Hizb’in Şimdiki Emîri:
Usûl-ul Fıkh Âlimi Atâ Ebu’r Raştâ
Hizb-ut Tahrir Mezâlim Dîvânı Başkanı, H. 11 Safer-ul Hayr 1424 el-muvâfık M. 13 Nisan 2003 tarihinde, Usûl Âlimi ve Mühendis Atâ Ebu’r Raştâ’nın [Ebû Yâsîn] Hizb-ut Tahrir’in Emîri olarak seçildiğini îlan etti. Nitekim dâvete verdiği üstün ihtimâmın etkisi, Hizb’in çalışmasını güzel idâresi ve şebâbın enerjisini en verimli bir şekilde değerlendirmesi bakımından, Allah Subhanehu’nun Nusrete onun eliyle ulaştıracağına dair büyük bir ümit beslenmektedir.
Hayatından Bir Nebze:
O, Atâ İbn-u Halîl İbn-u Ahmed İbn-u AbdulKadîr el-Hatîb Ebû er-Raştâ’dır. Râcih görüşe göre H. 1362 el-muvâfık M. 1943 yılında, Filistin diyarındaki el-Halîl bölgelerinden Ra’nâ adındaki küçük bir köyde, halkı dindarlığı ile meşhur mütedeyyin bir aile içerisinde doğdu. Henüz küçük yaşta iken Filistin trajedisine, İngiltere’nin desteği ve Arap yöneticilerin ihâneti ile meydana gelen 1948’deki Yahudi işgaline tanık oldu. Bundan sonra ailesi ile birlikte el-Halîl civarındaki mülteci kamplarına taşındı.
İlk ve orta öğrenimini mülteci kampında tamamladı. Ardından 1959 yılında el-Halîl’deki el-Huseyn bin Alî okulundan ilk lise diplomasını (Ürdün terk) ve 1960’da el-Kuds-uş Şerîf’teki el-İbrâhîmiyye okulundan (Mısır çıkışlı) genel lise diplomasını alarak lise öğrenimini tamamladı. Bundan sonra 1960–61 eğitim yılında Kâhire Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne girdi ve oradan 1966’da inşaat mühendisliği lisans diploması aldı. Mezuniyetinden sonra bazı Arap ülkelerinde mühendis olarak çalıştı. Nitekim inşaat mühendisliği çalışmaları alanında “Nicelikler Hesabının Çözümü ile Yapıların ve Yolların Kontrolü” isimli bir kitabı da vardır.
Hizb-ut Tahrir’e 1950’lerin ortasında orta öğrenimi sırasında katıldı ve zâlimlerin zindanlarında iken Allah yolunda birçok eziyetlere mâruz kaldı. Fakat Hizb’in tüm idârî teşkilât konumlarında; dâris, üye, müşrif, mahalliye nakîbi, vilâyet meclisi üyesi, mûtemed, resmî sözcü, Emîrin Bürosu üyesi olarak çalıştı, sonra da 11 Safer-ul Hayr 1424 el-muvâfık 13.04.2003 itibariyle, Allah’ın izniyle ve Allah’tan yükünü kaldırmada kendisine yardım etmesini niyâz ederek Hizb’in emîrliğini omuzlarına aldı.
İslâmî telifleri aşağıdakilerdir:
1. Bakara Sûresinin Tefsiri – (et-Teysîr fî Usûl-it Tefsîr – Sûrat-ul Bakara)
2. Usûl-ul Fıkh Etütleri – Teysîr-ul Vusûl ile’l Usûl
3. Kitapçıklarından bazıları
a. Ekonomik Krizler – İslâm’ın Bakış Açısından Vâkıası ve Çözümü
b. Arap Yarımadası ile Körfez’de Yeni Haçlı Saldırısı
c. Sanayileşme Siyâseti ve Sınâî Devletin İnşâsı
4. Onun döneminde (şu ana kadar) Hizb’in aşağıdaki kitapları yayınlandı:
a. İslâmî Nefsiyetin Dinamiklerinden
b. Siyâsî Meseleler – İşgâl Edilmiş Müslüman Beldeler
c. Genişletilmiş ve Düzeltilmiş Siyâsî Mefhumlar
d. Hilâfet Devleti’nde Nizâmî Öğretimin Esâsları
e. Yönetimde ve İdârede Hilâfet Devleti’nin Cihazları
O, Allah Subhânehu ile Rasulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]’in hoşnut olacağı veçhile dâvet emânetini hakkıyla taşıyabilmede Allah Subhânehu’dan kendisine yardım edip doğrultmasını ve Râşidî Hilâfet’in ikâmesinin açılışını kendi eliyle nasip etmesini Allah’tan niyâz etmektedir. Muhakkak ki O, İşitendir, İcâbet Edendir.
O’nun dönemindeki en dikkat çekici amellerden birisi, bundan seksen dört sene önce Hilâfet’in yıkılışının elîm yıldönümü münâsebeti ile H. 28 Raceb 1426 el-muvâfık M. 02 Eylül 2005 tarihinde Hizb’in tüm Müslümanlara yönelik nîdâsıdır. Nitekim Hizb, o gün Cuma sâlahından sonra Doğuda Pasifik Okyanusu üzerindeki Endonezya’dan başlayarak Batıda Atlas Okyanusu üzerindeki Fas’a kadar olan Müslümanların tamamına bu nidâ ile haykırmış ve nîdânın müthiş bir tesiri olmuştur, hem de ne tesir! Buna ilaveten Hizb, hakkı haykırdığı konferanslar, yürüyüşler ve seminerler gibi… birçok genel ameller de yapmıştır.
Şimdiki Emîrin geçen üç yıllık dönemi, Allah Subhânehu’dan sürdürmesini ve artırmasını niyâz ettiğimiz hayırlar ile dolu idi. Nitekim nusret alâmetleri, Allah’ın izniyle Hizb üzerinde şimdiki Emîr ile birlikte görünmeye başladı ve bu dönem, tüm ümitlerin Allah’ın nusretini ihsân edeceği bir dönem olacağına dair ortak bir ümit olarak bütünleştiği bir dönem haline geldi.
Bu celîl Emîr; zühdü ile, takvası ile, şiddetli sadâkati ile, bağlılığı ile, kararlılığı ile ve ilmi ile göz kamaştırıcıdır. Hizb’in çalışmasının idâresindeki muhtelif sorumluluklarda, bilhassa resmî sözcülük, mûtemedlik, önceki Emîrin Bürosunda üyelik gibi kendisini Hizb’e liderlik ettiren sorumluluklarda gösterdiği uyanıklılığından faydalananlar yeterince faydalanmıştır. Nitekim o, üstlendiği tüm sorumlulukların, çalışma, tâkibat ve aktiflik gerektirdiğinin tamamen farkındadır. Bunun içindir ki şebâb, âdeta detaylara kadar dahi onun kendileri ile birlikte olduğu halde kendilerine liderlik ettiğini hissederler. İşte kendisini, şebâbın tüm kudretlerini en efdâl yönden sonuna kadar değerlendirir hale getiren budur…
İşte böyle; geçen asrın 50’li yıllarının başında, el-Mescid-il Aksâ el-Mubârak’te Hizb-ut Tahrir’in aktif olarak harekete geçtiği îlan edilmiş, başlıca hedefi olarak Râşidî Hilâfet’in ikâmesi üzere çalışmak konulmuş ve Hizb’in kıyâdesini, Âlim-ul Allâme Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî, Hizb’e liderliğinin üzerinden yaklaşık yirmi beş sene geçip de vefât edinceye dek sürdürmüştür.
Ondan sonra Hizb’in emîrliğini 1977 yılında Büyük Âlim Şeyh AbdulKadîm Zellûm üstlenmiş, kendi döneminde Hizb’in çalışmasını iyice büyütmüş, üyelerinin sayısını artırmış, Hizb’in elini dünyanın birçok ülkesine uzatmış ve Hizb, binlerce Müslüman şebâbı onun döneminde bünyesine katmıştır. Büyük Âlim AbdulKadîm Zellûm, Hizb’in kıyâdesinde yaklaşık çeyrek asır geçirdikten sonra seksen yaşına doğru vefât etmiştir.
Ondan sonra Hizb’in emîrliğini 2003 yılında Hizb’in önde gelen celîl âlimlerinden biri olan Usûl-ul Fıkh Âlimi Şeyh Atâ Ebu’r Raştâ üstlenmiş, Hizb’e güçlü bir atılım ile ivme kazandırmış, kendisinden önceki iki Şeyhin ektiklerinin hasadını toplamak üzere çalışmış ve daha da ötesine geçip yepyeni güzel tohumlar atmıştır.
Bu üç emîr hakkında söylenenlerin en güzeli, şebâbdan birinin şu harika sözüdür:
O üçüdür ki Allah onların eliyle üç şeyi tamamlamıştır: Üç emîr, üç devreyi tamamlamıştır:
Birincisi: Kurdu ve kitleleştirdi,
İkincisi: Etkinleştirdi ve duyurdu,
Üçüncüsü: Nusret istiyor ve Allah’ın izniyle nusret bulacak(Âmîn).
Kaynak: Mescid-il Aksâ’dan Bir Nûrun Doğuşu: Hizb-ut Tahrir’in Yola Çıkışı