Kýyasýn Rükünleri


Kýyas, kendileri olmadýkça tamamlanmadýðý bir takým rükünleri gerektirmektedir. O rükünler þunlardýr:

1- Fer’i; Kýyasý yapýlmak istenen,

2- Asýl; Kendisine kýyas yapýlmak istenen,

3- Asýla ait Þer’î hüküm,

4- Asýl ve fer’in arasýný birleþtiren illet.

Mesela; Cuma ezaný okunduðu vakit, kira sözleþmesinin haram olmasý; Cuma namazýndan alýkoyma illetinin varlýðýndan dolayý Cuma ezaný okunduðu vakit alýþ-veriþ yapmanýn haram kýlýnmasýna kýyas ile tespit edilmiþtir. Burada; fer’i, icaredir, asýl, alýþ-veriþtir, asýla ait Þer’î hüküm, Cuma ezaný okunduðu vakit yapýlan alýþ-veriþteki haramlýlýktýr, illet, Cuma namazýndan alýkoymaktýr.

Fer’in hükmü ise, kýyasýn rükünlerinden sayýlmaz, o ancak kýyasýn neticesidir. Zira kýyas tamamlandýðýnda fer’in hükmü ortaya çýkar. Onu için fer’in hükmü kýyasýn rükünlerinden deðildir. Zira fer’ideki hüküm, kýyasýn sýhhatine baðlýdýr. Dolayýsýyla ondan bir rükün olsaydý, kendisine baðlý olmuþ olurdu ki bu imkânsýzdýr.

Buna binaen, kýyasýn þartlarý, bu rükünlerinin þartlarýndan dýþarý çýkmaz. Zira kýyasýn þartlarýnýn bir kýsmý fer’iye, bir kýsmý asýla, bir kýsmý asýlýn hükmüne, bir kýsmý illete aittir.

 

1- Fer’in Þartlarý:

Fer’i, hakkýnda tartýþýlan hükmün kendisidir. O, kýyas edilendir. Fer’in hakkýnda þu beþ þart koþulur:

a- Kýyasýn faydalý olmasý için, kýyasýn illetinin gerektirdiði hususa ters düþmeyi gerektiren olasý çeliþkiden uzak olmasý,

b- Kendisinde var olan illetin, aslýn illetine ortak olmasý,

Ýster illetin bizzat kendisinde olsun ister cinsinde olsun fark etmez. Çünkü kýyas, ancak asýldaki illet vasýtasý ile aslýn hükmünü fer’e geçiþtirmektir. Zira fer’in illeti, aslýn illetine genel ve özel sýfatlarýnda ortak olmadýðýnda, aslýn illeti, fer’ide olmaz. Dolayýsýyla aslýn hükmünün fer’e geçmesi mümkün olmaz.

c- Fer’ideki hükmün asýldaki hükme ya bizzat kendisinde ya da cinsinde benzer olmasý.

Aynýnda benzer olmasý, canda kýyasýn vacib oluþu gibi, ikisi bizzat yükümlülükte ve belirlilikte ortaktýr. Cinsinde benzer olmasý, kýz çocuðun nikâhýndaki velayete kýyas yoluyla, malýndaki velayetin tespit edilmesi gibi. Zira ikisi arasýndaki ortaklýk, bizzat kendisi deðil, velayetin cinsidir.

d- Fer’in hükmünün nâss ile belirlenmiþ olmamasý.

Aksi halde onda nâssla belirlenmiþ olanýn kýyasý olur. Onlardan birisinin diðerine kýyas edilmemesi, tersinden evladýr. Þöyle denilmez: “Bir tek delâlet edilen hakkýnda delillerin eþ anlamlý olmasý caizdir.” Böyle denilmez. Çünkü bu, sadece kýyastan baþkasýnda olur. Hükmün Kitapla, Sünnetle ve sahabelerin icmâ ile tespit edilmesi gibi. Kýyas ise, onda tespit edilen illettir. Ýlletin fer’in hükmüne geçmesi, kýyasý var edendir. Dolayýsýyla fer’in hakkýnda bir hükme dair bir nâss var olduðunda, o zaman hüküm nâssla tespit edilmiþ olur, illet ile deðil. Dolayýsýyla kýyasa yer olmaz.

e- Fer’in hükmünün, aslýn hükmünden önce gelen olmamasý.

Çünkü eðer o, aslýn hükmünden önce gelen olursa, aslýn hükmü olmadýðýndan dolayý kýyasýn varlýðý söz konusu olmaz. Zira fer’i asýla kýyas iþlemi, aslýn hükmünün fer’in hükmünden önce gelen olmasýný gerektirir.

 

2- Aslýn Þartlarý:

Asýl, baþkasýnýn kendisi üzerine bina olduðu husustur. Yani o, baþkasýna muhtaç olmadan kendi zatýyla tanýnandýr. O, kendisine kýyas edilendir.

Aslýn þartý, hakkýnda hükmün sabit olmasýdýr. Çünkü fer’ide aslýn hükmünün benzerini tespit etmek, o hükmün asýlla sabit olmasýnýn bir fer’idir. Onun için asýl ile ilgili olarak, hakkýnda hükmün sabit olmasý þart koþulur.

 

3- Aslýn Hükmünün Þartlarý:

Aslýn hükmü hakkýnda sekiz þart koþulur:

a- Þer’î bir hüküm olmasý.

Çünkü Þer’î kýyastan maksat sadece, fer’i hakkýndaki Þer’î hükmü belirlemektir. Asýl hakkýndaki hüküm Þer’î olmadýðýnda, Þer’î kýyastaki maksat hâsýl olmaz. Ayrýca bahis konusu olan kýyas, Þer’î kýyastýr. Bu ise, hükmün Þer’î hüküm olmasýný gerektirir. Aksi halde Þeriata göre kýyas kabul edilmez.

b- Aslýn hükmünün, Kitaptan veya Sünnetten veya sahabelerin icmâsýndan bir delille sabit olmasý, kýyasla sabit olmamasý.

Çünkü o hüküm kýyas ile sabit olursa; eðer ikisi illette birleþirlerse, kýyas ilk asýl üzere olur, o hüküm üzerine deðil. Eðer illette farklýlaþýlýrsa, ikinci kýyas oluþmaz. Bunun için aslýn hükmünün, kýyas dýþýnda bir Þer’î delil ile sabit olmasý yani Kitap ve Sünnet veya sahabelerin icmâ ile sabit olmasý þart koþulur.

c- Aslýn hükmüne delâlet eden delilin fer’i kapsýyor olmamasý.

Çünkü o delil fer’i kapsarsa, fer’i hakkýndaki hükmün tespit edilmesi o delil ile olur, kýyasla deðil. O zaman kýyas yok olur.

d- Hükmün neshedilmiþ olmadýðýnýn sabit olmasý.

Ta ki üzerine fer’in bina edilmesi mümkün olsun. Çünkü hükmün asýldan fer’e geçiþi, birleþtirici vasfa binaendir. Bu ise, Þeriatýn ona itibarýna baðlýdýr. Dolayýsýyla hükmün Þeriatta nesh olunmadýðý sabit olunmadýðýnda, muteber sayýlmaz ve hakkýnda kýyas yapýlmaz.

e- Aslýn hükmünün, kendisi ile kýyas yollarýndan sapýlan olmamasý

Kendisi ile kýyas yollarýndan sapýlan, iki kýsma ayrýlýr:

Birincisi; manasýnýn akledilmemesidir. Bu ya, genel bir kaideden müstesna olmasýdýr ya da kendisi ile baþlanýlan olmasýdýr. Genel bir kaideden müstesna olmasýna örnek, silsile þahitliðin tek kabulüdür. Zira o, manasý akledilmeyen olmakla birlikte þahitliðin kaidesinden müstesnadýr. Kendisi ile baþlanýlana örnek ise; rekatlarýn sayýsý, zekât nisablarýnýn belirlenmesi, hadlerin ve kefaretlerin miktarlarý. Zira o, manasý akledilmeyen olmakla birlikte genel bir kaideden müstesna deðildir. Her iki takdir ediþe binaen hüküm hakkýnda kýyas engellenir.

Ýkincisi; Þeriatýn onu baþlangýçta koymasý, benzerinin olmamasýdýr. Benzer olmadýðý için onun hakkýnda kýyas yapýlmaz. Yolculuk ruhsatý gibi, ayaklarýn üzerine mesh edilmesi, kasâme/paylaþtýranlar hakkýnda yemin, maktulun diyetini ödemekle yükümlü kâtilin akrabalarýna diyet ödettirme v.b. gibi.

f- Aslýn hükmünün ispatýna delâlet eden delilin, fer’in hükmünün ispatýna delâlet eden olmamasý.

Aksi halde, o ikisinden birisini diðerine asýl yapmak, aksinden evla deðildir.

g- Aslýn hükmünün belirsizlik olmaksýzýn belirli bir illet ile illetlenmiþ olmasý.

Çünkü illetin varlýðýndan dolayý fer’in asýlla ilhaký, illetin meydana geldiðinin bilinmesini gerektirmektedir. Ýlletin meydana geldiðinin bilinmesi ise, aslýn hükmünün illetlendirilmesine ve illetinin belirlenmesine baðlýdýr.

h- Aslýn hükmünün, fer’in hükmünden sonra gelmemiþ olmasý.

Çünkü o sonra gelmiþ olsaydý bu, fer’in hükmünün, aslýn konulmasýndan önce delilsiz meydana gelmiþ olmasýný gerektirirdi. Çünkü fer’in hükmünün delili sadece, aslýn illetidir, o durumda bu da mevcut deðildir. Onun için, aslýn hükmünün, fer’in hükmünden önce gelmiþ olmasý þart koþulur.