Home / News / OKUYUCUDAN / Makale / 15 Temmuz Darbesi Nur Topu Gibi Bir Milliyetçilik Doğurdu
yazar

15 Temmuz Darbesi Nur Topu Gibi Bir Milliyetçilik Doğurdu

Her insanda bulunan sahiplenme iç güdüsü fıtri bir özelliktir, bu özellik her insanda bulunmakla beraber, bu içgüdünün kendisini dışa vurması farklı olabilir. Bu sahiplenme insanın seyrine göre şekil alıp insanın yaşadığı mefhumlar ile alakalıdır. Bu sahiplenme içgüdüsü toprak, şehir ve hatta fikir alanı daralıp köy, kavim ve alileler arasındaki ilişkilerde bile ortaya çıkabilir. Buna kısaca milliyetçilik duyguları denir. Milliyetçilik insanların taşıdığı fikir değerlerine göre kendisini gösterir.

Bu sadece beni veya kendisini dışa doğru ifade etme özelliğidir, bir tehdit gördü mü kendisini ifade eder. Bu özellik yeryüzünde  yürürlükte bulunan ideolojilerin yaşam alanında bazen hissedilmese de bazı olumsuz şartlarda kendisini dışarı vurmaktadır.

İslam ise insanlarda bulunan sahiplenme, sadece kendi ırkını düşünme duygusunu veya toprak üzerinde bulunan alanları sahiplenip,  bunun üzerinde bulunan sembolleri kutsayıp, vatan, bayrak gibi hususlara nasıl bakılacağına dair kapsamlı bir çözüm getirmiştir.

 İslam, insanda bulunan bu içgüdüyü kontrol altına alıp neye yönelip neye yönelmeyeceğini gösterir, insanlara doğru çözümü verip fikir yapısını koruyan İslam’dır. İslam’ın siyasi olarak anlama zaafına düşüldüğü zaman,  hayat sahasında çıkan olumsuzluklara karşı  her şey bulanık olur ve netliğini kaybeder.

İslam hayat sahasında devlet bazında  çıkan  siyasi sorunları Allah (c.c)’ye ve onun Resulüne (sav) götürdüğümüzde bizlerin olaylara hakim olup net bir tavır göstermemize sebep olur. Kurulu sistem içinde siyasi mücadele veren ve vakaya teslim olan insanlar değişim için sağlam bir fikir üretememişlerdir. Onun içindir ki her zaman devletin siyaseti ile beraber hareket etmişler ve İslam’ın nehiy olarak gördüğü sonuçlara ortak olmuşlardır.  Sistemin değişimi hakkında köklü bir değişime sahip olmayanlar çareyi laik devletin çizdiği sınırlar içinde arayıp fikirlerine bu fikir çerçevesinde sınırlandırma getirmişlerdir. Yani  siyasi mücadelenin ince noktasını kaçırmışlardır. Darbenin son seyrinden sonra sağlam bir fikre oturulmamıştır ve eski laiklerin yaşattığı zorlukları akıllara  getirmiştir.

15 Temmuz darbe olaylarında Müslümanlar demokrasi için değil, imanı güçten kaynaklanan kuvvet ile tankların önüne yatıp göğüslerini siper ettiler. Yıllarca horlanan Müslümanlar, yılarca darbeler yüzünden baskılar, eziyetler gördükleri için, bütün korkuları aşıp darbecilere karşı tek yürek olmuşlardır. Bu tek vücut olmayı beklemeyen zalim darbecilerin geri adım atmasına sebep olmuştur.

Bundan sonraki süreçte liderler ve toplum önderleri fikri zafiyet yaşayıp bu ayaklanmayı başka yönlere çekmişlerdir. “Hakimiyet milletindir!”  “demokrasine sahip çık” adlı mitinglerde konuşmalar yapıp algıları başka yönlere çekmişlerdir. Darbeye karşı göğüslerini siper eden Müslümanları demokrasi için yapmış gibi gösterdiler. İslam’ın hassasiyetini bertaraf  edip laik devletin bekasını koruyan  vatan, bayrak üzerinde bir algı oluşturuldu.

Tekbir ve İslami nidalar ile güç kuvvet alan halk ve bunun üzerine bir masaj verileceğine, yerine bayrak ve demokratik devlete tehdit var algısı oluşturuldu. Nitekim  darbeyi yapanlarda laik devletin ilk mimarlarındandır yani laik Kemalistlerdir, onlarda bunu vatan, bayrak için yapmışlardır. Bayrak ve vatan algısı her iki kesim için önemli olmuştur, Kemalist zihniyet bunun için çok kan dökmüştür. Bayrak ve vatan sevgisi ve algısı mutlak  sağlam  bir fikir üzerine oturulması gerekir ki, aralarındaki fark meydana çıksın.

Hilafetin enkazı üzerine kurulan laik devletin sınırlarını kabul ettirip bunun için tüm siyasi düşüncelerini şekillendirdiler.

Darbecilere hain derken, kendilerinden aksi bir fikir getirenler de hain oldu. Başkanlık sisteminde “evet” dersen cennet! “hayır” desen cehennemliksin demeye kadar getirdiler. Evet seçeneği aksine muhafazakar kesime bir fikir sunarsan hain damgası yemektesin. Toplum fikir katliamı yaşayıp hiçbir fikir üretememektedir. Toplumda ayrı ve farklı kutuplaşmalar meydana gelmiştir, devlet içinde insanlarını gammazlayan bireyler meydana gelmiştir. Laik devlet adaletini hak adalet olarak görüp, bunun üzerine insanları yargılamaktadırlar ve bunun üzerine topluma bir bakış açısı oluşmaktadır. Darbe havasından sonra devlet sembolleri kutsallaşmaya kadar gitti. Darbe muhatabı darbeyi Müslümanlar eliyle engelleyen iktidar kendilerine muhalif Müslüman lider ve cemaat fertlerini hapse atıp baskılar kurdular.  Her yerde asılı olan pankartlara bayrak, vatan, sınırları çizilmiş bir şekilde bir olgu oluşturup Atatürk’ün yapamadığını yapmıştır.

Artık bundan sonraki süreçte laik devlet yapısına tehdit olan kişilerin işleri daha çok zor olup, muhafazakar Müslümanlarıda karşısında görecektir.

Deniz Özdemir

Ayrıca...

bu-ramazan-ayi-hilafetsiz-gecen-son-ramazan-olsun

Bu ramazan ayı hilafetsiz, buruk geçen son ramazan olsun

İslam, hayat dolu bir nizamdır. Onda durgunluk, diğer dinlerdeki gibi kapalılık söz konusu değildir. Hayatın …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir