G-20 zirvesi çerçevesinde Pazar günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Çin’de bir araya gelecek olan ABD Başkanı Obama, “Eğer attıkları adımların uzun dönemli çıkarlarına ve ortaklığımıza aykırı olduğunu düşünürsek, her iyi dostun yaptığı gibi onlara dürüstçe geri bildirim yapmak istiyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama G-20 zirvesi çerçevesinde Pazar günü Çin’de bir araya geliyor. Gündemdeki ağırlıklı konulardan biri PYD olacak. Yola çıkmadan önce Obama’ya önceki taahhütlerini hatırlatan Erdoğan, PYD ile ilgili Türkiye’nin uyarılarını Çin’de bir kez daha Obama’nın yüzüne söyleyecek.
Görüşme öncesinde CNN, ABD Başkanı Barack Obama’nın Fareed Zakaria’ya verdiği mülakatın bir bölümünü yayınladı. Türkiye ve 15 Temmuz hakkındaki soruları yanıtlayan Obama, darbe girişiminden sonra iki ülke arasındaki güvenlik konulu ilişkilerde azalan bir etki görülmediğini söyledi.
Obama, “Türkiye güçlü bir NATO müttefiki olmayı sürdürüyor. Tabii ülkelerinde siyasi ve mülki bir deprem yaşadıkları gerçeğinden kimsenin şüphesi yok. Şimdi yeniden yapılanmaları gerekiyor ve bunu nasıl yaptıkları önemli olacak. Göstermek istediğimiz şey Türk halkını desteklediğimiz. Eğer attıkları adımların uzun dönemli çıkarlarına ve ortaklığımıza aykırı olduğunu düşünürsek, her iyi dostun yaptığı gibi onlara dürüstçe geri bildirim yapmak istiyoruz” diye konuştu.
IŞİD’le mücadelede Türkiye ile birlikte çalıştıklarını hatırlatan Obama, “Türkiye bölgede birçok konuda önemli bir ortağımız” ifadesini kullandı.
Obama’yla PYD görüşmesi
Görev süresinin dolmasına çok az zaman kalan ABD Başkanı Barack Obama ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin’de yapılan G-20 zirvesi çerçevesinde iki ülke ilişkilerindeki sorunları yüz yüze görüşecek. Bu sorunlardan biri de PKK’nın Suriye kolu PYD.
Arap Baharına farklı yaklaşımlar, Suriye iç savaşında ABD’nin takındığı tavır, IŞİD ile mücadeledeki yöntem farklılıkları, Fetullah Gülen’in iadesi konusunda Washington’un siyasi kararlılık göstermemesi gibi sorunlar nedeniyle gerilen ikili ilişkilerdeki başka bir anlaşmazlık konusu da PYD ve PYD’nin silahlı gücü YPG.
Türkiye’nin güvenlik endişesi
IŞİD’e karşı mücadelesinde YPG’yi kara gücü olarak kullanan ABD, bu konuda Türkiye’nin ulusal güvenlik endişelerini anlamamakta ısrar etti.
2014’te ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, PYD’yi “terör örgütü” olarak görmediklerini açıklamıştı. Sözcü Kirby de, YPG mensuplarını “Kürt savaşçılar” ve “IŞİD’e karşı savaşan en güçlü grup”diye nitelendirmekten çekinmemişti.
Oysa Türkiye, başından beri ‘PYD, YPG, IŞİD arasında bir tercih yapılmak zorunda değil. Hepsi aynı yöntemleri kullanan örgütler, birlikte hareket edelim’ mesajı vermişti.
Erdoğan da Çin’e hareket etmeden önce düzenlediği basın toplantısında bu görüşü yineledi. Hatta IŞİD’e karşı YPG’yi kullananların ‘terör örgütü dostu’ olduğunu söyledi:
“DAİŞ’i hedef göstermek suretiyle ‘DAİŞ’e düşman olan dostumuzdur’ mantığıyla hareket edenler kusura bakmasınlar yanılgı içindedirler ve diğer terör örgütlerinin dostu durumundadır.”
Kürt koridoru
PKK’nın Suriye kolu PYD, Suriye’de iç savaş başladıktan sonra 2014 Ocak ayında önce Cezire’de sonra da Afrin ve Kobani’de kanton kurduğunu ilan etmişti.
Türkiye, defalarca PYD’ye tek taraflı eylemlerden kaçınması ve Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının tamamı tarafından belirlenmesi gerektiğini dile getirdi. Ancak, bu uyarıları dikkate alınmadı. ABD, IŞİD ile mücadele ettiği gerekçesiyle PYD’yi destekledi. Haziran 2015’te PYD iki kantonunu, Cezire ve Kobani’yi birleştirdi. Buralarda nüfus değişiklikleri de yaptı. İki kantonun arasındaki bölgenin önemli bir çoğunluğundaysa IŞİD, bir kısmında ise Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kontrolü elinde tutuyordu.
Bu aradaki bölgenin PYD güçleri tarafından ele geçirilmesi durumunda, Suriye’nin kuzeyinde, bütün Türkiye sınırı boyunca, PKK’nın Suriye kolu PYD’nin yönettiği bir yapılanma ortaya çıkacak. Türkiye’nin Ortadoğu ile olan bağının arasına bu yapılanma girmiş olacak.
Türkiye, böyle bir koridor tarafından sınırlandırılmaya karşı olduğunu açıkça ortaya koydu. PYD güçlerinin Fırat Nehri’nin batısına geçmesini kırmızı çizgi olarak gördüğünü vurguladı.
Erdoğan, Çin seyahati öncesi yaptığı açıklamada bu koridoru ‘terör koridoru’ olarak tanımladı:
“Kesinlikle Suriye’nin kuzeyinde, bizim de güneyimizde bir terör koridoruna müsaade etmeyeceğiz, bunun bilinmesini isterim.”
Ancak, daha önce de benzeri uyarıları defalarca duymuş olan ABD, PYD güçleri ile bölgedeki bazı Arap unsurların birleşmesinden oluşan Suriye Demokratik Güçler’inin (SDG) Türkiye sınırına bitişik olmasa da daha güneyden, Mumbuç üzerinden ilerlemesini destekledi.
Erdoğan aynı açıklamada, Obama ile Mumbuç üzerine daha önce de konuştuklarını, YPG güçlerinin Mumbuç’a girmeyeceğinin taahhüt edildiğini söyledi:
” Bunu Sayın Başkan Obama ile görüştüğümüzde kendileri, kesinlikle bunların buraya (Mumbuç) girmeyeceğini bana taahhüt etti, söyledi. Bunların hepsi kayıtlarda var. Bu kayıtlarda olan görüşmeden hareketle bizim gerek istihbarat örgütümüz gerekse bu konuda askeri görevlilerimiz bu görüşmeleri sürdürdüler. Ne yazık ki bu görüşmeye rağmen daha sonra bir de baktık ki bunlar Arapları dışlayıp oradan YPG gruplarını kuzeye doğru göndermenin gayretini gösterdiler.”
Biden sınırı çizdi
Gaziantep’te 20 Ağustos IŞİD tarafından düzenlendiği düşünülen ve 54 kişinin ölümüne neden olan intihar saldırısından sonra Türkiye, 24 Ağustos’ta Fırat Kalkanı Operasyonunu başlattı. Desteklediği ÖSO güçleriyle birlikte IŞİD’i bu bölgeden temizlemeye girişti.
Operasyonun başladığı gün Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştiren ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, “YPG Güçleri Fırat’ın doğusuna çekilecek, aksi halde YPG’ye desteğimizi keseriz. Kürt koridoru olmayacak, nokta” sözleriyle YPG’ye sınır çizmiş oldu.
Sorun çözülmedi
Fırat Kalkanı Harekâtı başladıktan üç gün sonra, 27 Ağustos günü Türk tanklarına PYD öncülüğündeki SDG tarafından saldırı düzenlendi. Bir asker şehit oldu. Bunun ardından Türk savaş uçakları Cerablus’un güneyindeki SDG hedeflerini vurdu. 25 YPG’linin öldüğünü duyurdu. Türkiye destekli ÖSO birlikleri de, SDG’nin Mumbuç operasyonu sırasında ele geçirdiği birçok köyün aldı ve güneye doğru ilerledi.
Bu gelişmeler üzerine ABD, Türkiye ile SDG’nin karşı karşıya gelmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes, Türkiye’nin başlattığı operasyonu desteklediklerini söyledi ama SGD güçlerine karşı eylemlerin IŞİD ile mücadeleyi güçleştirdiğini ifade etti:
” Desteklemediğimiz çabalar ise güneye doğru hareket edilmesi ve destek verdiğimiz muhalifler olan Suriye Demokratik Güçlerine karşı çarpışması. Suriye Demokratik Güçlerine karşı düzenlenecek daha fazla eylem IŞİD’e karşı birleşik bir cephe çabalarımızı güçleştirecektir.”
ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Türkiye ve SGD güçlerinin birbirleriyle çatışmak yerine IŞİD ile mücadeleye odaklanmalarını istedi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç de ABD’den gelen açıklamalara yanıt vererek Türkiye’nin operasyonuna devam etme kararlılığını vurguladı:
” Müttefikimiz ABD’nin herhangi bir PYD/YPG unsurunun Fırat nehrinin batısında kalmayacağı yolundaki taahhüdünün bir an önce gerçekleşmesini bekliyoruz.”
ABD’li yetkililer, YPG güçlerinin Fırat’ın doğusuna çekildiklerini ve bu Türkiye’ye verdikleri taahhüdü yerine getirdiklerini iddia etseler de ikna edici olamadı. Erdoğan, Çin’e gitmeden önce yaptığı açıklamada bunu net bir biçimde ortaya koydu:
“Bize şu anda, ‘Fırat’ın doğusuna geçtiler’ diyorlar. Biz de diyoruz, ‘Hayır geçmediler.’ Ben şunu da söyleyeyim; Fırat’ın doğusuna geçtiklerinin ispatı bizim tespitimize bağlıdır. Birilerinin Amerika’da yaptıkları açıklamayla veya şurada burada yaptıkları açıklamayla, biz YPG’nin veya PYD’nin Fırat’ın doğusuna geçtiğine inanmayız.”
“Ateşkes ilanı” sorunu
Bu gelişmelerin ardından ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) sözcüsü Albay John Thomas, Cerablus’un güneyinde Fırat Kalkanı Harekâtı’nda Türkiye ile PKK’nın Suriye kolu PYD öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri arasında yaşanan çatışmaların sonlandırılması için tarafların mutabakata vardığını söylemesi de yeni bir gerginlik konusu oldu.
Basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’ndan yapılan açıklamasıyla ilgili soruları yanıtladı.
“PYD ile anlaşma falan söz konusu değil” diyen Kalın, “PYD, PKK’nın Suriye uzantısı olarak bir terör örgütüdür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu yapıyla, bu örgütle, bunun o koluyla bu koluyla herhangi bir ilişkisi, anlaşması, vesairesi söz konusu değildir” sözleriyle açıklamaya tepki gösterdi.
“Kabul edilemez”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın operasyonun amacının sınır güvenliğinin sağlanması olduğunu vurgulayarak, “zaman zaman özellikle Amerikalı yetkililerden, Türkiye ile PYD ve YPG terör örgütünü âdeta aynı kefeye koyan, onları eşitleyen açıklamalar duyuyoruz. Bunlar kabul edilemez,”dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de geçen haftaki basın toplantısı sırasında, “Egemen bir devlet olan Türkiye ile PYD’yi asla denk tutmuyorum. Türkiye hem NATO hem de (IŞİD karşıtı) koalisyonun üyesi olan egemen bir devlettir,” dedi ancak PYD güçlerinin Fırat’ın doğusuna çekilme sözünü tutuklarını da sözlerine ekledi.
ABD yardıma gelmedi
ABD her ne kadar, PYD güçleriyle çarpışılmadığı sürece Türkiye’nin başlattığı operasyonu desteklediğini öne sürse de, Anadolu Ajansı’nın haberine göre 31 Ağustos’ta ÖSO güçleri IŞİD ile çarpışırken bölgedeki TSK irtibat subayları, İncirlik Üssü’nü kullanan ve halihazırda havada devriye gezen koalisyon güçlerinden acil destek istedi ancak İncirlik’teki Amerikalı yetkililer, halihazırda havada olan koalisyon jetlerini yardıma göndermedi. Bunun üzerine TSK kendi savaş uçaklarını kaldırdı.
Amerikalıların komuta ettiği koalisyon unsurları ise Türk savaş uçaklarından 3 saat sonra çatışma bölgesinde bombardıman yaptı. ABD’nin, bu hareketi de, gerilen ilişkilere eklenen yeni bir durum oluşturdu.
Türkiye’nin düzenlediği Fırat Kalkanı operasyonunun sahadaki dengeleri değiştirdiği bir dönemde gerçekleşecek olan Obama-Erdoğan görüşmesinde bütün bu konuların bir kez daha ele alınması bekleniyor.
Al Jazeera ve AA