İslamdevleti.net "…Sonra da Nübüvvet Metodu üzere (Raşidi) Hilâfet olacaktır." [Ahmed b. Hanbel] – Hizb-ut Tahrir HizbutTahrir
İLGİLİ HABERLER
PANSUMAN DEĞİL KÖKLÜ DEVRİM… İslam’ın özelliklerinden biri de İslam’ın köklü, devrimci bir metod oluşudur. Kısmi ve yarım çözümleri reddeder. Cahiliyeyle bir arada yaşamayı caiz görmez ve pansuman tedbirleri asla kabul etmez. İslam, nübüvvet döneminde tüm Müslümanlarla pazarlığa oturma, onları yavaş yavaş bazı çözümleri kabule yahut hakkın bir kısmından feragat etmeye yanaştırma çabalarını ortaya çıkarmamıştır.
İşte Kureyş, Muhammed (s.a.v)’e kendi ilahlarına bir ay ibadet etmesi koşuluyla diğer bir ay onun ilahına ibadet edecekleri teklifini getiriyor. Hemen ardından Kur’an-ı Kerim bu tür pazarlıklara karşı kararlı tutumunu sergileyen ayeti indiriyor:
“De ki ey kafirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Siz de benim tapındığıma tapmazsınız. Ne ben sizin tapındığınıza tapanım ne de siz benim tapındığıma tapınanlarsınız. Sizin dininiz size benim dinim banadır.’’ (Kafirun Suresi)
Utbeb.Rebia, Allah’ın Resulüne (s.a.v) gelip büyük tekliflerde bulunmaya başladı. O’na getirdiği şeyi bırakması ve İslam’dan vazgeçmesi karşılığında mülk, mal ve saltanat teklif ediyordu. Fakat Muhammed (s.a.v) imanıyla gurur duyarak ona döndü ve şöyle dedi:
“Size getirdiğim şeyi ne mallarınızı istemek, ne aranızda şeref sahibi olmak ne de size hükümdar olmak için getirmedim. Fakat Allah beni size elçi olarak gönderdi ve bir kitap indirdi. Bana size bir müjdeci, bir korkutucu olmamı emretti. Şayet bu getirdiğimi kabul ederseniz bu sizin dünya ve ahret nasibinizdir. Şayet reddederseniz sizinle aramda hükmedene dek Allah’ın takdirine sabrederim.’’ ( Siret-i İbnHişam )
İnsanlık, tarih boyunca İslam gibi gerçekçi özellikleri bulunan bir metot tanımamıştır. Sözünü söylemeye belki de hiç gerek yoktur… İslam insan yaşamının yönünü değiştiren, insan toplumundaki tüm cahili düşünce, ahlak ve inançlarını yerle bir eden kapsamlı, köklü bir devrim gerçekleştiren ‘’yegane‘’ metottur.
İslami metot ‘’soyut’’ teoriler sınırını aşmış; prensipleri insanların yaşadıkları, tarihin kaydettiği, bir çok tanık ve olayların ispat ettiği yaşamsal bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır ….
MEHMET ESEN
