Home / News / HABER / ‘ABD ve İran kontrollü gerilim politikası yürütüyor’

‘ABD ve İran kontrollü gerilim politikası yürütüyor’

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Afacan, “Daha önce çok daha geçerli sebeplerden dolayı sıcak çatışmaya evrilmeyen ABD ile İran arasındaki gerilim her iki ülkedeki seçimlerden dolayı kontrollü ilerleyecektir.” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Bağdat Büyükelçiliği’nin Irak’taki Şii milis gücü Haşdi Şabi taraftarlarınca basılmasından İran’ı sorumlu tutmasını değerlendiren uzmanlar, İran-ABD ilişkilerinin kontrollü gerilim üzerinden yürütüldüğünü, bunun sıcak bir çatışmaya evrilmeyeceğini savundu.

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı Uygur, büyükelçilik baskını sonrası gerilen Tahran-Washington ilişkilerine dair AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, iki ülke arasında mayıstan bu yana sert restleşmelerin yaşandığını anlattı.

ABD Hava Kuvvetleri’ne ait İHA’nın geçtiğimiz aylarda düşürülmesinden sonra ABD’nin karşılık vermediğini hatta çatışmadan kaçındığını hatırlatan Uygur, “ABD’li yetkililer, ‘Eğer bu saldırılarda bir Amerikalı ölürse bu bizim kırmızı çizgimizdir. Tanker veya drone saldırısı gibi olmaz, çok sert karşılık veririz.’ demişti. En son geçtiğimiz hafta Kerkük’teki havan saldırısında bir Amerikalı asker öldü. Bunun üzerine ABD, Suriye ve Irak’taki, İran’a bağlı bazı Haşdi Şabi gruplarına şiddetli bir saldırıda bulundu.” ifadelerini kullandı.

Haşdi Şabi’nin de misillime olarak ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği binasını bastığını dile getiren Uygur, şöyle konuştu:

“Elçilikte bir takım Amerikalı askerlerin görüntüleri basına yansıdı. Korkudan bir köşeye sinmiş askerlerin görüntüleri ABD kamuoyunda büyük bir tepki oluşturdu. Seçime gitmeye hazırlanan Başkan Trump için hiç hoş olmayan görüntülerdi. Bu durum Trump’ı çok zor durumda bırakacak gibi görünüyor. ABD ve İran’ın böyle bir süreçte sıcak bir çatışmaya gitmeyeceğini, ölçülü ve kontrollü bir gerilim politikası sürdürdüklerini düşünüyorum. Bu kontrollü gerilim daha üst bir boyuta taşınmayacak fakat önümüzdeki günlerde eğer Suriye’de Amerikan üslerine karşı yeni bir saldırı düzenlerlerse o zaman ‘İran, gerilimi arttırmak istiyor’ diyebiliriz. İran, Trump seçimlere giderken mümkün mertebe üzerine giderek tavizler koparmaya çalışıyor diye düşünebiliriz. Çünkü Trump savaş istemediğini defaatle söyledi. ABD askerlerini bölgeden çıkaracağını söylüyor. Bunu nispeten de yapıyor. İran, Trump’ı zor duruma sokmak istiyor olabilir ama yine de bu bir ihtimal. Bunu önümüzdeki günlerde görürüz ancak.”

“İran her vesileyle alttan alttan ABD ile görüşüyor”

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serhan Afacan ise iki ülke arasında yükselen gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimalinin olmadığını ifade ederek, gerilimin özellikle her iki ülkede yapılacak seçimlerden dolayı kontrollü ilerleyeceğini kaydetti.

Bölgede iki ülke arasında hali hazırda gerilimler mevcut olduğunu belirten ama elçiliğin işgalini “olağanüstü bir durum” olarak niteleyen Afacan, şöyle devam etti:

“Bu olayda İran’ın, olayın sorumluluğunu doğrudan üstüne almayacağı için ABD ile karşı karşıya gelmeyeceğini düşünüyorum -en azından sıcak çatışma anlamında- Tabii ki bundan sonraki gelişmeler ne gibi artçı depremler getirir onu kestiremiyorum. ABD-İran arasındaki ilişki genel anlamıyla kontrollü gerilim kavramı üzerinde yürüyor. 1979’dan beri çokça çatıştılar. Dolayısıyla her iki taraf da gerilimi nasıl idare edeceğini iyi biliyor. Bir diğer konu da İran her vesileyle alttan alttan ABD ile görüşüyor. İran’ın yaklaşan Amerikan seçimlerine dair bir sürü senaryosu var. Trump geldiğinden beri ‘Bu adam zaten gidecek’ görüşü hakimdi. Trump’ın azil sürecini çok yakından takip ettiler. Şimdi de Trump’ın ikinci defa seçilememe ihtimali üzerine bir beklenti içerisindeler. Biliyorsunuz ABD’de de seçimler yaklaştıkça iç politika gündemlerinde yoğunlaşma olur.”

Dolayısıyla İran’ın bu konjonktürde Trump’ın bir dış politika macerasına giremeyeceğini ön gördüklerini aktaran Afacan, “Çünkü şimdiye kadar şahit olduğumuz gibi ABD başkanları bu tür maceralara ikinci dönemlerinde giriyorlar.” dedi.

Afacan, sözlerini, “İran şu anda Trump’ın kendileriyle bir sıcak çatışmaya girmeyeceğine dair bir algıya sahip diyebiliriz. Bir de unutmamak gerekir ki İran’da da bir seçim var yakın zamanda, önce meclis seçimleri daha sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Sosyolojik olarak İran da çok rahat değil. Dolayısıyla iki tarafın da doğrudan bir çatışmaya gireceğini ön görmüyorum. Hatta benim iddiam şu ki alttan alttan iki ülke bir müzakere anlaşmasına gidiyor.” diye tamamladı.

Gerginlik yeni bir evreye taşındı

Tebriz Araştırmaları Enstitüsü İran Uzmanı Babek Şahit de ABD’nin İran’a yakınlığıyla bilinen Irak’taki Ketaib Hizbullah ve Haşdi Şabi üslerine saldırısının İran-ABD gerginliğini yeni bir evreye taşındığını söyledi.

ABD’nin İran’a yönelik maksimum baskı politikasını yürürlüğe soktuktan sonra gerek İran içinde gerekse dışında ABD hedeflerinin, İran’a yakın grupların taciz saldırılarının hedefi haline geldiğini kaydeden Şahid, “Fakat her defasında ABD yetkilileri bu saldırıları sözlü kınanmakla yetinip ABD vatandaşlarından ölenlerin olmadığı için askeri karşılık vermekten kaçındıklarını söylemişlerdir. Bu açıdan Irak’taki İran’a yakın grupların ABD tarafından hedef alınması ABD’nin uzun süredir devam eden taciz saldırılarına ilk kez somut bir şekilde cevap vermesi açısından önem taşımaktadır. Bu da bu konuda ciddiyetlerini göstermek için yapılmıştır.” diye konuştu.

ABD ve İran arasında tırmanan son gerginliğin, Irak, Lübnan ve İran’daki protestolar açısından da değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Şahit, “Geçmiş yıllarda İran, hem Irak hem de Lübnan’da oldukça popülerdi ve İranlı yetkililer açıklamalarında hep bölgesel politikalarının başarılı olduğuna vurgu yapıyorlardı. Fakat son protestolarda Iraklıların ve Lübnanlıların İran yönetimini hedef almaları İran’ın bölgesel nüfuzunun daraldığını göstermektedir. Bu protestolarda Iraklılar ve Lübnanlılar, birçok olumsuzluktan İran’ı sorumlu tutarken İran’dan bu ülkeleri kendi vesayet savaşlarının sahasına çevirdiği için şikayetçidirler.” değerlendirmesini yaptı.

ABD yaptırımlarının İran içinde sonuç vermeye başladığını, protestoların en büyük nedeninin de bu yaptırımlardan kaynaklandığını vurgulayan Şahit, yüksek enflasyon, işsizlik, dış ticaretin neredeyse tıkanması ve bütçeyi denkleştirememe gibi sorunların uzun süre devam edemeyeceğini İranlı yetkililerin kendilerinin de iyi bildiklerini vurguladı.

Şahit, şöyle konuştu:

“Fakat öte yandan İran’ın iç koşullarını dikkate aldığımızda ABD ile görüşmelerin başlaması ve yakın gelecekte yaptırımların kalkması söz konusu değil. Bu da İran’ı bir çıkmaza sokmuştur. İran, bir yandan diğer ülkelerle somut sonuçlarını görebilecek ticari ve ekonomik ilişkiler kuramıyor öte yandan da Trump başkanlığındaki ABD ile tekrar masaya oturmayı düşünmüyor. Bunun için bana göre sınırlı bir krizle ABD başkanlık seçimini etkileyerek ABD’nin iç politikasına oynamayı tercih ediyor. Tahran yönetimi, ‘Trump İran’a geniş çaplı saldırı düzenlemez ve olsa olsa sadece sınırlı hava saldırısı olur’ kanaatinde. Bu sınırlı saldırı da Trump’ı, seçim kampanyasında zor durumda bırakır ve Trump’ın tekrar seçilmemesi İran için stratejik bir zafer olur. Yani İran’a yakın gruplar bu taciz saldırılarına devam edecekler. Gerginlik önümüzdeki süreçte farklı boyutlar kazanabilir. Burada önemli olan ABD’nin ne kadar ileri gideceğidir. Bunu zaman gösterecek.”

AA

Ayrıca...

Kar: Ruhani değil siyasi halifelik

Yıllardır halifeliği savunan Hizbu’t Tahrir’in Türkiye Medya Sorumlusu Mahmut Kar, Hilafetin ruhani değil siyasi olarak …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir