ÇABA VE KIVRAK ZEKÂ Çaba, hızlı düşünmeyi
doğurur veya hızlı düşünmeye hız kazandırır. Aynı şekilde hızlı
düşünme de kıvrak zekâyı meydana getirir. Buna rağmen kıvrak
zekânın, kendine has bir özgünlüğü ve kendine göre bir
karakteri vardır. Çaba, ne kadar güçlü olursa olsun; düşünce,
ne denli hızlı olursa olsun; eğer kıvrak zekânın, kendine göre
bir özgünlüğü ve karakteri yoksa, hiçbir yapay eylemin yararı
olmaz. Ömer (ra) olayı, buna kanıt gösterilebilir. Kuşkusuz Ömer
(ra), hızlı düşünmesini bilen ve kıvrak zeka sâhibi bir şahsiyetti.
Fakat onun sahip olduğu bu yeti, kocasını şikâyet eden kadının
problemini çözmeye yetmedi. Zira Ömer, kıvrak zekâsıyla kadının,
kocası hakkındaki "gece kâim, gündüz sâim olduğu"
şeklindeki sözlerinin, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediği
anlamına geldiğini algılayamamıştı. Aslında kadın, kocasını
şikâyet ediyordu. Fakat Ömer bu sözlerden, kadının kocasını övdüğü
anlamını çıkarmıştı. Ömer (ra)’ın yanında bulunan kişilerden
biri, kadının şikâyetinin içeriğini anlamıştı. Dolayısıyla
kıvrak zekâya sahip biriydi. Bu olayda da görüldüğü üzere,
belli bir olayla ilgili olarak kıvrak zekâ, doğallığı ve kişide,
olayları kavrama gücünün bulunmasını zorunlu kılmaktadır. Bu yüzden
çabayla, kıvrak zekâ fikri ortaya konabilir. Fakat sırf çabayla kıvrak
zekâ oluşturulmaz. Zira kıvrak zekâ kişide, kıvrak zekâ
fikrinin mevcut olmasının yanı sıra; hızlı düşünmeyle,
nesneyi veya olayı çabucak kavramakla da ilintilidir. Hızlı düşünme
ve çaba gibi eylemler, kıvrak zekâ fikrini oluşturma yolunda, yalnızca
birer yönlendiricidir.
Kıvrak zekâda ise, özgünlük
ve doğallık şarttır. Kıvrak zekâ fikrinin oluşturulması, kıvrak
zekâya ön hazırlık safhasıdır. Başka bir ifadeyle kıvrak zekâyı,
bir bitkiye benzetirsek ön hazırlık aşaması, bu bitkiye uygun
toprağın bulunması sürecidir. Kıvrak zekâ, koşullara,
durumlara, sözün, olgunun ve olayların vuku buluş seyrine göre
ortaya çıkar. Mü’minlerin Emiri Ömer (ra)’a gelen kadının, "kocasının
gündüz sâim, gece kâim olduğu" ile ilgili sözlerini hatırlayalım.
Kadın bu sözle, kocasını şikâyet etmektedir. Fakat Ömer (ra) bu
sözleri, şikâyet değil de övgü olarak algılamıştı. Ömer (ra)’ın, bu olayda problemin özünü anlamamış olması; bu olayda kıvrak
zekâsını ön plana çıkarmadığını gösterir. Yanındaki adamın,
problemin özünü kavraması bu olayda, kıvrak zekâ unsurunu ön
plana çıkardığının ifadesidir. Ancak bu olaydan adamın, kıvrak
zekâya sahip olduğu; Mü'minlerin Emiri'nin de bu tür bir zekâya
sahip olmadığı anlamı çıkarılamaz. Kıvrak zekâ fikrinin, Ömer
(ra)’da daha fazla bulunmasına karşılık yanındaki adamın, olayı
daha dikkatli gözlemlemesi, ondaki kıvrak zekâ yeteneğini ortaya
çıkarmıştır. Her ne suretle olursa olsun bu durum, o kişide zekânın
varlığına işaret eder. O halde kıvrak zekâ, kıvrak zekâ
fikrine sahip olmayan kişilerde ortaya çıkmaz. Dahası kıvrak zekâ
fikrine sahip kişilerde bile bu fikrin hayata geçirilmesi için,
belli olaylarda belli noktaların ve yönlerin gözlemlenmesi gerekir.
Fakat unutmamalı ki, sadece bir olayda kıvrak zekânın ortaya çıkması,
kıvrak zekâ sahibinin -bu fikre sahip olsa da- kendiliğinden ve doğal
bir kıvrak zekâ yetisine sahip olduğunu kanıtlamaz. O halde
insanlarda, kıvrak zekâyı oluşturmak için çaba göstermek şarttır.
Bu ise insanlara, kıvrak zekâ fikrini vermekle mümkündür. Kıvrak
zekâyı meydana getirmek için bahsettiğimiz bütün unsurlar, aslında
kıvrak zekâ fikrinin verilmesini hedefliyordu. Bu unsurlar, bilfiil
kıvrak zekâyı oluşturmayı değil; kıvrak zekânın bir ön hazırlık
aşamasını ortaya koymayı amaçlıyordu. Bu nedenle ‘belli bir şeyi
"gözlem"lemek, kıvrak zekânın temel unsurudur’
denemez. Zira bu durum, belli zaman ve şartlara bağlıdır. Yani kıvrak
zekâ meydana gelebilir de gelmeyebilir de. Temel unsur ise insanlara,
kıvrak zekâ fikrini aşılamaktır. İnsanlarda kıvrak zekâyı oluşturmaktan
çok, insanları kıvrak zekâya hazırlamak önemlidir.
Biz, sadece kıvrak zekâdan
yoksun olmayı değil; aynı zamanda, kıvrak zekâ fikrinin yokluğunu
ve buna hazırlıklı olmamayı da şikâyet ediyoruz. O halde yapılacak
şey, kıvrak zekâ ve bu yoldaki hazırlığı ortaya çıkarmak için
çaba göstermek; ardından bu misyonu, gözleme, olaylara, olgulara
ve biçimlere bırakmaktır. Bilinmelidir ki bizim amacımız insanları,
birden bire kıvrak düşünür hale getirmek değildir. Zira böyle
bir şey, akıllıca bir davranış olmadığı gibi aynı zamanda,
faydasız ve imkânsız bir şeydir. Dolayısıyla önce; kıvrak zekâyı
yetiştiren, ona uygun ortamı sağlayan, kıvrak zekâ fikrini ortaya
çıkaran ön hazırlık niteliğindeki unsurları meydan getirmek için,
çaba sarf edilmelidir. Böylece kıvrak düşünebilen kişinin, kıvrak
zekâsı ortaya çıkmış olur. Artık bu kişinin sahip olduğu kıvrak
zekâ, doğal bir unsur haline gelir. İslâm topraklarında yaşayan
Müslümanlar, kıvrak zekâ yetilerini tamamen kaybetmiş değildirler.
Fakat Müslümanlar, kıvrak düşünceye sevk eden uygun ortamdan
yoksun hale gelmişlerdir. Öyleyse yapılacak şey; kıvrak zekâ için
uygun olan iklimi ve ortamı oluşturmak, başka bir ifadeyle insana,
kıvrak zekâ fikrini vermek ve onu, bu fikre hazırlamaktır.
|