Cizye;
zimmet ehlinden olan Müslüman olmayanlardan alınan özel bir
maldır. Zimmet ehli ise; mutlak olarak Kitap ehli, Arap olmayan
müşrikler ve diğer kâfirlerdir.
Cizyenin delili şunlardır:
Allah’u Teâlâ şöyle dedi:
قَاتِلُوا الَّذِينَ لاَ
يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ
يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ
دِينَ الْحَقِّ مِنْ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُوا
الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ “Kendilerine
Kitap verilenlerden Allah’a ve Ahiret Gününe inanmayan, Allah ve
Rasulü’nün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine
din edinmeyen kimselerle, küçülerek güçlerinin yettiğince cizye
verinceye kadar savaşın.”
- Kays b. Müslim’den o da
Hasan b. Muhammed’den şöyle dediğini rivayet etti: “Rasulullah
SallAllah’u
Aleyhi Vesellem,
Hicr mecusilerine onları İslâm’a davet eden bir yazı yazdı. (O
yazıda şunu da belirtti:)
فمن
أسلم قيل منه ومن لا ضربت عليه الجزية في أن لاتؤكل له ذبيحة ولا
تنكح له امرأة
“Kim
Müslüman olursa ondan kabul edilir. Kim de Müslüman olmazsa ona
cizye ödemesi zorunluluğu konulur. Onun kestiği yenilmez ve ona
ait kadın nikâhlanmaz.”
- Ca’fer b. Muhammed’den, O
da babasından Ömer’in şöyle dediği rivayet edildi: “Mecusilere
ne yapacağımı bilmiyorum. Onlar Kitap ehli değildirler. Bunun
üzerine Abdullah b. Avf şöyle dedi: Rasulullah
SallAllah’u Aleyhi Vesellem’i
şöyle derken işittim:
سنوا
بهم سنة أهل الكتاب
“Onlara Kitap ehlinin sünnetini/onlara yapılan uygulamayı
uygulayın.”
- İbn Şihâb yoluyla şu
rivayet edildi: “Rasulullah
SallAllah’u Aleyhi Vesellem,
Hicr mecusilerinden cizye aldı.”
- Ömer, Fars mecusilerinden
cizye aldı. Sahabelerden kimse onu bu hususta kınamadı. Osman,
Berberilerden cizye aldı, sahabelerden kimse onu kınamadı.
Müşrik Araplardan ise, sulh
ve zimmet anlaşması kabul edilmez. Fakat onlar İslâm’a davet
edilirler. Müslüman olurlarsa terk edilirler, İslâm’ı kabul
etmezlerse öldürülürler.
Zira Allah’u Teâlâ şöyle
dedi:
سَتُدْعَوْنَ إِلَى قَوْمٍ
أُوْلِي بَأْسٍ شَدِيدٍ تُقَاتِلُونَهُمْ أَوْ يُسْلِمُونَ
“Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya
çağrılacaksınız ya da Müslüman olacaksınız.”
Manası; “Müslüman oluncaya
kadar” demektir. Ayet, Rasulullah
SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in
savaştığı Arapların puta tapanları hakkındadır. Dolayısıyla
Müslüman olmazlarsa onların öldürüleceğine delâlet etmektedir.
- Yine Hasan yoluyla şu
rivayet edilmiştir: “Rasulullah
SallAllah’u Aleyhi Vesellem,
Müslüman olmazlarsa Araplarla savaşmayı, onlardan İslâm’dan
başkasını kabul etmemeyi emretti. Kitap ehli ile ise,
küçülmüşler olarak güçleri nispetince cizye verinceye kadar
savaşmayı emretti.” Ebu Ubeyd dedi ki: “Burada Hasan’ın,
“Araplardan” kastının; onlardan Kitap ehli olmayıp da put ehli
olanları olduğunu düşünüyoruz.”
Fakat Arapların Kitap ehli
olanlarından Rasul
SallAllah’u Aleyhi Vesellem
cizye kabul etmiştir. Bu bir kaç Hadiste açıklanmıştır. Nebi
SallAllah’u
Aleyhi Vesellem’in
Arapların puta tapanlarından bir kişiden dahi cizye aldığı sabit
olmamıştır. Fetih ayetinin ve Tevbe suresinin inmesinden sonra
onlardan Müslüman olmaları ya da harp dışında bir şey kabul
etmemiştir.
Necran ehli, Yemen ehli
gibi Araplardan cizye aldığına dair rivayetlere gelince; bu
cizyeyi ancak Hıristiyan ve Yahudi Kitap ehlinden almıştır,
Arapların put ehlinden olanlarından almamıştır.
Halifenin; kimden cizye almayı kabul ettiğini, cizyenin
miktarını, cizyenin verilmek zorunda olduğu vakti açıklaması
vaciptir. Aynı şekilde; onlara cizyeyi senede sadece bir kere
aldığını ve hangi tür zenginlerden aldığını, zenginliğin
limitini bildirmesi, Allah’u Teâlâ’nın şu عن يد –“an yedin”
yani “güçleri kadar” sözünden dolayı fakirlerden
almaması, vacip olmaktadır.
Cizye, kadınlar ve
çocuklardan alınmaz. Cizye ancak ödemeye gücü yeten
baliğ/yetişkin erkeklerden alınır. Nafi’den o da Ömer’in mevlası/azad
ettiği kölesi Esleme’den şu rivayet edildi:
“Ömer, ordu komutanlarına
yazdığı yazıda şunları emrediyordu:
Allah yolunda
savaşmalarını, sadece kendileriyle savaşanlarla savaşmalarını,
ancak buluğ çağına ermiş olanları öldürmelerini, cizye
almalarını, kadın ve çocuklardan cizye almamalarını, buluğ
çağına ermiş erkeklerden cizye almalarını.”
Ebu Ubeyd şöyle dedi: “Bu
Hadis, kimden cizye alınacağı kimden cizye alınmayacağı
hususunda asıl konumdadır. Görmüyor musun Ömer, cizyeyi sadece
çocuk ve kadınların dışında gücü yeten erkeklere yüklemektedir.”
Ömer RadiyAllah’u Anha’yı
bu hususta hiçbir sahabe kınamadığı için bu, Sahabelerin İcmaa
olmaktadır. Bunu Nebi
SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in
Yemen’deki Muaz’a yazdığı da teyit etmektedir.
وَمِنْ كُلِّ حَالِمٍ دِينَارًا
“Her erginlik
çağına gelmiş erkekten bir dinar
(vermesi)
gerekir.”
Böylece, kadın ve çocuğu
zikretmeksizin cizye vermek zorunda olanı erginlik çağına gelmiş
erkeklere tahsis etti. Fakat “erginlik çağına gelmiş erkek ve
kadın” şeklinde geçen rivayet ise, Hadisçiler nezdinde muteber
değildir. Bu hususta sabit olmuş muteber Hadis, erginlik çağına
gelmiş kadının zikredilmediği Hadistir. Bu hususta erginlik
çağına gelmiş kadının zikredildiği rivayetin sahih olduğu farz
edilse, o İslâm’ın ilk yılları ile ilgili olur. Zira müşriklerin
kadınları ve çocukları erkekleri ile birlikte öldürülüyorlardı.
Cizye de böyle idi. Daha sonra Rasul’ün kadın ve çocuklardan
almaması ile bu nesh olundu. Rasul
SallAllah’u Aleyhi Vesellem’den
sonra Ömer de aynı uygulamayı yaptı.
Alınan cizyenin, İslâm
hükümlerine boyun bükmek ile birlikte olması gerekir.
Ayette geçen;
وهم
صاغرون “küçülmüşler
olarak” tabirine gelince; Bu İslâm’ın hükümlerinin onlara
uygulanması, küfürlerinden bir şeyi, İslâm dininde haram olan
bir şeyi açığa çıkartmamalarıdır. Ülkede İslâm’ın üstün
kalmasıdır.
Bunun delili de Rasul
SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in
şu sözüdür:
الاسلام يعلو ولا يعلى عليه
“İslâm üstün olandır, ondan üstün olmaz.”