بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
İnsan hayatında enkaz devralanlar var, enkaz devredenler var…
Kimileri yönetimde, kimileri belediyecilikte enkaz devralır ve enkaz devrederler. Siyasetçiler arasında “enkaz devralmak, enkaz devretmek” cümlesi örfleşmiştir.
“Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı”, “Enkaz devraldım…” diyenler gibi.
Enkaz denilince ilk akla gelen çöküntü, döküntü, yıkıntıdır. İnşaat veya yaşam alanlarında faydalanılan kapalı alanlar/evler, binalar vb. yerler akla geliyor. Ya çürük yapılanma/eskime, zaman içerisinde yıpranma, tabii afetler-deprem, yangın, sel- veyahut Allahu Teala’nın helak etmesi gibi nedenlerden yıkılmalardır. Bu şekilde nice şehirler nice muhteşem yapılar enkaza dönüşmüştür. Kimilerinden izler kalmış kimilerininse izleri yok olup gitmiştir. Bunu bize Kur’an anlatıyor:
اَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَاُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ اِبْرٰه۪يمَ وَاَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِۜ اَتَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِۚ فَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
“Onlara, kendilerinden evvelkilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrâhîm kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberleri, onlara apaçık mucizeler getirmişti. Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler.” (Tevbe, 70)
Savaşlar neticesi meydana gelen yıkıma da “enkaza dönüştü” tabiri kullanılır. Savaşlarla enkaza dönüşmüş yerler nerede ise dünyanın her tarafında görülür. Bazen bu enkazları kaldırmak zor olur ve büyük maddi külfetler ister. Yine de insanoğlu bu enkazları kaldırmak için çok büyük emekler sarfeder ve de kaldırır.
-ABD atom bombasını ilk kez 6 Ağustos 1945’te Japonya’nın Hiroşima kentinde kullandı.
-İnterfaks Ajansı, Rus birliklerinin Çeçen başkenti Grozni’ye düzenlediği uçak, top ve füze saldırılarının kenti harabeye çevirdiğini ve hemen hemen yıkılmayan bina kalmadığını bildirdi. Bu şehirler daha sonra imar edilmiştir.
Tarih sayfasını aralayıp enkaza dönüşen şehirleri sıralamaya kalkışırsak liste uzayıp gider. Savaşlar devam edecek ve bizim şu an tasavvur bile edemediğimiz belki de nice enkazlar olacaktır. Bizler bu enkazların hala da devam ettiği, çok yakınımızdaki bölgelerde/Suriye’den, Yemenden enkaz altında ölen, yaralanan kişilerin çığlıklarını nerede ise her gün duyuyoruz.
Her dönem enkazlar bir şekilde kaldırılıyor ve yerine çok ihtişamlı yapılar bina ediliyor. Geçmişte de böyle olmuştur ve çok ihtişamlı şehirler yapılmıştır. Kur’an bize İrem şehrinden bahseder:
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ
“Görmez misin Rabbin nasıl yaptı Âd’e? Sütunlar sahibi İrem’e? Ki, o şehirler içinde benzeri yaratılmamıştı.” (Fecr: 6-7-8)
Günümüzde de böyledir. Makineleşmenin getirdiği tekniği de kullanarak insanoğlu yeni yeni görkemli şehirler, yapılar kuruyorlar. Görenler şehrin ihtişamına kapılıp, manzaralı bir köşede kahvesini veya çayını hiçbir şey olmamışçasına yudumluyor. Ne enkaz, ne enkaz öncesi sorgulanmıyor. Enkaz altında kalanların anısı, acısı ise bir çırpıda zihinlerden silinip gidiyor.
Enkaz devralıp şehirler kurmakla, nice yollar yapmakla gurur duyanlar, kendilerine pay çıkartanlar şunu bilmeli ki bu tür enkazları kaldırmak sadece bu günün işi değil geçmişte de olmuştur, gelecekte de olacaktır.
Bazı enkazlar belki öncesinden daha da muhteşem bir şekle sokuluyor, yenileniyor ve geçmişi unutturuyor. (Harabeye dönüşmüş yıkımların kaldırılması minvalinde) olması gereken de bu… Enkaz enkaz olarak kalmamalı, yeniden yaşam alanları oluşturulmalı ve de korunmalı.
Belki bu birilerinin hoşuna gitmeyecek ama bir de gelin birazda insanlığın uğradığı diğer enkazlardan bahsedelim…
Başta İslam âlemi genelde dünya bu gün kapitalist bir nizamın enkazı altında…
İnsanlık küfrün, şirkin her türlü çirkefliğin molozlaştığı enkazın altında…
Birileri insan haklarından bahsede dursun bu gün insanlık küfrün temsilcileri Amerika’nın, İngilizlerin, Çinin, Yahudi varlığının, Rus’un Fransız’ın her türlü zulüm enkazı altında…
Kafirlerden esinlenen birileri de küfrün enkazının üstüne yeni yeni enkazlar oluşturuyor. Demokrasiyi, laikliği, cumhuriyeti ve bunların getirisi olan her türlü çirkefliği kabullenerek, toplumu temelden sarsan sarsıntılara göz yuman, enkazdan kurtarırız diye işi ele alan hain liderler (sözde ümmeti) enkazdan kurtaracaklar.
Öyle mi?…
Karanlık dehlizlerin içerisinde, enkaz altında aldıkları nefesi büyük nimet kabul edenler, menfaatlerine göre soluklananlar enkazdan kurtulamazlar. Düşünce ve amelleri ile küfrün enkazı altında kalan liderlerin enkazdan kurtulma ve kurtarma gibi asla bir dertleri yoktur. Onlar enkaz olarak görmedikleri, görmek istemedikleri demokrasi ve laikliğe teslim olmuşlardır.
Ümmet artık bunu anlamalı!…
Bu enkaz küfre, onun nizamlarına teslim olmaktan dolayı olmuştur. Bir düşünün, enkaz üstüne enkaz bina edildiği nerede görülmüştür?!.
İşte sonuçları, gelinen nokta ve ümmetin geldiği nokta; Müslüman Türk, Katar, Suudi Arabistan, Pakistan halkının ve diğerlerinin o ihtişamlı binalar, görkemli şehirler altında kaldığı enkaz… Küfür kanunları, zina, fuhuş, kumar, faiz, şirk, isyan… Her şeyi ile çökmüş bir toplum…
90 küsur yıldır birileri küfrün kuyruğunda, demokrasinin peşinde enkaz kaldırma mücadelesi verir durur ve hala da veriyorlar. Fakat bu zihniyette olanlar küfrü tatbikle enkaz üzerine enkaz koymaktan başka bir işe yaramadılar.
Müslümanların üzerine çöken bu enkaz küfür sistemlerini şekilden şekle sokarak tatbik etmekle kalkmaz. Enkazı kaldırmanın yolu bu değildir.
Allahu Teala enkazı kaldırmanın yolunu insanlığa şu şekilde gösterdi:
كَانَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللّٰهُ النَّبِيّ۪نَ مُبَشِّر۪ينَ وَمُنْذِر۪ينَۖ وَاَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ ف۪يمَا اخْتَلَفُوا ف۪يهِۜ وَمَا اخْتَلَفَ ف۪يهِ اِلَّا الَّذ۪ينَ اُو۫تُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْۚ فَهَدَى اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا ف۪يهِ مِنَ الْحَقِّ بِاِذْنِه۪ۜ وَاللّٰهُ يَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
“İnsanlar iman üzere bulunan tek bir ümmet idi; sonra kimi iman etmek, kimi küfre varmak suretiyle ayrılığa düştüler de Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi; ve insanlar aralarında ayrılığa düştükleri şeyde hak üzere hükmetmek için, o peygamberlerle kitap gönderdi. Hâlbuki kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm ve hasetlerinden ötürü, ihtilâfa düşenler, o kitap verilenlerden başkası değildir. Onların hak hususunda ayrılığa düştükleri şeyde, Allah, kendi izni ile (peygamberlere) iman edenleri doğru yola hidayet buyurdu (iletti). Allah dilediğini doğru yola iletir.” (Bakara 213)
Evet, enkaz bu şekilde kaldırılır. Bu iş enkazdan eser bırakmadan olur. Mekke’deki müşrik düzenin enkazı nasıl ki tümden temizlenip yerine İslam gibi muhteşem bir nizam inşa edildi ise bu günde demokrasi, laiklik, kapitalizm enkazı tümden temizlenmeli ve yerine Hilafetle can bulacak, her şeyi ile insanlığı kurtuluşa taşıyacak İslam nizamı hakim kılınmalıdır.
İşte, o zaman enkazdan İslam ümmeti kurtulur ve de enkaz altında kalan diğer insanları kurtarmak için de harekete geçer.
اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَش۪يرًا وَنَذ۪يرًاۜ وَاِنْ مِنْ اُمَّةٍ اِلَّا خَلَا ف۪يهَا نَذ۪يرٌ
“Şüphesiz Biz Seni, Hakk ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.” (Fatır 24)
Mehmed Güney
Allah razı olsun Mehmet hocam. Kaleminiz dert görmesin.