Home / News / HABER / YORUM-İKTİBAS / Fırat Kalkanı Halep’e Kumpas Harekâtıdır

Fırat Kalkanı Halep’e Kumpas Harekâtıdır

Türkiye’de neredeyse herkes, devletin yürüttüğü Suriye politikasına tek bir ağızdan ve hamasi üslup ile destek verse de biz Türkiye’nin yürüttüğü bu politikayı her zaman olduğu gibi, şer-i olarak İslami esaslar, siyasi olarak ta İslam ve Müslümanların maslahatları açısından değerlendirmeye ve muhasebe etmeye devam edeceğiz.

Ve sorgulayacağız, soracağız, soruyorum da; Fırat Kalkanı mı yoksa Halep’e kumpas harekâtı mı?

Fırat Kalkanı Harekâtı ismi verilen operasyonda bir ay geride kaldı. Harekâtın ana hedefi, IŞİD ve PYD-YPG güçleri ile mücadele olarak açıklandı. Gelinen nokta da İŞİD Cerablus’tan çekildi, PYD-YPG güçleri de Fırat’ın batısına ilerleyişini dondurdu. Çekildi ve dondurdu diyorum, çünkü bu iki grubun ABD’nin siyasi çıkarlarına hizmet ettiği ve onun direktiflerine göre hareket ettiği yadsınamaz bir vakıa.  Yani burada Türkiye’nin askeri bir başarısı yada kazanımından bahsedilemez. Ancak durum böyle olduğu halde Fırat Kalkanı harekâtı aklı başında olan olmayan herkes tarafından Mercidabık benzetmesi yapılarak büyük bir zafer olarak görüldü ve anlatıldı.

Mercidabık savaşı, Osmanlı Devleti ile Memluk Devleti arasında Halep’in kuzeyinde yapılmış ve Osmanlı’nın Halep’i fethederek Suriye, Lübnan ve Filistin’i kendi himayesine aldığı bir muharebedir. Peki ya Fırat Kalkanı harekâtından sonra Halep’in durumunu nedir? Fırat kalkanını zafer olarak gösteren yöneticiler, harekâtı gösterildiği gibi gören ve görmek isteyen hamaset sahibi kişiler Halep’in durumunu hiç mi görmüyorlar?

Fırat Kalkanı harekâtı başlamandan önce, yani bir ay önce Halep üzerindeki rejim kuşatması Suriye’deki gruplar tarafından kırılmıştı. Halep’in tamamen rejim ‘den temizlenmesi amaçlanıyordu ve neredeyse buna ramak kalmıştı.

Bu bir ay süresince Halep üzerindeki Rusya ve Rejim’in katliamları bayram seyran demeden devam etti. Bir ay önce Halep’te can çekişen rejim güçleri, şimdi Halep semalarından gruplara ve halka zafer naraları atan ve tehditler savuran kâğıt bildiriler atıyorlar. Şimdi Halep’in tüm şehirlerinde havadan ve karadan askeri harekâtlar yürütüyorlar.

Ve bugün Suriyeli gruplar arasında Halep’in kurtarılması/fethedilmesine yönelik sözbirliği (askeri ittifak) dağılmış durumda. Bu gruplardan biri (Ahraruş Şam) Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekâtına destek vermenin ve katılmanın şeran caiz olduğu fetvasını ve ayrıca da siyasi olarak bunun gerekli olduğu kararını verdi. Bu fetva Ahraruş Şam’ın şer-i heyeti tarafından alındı. Bu makalede fetvanın şer-i eleştirisini yapmayacağım. Zira bu, içtihadı ehliyetli kişilerin yapacağı bir iştir. Ancak fetvanın şer-i delilden yoksun olduğunu beyan etmeden de geçemeyeceğim. Fetva da Hariciler (IŞİD) ile savaşmanın gerekliliği ve IŞİD’den boşalan yerlerin YPG-PYD güçlerinin eline geçmemesi, Fırat Kalkanı harekâtına katılmak için birer gerekçe olarak gösteriliyor.  Bu iki gerekçe şer-i gerekçe olmaktan daha ziyade siyasi gerekçelerdir. Tabi bu gerekçelerin sahih bir siyasi maslahat üzerinde olması şartı da unutulmamalıdır. Ahraruş Şam’ın komuta kademesinin bu fetvayı nasıl değerlendireceğini zaman gösterecek. Temennim, Suriye devriminde önemli bedeller ödemiş böyle bir grubun, ABD ile müttefik hareket eden Türkiye’nin ihanetine ortak olmayacağı yönündedir.  İnşaAllah da böyle olur.

Bazı ılımlı bazı da çıkarcı gruplar (ÖSO ve çıkarcı bileşenler) Türkiye’nin bu harekâtına bizzat katılarak iş yaptılar.

Bazı gruplar ise (Şam’ın Fethi) bu harekâta katılmanın haram olduğunu şer-i delillendirmer ile ortaya koydular. Siyaseten ise mücahitleri asıl hedeften uzaklaştıracağını beyan ettiler. Asıl hedef olarak ise Rejimi gösterdiler.

Şimdi dikkat ettik mi, Türkiye Fırat Kalkanı üzerinden Halep’teki grupları bir şeye zorluyor. Nedir peki o şey? Fırat Kalkanı bahanesiyle ÖSO çatısı altında birleşme, sonra da IŞİD ile mücadeleye kanalize olma. Yani devrim direniş ruhunu kırma, hedef saptırma ve rejimi güçlendirme… Sonra da siyasi çözüm için gruplara Cenevre masasını gösterme… Somak istiyorum, ABD’de de en başından beri tüm Koalisyon güçlerini, Avrupa’yı İran ve Rusya’yı IŞİD ile mücadeleye kanalize etmiyor muydu?

Bu kirli ve sinsi plana ne Suriye halkı nede muhlis gruplar aldanmayacaklar inşaAllah. Zira Müslümanlar ferasetli ve basiretlidir. ABD ise aptal dır. Türkiye ABD’nin 2011 yılından beri Suriye’deki beceriksizliğini ve aptallığını görmüyor. Suriye halkının direniş ve cesaretini görmüyor ve hala ihanet üzerinde adım adım onun peşinde yürüyor.

Fırat Kalkanı, ne IŞİD nede YPG-PYD güçleri ile mücadele için planmış bir harekât değildir. Fırat Kalkanı, Halep kuşatmasının kırılmasını durdurmak, Halep’in fethini geciktirmek ve hatta engellemek için kurulmuş bir kumpas harekâtıdır. Bu harekât ABD’nin siyasi çözümüne hizmet eden ve Rejim’in ayakta kalması için ona can suyu olan bir ihanet harekâtıdır.

Fırat kalkanı ile amaçlanan şey, Suriye’deki özellikle de Halep bölgesindeki muhlis grupların hayır üzere oluşturmak istedikleri ittifaklarını bozmak ve şer üzere birleşmelerine zemin hazırlamaktır.

Fırat kalkanı ile amaçlanan şey, Türkiye’nin öncülüğünde Suriye’deki muhlis grupları hedeflerinden saptırmaktır. Onları IŞİD ve YPG-PYD ile mücadeleye sevk ederek askeri organizasyonlarını ve askeri harekât planlarını kontrol altına almaktır.

Fırat Kalkanı ile amaçlanan şey, Suriye’deki savaşı İslam-Küfür savaşı olduğu gerçeğinden uzaklaştırmaktır. Suriye’deki İslami grupların İslam safında birleşmelerine engel olmaktır.  Fırat kalkanı ile amaçlanan şey, bu savaşı bir mezhep savaşı fitnesi ile esasından saptırmaktır. Suriye’deki grupları ise bu mezhep fitnesi ile arı ayrı saflara ayırmak ve ayrıştırmaktır.

Fırat Kalkanı ile amaçlanan şey, ABD’nin liderliğinde ve onun direktifleri ile bir taraftan Rusya-Rejim eli ile havadan Halep’i en ağır şekilde bombalamak ve karadan rejim güçlerinin Halep’i tamamen kuşatmasını sağlamak, diğer taraftan da buna paralel olarak Türkiye’nin eli ile insani yardım amaçlı sözde güvenli bölgelerin ve yeni kurulacak şehirlerin oluşturulmasını sağlamaktır. Böylece halkın direncinin kırılması ve Halep’ten vazgeçmesi amaçlanıyor. Böylece grupların siyasi çözüm için masaya getirilmesi amaçlanıyor. Böylece Halep’in, insani, sosyal, siyasi ve stratejik önemi yok edilmek isteniyor.

İşte ben bu makaleyi yazarken Al jazeera, Halep’te muhaliflerin elinde bulunan tüm semtlerin çok ağır bombardıman altından olduğunu, öğle saatine kadar 50 sivilin öldürüldüğünü, yerel kaynaklar ise ölenlerin 200’ün üzerinde olduğunu bildirdi. Handarat bölgesi tamamen rejimin eline geçmiş.

Şimdi soruyorum! Fırat Kalkanı bir zafer harekâtı mı yoksa Halep’e kumpas harekâtı mı? Türkiye’nin IŞİD ve PYD-YPG güçleri ile mücadelesi gerçek mi değil mi? ABD’nin Suriye siyasetine bağlı kalarak yürütülen bu Fırat Kalkanı harekâtına kim komuta ediyor?

Soruyorum! Rejim ve tüm sömürgeci haçlılar ile mücadeleden IŞİD ve YPG-PYD ile mücadeleyi desteklemeye nasıl gelindi? BM toplantısında Suriye Dışişleri Bakanı Muallim ile sarmaş dolaş olan Rusya’nın kulvarında yer almak nasıl içselleştirildi?

Sizde sorun…

@mk_mahmutkar

kokludegisim.net

Ayrıca...

Rapor: Suriye Zindanlarındaki Tutsak Kadınlar

Savaşın insan hayatını ve tabiatı tehdit eden doğası, ölümlere, sakatlanmalara, büyük göç hareketlerine, kısacası toplumun …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir