Bir Tek Şey İçin Geldiysen, Neden O Şey İçin Yaşamıyoruz…!

İnsanın hayatı boyun tasavvur ettiği ve onun için yaşadığı dünyaya geliş gayemiz olan kulluk. Neden bununla yaşayıp ve bununla ölüp gitmiyoruz.

İslam fıtratı üzerine doğan insan, anne ve babanın aile yapısı üzerindeki değerlerle yaşayıp gitmektedir. Bazı aileler dini değerlerin güzelliğini anlayıp bunu kendi çocuklarına her alanda yaşatmaktadır. Bazıları ise dini değerleri tam anlamayıp kurulu sistem içinde dünyalığın ağır bastığı bir hayat yaşatmaktadır çocuklarına. Son grup ise adı Müslüman olan ama İslam’ı hayatlarından uzaklaştırmış insanlar. Bunların çoğu İslam’ı miras olarak almışlardır. İslam’ı yeterince araştırmayan, öğrenmeyen ama ortamını seven zihinleri karışık olan insanlardır.

Bu tür kimseler İslam’ın değer ve kıymetini bilmeyip ebeveynlerinden İslam’a hazır konmuş kimselerdir.

İnsan yaşadığı hayat içinde sağlam bir görüşe, bilgiye ve amele sahip olmadımı  samimiyette olamaz. Nasıl insanın hayatında yaşam, mal, mülk hayatta kalmak için bir iç güdüsü varsa ve bunun için yaşamını daim ediyorsa, bunun için türlü ustalıklardan geçip tüm oyunların farkındaysa, İslam’da bunların içinde olduğundan hayatımızı buna göre idame etmek mecburiyetindeyiz.

İslam insanlara yön veren bir fikirdir. Bu fikir insanların hayat öncesi ve sonrasının toplamı hakkında derin ve sağlam bir bakış verir. Bu bakış insanların hayatı nasıl yaşaması gerektiğini, sosyal ve iktisadi alanda çözümler vermiştir. Aynı anda haksızı haklıdan ayıran, zalimle mazlum arasındaki duvardır. Bu duvarı alemlerin  Rabbı olan Allah (c.c) sağlamıştır.

Demokrasi ve diğer tüm ideolojilerin çürüklüğünü meydana çıkaran İslam ideolojisi kimseye mahal vermeden bütün ince ayrıntılarına kadar çözmüştür. Mevcut olan ideolojiler insanlara sağlam bir düşünce vermemiştir. Her zaman vakıa ile çelişmektedir. Bu çelişki güç odakların kontrolünde daha ne zamana kadar gidecektir?

İslam  akidesi üzerine yaşayamayan  insanımız maalesef gaflet içinde bir hayat yaşamaktadır. Bu hayat tuzsuz, şekersiz bir hayat olmadan öteye geçmemektedir. Bu, hayatın dışarıda karpuz tadı verip içini açtığımızda rengini belli etmesi gibidir. Hayatımızda en büyük yere sahip olan İslam düşüncesine değer vermeden mevcut olan demokrasi sistemi insan değerlerine, aile yapısına ve çocuklar gelişimine ileriki hayat için büyük tahribatlar bırakmaktadır.

Ruhi, insani ve yaşam değerlerini kaybeden Batı hadaratı, büyük çöküş içindedir. Yapılan yeni sosyal yaşam ve toplumsal yaşam gidişatı zaman geçtikçe özelliğini kaybedip yine karşılarına bir sorun olarak çıkmaktadır. Maddi menfaat çıkarları üzerinde yaşayan Batı toplumu mutluluğu yakalayamayıp ruhi bunalım içindedir. Müslümanların, sistemi ile barışık olmadığı Suriye halkı gibi mutlu olamadığını görüyoruz.

İslam düşüncesi insanı mutmain eden tüm çözümlere sahiptir. İslam’ın tüm insanlığa hitap eden, insanların yaşam özeliğini bilen bir akidesi vardır. Bu akide; ateisti, başka dinler üzerindeki insanlara hitabı ile cezbeder ve ne kadarda aciz olduğu hatırlatır. Tıpkı bir sinek olarak küçültüp, zalimlere karşı bir cengaver yapar.

         Hayatın gözlere indirdiği aldatıcı perdeden değil, gerçeklerin arkasından yürüyüp meydanlardaki zehir fikirlerden etkilenmeyen insan, kimliğimize yakışan ve Kuran’ın tabiri ile adam gibi adam olalım. Olalım ki ahiret günü mazaretimiz olmasın.

Biz bir rasul gönderinceye kadar azap da etmeyiz! ( Isra/15). Rabbim bizlere doğru yolu göstersin, ayaklarımızı kaydırmasın.

(Hesap) işi hükme bağlanınca şeytan (cehennem ehline) diyecek ki; ” Allah, hiç şüphesiz size hak olanı söz verdi; bende size söz verdim; ama yerine getiremedim. Benim, sizin üzerinizde zorlayıcı bir otoritem bulunmuyordu. Ben (hiç bir zor kullanmadan) sizi davet ettim; siz de bana uydunuz. Öyleyse beni değil, nefislerinizi kınayınız. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız”(Ibrahim:22)

Deniz Özdemir