Senedinden bir Sahabe düşen
Hadistir. Bir Tabiinin; "Resulullah Sallallahu Aleyhi
Vesellem şöyle dedi", "şöyle yaptı" veya "huzurunda şöyle
yapıldı" şeklinde doğrudan doğruya Resulullah
Sallallahu Aleyhi Vesellem'den
nakletmesidir.
Mürsel Hadis, Tabiinden
Ubeydullah b. Adiy b. El Hıyar, Said b. El Müseyyeb gibi
şahsiyetlerin Sahabeden bir cemaata kavuşup onlarla oturmaları
ve konuşma esnasında Sahabeyi zikretmeden "Resulullah
Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi" gibi bir ifade
kullanmalarıdır. Bütün Tabiin arasında eşitlik olduğu yani
büyük-küçük ayırımı yapılmadığı meşhurdur. Yani küçük büyük yaş
ayrımına bakılmaksızın Tabiinden herhangi bir kimsenin Sahabeyi
zikretmeden doğrudan doğruya Nebi
Sallallahu Aleyhi Vesellem'den
rivayette bulunmasıdır.
Mürsel ile delil getirmek
hususunda Hadisçiler, usulcüler ve imamlar ihtilaf etmişlerdir.
Onlardan bir kısmı Mürsel Hadisi, Münkatı Hadis gibi Merdud
kabul ederek onunla delil getirilemeyeceğini söylerken bir kısmı
ise Mürsel Hadis ile delil getirmeyi kabul etmiştir. Mürselle
delil getirmeyenler onu
illet
sebebiyle reddederler. Çünkü onda bilinmeyen bir ravi terk
edilmiştir. Terk edilen ravi güvenilir olmayabilir de. Rivayette
güvenilirliğe ve kesinliğe itibar edilir. Bilinmeyenin bulunduğu
bir rivayet hüccet olmaz. Mürsel'in reddindeki illet/kusur
budur. O Sahih bir illettir ve Sahih illetle Hadisi reddetmek de
doğrudur.
Ancak bu kaide Mürsele uymaz.
Çünkü terk edilen (söylenilmeyen, düşürülen) ravi Sahabedir.
Şahsı itibarı ile her ne kadar bilinmese bile onun Sahabe olduğu
bilinmektedir. Sahabenin tamamı ise uduldür. Sika/güvenilir
olmamaları mümkün değildir. Bilakis onların güvenilirlikleri
kesindir. Bu nedenle Mürsel Hadisin reddinde ileri sürülen
illet, Mürsel Hadise uymaz. Reddi için başka sebep de yoktur.
Ayrıca Mürsel Hadis metin, senet ve ravi şartlarına da haizdir.
Senedinden düşürülen
râvi Sahabe olduğu
için, Sahabe olduğu
bilindiği sürece
ravinin bilinmemesi zarar vermez. Çünkü o güvenilir bir
kimsedir. Bu da Mürsel Hadisin hüccet olduğuna ve onunla delil
getirileceğine delalet eder.
“Bazen, illet, Tabiinin kendi
gibi olan bir Tabiinden onun da Sahabeden rivayet etmesi gibi
ihtimal dahilindedir denilebilir. Sahabenin düşmesi ise ravinin
düşmesi anlamına gelmez. Tam tersine o, ravilerinden birisi
Sahabe olan -ki o udul sıfatına sahiptir- iki ravinin düşmesi
ihtimalini gösteren bir inkıtadır. Zira onun Tabiinden olma
şüphesi vardır. Bu durumda ise Hadiste Cerh ihtimali veya zapt
noksanlığı vardır ki bu nedenle de reddedilir.”
Böyle bir söz söylenebilir. Bu
söze şöyle cevap verilir:
Mürsel Hadisin tarifi şöyleydi:
"Tabiinin Sahabenin ismini zikretmeden Resulullah
Sallallahu Aleyhi Vesellem'den rivayette bulunmasıdır" Bu
tarifte zikredilmeyen bir Tabiinin bir başka Tabiinden rivayeti
diye bir şey yoktur. Sahabe zikredilmemekle birlikte Tabiinin
düşmesi ihtimalini varsaysak dahi onun düşmesi vehm türünden bir
ihtimalden öteye geçmez. Hatta o ihtimal derecesine bile
ulaşmamış bir vehm etmektir. Çünkü o zikredilmeyen bir Tabiinden
bir Tabiinin rivayet ettiğini vehmetmektedir. Yani o Sahabenin
değil de Tabiinin düştüğünü varsaymaktadır. Bu varsayımı
doğrulayacak bir delil yoktur. O sadece bir vehmdir. Vehmin
hiçbir değeri yoktur, onun üzerine bir hüküm bina edilemez.
Orada meçhul bir ravinin var olduğu da söylenemez. Çünkü meçhul
bir ravinin var olduğunu söyleyebilmek için rivayetin isnad
edeceği hiçbir şey yoktur.
Bu nedenle Mürsel Hadis, Merdud
Hadislerden sayılmaz. Bilakis Mürsel Hadis kendisi ile delil
getirilebilecek Makbul Hadislerdendir.
|