Cizye


Cizye; zimmet ehlinden olan Müslüman olmayanlardan alınan özel bir maldır. Zimmet ehli ise; mutlak olarak Kitap ehli, Arap olmayan müşrikler ve diğer kâfirlerdir.

Cizyenin delili şunlardır: Allah’u Teâlâ şöyle dedi:

قَاتِلُوا الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنْ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ   “Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret Gününe inanmayan, Allah ve Rasulü’nün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek güçlerinin yettiğince cizye verinceye kadar savaşın.”[1]

- Kays b. Müslim’den o da Hasan b. Muhammed’den şöyle dediğini rivayet etti: “Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem, Hicr mecusilerine onları İslâm’a davet eden bir yazı yazdı. (O yazıda şunu da belirtti:)   فمن أسلم قيل منه ومن لا ضربت عليه الجزية في أن لاتؤكل له ذبيحة ولا تنكح له امرأة  “Kim Müslüman olursa ondan kabul edilir. Kim de Müslüman olmazsa ona cizye ödemesi zorunluluğu konulur. Onun kestiği yenilmez ve ona ait kadın nikâhlanmaz.”[2]  

- Ca’fer b. Muhammed’den, O da babasından Ömer’in şöyle dediği rivayet edildi: “Mecusilere ne yapacağımı bilmiyorum. Onlar Kitap ehli değildirler. Bunun üzerine Abdullah b. Avf şöyle dedi: Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem’i şöyle derken işittim:   سنوا بهم سنة أهل الكتاب  “Onlara Kitap ehlinin sünnetini/onlara yapılan uygulamayı uygulayın.”[3]

- İbn Şihâb yoluyla şu rivayet edildi: Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem, Hicr mecusilerinden cizye aldı.

- Ömer, Fars mecusilerinden cizye aldı. Sahabelerden kimse onu bu hususta kınamadı. Osman, Berberilerden cizye aldı, sahabelerden kimse onu kınamadı.

Müşrik Araplardan ise, sulh ve zimmet anlaşması kabul edilmez. Fakat onlar İslâm’a davet edilirler. Müslüman olurlarsa terk edilirler, İslâm’ı kabul etmezlerse öldürülürler.

Zira Allah’u Teâlâ şöyle dedi:

سَتُدْعَوْنَ إِلَى قَوْمٍ أُوْلِي بَأْسٍ شَدِيدٍ تُقَاتِلُونَهُمْ أَوْ يُسْلِمُونَ   “Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağrılacaksınız ya da Müslüman olacaksınız.”[4]

Manası; “Müslüman oluncaya kadar” demektir. Ayet, Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in savaştığı Arapların puta tapanları hakkındadır. Dolayısıyla Müslüman olmazlarsa onların öldürüleceğine delâlet etmektedir.

- Yine Hasan yoluyla şu rivayet edilmiştir: “Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem, Müslüman olmazlarsa Araplarla savaşmayı, onlardan İslâm’dan başkasını kabul etmemeyi emretti. Kitap ehli ile ise, küçülmüşler olarak güçleri nispetince cizye verinceye kadar savaşmayı emretti.” Ebu Ubeyd dedi ki: “Burada Hasan’ın, “Araplardan” kastının; onlardan Kitap ehli olmayıp da put ehli olanları olduğunu düşünüyoruz.”

Fakat Arapların Kitap ehli olanlarından Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem cizye kabul etmiştir. Bu bir kaç Hadiste açıklanmıştır. Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in Arapların puta tapanlarından bir kişiden dahi cizye aldığı sabit olmamıştır. Fetih ayetinin ve Tevbe suresinin inmesinden sonra onlardan Müslüman olmaları ya da harp dışında bir şey kabul etmemiştir.

Necran ehli, Yemen ehli gibi Araplardan cizye aldığına dair rivayetlere gelince; bu cizyeyi ancak Hıristiyan ve Yahudi Kitap ehlinden almıştır, Arapların put ehlinden olanlarından almamıştır.

Halifenin; kimden cizye almayı kabul ettiğini, cizyenin miktarını, cizyenin verilmek zorunda olduğu vakti açıklaması vaciptir. Aynı şekilde; onlara cizyeyi senede sadece bir kere aldığını ve hangi tür zenginlerden aldığını, zenginliğin limitini bildirmesi, Allah’u Teâlâ’nın şu  عن يد –“an yedin” yani “güçleri kadar” sözünden dolayı fakirlerden almaması, vacip olmaktadır.

Cizye, kadınlar ve çocuklardan alınmaz. Cizye ancak ödemeye gücü yeten baliğ/yetişkin erkeklerden alınır. Nafi’den o da Ömer’in mevlası/azad ettiği kölesi Esleme’den şu rivayet edildi:

“Ömer, ordu komutanlarına yazdığı yazıda şunları emrediyordu: 

Allah yolunda savaşmalarını, sadece kendileriyle savaşanlarla savaşmalarını,  ancak buluğ çağına ermiş olanları öldürmelerini, cizye almalarını, kadın ve çocuklardan cizye almamalarını, buluğ çağına ermiş erkeklerden cizye almalarını.”

Ebu Ubeyd şöyle dedi: “Bu Hadis, kimden cizye alınacağı kimden cizye alınmayacağı hususunda asıl konumdadır. Görmüyor musun Ömer, cizyeyi sadece çocuk ve kadınların dışında gücü yeten erkeklere yüklemektedir.”

Ömer RadiyAllah’u Anha’yı bu hususta hiçbir sahabe kınamadığı için bu, Sahabelerin İcmaa olmaktadır. Bunu Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in Yemen’deki Muaz’a yazdığı da teyit etmektedir. وَمِنْ كُلِّ حَالِمٍ دِينَارًا   “Her erginlik çağına gelmiş erkekten bir dinar (vermesi) gerekir.”[5]

Böylece, kadın ve çocuğu zikretmeksizin cizye vermek zorunda olanı erginlik çağına gelmiş erkeklere tahsis etti. Fakat “erginlik çağına gelmiş erkek ve kadın” şeklinde geçen rivayet ise, Hadisçiler nezdinde muteber değildir. Bu hususta sabit olmuş muteber Hadis, erginlik çağına gelmiş kadının zikredilmediği Hadistir. Bu hususta erginlik çağına gelmiş kadının zikredildiği rivayetin sahih olduğu farz edilse, o İslâm’ın ilk yılları ile ilgili olur. Zira müşriklerin kadınları ve çocukları erkekleri ile birlikte öldürülüyorlardı. Cizye de böyle idi. Daha sonra Rasul’ün kadın ve çocuklardan almaması ile bu nesh olundu. Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem’den sonra Ömer de aynı uygulamayı yaptı.

Alınan cizyenin, İslâm hükümlerine boyun bükmek ile birlikte olması gerekir.

Ayette geçen;  وهم صاغرونküçülmüşler olarak” tabirine gelince; Bu İslâm’ın hükümlerinin onlara uygulanması, küfürlerinden bir şeyi, İslâm dininde haram olan bir şeyi açığa çıkartmamalarıdır. Ülkede İslâm’ın üstün kalmasıdır.

Bunun delili de Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in şu sözüdür:  الاسلام يعلو ولا يعلى عليه   “İslâm üstün olandır, ondan üstün olmaz.”


[1] Tevbe: 29

[2] Ebu Ubeyde

[3] Malik

[4] Feth: 16

[5] Nesei, K. Zekât, 2408