3- MUTLAK VE MUKAYYED


Mutlak, cinsinde yaygýn delâlet edilene delalet eden lafýzdýr. Mukayyed ise, belirli delâlet edilene delâlet edendir. “Zeyd” ve “Amr” gibi. Ayný þekilde, ilave bir sýfatla delâlet edileni mutlak olan bir vasfa delâlet eden lafza da mukayyed denir. “Irak dinarý”, “Mýsýr cüneyhi” gibi. Zira “Irak dinarý” lafzý, cinsinde mutlaktýr, her Irak dinarýný kapsar. Fakat Irak’a ait ya da Ürdün’e ait olduðu açýklanmayan “dinar” bakýmýndan mukayyeddir. Böylece bu lafýz, bir yönden mutlaktýr, bir yönden de mukayyeddir. Bir örnek de;  رقبة مؤمنة  “mü’min köle” lafzýdýr. Bu mü’min köleler arasýnda yaygýndýr, dolayýsýyla mutlaktýr, her mü’min köleyi kapsar. Fakat  رقبة “boyun/köle”nin mutlak oluþu bakýmýndan mukayyeddir. Dolayýsýyla bu lafýz, bir yönden mutlaktýr bir yönden de mukayyeddir. Yani mukayyedden olan bu ikinci çeþit, bir þekilde cinsindeki yaygýn konumdan hariç tutulmaktadýr. Mutlak “dinar” lafzýnýn “Irak” ilave sýfatý ile hariç tutulmasý gibi, mutlak “boyun/köle” lafzýnýn “mü’min” ilave sýfatý ile hariç tutulmasý gibi.

Allah’u Teâla þöyle buyuruyor: وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَتَمَاسَّا   “Kadýnlarýndan zýhar ile ayrýlmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karýlarýyla temas etmeden önce, bir köleyi hürriyete kavuþturmalarý gerekir.”[1]   

Allah’u Teâla’nýn bu sözü gibi mutlak nâss geçtiðinde, ayný nâss baþka bir ayette mukayyed olarak geçerse; þu ayette olduðu gibi:   وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ “Yanlýþlýkla bir mü’mini öldüren kimsenin mü’min bir köle azad etmesi... gerekir.”[2]  O zaman bakýlýr; O ikisinin hükmü farklý olursa, mutlak mukayyede yüklenmez. Çünkü her ikisi de, birisi diðerinden farklý olan bir hükümdür. Hükümleri farklý olmazlarsa bakýlýr. Ýkisinin sebepleri bir ise mutlak mukayyede yüklenir, zýhar hakkýnda þöyle denseydi:  أعتقوا رقبة “bir köle azad edin” sonra da,  أعتقوا رقبة مسلمة “mü’min bir köle azad edin” demesi gibi. Böylece ilk nâssta geçen  رقبة –lafzý ikinci nâssta geçen  مسلمة –lafzý ile olana yüklenir/hamledilir. Ancak burada mutlak mukayyede hamledilir. Çünkü mukayyedle amel eden, mutlakýn delâleti ile ameli yerine getirmiþ olur. Mutlak ile amel eden ise, mukayyedin delâleti ile ameli yerine getirmiþ olmaz. Dolayýsýyla ikisini birleþtirmek vecib ve evla olandýr.

Eðer ikisinin sebepleri farklý olursa, mutlak mukayyede yüklenmez. Allah’u Teâla’nýn, zýhar kefareti hakkýndaki þu sözünde olduðu gibi:   وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَتَمَاسَّا     “Kadýnlarýndan zýhar ile ayrýlmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karýlarýyla temas etmeden önce, bir köleyi hürriyete kavuþturmalarý gerekir.”[3]    Ve yanlýþlýkla adam öldürmek hakkýndaki þu sözünde olduðu gibi:   وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ “Yanlýþlýkla bir mü’mini öldüren kimsenin mü’min bir köle azad etmesi... gerekir.”[4]    Zýhar kefaretinde “köle azad etmek” mutlak olarak geçmiþtir. Yanlýþlýkla mü’min öldürmek hakkýnda “köle azad etmek” ise “mü’min” olmasý kaydýyla mukayyed olarak geçmiþtir. O ikisinin her birisinin köle azad etme sebebi diðerinden farklýdýr. Onun için mutlak, mukayyede hamledilmez. Çünkü azad etme sebebi hakkýndaki konunun farklý oluþu, hükmün farklý oluþu gibidir. Hüküm farklý olduðunda mutlak mukayyede hamledilmediði gibi, sebepteki konu farklý olduðunda da yüklenmez. Dolayýsýyla zýhar konusunda Allah’ýn bir köle azad etme emrinde  رقبةköle” lafzý mutlak olarak gelmiþtir ve mutlaklýðý üzere kalýr. Yanlýþlýkla mü’min birisini öldürme konusunda Allah’ýn emrinde  رقبةköle” mukayyed olarak gelmiþtir, bu konu ile sýnýrlandýrýlýr, onun dýþýna çýkmaz. Dolayýsýyla bütün kefaretleri kapsamaz.

Sebebin farklý olduðunda, mutlakýn mukayyede hamledilmediðine dair delil, yeminde oruç tutulmasý hakkýnda geçen husustur. Zira o mutlak olarak geçmiþtir.

Allah’u Teâla þöyle buyurdu: فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاثَة أيام ِ “Bunlarý bulamayan üç gün oruç tutmalýdýr.”[5]

Burada mutlak olarak geçmiþtir. Üç gün oruç, kesintisiz ardarda mý yoksa aralýklý mý tutulacak, bahsedilmemiþtir. Zýhar kefaretinde “oruç tutmak” ise, ardarda kesintisiz olarak geçmiþtir. Allah’u Teâla þöyle buyurmuþtur:   فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ    “Buna imkâný olmayan kimse, hanýmý ile temas etmeden önce, ard arda iki ay oruç tutar.”[6]   Bu durumda mutlak mukayyede hamledilseydi, yemin kefaretindeki oruç tutmak, zýhar kefaretindeki oruç tutmaya hamledilirdi. Bunu söyleyen yoktur. Zira yemin kefareti orucu hakkýnda kesintisiz olduðunu söyleyenler, onu zýhar kefaretine hamlederek söylemediler, sadece Ubeyy b. Ka’ab’ýn ve Ýbn Mesud’un;     ثلاثة أيام متتابعات “ardarda üç gün” þeklindeki kýraatlarýna hamlederek söylediler. Bunu da “ahad kýraat, ahad haber konumundadýr onun için mutlaký sýnýrlandýrmak, geneli tahsis etmek için uygundur”, anlayýþýna binaen söylediler. Hâlbuki bu da hatalýdýr, çünkü haberi ahad Sünnettendir. Sünnet Kitabýn genelini tahsis eder ve mutlakýný da takyid eder. Fakat ahad kýraat, Kur'an’dan deðildir. Yani Kur'an’dan sayýlmaz. Çünkü ancak mütevatir olan, Kur'an’dan sayýlýr. Onun için bu kýraatýn Kitabýn mutlakýný takyid etmesi ve ayný þekilde umumunu tahsis etmesi uygun olmaz.

Bundan açýða çýkýyor ki, sebebin farklý olmasý hükmün farklý olmasý gibidir. onda mutlak mukayyede hamledilmez. Yemin kefareti orucu, zýhar kefareti orucuna hamledilmediði gibi ayný þekilde zýhar kefareti olarak köle azad etmeye hamledilmez. Dolayýsýyla sebep farklý olduðunda mutlak mukayyede hamledilmez.

Umum ve husus arasýnda geçerli olan, mutlak ve mukayyed arasýnda da geçerlidir. Çünkü ikisi de ayný babdandýr. Zira umumun karþýtý husustur, aralarýnda tahsis olur. Mutlakýn karþýtý da mukayyeddir, aralarýnda takyid/sýnýrlama olur. Dolayýsýyla Kitap; Kitapla, Sünnetle, Sahabe icmâsý ile ve Kýyasla takyid edilir. Sünnet; Kitapla, Sünnetle, Sahabe icmâsý ile ve Kýyasla takyid edilir. Umum ve husus hakkýnda hâsýl olan her þey mutlak ve mukayyed hakkýnda da hâsýl olur.


[1] Mücadele: 3

[2] Nisa: 92

[3] Mücadele: 3

[4] Nisa: 92

[5] Maide: 89

[6] Mücadele: 4