Nizamın kendisinden fışkırdığı akli akideye ideoloji denir. Şu anda dünyada üç tür ideoloji bulunmaktadır. Bunlar İslam ideolojisi, kapitalizm ideolojisi ve komünizm ideolojisidir. İdeolojinin tarifinde bu ideolojiler ortak tarife sahiptir. Yalnız kapitalizm ve komünizm siyasi bir ideoloji iken, İslam ise hem siyasi hem de ruhi yönü bünyesinde bulunduran bir ideolojidir.
İslam ideolojisi bir amel yaptığı zaman ruhi ve siyasi yönüne bakmakta iken, kapitalizm ve komünizm ideolojisi sadece siyasi yönlerine bakmaktadır. Bu iki ideolojinin aslında ruhani yönü olmadığından, bir amel yaptığı zaman, bu amellerin insanlar tarafından kabul edilebilmesi için milliyetçilik ve vatancılık duygularını kabartmaktadır. Bu duygular üzerinde ayakta kalmaya çalışmaktadır. İslam ise maddenin ruhi yönünü almakta, insanların amellerinin ölçüsünü ruhi yönü ile bağlamaktadır.
Ruhani olmayan ideolojilerde; ruhani yönü doldurmak için çeşitli üsluplar kullanmaktadır. Bu üslupların en başta gelenleri vatancılık ve milliyetçilik duygularıdır. Vatancılık ve milliyetçiliği kutsamaktadır.
Kominizim ve kapitaliz ideolojileri iç ve dış siyasette sürekli vatancılık ve milliyetçilik duygularını kullanmaktadır. Sürekli bu ateşi körüklemektedir. Milliyetçilik ve vatancılık duygularını kutsamaktadır. Bu yolda ölenlere şehit, yaralı olanlara ise gazi kelimeleri kullanmaktadır. Oysa şehitlik ve gazilik ruhani bir yöndür. İnsanda tapınma (tedeyyün ) içgüdüsü vardır. Bu iki ideoloji kendi aslında olmamasına rağmen insanda var olan ruhani yönünü kullanmaktadır. Lakin bu iki ideolojinin aslında ruhani yönlerinin olmadığı kendi akidelerinden anlaşılır.
İslam ise milliyetçilik ve vatancılık düşüncelerini reddeder. Amellerinin ölçüsünde şeri delileri esas alır. Bu düşünce üzerine bina eder;
Rasul SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ
“Onu (milliyetçiliği) terk edin çünkü o kokuşmuştur.” ( Muttefekun Aleyh)
Milliyetçilik ve vatancılık gibi dar ve düşük fikirler insanlar arasında var olmuştur. Bu nedenle Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem milliyetçiliği bir “cahiliye narası” olarak tanımlamış ve şöyle buyurmuştur:
مَنْ قُتِلَ تَحْتَ رَايَةٍ عُمِّيَّةٍ، يَدْعُو عَصَبِيَّةً، أَوْ يَنْصُرُ عَصَبِيَّةً، فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ
“Kim körü körüne çekilmiş (ummiyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (milliyetçilik/ırkçılık) için öfkelenir veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım ederse, cahiliye ölümü ile ölmüş olur.” (Muslim)
Rabbimiz bu bölücü fikrin tehlikesine karşı Müslümanları uyararak şöyle buyurmuştur:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنْتُمْ عَلَى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَأَنْقَذَكُمْ مِنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آَيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
“Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı sarılın ve sakın ayrılığa düşmeyin! Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinizin düşmanları idiniz de O sizin kalplerinizin arasını kaynaştırmış, böylece O’nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de oradan da sizi yine O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmran Suresi 102-103)
Milliyetçilik bir cahiliye narasıdır ve Rabbimiz hepimizi bundan sakındırmıştır:
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ ۚ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
“Yoksa onlar cahiliye hükmünün mü peşine düşüyorlar? Kesin bilgi sahibi bir toplum için hükmü Allah’tan daha güzel olan kim vardır?” (Mâide Suresi 50)
Mustafa Kaya