden olduğuna dair Allah'ı dört
defa şahit tutmasıdır. Beşincisi ise; eğer yalancılardan ise
Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasıdır. Kocasının
yalancılardan olduğuna dair dört defa Allah'ı şahit tutması
kadından cezayı kaldırır. Beşincisi ise; kocası doğrulardan ise
kendisinin Allah'ın gazabına uğramasıdır."
Ebu Davud İbni Abbas'a ait
bir isnadında şöyle rivayet eder:
"Allah'ın tevbelerini
kabul ettiği üç kişiden biri olan Hilal bin Ümeyye akşam vakti
tarlasından döndüğünde ailesinin yanında bir erkeğin bulunduğunu
gözleri ile gördü ve kulakları ile işitti. Sabah oluncaya kadar ona
bir şey söylemedi. Sabahleyin doğru Rasulullah (s.a.v.)'e
gelerek şöyle dedi: Ya Rasulallah! Ailemin yanına geldiğim zaman
yanında bir erkeğin bulunduğunu gözlerimle gördüm ve kulaklarımla
işittim. Allah'ın Rasulü onun söylediği bu haberden hiç hoşlanmadı.
Daha sonra üzerine vahyin şiddeti çöktü ve mülaane;
"Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka
şahitleri olmayanların şahitliği; kendisinin doğru sözlülerden
olduğuna dair Allah'ı dört defa şahit tutmasıdır.”
ayeti ve devamındaki iki ayet
indi. Allah Rasulü (s.a.v.)’den
vahyin ağırlığı kalktıktan sonra; "Müjdeler
olsun ey Hilal, Allah, senin için bir çıkış ve ferahlık yolu
kıldı”
buyurdu. Hilal şöyle dedi: "Zaten ben de Rabbimden bunu
diliyordum." Rasulullah (s.a.v.)
Hilalin karısına haber göndermelerini söyledi ve ona birisini
gönderdiler. Allah Rasulü inen ayeti her ikisine de okudu. Onlara hatırlatmada
bulundu, ahiret azabının dünya azabından çok daha şiddetli
olduğunu bildirdi. Hilal: "Allah'a yemin olsun ki ona karşı
doğru söyledim" dedi. Kadın: "Yalan söylüyor" dedi.
bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): "Aranızda
lanetleşin" dedi. Hilal'e: Şehadet
et denildi. Kendisinin doğru sözlülerden
olduğuna dair dört defa Allah'ı şahit tutarak şehadet etti.
Beşinciye geldiğinde ona: “Ey Hilal, Allah’tan kork. Şüphesiz
ki dünya azabı ahiret azabından daha hafiftir. Bu beşinci ile azabı
kendine vacip kılıyorsun” denildiğinde; "Allah'a yemin
ederim ki bu sebeple Allah bana azap etmeyecek. Nitekim bu sebeple bana
değnek vurma cezası da verilmeyecek" dedi. Ardından
beşincisinde de; eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendi
üzerine olmasını isteyerek şehadet etti. Sonra kadına, kocasının
yalancı olduğuna dair dört defa Allah'ı şahit tutarak şehadet et,
denildi. Beşincisine gelindiğinde kadına: "Allah'tan kork,
muhakkak dünya azabı ahiret azabından daha hafiftir. Bu beşinci ile
kendi üzerine azabı vacip kılmış oluyorsun" denildi de bir süre
durakladı, sonra: "Allah'a yemin ederim ki kavmimi rüsvay
etmeyeceğim" dedi ve beşinci defa şehadet ederek eğer, kocası
doğru sözlülerden ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını
istedi. Bunun üzerine Allah Rasulü (s.a.v.)
aralarını ayırdı ve kadının geçiminden ve barındırılmasından
Hilal'in sorumlu olmadığına hükmetti.”
Birisi eşine zina
iftira eder ve ona: "Sen zina ettin", "Sen
zanisin" veya "Seni zina ederken gördüm"
deyip ardından da bu iftirasını ispatlayacak beyyine getirmezse ve
lanetleşmezse hadd ile cezalandırılması gerekir. Bunun delili Allah
(c.c.)'ın şu ayetidir:
"…Dair dört defa
Allah'ı şahit tutması kadından cezayı kaldırır."
Ayete göre kadının cezadan
kurtulduğu hadd, Allah'ın ayette belirttiği şu cezadır:
"...Müminlerd en
bir taife de onların azaplarına şahit olsunlar."
Çünkü, Hilal ibni Ümeyye
Rasulullah'a gelip durumunu haber verdiğinde, kadını çağırdı ve
ikisine lian yaptırdı. Bu durum zinanın sabit olduğu özel hallerden
birisidir. Yani erkek, karısının zina ettiğini iddia ederse bu iddia
erkeğin lian yapması kadının da yapmaması ile sabit olur. Eğer
kadın lian yaparsa zina suçu sabit olmaz. Kadının lian yapmaktan kaçınması
zina yaptığını sabitleştirir ve erkeğin lianından dolayı kadına
hadd vurulması gerekir.
Şayet ikisi de lianlaşıp
hakim aralarını ayırırsa ebedi olarak birleşemezler. Sonsuza kadar
birleşmeleri haramdır. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) lianlaşanların
arasını ayırmıştır. Malik, Nafi'den, o da, İbni Ömer'den rivayet
ettiğine göre: "Rasulullah (s.a.v.)
devrinde adamın birisi
karısına lian yaptı ve çocuğunu reddetti. Rasulullah aralarını
ayırdı ve çocuğu kadına verdi."
Sehl İbni Sa'd rivayetinde
şöyle der: "Lianlaşanlar hakkında aralarının ayrılması
ebedi olarak birleşmemeleri hususunda sünnet gerçekleşmiştir
(hükmünü vermiştir)."
Lian sonucu gerçekleşen bu ayrılık bir nevi feshdir. Çünkü
sonsuza kadar birleşmeyi haram kılmaktadır. Kişi kendisini yalanlasa
dahi birleşmeleri helal olmaz. Ancak iddiasından döner veya kendisini
yalanlarsa, kadının lehine kocanın aleyhine hadd ile
cezalandırılması gerekir. Liandan önce de olsa sonra da olsa çocuğun
nesebi kendisine verilir.
Erkeğin hadd ile
cezalandırılmaktan kurtulup kadının hadd ile cezalandırılmasını
gerektiren durum şudur: Erkek hakimin huzurunda; "Allah şahidi mdir
ki zina etti" diyerek eliyle
karısını işaret etmesi, karısının hazır bulunmaması halinde ise
ismini söyleyerek aynı şeyi dört defa tekrarlamasının ardından
beşinci defa aynı şeyi söylemeden durdurularak: "Allah'tan
kork, şüphesiz ki bu sözünle üzerine azabı vacip kılıyorsun, dünya
azabı ahiret azabından daha hafiftir” denilerek
uyarılmasıdır. Buna rağmen lianı tamamlamak isterse lianı şu
şekilde tamamlar: "Ona isnat ettiğim zina meselesinde yalan söyleyenlerden
isem Allah'ın laneti üzerime olsun." Aynı şekilde kadın da
şöyle der: "Allah şahidim olsun ki yalan söyledi"
sözünü dört defa tekrarlaması beşincisinde durdurularak erkeğin
korkutulduğu gibi korkutulmasıdır. Beşinciyi söylemekten kaçınmazsa
lianı şu sözlerle tamamlamasıdır: "Bana isnat ettiği zina
meselesinde doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabı benim üzerime
olsun." Eğer çocuk varsa lianda çocuk da zikredilmelidir.
Erkek; "Allah şahidimdir ki zina etti" ve ardından
da: "Bu çocuk benim değildir" der. Kadın ise: "Allah
şahidimdir ki yalan söyledi",
bu çocuk onun çocuğudur" der.
Lanetleşmenin keyfiyeti,
kullanılan lafızlar ve cümleler işte bunlardır. Bu nedenle kadın
doğum yapsa, adam da karısına; "bu çocuk benden değildir"
veya "bu benim çocuğum
değildir" dese kocaya hadd
vurulması gerekmez. Çünkü bu ifadeler "kazf" sayılmaz.
Ancak "zina ettin", "bu çocuk zinadandır"
dese bu ifade "kazf" sayılır, söylediğinden sorumludur ve
lanetleşme ile tesbit olur. Fakat adama neden böyle söylediği, neyi
kestettiği sorulur: Eğer adam; “bu çocuk yaratılış ve ahlak
bakımından bana benzemiyor” ya da “kadın
yanlışlıkla bir başkasıyla cinsi münasebette bulundu ve bu çocuk
bu türden hatalı bir birleşmedendir”
derse hadd vurulması gerekmez. Çocuğun nesebi babasına ilhak edilir,
çünkü kadına "kazf" etmemiştir. Bu konularda lanetleşme
de yoktur. Çünkü "kazf" lianın şartlarındandır.
|
|