Korona virüs salgını tüm dünyayı etkisi altına aldığı gibi Türkiye’ye de sıçradı ve şu ana kadar 4 kişi yaşamını yitirirken virüsün bulaştığı kişi sayısı 359’a yükseldi. Öncelikle Rabbimizden bu virüse karşı Müslümanları korumasını diliyor ve virüse yakalananlara acil şifalar diliyoruz. Virüsün oluşturduğu sosyal ve psikolojik panik havası altında ekranların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı tedbir paketi ise, maalesef toplumun sağlığını ve güvenliğini önemseyen bir paketten daha çok ekonomi ağırlıklı bir paket oldu.
Paketin içeriğine bakıldığında, zaten kötü durumda olan ve salgınla birlikte daha da kötüye giden ekonomik krizin yükünü vatandaşın omuzlarından kaldırmadığı görülmektedir. Zira yabancı sermayenin çıktığı, üretim ve ihracatın düştüğü, turizmin durma noktasına geldiği, işsizliğin yükselişe geçtiği bir ortamda açıklanan bu paket, hem devletin öncelikler sıralamasının başında halk sağlığının olmadığını hem de ekonomik açıdan dar gelirli vatandaşların değil de sadece büyük şirketlerin korunduğunu göstermiştir. Zira açıklanan 100 Milyar TL’lik meblağ her platformda dile getirilen güçlü ekonomi söylemleri ile uyuşmamaktadır. Pakette devletin harcama yapmak yerine alacaklarını ertelediği, krizin yükünü toplumun üzerine yüklediği, sıradan halkın temel ihtiyaçlarından önce turizm, inşaat, bankacılık, finans vb. sektörleri kurtarmaya çalıştığı açıkça görülmektedir. Nitekim pakette devletin alacak saydığı vergiler, ödemeler, primler ertelenmekte, iç piyasayı hareketlendirmek üzere bazı vergi oranları azaltılmakta, faizli kredi muslukları iyice açılmakta, üretimi artırmak ve istihdamı korumak üzere son derece kısıtlı bir destek sağlanmaktadır.
Bu ve bundan sonra açıklanması beklenen benzer paketlerin de halkın yaşadığı ekonomik krize çare olması düşünülemez. Aksine tüm kapitalist ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yöneticiler virüsü fırsata çevirmiş ve çökmeye yüz tutmuş ekonomik sistemlerinin faturasını virüsün arkasına saklamaya çalışmaktadırlar. ABD 1 trilyon Dolar, Almanya 550 milyar Euro, Fransa 300 milyar Euro, İspanya 200 milyar Euro ve Hollanda’nın 100 milyar Euro değerinde paketler açıklaması, kesinlikle halklarını bu felaketten kurtarmak istediklerinden dolayı değil, bilakis çöküş sürecine giren kokuşmuş sistemlerini ayakta tutma telaşından dolayıdır. Ekonomik ve finansal sektörler tam anlamıyla bir yıkım yaşamaktadır. Sistem iflas etme noktasına gelmiştir. Tüm dünyayı etkileyen salgın nedeniyle reel ekonominin temelleri olan üretim, ticaret, turizm, enerji ve hizmet sektörleri ve finansal sistemin tüm araçları alt üst olmuştur. Dolayısıyla açıklanan tüm bu paketler katiyyen çözüm olmayacağı gibi, sistemin çöküşünü de engelleyemeyecektir.
Ey Müslümanlar! Muhakkak ki dünya yeni bir dönüşüm sürecinin tam ortasındadır. Virüs salgını; temelleri çürük, uygulamaları zalim, akıbeti hüsran olan bu Kapitalist sistemin çöküşünü tetiklemiştir. Devletlerarası durum artık yeni bir nizama gebedir ve İslami hayatın yeniden başlamasından başka hiçbir seçenek de yoktur. O halde genel olarak İslam ümmeti, özel olarak iktidarları devirmeye muktedir güç sahipleri bunu bir fırsat olarak görmeli, İslam’ı hayata hâkim kılacak Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurmak üzere süratle harekete geçmelidir. Böylece tüm insanlık, sadece bir sağlık sorunu olan Covid-19’dan değil, ondan daha ölümcül olan kokuşmuş kapitalizmden bir an evvel kurtulsun! Küfrün karanlıkları aydınlığa, yeryüzü de eskiden olduğu gibi İslam’ın hâkimiyeti ile yeniden müreffeh bir hale kavuşsun!
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu |
H. 24 Şaban 1441 |