Ecelin Bitmesi, Ölümün Tek Sebebidir


Her ne kadar ölüm tek olsa da insanlardan birçoðu ölümün sebeplerinin çok sayýda olduðunu zannetmektedirler. Ölüm tektir fakat ölümün birçok sebebi vardýr demektedirler. Ölümün bazen veba gibi öldürücü bir hastalýk ile bazen býçaklama veya kurþunlanma ile veya ateþte yakmakla veya baþý kesmekle veya baþka þeylerle geldiðini görmektedirler. Ýnsanlarýn birçoðuna göre bunlarýn hepsi doðrudan doðruya ölüme götüren sebeplerdir. Yani bunlar nedeniyle ölümün gerçekleþtiðini zannediyorlar. Bundan dolayý bu tür þeyleri ölümün sebebi olarak ilan etmektedirler. Buna göre de bunlar gerçekleþtiðinde ölümün de gerçekleþeceðine, bunlar olmadýðýnda ise ölümün de gerçekleþmeyeceðine inanýrlar. Her ne kadar dilleriyle insanýn eceliyle öldüðünü söyleseler de onlara göre ölüm, ecelin sona ermesiyle deðil bu sebepler nedeniyle meydana gelir. Ve yine her ne kadar dilleriyle diriltenin ve öldürenin Allahu Teâla olduðunu söyleseler de öldürenin Allahu Teâla deðil de bu sebepler olduðunu zannederler.

Gerçekte ise hem ölüm hem de onun sebebi tektir. Bu sebep, ecelin sona ermesidir. Öldüren yalnýzca Allahu Teâla’dýr. Ölümü gerçekleþtiren doðrudan doðruya Allahu Teâla'dýr.

Bir þeyin sebep olarak kabul edilebilmesi için onun kesinlikle sonuca götürücü olmasý gerekir. Yalnýzca onun sebebiyle sonuç elde edilmedikçe, sebep kýlýnanýn sonuç vermesi mümkün deðildir. Bunun tersi haller ise bir þeyin içinde normal olarak meydana geldiði özel görünümlü özel durumlardýr. Bu þey o durumda meydana gelmeyip o durum olmaksýzýn da meydana gelebilir. Yani o durum içinde meydana gelmesi kesin deðildir. Örneðin hayat, hayvandaki hareketin sebebidir. Hayvanda hayat varsa onda hareket de vardýr. Hayvanda hayat yok olduðunda hareket de yok olur. Enerji, motordaki hareketin sebebidir. Enerji bulunduðunda motor hareket eder. Enerji bulunmadýðýnda ise motor hareket etmez. Bu durum, ekinlerin bitmesi için gerekli olan yaðmurun tersine bir durumdur. Yaðmur, ekinlerin bitmesi için sebep deðil, kendisiyle ekinin bittiði hallerden bir haldir. Yaðmur ekini yetiþtirir. Ancak bazen yaðmur yaðmasýna raðmen ekin bitmez. Bazen de yaz ekini gibi yaðmur yaðmaksýzýn sadece topraðýn rutubeti ile ekinin bittiði görülür. Ayný þekilde veba hastalýðý, kurþunlanma veya baþka bir olayla karþýlaþýlmasýna raðmen ölümle karþýlaþýlmaz. Bazen de insanlar tarafýndan ölümün sebebi olarak nitelendirilen þeylerin hiçbirisi olmadýðý halde ölüm olayýnýn gerçekleþtiði olur.

Ölümün gerçekleþtiði birçok olayý ve bizzat ölümü inceleyenler, pratik olarak bundan emin olurlar. Ölümle sonuçlanabilecek bu þeylerin oluþumuyla bazen ölüm olayý gerçekleþirken bazen gerçekleþmez. Bazen de bunlar olmadan ölüm gerçekleþir. Örneðin öldürücü býçak darbesiyle yaralanan bir kiþinin bu yaradan dolayý öleceði hususunda doktorlar ittifak etmelerine raðmen insan ölmeyebiliyor, iyileþip saðlýðýna kavuþabiliyor. Bütün doktorlarýn yaptýðý dikkatli bir muayene sonucunda kalbin durmasýna yol açacak bir bulguya rastlanýlmamasýna karþýn, kalbin aniden durmasý sonucunda görünen bir sebep olmaksýzýn da insan bazen ölebilir. Dünyadaki hastaneler her gün bu türden binlerce olaya þahit olmaktadýr ve doktorlar da birçok olayý bilmektedirler. Bazen kesin olarak ölüme götürücü bir durumun varlýðýna raðmen kiþi ölmeyebilirken bazen de görünürde ölüme götürücü herhangi bir neden bulunmaksýzýn kiþi aniden ölebilmektedir. Bu nedenle bütün doktorlar, týbbî bilgileri çerçevesinde hiçbir þekilde iyileþme ümidi görmedikleri bir hastanýn iyileþmesini, “bu bizim bilgimizin çok çok üzerinde bir durumdur” þeklinde itiraf etmektedirler. Bazen de, hayati bir tehlike söz konusu deðildir, tehlikeyi atlatýp saðlýðýna kavuþacaktýr denilen bir hastanýn rahatsýzlýðý aniden þiddetlenip ölebilmektedir. Bu olaylarýn tamamý hem doktorlar hem de insanlar tarafýndan yakînen müþahede edilmektedir.

Bütün bu olaylar, kendisi ile ölümün gerçekleþtiði bu þeylerin hiçbirinin ölümün sebebi olmadýðýna açýkça delalet etmektedir. Zira bunlar ölümün sebebi olmuþ olsaydý aksi bir durumun görülmemesi ve baþka türlü olmamasý gerekirdi. Yani hissedilen bir sebep olmadan ölümün gerçekleþmemesi gerekirdi. Ýnsanlar tarafýndan ölüme sebep olarak kabul edilen þeylerin tersine sadece bir kere bile olsa ölümle karþýlaþýlmamasý veya bunlar olmadan ölümün gerçekleþmesi, bunlarýn hiçbirinin ölümün sebebi olmadýðýna, sadece ölüm hallerinden bir hal olduðuna kesinlikle delalet etmektedir. Ölümün gerçek sebebi, ölümle sonuçlandýran sebep kesinlikle bunlar deðildir. Þöyle denilebilir:

“Evet, normalde ölümün gerçekleþtiði bazý þeyler ölümün sebepleri deðil ölüm hallerinden bir haldir. Çünkü bazen bu þeylerin tersi olmaktadýr. Ancak bununla beraber birtakým þeyler de vardýr ki gerçekleþtiði zaman kesinlikle ölümün gerçekleþtiði gözlemlenmektedir. Dolayýsýyla da ölümün sebebi olmaktadýr. Örneðin, boynun kesilerek baþýn vücuttan ayrýlmasýyla kesinlikle ölüm olayý gerçekleþir. Bunun tersi mümkün deðildir. Kalbin durmasý ile de kesinlikle ölüm gerçekleþir. Bunun da tersi mümkün deðildir. Bu nedenle bu ve benzeri insan bedenine ait organlardan birisinden dolayý kesinlikle ölüm gerçekleþir. Bu da ölümün sebebidir. Evet, boynun kýlýçla vurulmasý, kalbin býçaklanmasý gibi olaylar ölüm hallerinden bir haldir. Fakat ölümün sebebi deðildir. Ancak boynun vurulmasý ve kalbin durmasý ölüm için bir sebeptir. Öyleyse neden, bunlar ölümün sebebidir, demiyoruz?”

Bunun cevabý þudur:

Boynun kesilip baþýn vücuttan ayrýlmasý ne bizzat bedendendir ne boyundandýr ne de kafadandýr, bunlarýn dýþýndaki bir etkenden kaynaklanmaktadýr. Bu durumda ise boynun kesilmesi sebep olmaya elveriþli deðildir. Kesmek fiili sebep zannedilendir. Kesmenin bizzat kendisi sebep deðildir. Çünkü kesme, kendiliðinden deðil dýþ etkenden gelmektedir. Ayný þekilde kalbin durmasý da kendiliðinden gerçekleþmeyip kalbin dýþýndaki bir etkenden kaynaklanmaktadýr. Bu durumda da kalbin durmasý ölümün sebebi olamaz. Kalbin durmasý bizzat ölümün sebebi deðildir. Bilakis kalbi durduran nedenin ölümün sebebi olduðu zannedilmektedir. Çünkü kalp kendi kendine deðil bir dýþ etkiyle durur. Bu nedenle, bizzat boynun kesilmesi veya kalbin durmasý kesinlikle ölümün sebebi sayýlamaz. Bu durumda ise ölüm için muhtemel olan tek sebep kalýyor ki o da bir dýþ etkendir.

Bunlara ilave olarak Allahu Teâla eþyalarda bir takým özellikler yaratmýþtýr. Bu özellikler yok olduðu zaman etkisi de yok olur. Bir þeyin özelliði aynen var olmadýkça özellikler de olmaz. Örneðin, Allahu Teâla, gözde görme özelliðini, kulakta iþitme özelliðini, sinirlerde hissetme özelliðini, ateþte yakma özelliðini, limonda ekþi olma özelliði gibi özellikleri yarattý. Bu özellikler bir þeyin var olmasýndaki doðallýðýn bir sonucudur. Onun niteliklerinden bir nitelik konumundadýr. Mesela; akýcýlýk suyun doðal niteliklerindendir, sulama ise özelliklerindendir. Hareket, motorun doðal niteliklerinden, sýcaklýk ise özelliklerindendir. Nabýz, kalbin doðal sýfatýndandýr, canlýlýk ise özelliklerindendir. Sulama, sýcaklýk ve canlýlýk, bir þeyin özelliklerinden olmakla beraber, ayný zamanda doðal sýfatlarýndan bir sýfattýr. Bir þeydeki özelliðin varlýðý kendi özelliðinin eseri olan iþin sebebi deðildir. Bu durumda ise özelliðin yok olmasý, özelliðin eseri olan iþin yok olmasýna da neden olmaz. Bu nedenle ateþteki yakma özelliði yakmak için yeterli olmadýðý gibi yakmanýn sebebi olmaya da elveriþli deðildir. Ateþteki yakma özelliðinin varlýðý yakmanýn varlýðý için de sebep olmadýðýna göre ateþten yakma özelliðinin kaldýrýlmasý da yakmanýn yokluðuna sebep olamaz.

Böylece kalpteki hayat özelliðinin varlýðý hayatýn var olmasý için yeterli olmadýðý gibi hayatýn sebebi de olamaz. Hayat özelliðinin varlýðý, hayatýn varlýðý için sebep olmadýðýna göre kalpteki hayat özelliðinin yok olmasý da hayatýn yokluðunun sebebi olamaz. Bu nedenle, bir þeyin gitmesi onun özelliklerinin gitmesi için de sebeptir denilemez. Çünkü bir þeydeki özelliklerin gitmesinin sebebi, þeyin kendisinin dýþýndan gelmektedir. Dýþ etken þeyin özelliklerini giderir. Ancak þey özelliksiz olarak olduðu gibi kalýr. Veya þeyle beraber özellikleri de gider. Bu durumda ise þeyi veya þeyle beraber özelliðini de gideren sebep dýþ etkendir. Yoksa özelliði gideren sebep bizzat þeyin kendisi deðildir. Bu açýdan bakýldýðýnda da yani bedenin üzerindeki baþýn varlýðý hayatýn özelliklerinden bir özellik olmasý, kalp atýþýnýn kalbin özelliklerinden bir özellik olmasý nedeniyle, baþýn boyundan ayrýlmasý ve kalbin durmasý ölümün sebebidir denilemez. Bilakis sebebin beklendiði zaman, baþýn gövdeden ayrýlmasýyla ondaki özelliðin ve kalbin durmasýyla da kalpteki özelliðin giderilmesidir. Yoksa baþýn gövdeden ayrýlmasý ve kalbin durmasý sebep deðildir. Dolayýsýyla da bir organýn yok olmasý yani kalbin durmasý ve baþýn kesilmesi ölümün gerçek sebebi olamaz. Çünkü böyle bir olayýn ölümün sebebi olmasý imkânsýzdýr. Zira hayat, organdaki özelliktir. Organdan bu özelliðin gitmesi veya organla beraber özelliðin gitmesi, organýn kendinden kaynaklanan bir husus deðil, ancak organ dýþýndaki bir etkenden kaynaklanmaktadýr. Ancak ölümün sebebi dýþ etken de deðildir. Çünkü hem aklen hem de vakýa itibarýyla bazen dýþ etkenin var olmasýna raðmen ölüm olayý gerçekleþmemektedir. Bazen de hiçbir dýþ etken bulunmadan ölüm gerçekleþmektedir. Dolayýsýyla sebep olan etken kesinlikle sonuca götürmelidir. Bu durumda ise kesinlikle sonuca yani ölüme götürecek ölümün gerçek sebebinden baþka bir þey kalmamaktadýr geriye. Bu sebep ise tamamen bunlardan baþkadýr.

Aklýn algýlama sahasýna girmediði için ölümün gerçek sebebini aklýn kavramasý mümkün deðildir. Elbette ki bunu bize Allahu Teâla'nýn haber vermesi gerekir. Kendisine iman etmemiz için ölümün gerçek sebebi, hem sübutu hem de delaleti kat'i/kesin delillerin verdiði haberlerle sabit olmalýdýr. Çünkü ölümün gerçek sebebi akide kapsamýna giren inanýlmasý gereken þeylerdendir. Akide ise ancak kat'i delille sabit olur.

Allahu Teâla ise birçok ayette bize ölümün sebebinin ecelin sona ermesi olduðunu bildirmektedir. Muhakkak ki Allah Subhenehû ve Teala'dýr öldüren. Ölüm þüphesiz ecelin bitmesi ile gerçekleþir bunun aksi mümkün deðildir. Bu nedenle ölümün tek sebebi eceldir. Öldüren de Allahu Teâla'dýr. Ölüm fiili doðrudan doðruya Allahu Teâla'ya aittir. Bu konuda birçok ayetler vardýr. Allahu Teâla þöyle buyurmaktadýr:

وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تَمُوتَ إِلا بِإِذْنِ اللَّهِ كِتَابًا مُؤَجَّلا   "Allah’ýn izni olmadýkça hiçbir kimseye ölmek yoktur. O, vadesiyle yazýlmýþ bir yazýdýr."[1]

Yani ölüm ileri ve geri alýnmasý mümkün olmayan, bilinen bir ecele göre vakti belirlenmiþ, vadesiyle yazýlmýþ bir yazýdýr.

اللَّهُ يَتَوَفَّى الأنْفُسَ حِينَ مَوْتِهَا    "Ölüm anýnda ruhlarý alan Allah’týr."[2]

Yani ölüm anýnda insaný öldüren, ruhunu alan, insandaki hayat özelliðini ondan söküp koparan, Allahu Teâla'dýr.

رَبِّي الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ      "Benim rabbim öldüren ve diriltendir."[3]

Yani hayatý yaratan ve vareden, ölümü yaratan ve gerçekleþtiren doðrudan doðruya Allahu Teâla'dýr.

وَاللَّهُ يُحْيِ وَيُمِيتُ  "Halbuki öldüren de dirilten de Allahu Teâla'dýr."[4]

Yine Allahu Teâla kâfirlerin sözlerine ayetlerle þöyle cevap vermektedir:

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لا تَكُونُوا كَالَّذِينَ كَفَرُوا وَقَالُوا لإخْوَانِهِمْ إِذَا ضَرَبُوا فِي الأرْضِ أَوْ كَانُوا غُزًّى لَوْ كَانُوا عِنْدَنَا مَا مَاتُوا وَمَا قُتِلُوا لِيَجْعَلَ اللَّهُ ذَلِكَ حَسْرَةً فِي قُلُوبِهِمْ وَاللَّهُ يُحْيِ وَيُمِيتُ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ "Ey iman edenler, siz; küfredip de yeryüzünde dolaþan veya gazada bulunan kardeþleri hakkýnda: Onlar yanýmýzda olsalardý ölmezler veya öldürülmezlerdi, diyen kâfirler gibi olmayýn. Allah bunu onlarýn kalplerinde bir hasret olarak koydu. Halbuki öldüren de dirilten de Allah'týr. Ve Allah yaptýðýnýz þeyleri bilir."[5]

Yani ölüm Allah Subhenehû ve Teala’nýn elindedir. Bazen yolcuyu ve gaziyi canlý býrakýrken bazen de oturaný dilediði gibi öldürür.

أَيْنَمَا تَكُونُوا يُدْرِكُّمْ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنتُمْ فِي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍ   "Nerede olursanýz olun, saðlam kaleler içinde dahi olsanýz ölüm sizi bulacaktýr."[6]

Yani siz nerede bulunursanýz bulunun, hatta saðlam kalelerde bulunsanýz dahi ölüm sizi yakalayacaktýr.

قُلْ يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ   "De ki: Size vekil kýlýnan ölüm meleði canýnýzý alacak."[7]

Bu ayet kâfirlere cevaptýr. Allahu Teâla, canlarýný almasý için ölüm meleðini onlara gönderdiðinde Allah Subhenehû ve Teala onlarý öldürecek ve onlar Rablerine döneceklerdir demektedir.

وَقَالُوا أَئِذَا ضَلَلْنَا فِي الأرْضِ أَئِنَّا لَفِي خَلْقٍ جَدِيدٍ بَلْ هُمْ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ (10) قُلْ يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ إِلَى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ    "Dediler ki; Topraða karýþýp yok olduktan sonra mý biz yeniden yaratýlacaðýz? Evet, onlar, Rablerine kavuþmayý inkâr edenlerdir. De ki Size vekil kýlýnan ölüm meleði canýnýzý alacak sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."[8]

Yani canlarýnýz alýnacaktýr. التوفي kelimesi "ruhu almak" anlamýna gelmektedir.

قُلْ إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلاقِيكُمْ   "De ki; Gerçekten sizin kaçýp durduðunuz ölüme mutlaka yakalanacaksýnýz."[9]

Yani kendisinden köþe bucak kaçmakta olduðunuz ölümü istemeye temenni etmeye cesaret edemezsiniz. Þüphesiz ki sizler iþlediðiniz küfür suçunuzdan dolayý oraya götürüleceksiniz, onunla karþýlaþacaksýnýz. Kaçýþ mümkün deðildir.

فَإِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ لا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلا يَسْتَقْدِمُونَ     "Her ümmetin bir eceli vardýr. Ecelleri gelince, ne bir an geri kalýr ne de bir an ileri gidebilirler."[10]

Yani onlar için takdir edilmiþ olan ecel vakti geldiði zaman ne bir an öne alýnýrlar ne de bir an geri alýnýrlar. Ayette geçen ساعة kelimesi en küçük bir vakti ifade eden kinayedir.

نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمْ الْمَوْتَ    "Aranýzda ölümü biz takdir ettik."[11]

Yani aranýzda ölümü belli bir þekilde biz takdir ettik ve meþietimizin gerektirdiði gibi birbirinden farklý olarak rýzký size taksim ettik. Ömürleriniz uzun, kýsa ve orta sürelerde olmak üzere farklýlaþtýrýldý.

Hem delaleti hem de sübutu kat’i olan bu ayetler ve baþkalarý, hiçbir sebep ve müsebbib/neden olan olmaksýzýn bilfiil öldürenin ve diriltenin Allahu Teâla olduðu anlamý dýþýnda hiçbir anlama gelmemektedir. Ýnsan ancak ecelinin bitmesi ile ölür. Ýnsanlar tarafýndan ölüme sebep olduðu zannedilen þeylerden herhangi birinin gerçekleþmesi ile ölmez. Bu nedenle ölümün sebebi, ölüm hallerinden biri deðil yalnýzca ecelin sona ermesidir.

Burada þöyle denilmez: “Ölümün Allah Subhenehû ve Teala’ya isnad edilmesi, Allah Subhenehû ve Teala’nýn ölümü yaratmasý açýsýndan yapýlan bir isnattýr. Doðrudan doðruya sebep ya insandýr ya da ölüme neden olan þeylerdir. Aþaðýdaki ayetlerde olduðu gibi:”

وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَكِنَّ اللَّهَ رَمَى    "Attýðýn zaman da sen atmadýn fakat Allah attý."[12]

فَمَنْ يُرِدْ اللَّهُ أَنْ يَهدِيَهُ يَشْرَحْ صَدْرَهُ لِلإسْلامِ وَمَنْ يُرِدْ أَنْ يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا "Allah; kimi hidayete erdirmek isterse; onun kalbini Ýslâm'a açar. Kimi de dalâlete düþürmek isterse onun da kalbini daraltýr."[13]

يُضِلُّ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدِي مَنْ يَشَاءُ     "Ýstediðini dalâlete düþürür, istediðini hidayete iletir."[14]

Bu þekilde söylenemez. Çünkü bu ayetlerde fiili doðrudan doðruya Allah'tan alýp insana yönelten karineler vardýr. Bu durumda ise anlam þöyle olur: Atmayý, göðsü daraltmayý ve geniþletmeyi, hidayeti ve dalaleti yaratan Allah Subhenehû ve Teala 'dýr. Fakat doðrudan doðruya bu fiili iþleyen Allahu Teâla deðil ancak insandýr. Bu karineler hem akli hem de Þer’î karinelerdir. Çünkü رميت “attýn” kelimesinin anlamýna göre, atmak Resulden kaynaklanmaktadýr. Dalalette olanýn cezalandýrýlmasý, Ýslâm üzere olana sevap verilmesi, insanýn seçme hakkýna sahip olduðuna delalet eder. Ýslâm'ý veya küfrü seçmesi, fiili iþleyenin doðrudan doðruya insan olduðuna delalet eder. Eðer fiili iþleyen doðrudan doðruya Allahu Teâla olsaydý azap etmemesi ve sevap vermemesi gerekirdi. Ayný zamanda aklen de idrak edilmektedir ki, atan þahýs resuldü. Aklýný doðru bir þekilde kullanarak hidayete eren veya aklýný dosdoðru bir þekilde kullanmamakla da dalalete düþen de doðrudan doðruya insandýr.

Ancak ölüm olayý bunun tam tersinedir. Çünkü ölümün doðrudan doðruya Allah Subhenehû ve Teala 'dan baþkasýna ait olduðuna ve ecelin sona ermesinin dýþýnda ölümün gerçekleþtiðine delalet eden herhangi bir karine yoktur. Böylece ölüm için hissedilen bir sebebin bulunmadýðý sabitleþmektedir. Ayetlerin anlamlarýný açýk anlamlarýnýn dýþýnda bir baþka anlama götürecek bir nassýn ve ölümün doðrudan doðruya Allah Subhenehû ve Teala'dan baþkasýna ait olduðuna delalet edecek herhangi bir karinenin bulunmamasýndan dolayý ayetlerin anlamlarý lügat ve Þer’î karþýlýklarýnýn delalet ettiði anlamlar çerçevesinde kalmaktadýr. Ayetlerin, ölümün doðrudan doðruya Allah Subhenehû ve Teala’nýn elinde olduðu anlamýný ifade ettiði kesinlik kazanmaktadýr.

Bütün bu anlatýlanlardan akli delille anlaþýlmaktadýr ki, içinde ölüm olayýnýn gerçekleþtiði þeyler, ölümün sebebi deðil sadece ölüm hallerinden bir haldir. Gerçek sebep ölüm hallerinin dýþýnda ve hissen algýlanmasý mümkün olmayan þeydir. Kendisi ile ölümün ortaya çýktýðý ölüm hallerinin hiçbirinin ölümün gerçek sebebi olmadýðý ve ölümü meydana getiremeyeceði þer’î delille de sabit olmaktadýr. Delaleti kat’i olan ayetler de ölümün gerçek sebebinin ecelin bitmesi olduðunu, öldürenin de Allahu Teâla olduðuna delalet etmektedir.


 


[1] Ali Ýmran: 145

[2] Zümer: 42

[3] Bakara: 258

[4] Al-i Ýmran: 156

[5] Al-i Ýmran: 156

[6] Nisa: 78

[7] Secde: 11

[8] Secde: 10,11

[9] Cuma: 8

[10] Araf: 34

[11] Vakýa: 60

[12] Enfal: 17

[13] En'am: 125

[14] Nahl: 93