Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği, Doğu Türkistan’ın Komünist Çin tarafından işgal edilişinin 70’inci yıl dönümü dolayısıyla işgali kınamak ve Müslümanlara yapılan zulmü dile getirmek için İstanbul’da bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada “İslam ülkelerinin sessiz kalması bizi kahrediyor” vurgusu da yer aldı.
İstanbul Sarıyer’de bulunan Çin Konsolosluğu önünde yapılan basın açıklamasına yurt içi ve yurt dışından binlerce kişi katıldı.
Sahilden başlayarak yürüyüşe geçen kalabalık grup, Çin aleyhine ve doğu Türkistan lehine sloganlar atarak konsolosluğa kadar yürüdü. Yürüyüşte sık sık “Yaşasın Bağımsız Doğu Türkistan”, “Kahrolsun Kızıl Çin Kahrolsun Komünizm”, “Türkistan Çin’e Mezar Olacak” sloganları atıldı.
Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği adına basın açıklamasını okuyan Doğu Türkistan Maarif Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, 1 Ekim tarihinin yas ve matem ile hatırladıkları kara bir günün yıl dönümü olduğunu belirtti.
Oğuzhan konuşmasına, “Bugün 1 Ekim 2019. Hür ve bağımsız vatanımız Doğu Türkistan’ın Çin tarafından işgal edilişinin 70’inci yıldönümüdür. Bugün öz vatanımızda esaret altında yaşamak zorunda kaldığımız kara tarihin başlangıcı. 1 Ekim 1949; işgalci ve terörist Çin devletinin bayram olarak kutladığı ve bizim için dün olduğu gibi bugün de yas ve matemin devam ettiğini hatırlatan kara bir gündür.” açıklaması ile başladı.
Bundan 70 yıl önce Çin Komünist Partisi (ÇKP) lideri Mao’nun İslam’ın kadim beldesi olan Doğu Türkistan’ı işgal ettiğini ve Komünist Çin’e bağlandığını hatırlatan Oğuzhan, bu tarihten 6 sene sonra 1955 yılında sözde “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” nin dünyaya ilan edildiğini söyledi.
Oğuzhan, “Geçen 70 sene zarfında zulmün her türlüsüne maruz kalan halkımız, her yönüyle asimile edilmeye çalışılmış, asimile edilemeyenler hapishanelere atılmış, fırsatını bulabilenler ise hicret edip hür dünyaya çıkmıştır. 70 yıldır devam eden işgali ve bu zulmü, liderlerimiz ve onlardan miras alan sonraki nesiller bu davayı hür dünyaya anlatmak için gecelerini gündüzlerine katmış, bu haklı dava yolundaki bayraktarlığı nesilden nesle devam ettirile gelmiştir.” diye devam etti.
“2’nci Endülüs Vakası İle Karşı Karşıyayız”
“2016 yılı Mart ayından bu yana Doğu Türkistan’da yaşanan gelişmeler insanlık adına utanç verici bir hal almıştır.” diyen Oğuzhan, “Yurt dışında ikamet eden Doğu Türkistanlıları tehdit ve şantaj yaparak baş eğdirmeye çalışan ÇKP (Çin Komünist Partisi), buna muvaffak olmak için Doğu Türkistan’a dönmeyen vatandaşlarımızın yakınlarını hapse atmaya devam etmektedir. 6 milyon insanımız toplama kamplarında her türlü zulüm, işkence, kültürel yozlaştırma ve dinden inkâra kadar baskı ile beyin yıkama ve mankurtlaştırma yoluyla yozlaştırılmaktadır. 40 milyonluk bu topluluğu yok etmek için başlatılan bu sürece müdahale edilmediği takdirde tarihe ‘2’nci Endülüs Vakası’ olarak geçecek gelişmelerle karşı karşıya kalacağımız açıktır.” uyarısında bulundu.
“Bütün İmha İcraatları Korku Üzerine Kurulmuştur”
ÇKP elebaşı Şi Cinping ’in 2050 de Çin’in dünyaya hâkim olacağına ilişkin yayınladığı demeç ve açıklamalarında, Çin rüyası olarak adlandırdığı hedefine ulaşmak için batıya ulaşan kapı Doğu Türkistan’ı hedefe koyduğunu vurgulayan Oğuzhan, “Çin, batıya açılan tek kapısı ve büyük ipek yolu projesinin omurgası olan Doğu Türkistan’da güvenliği bahane ederek 70 sene işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan’da asimilasyon ve soykırıma soyunmuştur. Her türlü insanlık dışı zulüm politikası ile halkımıza senelerce kan kusturan işgalci ve terörist Çin devletinin bu soykırıma soyunmasındaki çılgınlığının asıl sebebi, Doğu Türkistan halkının olası başkaldırı ve haklı istiklal isteği korkusudur. Son bir kaç sene içerisinde Doğu Türkistan’da başlattığı bütün imha icraatları bu korkuları üzerine kurulduğu aşikâr olmaktadır.” açıklamasında bulundu.
“Toplumun Her Kesiminden İnsanlar Katledildi”
Özellikle üzerinde durulması gereken vahim olaylardan biri toplumun değerlerine yönelik sistematik işlenmekte olan cinayetlerin olduğunu belirten Oğuzhan, ÇKP’nin Doğu Türkistan’da akademisyeninden siyasetçisine, bilim adamlarından âlimlerine kadar ülkedeki birçok kesimden Müslümanı katlettiğini açıkladı.
Oğuzhan, “Bugün buradan siz değerli basın mensupları vasıtasıyla, demokrasi havarilerine, insan hakları savunucularına, tüm dünyaya, uluslararası kurum ve kuruluşlara sesleniyoruz. Eğer iddia ettiğiniz gibi demokrasi ve insan hakları, gerçekten güçlüden değil haktan yana ise, Doğu Türkistan’da yaşananları artık görün. Şayet bu durumu görmez ve gereğini yerine getirmezseniz yakın bir gelecekte Çin sizin başınıza da musallat olacak ve dünyaya büyük bir tehdit olacaktır. Emin olun, şayet gereken önlemler alınmaz ise, yaşanmış, yaşanan ve muhtemel yaşanacaklardan sizler de en az zalim Çin kadar payınıza düşeni alacaksınız.” dedi.
10 yıl önce Urumçi’de yaşanan katliamı da hatırlatan Oğuzhan, açık cezaevi haline gelen Doğu Türkistan’a sahip çıkılması için başta BM ve İİT olmak üzere tüm islam dünyası ile uluslararası İnsan hakları kuruluşlarına çağrıda bulundu.
Oğuzhan, Urumçi, Barın, Gulca, Yarkent, Lükçün, Hoten ve halen Doğu Türkistan’ın dört bir yanında yaşanmakta olan baskı ve soykırım uygulamasında hayatlarını kaybedenleri de minnetle andı.
“Çin Bizi Tamamen Yok Etmeden Vazgeçmeyecek”
Son 3 yıllık süreçte resmi rakamlara göre 3 milyon, gayri resmi rakamlara göre ise 5-6 milyonu aşkın insanın sözde “meslek edindirme kampları” adı altında toplama kamplarında asimilasyon ve türlü beyin yıkıma uygulamalarına maruz bırakıldığını da hatırlatan Oğuzhan, son olarak şunları söyledi:
“Genç kızlarımız Çinli erkeklerle evlendirilmeye mecbur bırakılmış, onlar dininden çıkmaya, domuz eti yemeye içki içmeye ve ana dili olan Uygurca konuşmamaya zorlanmaktadırlar. Doğu Türkistan ile dışarıdan irtibat kurmak, yurtdışına çıkış ve geri dönüşler tamamen durdurulmuş, internet veya telefonla da görüşmek imkânsız hale gelmiştir. İrtibat kuranlar direkt hapse atılmakta, hapse atılanların akıbetinden ise haber alınamamaktadır. Hapishanelerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın naaşlarına ise aylar sonra ulaşılabilmektedir. Anlaşılan o ki, dünya tarihinin en iğrenç emperyalist ve faşist devleti Çin, halkımızı tamamen yok etmeden, vatanımızın adını haritalardan silmeden bu yaptıklarından vazgeçmeyecektir. Dilimizi, kültürümüzü, dinimizi ve milli kimliğimizi 70 senedir yok edemeyen Çin, önümüzdeki 10 yıllık süreçte bu konuyu tamamen tarihin tozlu raflarına kaldırma yemini etmişçesine harekete geçmiştir.”
Ticari çıkarlar nedeniyle Doğu Türtkistan’a sırt dönen İslam ülkelerinin sessizliğinin de vurgulandığı basın açıklamasında, “İslam ülkelerinin sessiz kalması bizi kahrediyor” ifadeleri kullanıldı.
Çin Zulmü
Komünist Çin yönetimi açık hava cezaevine dönüştürdüğü Doğu Türkistan’da Müslümanlara ibadet etmeyi yasaklıyor. Müslüman ailelerinin kızlarını Çinli erkeklere evlendiriyor. Organlarını çaldığı Müslümanları ailelerine teslim etmemek için cesetlerini yakarak yok ediyor.
Müslümanların evlerine yatılı Çinli memurlar gönderiyor. Toplama kamplarında işkenceye tabi tuttuğu Müslüman ailelerin çocuklarını yetimhanelerde Çinli gibi yetiştirip asimile etmek için eğitim veriyor. Ayrıca kanaat önderlerini, ozanları, alimleri, hafızları ve ileri gelenleri işkenceyle hücrelerde katlediyor.
İslam beldelerinin yöneticileri bu zulmü sürdüren Çin yönetimine ticari ve siyasi çıkarları için susup alenen destek veriyor ya da bu zulmün olmadığını söyleyip halkını kandırıyor.
Köklü Değişim Medya