İKİNCİ DELİL: SÜNNET


Rasul’ün Fiiline Ait Hükmün Kendisi İle Bilindiği Yollar:
 

Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’i örnek almanın vacibliği sabit olduğu ve onun fiilinin aynısını yapmanın da örnek almanın şartı olduğu sabit olunca; Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilinin yönünü bilmek de tâbi olma şartlarından birisi haline gelir. Bunun içindir ki Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e ait fiilin yönünü tanıma yollarının bilinmesi de mutlaka gereklidir. Ta ki böylece vacib veya mendub veya mubah olması yönüyle Rasul’ün yaptığı bir fiilin onun yaptığı yönde yapılması gerçekleşsin.

Geçmiş bir hitabı beyan etmeyen fiilin yönünü tanıma yolunun o fiilin kendisini tanımak olduğu gayet açıktır. Eğer fiil Allah’a yaklaştıran fiillerden ise mendub yönlüdür ve mubahtır. Eğer geçmiş bir hitabı beyan için yapılan bir fiil ise, Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in bu tür fiili vacib, mendub ve mubahla sınırlıdır.

Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e ait bir fiilin yönü dört yolla bilinir. Bu yollardan birincisi üç hükme de geneldir. İkinci yolla vacib bilinir. Üçüncü yolla mendub bilinir. Dördüncü yolla mubah bilinir.

- Üç hüküm hakkında genel olan, dört şeyde geçerlidir:

1-Nâssla belirlemek; Nebi SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilin vacibliğini, mendubluğunu, mubahlığını, “bu fiil vacibtir, mendubtur, mubahtır” diyerek belirlemesidir.

2-Eşitleme; Nebi SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in bir fiili yönü bilinen bir fiille denkleştirmesidir. Yani bir fiili yapması, sonra da “bu fiil falan fiilim gibidir” demesidir. Çünkü o fiilin yönü bilinmektedir. Aynı şekilde yönü bilinen bir fiile atıfta bulunarak “bu fiil şu fiilime eşittir” dediği zaman, fiil hangi yönde ise o fiilin yönünü de göstermiş olur.

3-Tayin; Bu fiil üç hükümden birisine delâlet eden bir ayete uymanın gereği olarak fiilin yönünün yollardan bir yol ile bilinmesidir. Örneğin, falan fiilin vacibliğe delâlet eden bir ayete uymanın gereği olduğu biliniyorsa, bu fiil ile başka bir fiil arasında da bir eşitlik varsa, o zaman o fiilin de vacib olduğu bilinir. Bu söz mendub ve mubah için de geçerlidir.

4-Fiilin, hükümlerden birisine delâlet eden mücmel bir ayeti beyan ettiğinin bilinmesidir. Ayet bir şeyin mubahlığına delâlet etse de; örneğin, o şey mubah olup Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem de fiili ile onu beyan ediyorsa, Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in o fiili de mubah olur. Çünkü açıklayan açıklanan gibidir.

Şu ayette olduğu gibi: وأقيموا الصلاة  “Namaz kılınız.”[1]

Bu ayetle birlikte Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem şöyle demiştir:  وَصَلُّوا كَمَا رَأَيْتُمُونِي أُصَلِّي  “Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız öyle namaz kılınız.”[2]    Haccın menâsiki v.s. de öyledir.

- Vacibe has olan yol ise, üç şeyde söz konusudur:

1-Bir şeyin vacib olduğuna delâlet eden emarelerin olması. Namazdaki ezan ve kametin namazın vacibliğine ait iki emare olması gibi.

2-Nezredileni/adak olanı gerçekleştirmek için fiilin yerine getirilmiş olması. Zira adak olunan şeyin yapılması vacibtir. Şöyle demesi gibi: “Eğer düşman yenilirse, Allah için yarın oruç tutmak üzerime borç olsun.” Düşmanın yenilmesinden sonraki gün oruç tuttuğunda bu o fiilin vacib olduğuna delâlet eder.

3-Vacib olmasaydı, fiilin memnu/yasak olması halidir. Husuf namazında/ayın tutulması namazında iki rüku fazla yapılması gibi. Çünkü kasıtlı olarak fiili rükün ilave etmek namazı iptal eder. Eğer o her iki rüku vacib olmasaydı men edilmiş halde olurdu.

Husuf namazındaki iki rüku fazladır ve namazı iptal eder. Rasul’ün onu yapması ise, onun farz olması demektir. Şöyle denilmez: “Özel olarak bu namaz da mubah ve mendub kabilinden olmak üzere ikinci rükunun konulması caizdir.” Böyle denilmez. Çünkü birinci rüku vacibtir, onun tekrarı ise ikinci rükunun da vacib olduğuna delâlet eder. Zira ikinci rüku, ikinci secde olduğu gibi bir vacibin tekrarıdır. Namaz esnasındaki sehiv secdesini ve tilavet secdesini yapmak ise tekrar değildir. Çünkü fiilin yanında kavli delil de bunun mubah olduğuna delâlet etmektedir. Dolayısıyla o fiil menduba delil olur. Fakat elleri kaldırarak bayram tekbirlerinin peş peşe yapılması, kasıtlı olarak bir rükün ilave etmek değildir. Üstelik elleri kaldırmak bir harekettir ve namazı iptal etmez. Böylece vacibliğe delâlet eden fiil, vacib olmasaydı yasaklanmış olan fiildir. Yani farz olmasaydı yasaklanmış olurdu.

- Menduba has olan yol ise iki şeydir:

1-Fiilin, Allah’a yaklaşma aslına ilave yapılmadan sadece Allah’a yaklaşma kastı ile gelmiş olması. Yani özel olarak vacibliğe veya mubahlığa delâlet eden emarelerden yoksun olması. Bu durumda menduba delâlet eder. Çünkü asıl olan farz olmamasıdır. Yakınlık için olması ise mubahlığı nefyeder. Böylece mendubluk belirlenmiş olur.

2-Fiilin mendubun kazası olmasıdır. Bu durumda mendub olur. Zira kaza, edanın karşılığıdır. Vaktin tümünde uyuyan kimseye kaza vacib olmakla birlikte eda vacibtir, denilmez. Çünkü bu durumdaki bir eda, onun üzerine vacibtir. Onun hakkında fiilin vacib oluşu, sebebinin tamamlanmış olması anlamından dolayı o eda ona vacib olur.

- Mubaha has olan yol ise iki şeydir:

1-Rasul’ün bir fiile devam etmesi, sonra da nesh etmeksizin onu terk etmesi. Rasul’ün devam etmekte olduğu hususu tam olarak bırakması, tahyir talebine delâlet eder ki o mubahtır. Dolayısıyla mubahlığın delili olur.

2-Üzerinde herhangi bir şeye ait bir emare/alamet olmayan bir fiili yapması, Rasul haram ve mekruh olanı yapmadığına göre ve asıl olanın da vacib ve mendub olmadığına göre, o fiil mubah olur.


[1] Bakara 110

[2] Buhari