Her ne kadar ölüm
tek olsa da insanlardan birçoðu ölümün sebeplerinin çok sayýda
olduðunu zannetmektedirler. Ölüm tektir fakat ölümün birçok
sebebi vardýr demektedirler. Ölümün bazen veba gibi öldürücü bir
hastalýk ile bazen býçaklama veya kurþunlanma ile veya ateþte
yakmakla veya baþý kesmekle veya baþka þeylerle geldiðini
görmektedirler. Ýnsanlarýn birçoðuna göre bunlarýn hepsi
doðrudan doðruya ölüme götüren sebeplerdir. Yani bunlar
nedeniyle ölümün gerçekleþtiðini zannediyorlar. Bundan dolayý bu
tür þeyleri ölümün sebebi olarak ilan etmektedirler. Buna göre
de bunlar gerçekleþtiðinde ölümün de gerçekleþeceðine, bunlar
olmadýðýnda ise ölümün de gerçekleþmeyeceðine inanýrlar. Her ne
kadar dilleriyle insanýn eceliyle öldüðünü söyleseler de onlara
göre ölüm, ecelin sona ermesiyle deðil bu sebepler nedeniyle
meydana gelir. Ve yine her ne kadar dilleriyle diriltenin ve
öldürenin Allahu Teâla olduðunu söyleseler de öldürenin Allahu
Teâla deðil de bu sebepler olduðunu zannederler.
Gerçekte ise hem
ölüm
hem de onun sebebi
tektir. Bu sebep, ecelin sona ermesidir. Öldüren yalnýzca
Allahu Teâla’dýr. Ölümü gerçekleþtiren doðrudan doðruya Allahu
Teâla'dýr.
Bir þeyin
sebep
olarak kabul edilebilmesi için onun kesinlikle sonuca götürücü
olmasý gerekir. Yalnýzca onun sebebiyle sonuç elde edilmedikçe,
sebep kýlýnanýn sonuç vermesi mümkün deðildir. Bunun tersi
haller ise bir þeyin içinde normal olarak meydana geldiði özel
görünümlü özel durumlardýr. Bu þey o durumda meydana gelmeyip o
durum olmaksýzýn da meydana gelebilir. Yani o durum içinde
meydana gelmesi kesin deðildir. Örneðin hayat, hayvandaki
hareketin sebebidir. Hayvanda hayat varsa onda hareket de
vardýr. Hayvanda hayat yok olduðunda hareket de yok olur.
Enerji, motordaki hareketin sebebidir. Enerji bulunduðunda motor
hareket eder. Enerji bulunmadýðýnda ise motor hareket etmez. Bu
durum, ekinlerin bitmesi için gerekli olan yaðmurun tersine bir
durumdur. Yaðmur, ekinlerin bitmesi için sebep deðil, kendisiyle
ekinin bittiði hallerden bir haldir. Yaðmur ekini yetiþtirir.
Ancak bazen yaðmur yaðmasýna raðmen ekin bitmez. Bazen de yaz
ekini gibi yaðmur yaðmaksýzýn sadece topraðýn rutubeti ile
ekinin bittiði görülür. Ayný þekilde veba hastalýðý, kurþunlanma
veya baþka bir olayla karþýlaþýlmasýna raðmen ölümle
karþýlaþýlmaz. Bazen de insanlar tarafýndan ölümün sebebi olarak
nitelendirilen þeylerin hiçbirisi olmadýðý halde ölüm olayýnýn
gerçekleþtiði olur.
Ölümün gerçekleþtiði birçok
olayý ve bizzat ölümü inceleyenler, pratik olarak bundan emin
olurlar. Ölümle sonuçlanabilecek bu þeylerin oluþumuyla bazen
ölüm olayý gerçekleþirken bazen gerçekleþmez. Bazen de bunlar
olmadan ölüm gerçekleþir. Örneðin öldürücü býçak darbesiyle
yaralanan bir kiþinin bu yaradan dolayý öleceði hususunda
doktorlar ittifak etmelerine raðmen insan ölmeyebiliyor,
iyileþip saðlýðýna kavuþabiliyor. Bütün doktorlarýn yaptýðý
dikkatli bir muayene sonucunda kalbin durmasýna yol açacak bir
bulguya rastlanýlmamasýna karþýn, kalbin aniden durmasý
sonucunda görünen bir sebep olmaksýzýn da insan bazen ölebilir.
Dünyadaki hastaneler her gün bu türden binlerce olaya þahit
olmaktadýr ve doktorlar da birçok olayý bilmektedirler. Bazen
kesin olarak ölüme götürücü bir durumun
varlýðýna raðmen kiþi ölmeyebilirken bazen de görünürde
ölüme götürücü herhangi bir neden
bulunmaksýzýn kiþi aniden ölebilmektedir. Bu nedenle
bütün doktorlar, týbbî bilgileri çerçevesinde hiçbir þekilde
iyileþme ümidi görmedikleri bir hastanýn iyileþmesini, “bu bizim
bilgimizin çok çok üzerinde bir durumdur” þeklinde itiraf
etmektedirler. Bazen de, hayati bir tehlike söz konusu deðildir,
tehlikeyi atlatýp saðlýðýna kavuþacaktýr denilen bir hastanýn
rahatsýzlýðý aniden þiddetlenip ölebilmektedir. Bu olaylarýn
tamamý hem doktorlar hem de insanlar tarafýndan yakînen müþahede
edilmektedir.
Bütün bu olaylar, kendisi ile
ölümün gerçekleþtiði bu þeylerin hiçbirinin ölümün sebebi
olmadýðýna açýkça delalet etmektedir. Zira bunlar ölümün sebebi
olmuþ olsaydý aksi bir durumun görülmemesi ve baþka türlü
olmamasý gerekirdi. Yani hissedilen bir sebep olmadan ölümün
gerçekleþmemesi gerekirdi. Ýnsanlar tarafýndan ölüme sebep
olarak kabul edilen þeylerin tersine sadece bir kere bile olsa
ölümle karþýlaþýlmamasý veya bunlar olmadan ölümün
gerçekleþmesi, bunlarýn hiçbirinin ölümün sebebi olmadýðýna,
sadece ölüm hallerinden bir hal olduðuna kesinlikle delalet
etmektedir. Ölümün gerçek sebebi, ölümle sonuçlandýran sebep
kesinlikle bunlar deðildir. Þöyle denilebilir:
“Evet,
normalde ölümün gerçekleþtiði bazý
þeyler ölümün sebepleri deðil ölüm hallerinden bir haldir. Çünkü
bazen bu þeylerin tersi olmaktadýr. Ancak bununla beraber
birtakým þeyler de vardýr ki gerçekleþtiði zaman kesinlikle
ölümün gerçekleþtiði gözlemlenmektedir. Dolayýsýyla da ölümün
sebebi olmaktadýr. Örneðin, boynun kesilerek baþýn vücuttan
ayrýlmasýyla kesinlikle ölüm olayý gerçekleþir. Bunun tersi
mümkün deðildir. Kalbin durmasý ile de kesinlikle ölüm
gerçekleþir. Bunun da
tersi mümkün deðildir. Bu nedenle bu ve benzeri insan bedenine
ait organlardan birisinden dolayý kesinlikle ölüm gerçekleþir.
Bu da ölümün sebebidir. Evet, boynun kýlýçla vurulmasý, kalbin
býçaklanmasý gibi olaylar ölüm hallerinden bir haldir. Fakat
ölümün sebebi deðildir. Ancak boynun vurulmasý ve kalbin durmasý
ölüm için bir sebeptir. Öyleyse neden, bunlar ölümün sebebidir,
demiyoruz?”
Bunun cevabý þudur:
Boynun kesilip baþýn vücuttan
ayrýlmasý ne bizzat bedendendir ne boyundandýr ne de kafadandýr,
bunlarýn dýþýndaki bir etkenden kaynaklanmaktadýr. Bu durumda
ise boynun kesilmesi sebep olmaya elveriþli deðildir. Kesmek
fiili sebep zannedilendir. Kesmenin bizzat kendisi sebep
deðildir. Çünkü kesme, kendiliðinden deðil dýþ etkenden
gelmektedir. Ayný þekilde kalbin durmasý da kendiliðinden
gerçekleþmeyip kalbin dýþýndaki bir etkenden kaynaklanmaktadýr.
Bu durumda da kalbin durmasý ölümün sebebi olamaz. Kalbin
durmasý bizzat ölümün sebebi deðildir. Bilakis kalbi durduran
nedenin ölümün sebebi olduðu zannedilmektedir. Çünkü kalp kendi
kendine deðil bir dýþ etkiyle durur. Bu nedenle, bizzat boynun
kesilmesi veya kalbin durmasý kesinlikle ölümün sebebi
sayýlamaz. Bu durumda ise ölüm için muhtemel olan tek sebep
kalýyor ki o da bir dýþ etkendir.
Bunlara ilave olarak Allahu
Teâla eþyalarda bir takým özellikler yaratmýþtýr. Bu özellikler
yok olduðu zaman etkisi de yok olur. Bir þeyin özelliði aynen
var olmadýkça özellikler de olmaz. Örneðin, Allahu Teâla, gözde
görme özelliðini, kulakta iþitme özelliðini, sinirlerde hissetme
özelliðini, ateþte yakma özelliðini, limonda ekþi olma özelliði
gibi özellikleri yarattý. Bu özellikler bir þeyin var
olmasýndaki doðallýðýn bir sonucudur. Onun niteliklerinden bir
nitelik konumundadýr. Mesela; akýcýlýk suyun doðal
niteliklerindendir, sulama ise özelliklerindendir. Hareket,
motorun doðal niteliklerinden, sýcaklýk ise özelliklerindendir.
Nabýz, kalbin doðal sýfatýndandýr, canlýlýk ise
özelliklerindendir. Sulama, sýcaklýk ve canlýlýk, bir þeyin
özelliklerinden olmakla beraber, ayný zamanda doðal
sýfatlarýndan bir sýfattýr. Bir þeydeki özelliðin varlýðý kendi
özelliðinin eseri olan iþin sebebi deðildir. Bu durumda ise
özelliðin yok olmasý, özelliðin eseri olan iþin yok olmasýna da
neden olmaz. Bu nedenle ateþteki yakma özelliði yakmak için
yeterli olmadýðý gibi yakmanýn sebebi olmaya da elveriþli
deðildir. Ateþteki yakma özelliðinin varlýðý yakmanýn varlýðý
için de sebep olmadýðýna göre ateþten yakma özelliðinin
kaldýrýlmasý da yakmanýn yokluðuna sebep olamaz.
Böylece kalpteki hayat
özelliðinin varlýðý hayatýn var olmasý için yeterli olmadýðý
gibi hayatýn sebebi de olamaz. Hayat özelliðinin varlýðý,
hayatýn varlýðý için sebep olmadýðýna göre kalpteki hayat
özelliðinin yok olmasý da hayatýn yokluðunun sebebi olamaz. Bu
nedenle, bir þeyin gitmesi onun özelliklerinin gitmesi için de
sebeptir denilemez. Çünkü bir þeydeki özelliklerin gitmesinin
sebebi, þeyin kendisinin dýþýndan gelmektedir. Dýþ etken
þeyin özelliklerini giderir. Ancak þey özelliksiz olarak olduðu
gibi kalýr. Veya þeyle beraber özellikleri de gider. Bu durumda
ise þeyi veya þeyle beraber özelliðini de gideren sebep
dýþ etkendir.
Yoksa özelliði gideren sebep bizzat þeyin kendisi deðildir. Bu
açýdan bakýldýðýnda da yani bedenin üzerindeki baþýn varlýðý
hayatýn özelliklerinden bir özellik olmasý, kalp atýþýnýn kalbin
özelliklerinden bir özellik olmasý nedeniyle, baþýn boyundan
ayrýlmasý ve kalbin durmasý ölümün sebebidir denilemez. Bilakis
sebebin beklendiði zaman, baþýn gövdeden ayrýlmasýyla ondaki
özelliðin ve kalbin durmasýyla da kalpteki özelliðin
giderilmesidir. Yoksa baþýn gövdeden ayrýlmasý ve kalbin durmasý
sebep deðildir. Dolayýsýyla da bir organýn yok olmasý yani
kalbin durmasý ve baþýn kesilmesi ölümün gerçek sebebi olamaz.
Çünkü böyle bir olayýn ölümün sebebi olmasý imkânsýzdýr. Zira
hayat, organdaki özelliktir. Organdan bu özelliðin gitmesi veya
organla beraber özelliðin gitmesi, organýn kendinden kaynaklanan
bir husus deðil, ancak organ dýþýndaki bir etkenden
kaynaklanmaktadýr. Ancak ölümün sebebi dýþ etken de deðildir.
Çünkü hem aklen hem de vakýa itibarýyla bazen dýþ etkenin var
olmasýna raðmen ölüm olayý gerçekleþmemektedir. Bazen de hiçbir
dýþ etken bulunmadan ölüm gerçekleþmektedir. Dolayýsýyla sebep
olan etken kesinlikle sonuca götürmelidir. Bu durumda ise
kesinlikle sonuca yani ölüme götürecek
ölümün gerçek sebebinden
baþka bir þey kalmamaktadýr geriye. Bu sebep ise tamamen
bunlardan baþkadýr.
Aklýn algýlama sahasýna
girmediði için ölümün gerçek sebebini aklýn kavramasý mümkün
deðildir. Elbette ki bunu bize Allahu Teâla'nýn haber vermesi
gerekir. Kendisine iman etmemiz için ölümün gerçek sebebi, hem
sübutu hem de delaleti kat'i/kesin delillerin verdiði haberlerle
sabit olmalýdýr. Çünkü ölümün gerçek sebebi akide kapsamýna
giren inanýlmasý gereken þeylerdendir. Akide ise ancak kat'i
delille sabit olur.
Allahu Teâla ise birçok ayette
bize ölümün sebebinin ecelin sona ermesi olduðunu
bildirmektedir. Muhakkak ki Allah
Subhenehû ve Teala'dýr
öldüren. Ölüm þüphesiz
ecelin bitmesi
ile gerçekleþir bunun aksi mümkün deðildir. Bu nedenle ölümün
tek sebebi eceldir. Öldüren de Allahu Teâla'dýr. Ölüm
fiili doðrudan doðruya Allahu Teâla'ya aittir. Bu konuda birçok
ayetler vardýr. Allahu Teâla þöyle buyurmaktadýr:
وَمَا
كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تَمُوتَ إِلا بِإِذْنِ اللَّهِ كِتَابًا
مُؤَجَّلا "Allah’ýn
izni olmadýkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. O, vadesiyle
yazýlmýþ bir yazýdýr."
Yani
ölüm
ileri ve geri alýnmasý mümkün olmayan, bilinen bir
ecele
göre vakti belirlenmiþ, vadesiyle yazýlmýþ bir yazýdýr.
اللَّهُ يَتَوَفَّى الأنْفُسَ حِينَ مَوْتِهَا
"Ölüm anýnda ruhlarý alan Allah’týr."
Yani ölüm anýnda insaný
öldüren,
ruhunu alan, insandaki hayat özelliðini ondan söküp koparan,
Allahu Teâla'dýr.
رَبِّي الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ
"Benim rabbim öldüren ve diriltendir."
Yani hayatý yaratan ve vareden,
ölümü yaratan ve gerçekleþtiren doðrudan doðruya Allahu
Teâla'dýr.
وَاللَّهُ يُحْيِ وَيُمِيتُ
"Halbuki öldüren de dirilten de Allahu Teâla'dýr."
Yine Allahu Teâla kâfirlerin
sözlerine ayetlerle þöyle cevap vermektedir:
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا تَكُونُوا كَالَّذِينَ كَفَرُوا
وَقَالُوا لإخْوَانِهِمْ إِذَا ضَرَبُوا فِي الأرْضِ أَوْ كَانُوا
غُزًّى لَوْ كَانُوا عِنْدَنَا مَا مَاتُوا وَمَا قُتِلُوا
لِيَجْعَلَ اللَّهُ ذَلِكَ حَسْرَةً فِي قُلُوبِهِمْ وَاللَّهُ
يُحْيِ وَيُمِيتُ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
"Ey iman edenler, siz; küfredip de yeryüzünde dolaþan veya
gazada bulunan kardeþleri hakkýnda: Onlar yanýmýzda olsalardý
ölmezler veya öldürülmezlerdi, diyen kâfirler gibi olmayýn.
Allah bunu onlarýn kalplerinde bir hasret olarak koydu. Halbuki
öldüren de dirilten de Allah'týr. Ve Allah yaptýðýnýz þeyleri
bilir."
Yani
ölüm
Allah Subhenehû ve Teala’nýn elindedir. Bazen yolcuyu
ve gaziyi canlý býrakýrken bazen de oturaný dilediði gibi
öldürür.
أَيْنَمَا تَكُونُوا يُدْرِكُّمْ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنتُمْ فِي
بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍ
"Nerede olursanýz olun, saðlam kaleler içinde dahi olsanýz ölüm
sizi bulacaktýr."
Yani siz nerede bulunursanýz
bulunun, hatta saðlam kalelerde bulunsanýz dahi ölüm sizi
yakalayacaktýr.
قُلْ
يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ
"De ki: Size vekil kýlýnan ölüm meleði canýnýzý alacak."
Bu ayet kâfirlere cevaptýr.
Allahu Teâla, canlarýný almasý için ölüm meleðini onlara
gönderdiðinde Allah
Subhenehû ve Teala
onlarý öldürecek ve onlar Rablerine döneceklerdir demektedir.
وَقَالُوا أَئِذَا ضَلَلْنَا فِي الأرْضِ أَئِنَّا لَفِي خَلْقٍ
جَدِيدٍ بَلْ هُمْ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ (10)
قُلْ يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ
ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
"Dediler ki; Topraða karýþýp yok olduktan sonra mý biz yeniden
yaratýlacaðýz? Evet, onlar, Rablerine kavuþmayý inkâr
edenlerdir. De ki Size vekil kýlýnan ölüm meleði canýnýzý alacak
sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."
Yani canlarýnýz alýnacaktýr.
التوفي
kelimesi "ruhu almak" anlamýna gelmektedir.
قُلْ
إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلاقِيكُمْ
"De ki; Gerçekten sizin kaçýp durduðunuz ölüme mutlaka
yakalanacaksýnýz."
Yani kendisinden köþe bucak
kaçmakta olduðunuz ölümü istemeye temenni etmeye cesaret
edemezsiniz. Þüphesiz ki sizler iþlediðiniz küfür suçunuzdan
dolayý oraya götürüleceksiniz, onunla karþýlaþacaksýnýz. Kaçýþ
mümkün deðildir.
فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ لا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلا
يَسْتَقْدِمُونَ "Her
ümmetin bir eceli vardýr. Ecelleri gelince, ne bir an geri kalýr
ne de bir an ileri gidebilirler."
Yani onlar için takdir edilmiþ
olan ecel
vakti geldiði zaman ne bir an
öne alýnýrlar ne de bir an geri alýnýrlar. Ayette geçen
ساعة
kelimesi en küçük bir vakti ifade eden kinayedir.
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمْ الْمَوْتَ
"Aranýzda ölümü biz takdir ettik."
Yani aranýzda ölümü belli bir
þekilde biz takdir ettik ve meþietimizin gerektirdiði gibi
birbirinden farklý olarak rýzký size taksim ettik. Ömürleriniz
uzun, kýsa ve orta sürelerde olmak üzere farklýlaþtýrýldý.
Hem delaleti hem de sübutu
kat’i olan bu ayetler ve baþkalarý, hiçbir sebep ve
müsebbib/neden olan olmaksýzýn bilfiil öldürenin ve diriltenin
Allahu Teâla olduðu anlamý dýþýnda hiçbir anlama gelmemektedir.
Ýnsan ancak ecelinin bitmesi ile ölür. Ýnsanlar tarafýndan ölüme
sebep olduðu zannedilen þeylerden herhangi birinin gerçekleþmesi
ile ölmez. Bu nedenle ölümün sebebi, ölüm hallerinden
biri deðil yalnýzca ecelin sona ermesidir.
Burada þöyle denilmez: “Ölümün
Allah Subhenehû ve Teala’ya isnad edilmesi, Allah
Subhenehû ve Teala’nýn ölümü yaratmasý açýsýndan
yapýlan bir isnattýr. Doðrudan doðruya sebep ya insandýr ya da
ölüme neden olan þeylerdir. Aþaðýdaki ayetlerde olduðu gibi:”
وَمَا
رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ رَمَى
"Attýðýn zaman da sen atmadýn fakat Allah attý."
فَمَنْ يُرِدْ اللَّهُ أَنْ يَهدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ
لِلإسْلامِ وَمَنْ يُرِدْ أَنْ يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ
ضَيِّقًا حَرَجًا "Allah;
kimi hidayete erdirmek isterse; onun kalbini Ýslâm'a açar. Kimi
de dalâlete düþürmek isterse onun da kalbini daraltýr."
يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ
"Ýstediðini dalâlete düþürür, istediðini hidayete iletir."
Bu þekilde söylenemez. Çünkü bu
ayetlerde fiili doðrudan doðruya Allah'tan alýp insana yönelten
karineler vardýr. Bu durumda ise anlam þöyle olur: Atmayý, göðsü
daraltmayý ve geniþletmeyi, hidayeti ve dalaleti yaratan Allah
Subhenehû ve Teala
'dýr. Fakat doðrudan doðruya bu fiili iþleyen Allahu Teâla deðil
ancak insandýr. Bu karineler hem akli hem de Þer’î karinelerdir.
Çünkü
رميت
“attýn” kelimesinin anlamýna göre, atmak Resulden
kaynaklanmaktadýr. Dalalette olanýn cezalandýrýlmasý, Ýslâm
üzere olana sevap verilmesi, insanýn seçme hakkýna sahip
olduðuna delalet eder. Ýslâm'ý veya küfrü seçmesi, fiili
iþleyenin doðrudan doðruya insan olduðuna delalet eder. Eðer
fiili iþleyen doðrudan doðruya Allahu Teâla olsaydý azap
etmemesi ve sevap vermemesi gerekirdi. Ayný zamanda aklen de
idrak edilmektedir ki, atan þahýs resuldü. Aklýný doðru bir
þekilde kullanarak hidayete eren veya aklýný dosdoðru bir
þekilde kullanmamakla da dalalete düþen de doðrudan doðruya
insandýr.
Ancak ölüm olayý bunun tam
tersinedir. Çünkü ölümün doðrudan doðruya Allah
Subhenehû ve Teala
'dan baþkasýna ait olduðuna ve ecelin sona ermesinin dýþýnda
ölümün gerçekleþtiðine delalet eden herhangi bir karine yoktur.
Böylece ölüm için hissedilen bir sebebin bulunmadýðý
sabitleþmektedir. Ayetlerin anlamlarýný açýk anlamlarýnýn
dýþýnda bir baþka anlama götürecek bir nassýn ve ölümün doðrudan
doðruya Allah
Subhenehû ve Teala'dan
baþkasýna ait olduðuna delalet edecek herhangi bir karinenin
bulunmamasýndan dolayý ayetlerin anlamlarý lügat ve Þer’î
karþýlýklarýnýn delalet ettiði anlamlar çerçevesinde
kalmaktadýr. Ayetlerin, ölümün doðrudan doðruya Allah
Subhenehû ve Teala’nýn elinde olduðu anlamýný ifade ettiði
kesinlik kazanmaktadýr.
Bütün bu anlatýlanlardan akli delille
anlaþýlmaktadýr ki, içinde ölüm olayýnýn gerçekleþtiði þeyler,
ölümün sebebi deðil sadece ölüm hallerinden bir haldir.
Gerçek sebep ölüm hallerinin dýþýnda ve hissen
algýlanmasý mümkün olmayan þeydir. Kendisi ile ölümün ortaya
çýktýðý ölüm hallerinin hiçbirinin ölümün gerçek sebebi olmadýðý
ve ölümü meydana getiremeyeceði þer’î delille de sabit
olmaktadýr. Delaleti kat’i olan ayetler de ölümün gerçek
sebebinin ecelin bitmesi olduðunu, öldürenin de Allahu
Teâla olduðuna delalet etmektedir.
 |