Bağımsızlığı her daim sorgulanan Yargı’nın geçmişten bugüne özellikle de son 15 yıllık süreçte almış olduğu hukuksuz kararlarla alakalı İstanbul Reşadiye hotel’de basın açıklaması yapıldı.
Bağımsızlığı her daim sorgulanan Yargı’nın geçmişten bugüne özellikle de son 15 yıllık süreçte almış olduğu hukuksuz kararlarla alakalı basın açıklaması yapıldı. Toplantıda Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri, haksızlığa uğramış Müslümanlar ve avukatlar da birer açıklama yaptılar.
Toplantıya; Hizb-ut Tahrir Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, Hüda Par İstanbul İl Başkanı ErdalElibüyük, Mazlumder Av. Kaya Kartal, Akıncılar Derneği Başkanı Mehmet Şahin, Özgürder Av. Yılmaz Çakır, Av. Necip Kibar, Akdav Vakfı Nürettin Kayan, VasatDavası Av. Hüseyin Kurşun, Araştırmacı Yazar Burak Çileli, Araştırmacı Yazar Abdulkadir Şen ve Medya Times Genel Yayın Yönetmeni Hayati Sedef katıldı.
Basın açıklamasını Hizb-ut Tahrir Medya Bürosu Başkanı Sayın Mahmut Kar okudu.
Kar; “Yargı sistemi 2000’li yılların başına kadar rejimi koruma adına hukuku çiğnemiş ve düşman olarak gördüğü tüm kesimleri, özellikle de Müslümanları haksız yere hukuk dışı yargılamalar ile mahkûm etmiştir. Son 15 yıl içerisinde ise önce “Paralel Devlet Yapılanması” daha sonra “FETÖ” olarakisimlendirilen yapının eline geçen yargı, kendisi dışındaki tüm kesimleri düşman görmüş ve yok etmeye kalkmıştır. İlk önce 17/25 Aralık ve daha sonra 15Temmuz sürecinde bu yapının Emniyet ve Yargı üzerindeki hâkimiyeti ve girift ilişkileri açığa çıkmıştır. Bu yapı bugüne kadar kendisine engel olarak gördüğüher türlü kişi, grup ve cemaatle hasmane bir şekilde ve sistematik olarak uğraşmış, elindeki resmî gücü de kullanarak büyük zulümlere sebebiyetvermiştir. Dolayısıyla Yargı sisteminde özellikle son 15 yıl içerisinde gerçekleşen yargılamalar, temel hukuk prensiplerine göre değil de “Düşman CezaHukuku” prensibine göre yapılmıştır. Bu yapı, kendisine muhalif gördüğü kurum ve kişileri, kolluk kuvvetleriyle işbirliği içerisinde uydurma deliller vezorlama yorumlar ile cezaevlerine mahkûm etmiştir. Bugün artık bu yapının maslahatları için neler yapabileceği herkesçe malum olmuştur.” diyerek sözlerinişöyle tamamladı; “28 Şubat sürecinde ve sonraki süreçte medyanın algı operasyonunu arkasına alan yargı sistemi, düşmanlık üzere yürüttüğü tümsoruşturma ve yargılamalarda suçlu suçsuz ayrımı yapmadan tüm Müslümanlara terörist muamelesi yapmıştır.”
Oturuma İkinci konuşmacı olarak katılan Mazlumder’den Avukat Kaya Kartal ise “Yaşanan sessizlik içerisinde Müslümanlar kendilerine ceza veren Hakimlerle birlikte cezaevinde tutulmaya devam ediyor. Müslümanların durumunu anlatan bir karikatür vardı. Birisi eski mahpusa soruyor: Cezaevine neden düştün? Diyor ki; Hoca’ya FETÖ dediğim için. Eski mahpus da ona soruyor; Sen neden düştün? Diyor ki; FETÖ’yeHoca dediğim için. Yaşadığımız şey bu! Ancak Müslüman mahpuslar sorunu sadece2000 sonrasıyla alakalı bir durum değil 90’lı yıllara kadar götüreceğimiz birsorundur.” dedi. Kartal sözlerineşöyle son verdi; “Türkiye’de geçmişte brifingli yargı, sonra paralel yargışimdi de olağanüstü yargıya doğru gidiyoruz. Müslüman mahpuslarla ilgili netbir şekilde yasal bir düzenleme yapılması gerekiyor. Yoksa bu mağduriyetlerdevam edecek.”
Yargı Mağduru Müslümanlar Hukuk Arıyor Toplantısında üçüncükonuşmayı HüdaPar İstanbul İl Başkanı Sayın Erdal Elibüyük yaptı. Elibüyük; “15 Temmuz öncesiyaşadıklarımız ortada. FETÖ’nün kumpaslar ile yüzlerce Müslüman hâlâcezaevinde. Hukuk komisyonumuzun yaptığı tespitlere göre bu kararların altındaimzası olan 70 ile 80 arasında hakim var. Biz hükümetten af değil, adil biryargılanma istiyoruz. Bu süreçte başta STK’lara ve hepimize büyük görevlerdüşüyor.” dedi.
Toplantının dördüncü konuşmacısı Fatih Akıncılar DerneğiBaşkanı Sayın Mehmet Şahin ise; “Şuandacezaevinde 16 yıldır yatan arkadaşlarımız var. Umut davasında 16 yıldır yatanarkadaşlar var. Ve bunun ucu açık. Ağırlaştırılmış müebbet cezası aldılar. Eğerbir şey olmazsa ölünceye kadar yatacaklar.” diyerek Özelde yapılançalışmalardan bahsetti. Şahin; Yaklaşık 8-9 aydır “Cezaevinde KardeşlerimizVar” başlığı altında bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışma belli bir noktayageldi. Öncelikle hedefimiz: Cezaevindeki kardeşlerimize unutulmadıklarınıhatırlatmak oldu. Gelen mektuplardaki ifade aynen şu şekilde: “Ben 25 yıldırcezaevinde yatıyorum. İlk defa benim ailemin, tanıdıklarımın dışında birMüslüman bana mektup yazıyor. Hiçbir şey yapamasanız bile bu bile benim içinyeterlidir” diyor. Cezaevinde görüştüğümüz Müslümanların, “bizi affedin” diyebir dertleri yok. Onlar mağdur olduklarını ve bu mağduriyetin giderilmesinihükümetten bekliyorlar.” dedi.
Toplantıya beşinci konuşmacı olarak katılan Araştırmacı YazarSayın Abdulkadir Şen ise; “Yargızulmüne karşı çıkmak hukuki bir sorumluluktur. Bizler için bu öncelikle birkardeşlik hukuku, akide bağı ve İslami bir sorumluluktur.” diyerek konuşmasınaşöyle devam etti; “Hizb-ut Tahrir, “silahlı mücadeleyi” kabul etmediği vebirçok Avrupa ülkesinde çalışması olduğu halde burada (Türkiye) onlar dahamağdur edilmektedir. Mustazaflar camiası, Malatyalılar davası ve 28 Şubatsürecinde çokça mağdur edilen bir kesim var. Bütün bunlardan farklı olarakParalel yapının hedef listesinin ilk sırasında, küresel güçlere yaranabileceğive küresel bir aygıt olarak gördüğü el-kaide davaları vardır. Kendileri gibidüşünmeyen herkese zulmettiler ama el-kaide adı altındaki tutuklamalar onlariçin sembolik bir anlam ifade ediyordu.”
Toplantıya katılan bir diğer konuşmacısı Akdav Vakfın’dan Nurettin Kaya ise; “Çözüm süreciolduğunda bekliyorduk ki Müslümanlar için de bir yasal düzenlemeler olsun.İslami davalar genelde PKK ile özdeşleştirildi ve ertelendi. Şuanda da FETÖdavalarıyla endekslenmesiyle karşı karşıyayız. Halen 25 yıldır yatankardeşlerimiz FETÖ davalarıyla aynı tutularak mağduriyetlerigiderilmemektedir.” dedi.
Yargı zulmüne maruz kalmış bir diğer konuşmacı AraştırmacıYazar Burak Çileli ise; “Ben 12sene cezaevinde kaldıktan sonra Anayasa mahkemesinin “Adil Yargılama”kapsamında tahliye oldum.” diyerek konuşmasına şöyle devam etti;
“Görgü şahitlerinin bizim lehimize ifadesine, hiçbir delilolmamasına ve süreç içerisinde hep lehimize gelişmeler yaşanmasına rağmenağırlaştırılmış müebbet cezası verdiler. 10 yıl sürüncemede bırakılan biryargılama neticesinde 14 Ağır Ceza Mahkemesinin önce Kemalistlerden sonra daFETÖ’cülerden temizlenmesiyle beraat ettik. Sayın Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuzdirenişinin sembolü olmuş Rahmetli Şehidimiz Halil Kantarcı için duygulu birkonuşma yapıp kendisiyle ilgili şiiri okudu. Unutulmasın ki, Halil Kantarcışehit olduğunda hâlâ örgüt üyeliğinden yargılanıyordu. Halil Kantarcı’yıtanırım, camiamızdandır. Sadece kendi camiamız değil bütün mağdur ve mazlumMüslümanlar için söylüyorum; cezaevindeki her bir Müslüman HalilKantarcı’dır.”
Toplantının tek bayan konuşmacısı Yargı Mağduru Semiha Demir; “Benim eşim İslamihassasiyetinden dolayı 16 yıldır cezaevinde. Hastalığı kronikleştiği içinErzurum Hastanesi “sürekli hasta” diye rapor verdi. Ankara Numune hastanesi ise“sürekli hasta değildir” diye rapor verdi. Bunlar Allah’tan korkmayandoktorlar.” diyerek Cumhurbaşkanının konuşmalarından umutlandığını belirtenDemir sözlerini şöyle tamamladı; “Ben ve çocuklarım yıllar yılı zindanyollarında sürüklendik. Bir saat görüşmek için 24 saat yola gidenler var.Cumhurbaşkanının yaptığı açıklama bizi umutlandırdı. Daha önce de umutlanmıştıkama umutlarımız hep kırıldı. İnşaAllah bu sefer olmaz. Sevdiklerimize kavuşuruz.”
Toplantıya katılan Şahmerdan Sarı hocanın Avukatı Sayın Hüseyin Kurşun ise; “Bir düşünceve fikri engellemenin en hileli yolu o fikir ve düşüncenin kabul ettirilmekoşullarını ortadan kaldırmaktır. Demokratik rejimlerin mevzuatlarında yer alanterörle mücadele kanunları, demokratik rejime aykırı düşünce ve fikirlerisavunan kişi ve grupları ” terör örgütü” kapsamında değerlendirerekyargılamaktadır. Yargılamayı yapan hakim ve savcıların görevlerine Cumhuriyetintemel nitelikleri olan laiklik ve demokrasiyi koruma adına yemin ettirilerekbaşlıyor. “Cumhuriyet savcılığı” makamının asli görevinin demokrasi velaikliğe aykırı görüş ve fikirlere karşı Cumhuriyeti korumaktır. “Budavalarda yargılama yapan hakim ve savcıların tarafsız olduğunu kim iddiaedebilir?” diyerek Bu sorunların nedenini dün derin devlete bugün FETÖ’yabağlamak başlı başına yeterli değildir.” dedi. Kurşun Sözlerine şu ifadeleredeğinerek son verdi; “Bu illegal yapılar sadece ideolojik olan terörle mücadeleyasasını ve bu ideolojinin muhafızlığını yapan hakim ve savcıları İslami kesimiyok etmek için kullanmışlardır. İslam dinini ötekileştiren laik ve demokratikhukuk düzeni devam ettiği sürece bu mağduriyetler devam edecektir. Hükümetlerindeğişmesi bu anlamda bir şeyi değiştirmemektedir.”
Toplantının bir diğer konuşmacısı ise Avukat Necip Kibar’dı. Kibar Hizb-ut Tahrirdavalarına değinerek sözlerine şöyle başladı.”Hizb-ut Tahrir davasında daaçıkça hukuk ihlali var. Cebir ve şiddet “terörle mücadele” kanunun temelesasıdır. Ellerine bir toplu iğne dahi almamış insanlar bugün ellerine sankikeleş almış, bomba almış, molotof almış gibi değerlendirilerek “terörlemücadele kanunundan” yargılandı.” Kibar Türkiye’deki yargı sisteminin KemalistYargı ve FETÖ yargısına teslim edildiğini belirterek sözlerine şu ifadelerleson verdi; “Türkiye’de bir Kemalist yargı vardır. FETÖ gladyonun ikinciversiyonudur. Amerika Kemalist sol’u beğenmemiş ve başka bir versiyonla hareketetmiştir. FETÖ budur. 2000 öncesi kim vardı? Kemalist yargı vardı. Biz bunlarınmağduruyuz.”
Toplantıya Özgür-Der adına katılan Araştırmacı yazar Yılmaz Çakır ise; “Cezaevindekendim dahil olmak üzere birinci derece bir yakınım kimsem yok. Ama Müslümanolmam itibariyle yakınım olması icap etmiyor. Bir sürü kardeşimin olduğunu,mağduriyet yaşadığını biliyorum. 54 yaşındayım kendimi bildim bileli bu sistenİslam’ı ve Müslümanları hep aşağıladı. İslami kimliği ortaokul seviyesindetercih etti. Bunun dozajı farklı olmakla birlikte Ak Parti dönemi de dahilolmak üzere İslam ve Müslümanlık hep ötelendi hep aşağılandı. Buna şahidiz. dedi.Çakır; “Olağanüstü Mahkemelerinyargılamış olduğu mağdur, mazlum Müslümanlar için bizim talebimiz yenidenyargılanlarıdır. Özgür-Der olarak talebimiz de budur.” diyerek sözlerinisonlandırdı.
Yargı Mağduru Müslümanlar Hukuk Arıyor Toplantısının sonkonuşmasını Medya Times GYY Hayati Sedefyaptı. Sedef; “Maalesef kiMüslümanlar, kurumsal olarak Müslümanların dertlerini anlamaya yönelik veyaseslerini duyurmaya dönük herhangi bir girişiminde bulunmuyor. Şu andagördüğümüz üzere, yapmış olduğumuz bu çaba sadece burada haps oluyor, gündemegiremiyor, hep cılız bir ses olarak kalıyoruz, artık Müslümanların sesleriniçıkarmaya yönelik yeni adımların atılması gerektiğine inanıyorum.” Diyerek ŞahmerdanSarı hocanın mağduriyetine değindi sedefsözlerine söyle devam etti; “Şahımerdan Sarı’nın davasında hem kendisi hem deailesi bir çok mağduriyet gördü. Oğlu Huzeyfe’nin düğünün sabahında şafak operasyonuyaşadı. 1997’de türlü kumpaslarla 10 yıl hapis cezası çeken Şahımerdan SARIhoca, 2007 sonrasında hakkında yeniden dava açıldı ve 12,5 yıla tekrar hapsemahkum edildi, bu sebepten dolayı hoca Kuzey Irak’a hicret etti, Irak’taemniyet mensuplarını kışkırtan FETÖ, hocayı hedef alarak gözaltına aldırıptutukladı ve 2.5 yıldır cezaevinde tutuluyor. Türkiye’de FETÖ örgütü tarafındanrahat bırakılmayan Şahımerdan hoca, Kuzey Irak’ta da peşini bırakmadı. Sıkıntıve baskılar yaşayan hoca için Paralel örgüt, Kuzey Irak emniyet güçlerineŞahımerdan SARI için “Bu kişi paralel imamdır” iftirası atarak,hocayı defalarca şikayette bulundular, hoca bu sebepten dolayı 4-5 defaemniyete gidip ifade vermek zorunda kaldı. Evi devamlı olarak gözetim altındatutuldu ve çok defa karakola götürülerek hakkında yapılmış olan iftiralar içinifadeler verdi. Hocanın Türkiye’ye iade edilmesi için defalarca resmi yollarabaşvuran ailesi, hiçbir gelişme göremedi. Irak yargısı Türk yetkililerdendefalardır resmi evrak bekliyor, Şahımerdan Sarı’nın Türkiye’de aldığı cezanıntürünü öğrenmek için Türkiye’de ki yargı sisteminden resmi belge istedi.İstenilen belgeye göre Irak mahkemesi karar belirleyecek olması, Türk konsolosluğutarafından engelleniyor. Irak yargısı bunu defalardır dile getirmesine rağmenTürk konsolosluğu yaklaşık 8 aydır bu evrakı Kuzey Irak mahkemesine teslimetmemektedir. Kasıtlı bir şekilde Hocanın hapiste kalması için keyfi tutumsergilemektedir”
Katılımcılarınkonuşmalarını tamamlamasının ardından toplantıyı organize eden Hizb-ut TahrirTürkiye Medya Ofisi tarafından sonuç bildirgesi yayınlandı.
Bildiriyi okumak için TIKLAYINIZ
ToplantınınVideoları;
Mahmut Kar
Kaya Kartal
Erdal Elibüyük
Mehmet Şahin
Abdulkadir Şen
Nurettin Kayan
Burak Çileli
Semiha Demir
Hüseyin Kurşun
Necip kibar
Yılmaz Çakır
Hayati Sedef
kokludegisim