BismillahirRahmanirRahim Artık zafer ve kafirlere kısas yakındır… “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin.” ( Enfal – 27) ‘
Esed’in gitmesi konusunda kararlıyız’ demekle sizinle hem fikiriz, Müslümanlarda sizin gibi düşünüyor, fakat Esed ve sonrası hakkında kesinlikle sizden yardım ve zafer beklediklerini ummayın. Müslüman’lar yıllardır Hilafet’în yoksunluğundan dolayı bütün İslam beldelerinde ve kafirdevletlerinzulmüne ve iğrenç oyunlarına alet edildiler. Artık sizin sapık ideolojilerinize, küfür nizamlarınıza ihtiyaçları olmadığı gibi yalnızca Allah (cc)’nun indirdiği ile yönetilmeyi arzuladığı ve Suriye’nin sadık ayaklanmacıları yalnızca İslam Devlet’ini kurmak istedikleri gerek cuma toplantılarında gerek Hizb-ut Tahrir yardımı ile sizlere defalarcabildirdiğini, sizinİslam’dan olmayan nizamınız (demokrasi)’yi asla kabul etmeyeceklerini, İslamDevlet’î kuruluncaya kadar mücadele edeceklerini siz ( kafir ) topluluklar olarak da gayet iyi biliyorsunuz.
Suriye meselesi Müslümanların meselesi olmakla beraber, neErdoğan ne obama nede Arap Birliğinden ve onların isteklerinden Suriye’deki ayaklanmacılar asla razı olmazlar.Müslümanların meselesi ne zaman kafir ve işbirlikçi toplumun meselesi oldu. Kafirler hiçbir zaman Müslümanların felahını (kurtuluşunu ) asla arzulamamışlardır, aksine her zaman onların yer altı kaynaklarını gasp etmek, Müslümanların izzet ve şerefini zedelemek ve onlara hiçbir zaman adil davranmamışlardır. Oysa Allah (cc) bize;
“Kâfirler birbirlerinin yandaşları, koruyucularıdırlar. Eğer aranızda bu sıkı dayanışmayı gerçekleştirmezseniz, yeryüzünde fitne ve büyük bir kargaşa çıkar.” ( Enfal 73 ) diye bildirmiştir.
Arap ve İslam ülkelerindeki mevcut yönetim sistemleri, dahası aşağılık rejimler ile utanmaz ve alçak yöneticiler, aynı şekilde ödlekliklerinin yanı sıra ailelerine ve kardeşlerine yardım etme noktasında güçsüz kalmaları, dahası onlara ve ayaklanmalarına komplo kurmaları nedeniyle bu tagutla işbirliği yapmaktadırlar. Dolayısıyla ihanetten, katliamdan ve doğranmadan dolayı firar edip gelen mültecileri kabul etmekle yetinmektedirler. Suriye’deki sadık ayaklanmacılar ve diğerMüslümanlar Erdoğan ve Obanın geçiş Hükümeti olarak nitelediği sinsi planını asla yürürlüğe geçirmeye fırsat bulamayacaklar. Artık Müslümanlar birbirlerine bağlılıkları artmış ve İslamalemi gözünü Suriye’deki devrime çevirmiştir. Şüphesiz Allah (cc);
“Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk.” ( Neml – 50 )
Suriye’de başlatılan istiklal hareketi muhakkak olarak nihayete erecek, Allah (cc)’nunnusret ve zaferi Hilafet devleti ile ikame olacaktır. Suriye hakkında Müslümanların lehine olan her şey elbette Allah (cc) yardım ve zaferiyle kafirlelerin aleyhine olacak.Kafirler tuzak kurarken elbette Allah (cc)’da kafirler için bir tuzak kurmuştur. Diğer Arap ülkelerinde başlayan Arap baharı adlı devrimler Türkiye ve hain işbirlikçileri tarafından sabote edilmiştir, Müslüman beldelerine tekrar kendi ajanlarını yerleştirmiştir. Batılı devlet taraftarı olan medya Suriye’deki ayaklanmacıların demokrasi istediklerini ve Müslümanların lehine kamuoyu oluşturup batı veTürkiyegibi işbirlikçidevletlerin istedikleri demokratik geçişi sağlamaya çalışmaktadırlar. Oysa Suriye halkının bu konuda tecrübeli oldukları ve diğer devrimlerde olduğu gibi devrimlerini asla çaldırmak gibi bir niyetlerinin olmadığını gösterilerinde gayet açık görülmektedir.
Tüm bunlar gerçekleşirken başta Amerika olmak üzere uluslararası toplum, gizli anlaşmasını ve komplosunu teyit edercesine hiçbir tepki vermeksizin sessiz ve sakin bir şekilde durmaktadır. Bununla birlikte Amerika, -Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jennifer Psaki’nin dili üzerinden- aldatmaya devam edip bu katliam hakkındaki haberlerin “dehşet verici” olduğunu iddia ederken Beyaz Saray Sözcüsü JoshEarnest, sanki bu korkunç katliamları emreden Amerika değilmiş gibi İnsan Hakları ve Uluslararası Hukuk için ciddi ihlallerden sorumlu olanların sorgulanması gerektiğini vurgulamıştır. Zira Amerika, -Suriye ayaklanması ve İslamî eğiliminin verileri altında- kendi çıkarlarını ve Yahudi devletinin varlığını tehdit eden İslamî Devletin kurulmaması, Şam halkının gücünün ve sebatının kırılması ve onların, ortaya atılan ve İslamîHilafet’in kurulması şeklindeki gayelerinden tamamen uzak olan sıska siyasî çözümü kabul etmeye sevkedilmeleri için çatışmayı uzatmaktadır.
Bu ajan rejimler, ordularından tek bir askeri dahi harekete geçirmedikleri gibi Şam özgürlerine ve çocuklarına yardım etmek için ağır silah ve mühimmatların olduğu depolarından tek bir kurşun dahi sıktırmamışlardır! Bu arada İslam Devleti’nin gölgesinde Hilafet’in ordusunun rolü, Ümmeti korumak ve ona yardım etmektir… Zira Halife, “VâHalifatah” çığlığı atan bir özgürün intikamını almak ve ele geçirilen yaşlı veya çocuğa yardım etmek için orduyu donatır, hazırlık yapar ve arkasındaki ordu da Allah’ın dinine nusret vermek için haydi diye tekbir getirir. Çünkü ordu, akidesi ve imanıyla birlikte Allahu Teâlâ’nın şu kavline binaen düşmanların ordusuna eşdeğer bir ordu olacaktır:
“Allah yolunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim’in dininde (de böyleydi). Resulün size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda) gerekse bunda (Kur’an’da) size “Müslümanlar” adını verdi.” [Hac 78]
Böyleleri şöyle der:
“Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın.” ( Âli İmran – 8)
Oysa artık zafer ve kefirlere kısas yakındır. Ey iman edenler saflarınızı belirleyin… Suskunluğunuzun kırılması için daha kaç bin çocuk katledilecek, kaç bin aile yok edilecek, suskunluğunuz kırılması için kafirlerin iğrenç elleri ve oyunlarının size değeceği günümü bekliyorsunuz. Allah (cc) kavlinde şöyle buyurmaktadır:
“Yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali (uğradıkları sıkıntılar) başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler: «Allah’ın yardımı ne zaman?» derlerdi. Bak işte! Gerçekten Allah’ın yardımı yakındır.” (Bakara 214 )
… Şüphesiz Allah (cc) müminlerle beraberdir, asla onları hiçbir zaman asla Yalnız bırakmamıştır.
Ferhat TAYBOĞA