Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, Rusya, Çin ve ABD yönetimlerinin Avrupa Birliği’nin karşısında bulunan en büyük zorluklar olduğunu söyledi. Tusk, AB ülkelerini ABD Başkanı Donald Trump konusunda uyardı.
Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, Donald Trump yönetimindeki ABD’den gelen “endişe verici” açıklamaların Avrupa’nın geleceğini büyük ölçüde öngörülemez hale getirdiğini, son 70 yıllık dış politikasını sorgulayan Washington’ın AB’yi zor duruma bıraktığını belirtti.
Tusk, 3 Şubat’ta Malta’da yapılacak gayri resmi AB zirvesi öncesi, AB’den ayrılma kararı alan İngiltere hariç üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarına birliğin geleceğine ilişkin mektup gönderdi. Mektubunda bölünmeye karşı birlik çağrısı yapan Tusk, AB’nin karşı karşıya olduğu tehditleri sıraladı.
İlk tehdidin dışarıdan geldiğini kaydeden Tusk, bunlar arasında “gittikçe özellikle de denizlerde iddialı hale gelen Çin, Rusya’nın Ukrayna ve komşularına yönelik saldırgan politikası ile “radikal İslam'”ın önemli bir rol oynadığı Ortadoğu’da ve Afrika’daki endişe verici savaşlar, terör ve anarşiyi” sıraladı.
Yeni ABD yönetiminin endişe verici açıklamalarının da Avrupa’daki herkesin geleceğini büyük ölçüde öngörülemez hale getirdiğini belirten Tusk, “Tarihimizde ilk kez, giderek artan bir şekilde çoklu dış dünyada, çok sayıda kişi açıkça Avrupa karşıtı ya da en iyi tabirle Avrupa’ya şüpheyle bakar hale geliyor. Özellikle Washington’daki değişim, AB’yi zor durumda bırakıyor; yeni yönetim, Amerikan dış politikasının son 70 yılını sorgular gibi görünüyor.” ifadesini kullandı.
‘AB DAĞILIRSA, BÜYÜK GÜÇLERE BAĞIMLI OLURUZ’
“Avrupa Birliği’nin dağılması, üye ülkelerin tam bağımsızlığını geri kazanmasına yol açmaz, aksine ABD, Rusya ve Çin gibi büyük güçlere bağımlılık anlamına gelir. Sadece bir arada olursak tam bağımsız oluruz” diyen Tusk, bu amaçla Avrupa’nın entegrasyonunu daha ileriye taşıyacak adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Tusk, Avrupalı üst düzey yetkili ve diplomatların Brüksel’deki görüşmede Trump’a karşı tepki verilmesi konusunu tartıştıkları, ancak bazı hükümetlerin ‘kilit bir müttefiki kendilerinden uzaklaştırmak konusunda aceleci davranmak istemediğini’ söyledi.
TRUMP İÇİN AB, ALMANYA’NIN BİR ARACI
20 Ocak’ta göreve gelen Trump, seçim kampanyası sırasında sık sık NATO’nun Avrupalı müttefiklerinin savunma harcamalarını artırması gerektiğini belirtmiş ve ABD ile AB arasında serbest ticaret anlaşması yapılmasına karşı olduğunu dile getirmişti.
Aralarında Tusk’un da olduğu AB kurumlarının yöneticileri Trump’ın seçim zaferinin ardından kutlama mesajı göndererek, göreve başlamamasına rağmen AB Liderler Zirvesine davet etmişti. Ancak, Trump Aralık ayındaki zirveye gelmediği gibi, AB kurumlarının yöneticilerinden ziyade Avrupa içindeki aşırı sağcı liderlerle görüşmüştü.
AB’den ayrılma kararı alan İngiltere ile serbest ticaret anlaşması yapmak istediğinin de sinyalini veren Trump, İngiltere’nin birlikten ayrılma kararıyla son derece zekice davrandığını, ülkenin çıkış yolunda mükemmel şekilde ilerlediğini savunmuştu. Trump, AB’yi ise “Almanya’nın bir aracı” olarak nitelemişti.