Deniz Özdemir Yıllarca Ali, Veli, Mehmet gelmesin diye Şer’i aҫıdan hiç bir delili olmayan, bozuk anlayışla ve toplumsal huzuru sağlamak adına (!) sistemle birlikte çalışan, İslami siyasi partiler veya cemaatler kardan fazla zararları olmuştur.
Yıllar önce Milli Görüş’ün iҫindeyken ”Şeriat” sloganları ve “Amerika’dan dost olmaz” diyen ve şuan demokratlaşma adına ve Amerika’yla bir elmanın öbür yarısını paylaşan, önceki partilerden dahi önde giden AKP hükümeti bir gün olsun olaysız bir gün geçirmiş olmasın.
Dünyanın ve Türkiye´nin en ılımlı iki grubun birbirleriyle bu günlerde çekişmelerine şahit olduk. Her iki grubun ”Demokrasi” adına her şeyi yapmalarına rağmen anlaşamadıklarını görüyoruz.
Maalesef şuan baktığımız zaman her iki grubun yapmak istedikleri şey Demokrasiyi hakim kılmaktır. Bununla birlikte dünyevi çıkarlar ve arzular baş gösterdi. Maalesef İdeolojik (İslam) değişimi olmayınca, çıkar ve menfaatler çatışması kaçınılmazdır. Toplumda bir ҫözüm sunulacağı yerde, karşılıklı bir savaş oluşacaktır.
Şüphesiz değişimi ele aldığımız zaman değişim; insan aklına kanaat getiren insan fıtratına uygun ve kalbine itminan kazandıran doğru bir akide üzerine bina edilmiştir. İşte bu akide, özelliği itibari ile hayat, evren ve insana ilişkin doğru bir düşünce ve cevabı veren İslam ideolojisidir.
Maalesef üzerinde bulunduğumuz ideoloji kapitalizm ideolojisi olduğu iҫin çıkar ve menfaat çakışması kaçınılmazdır. Yanlış akide üzerine bina edilmiş bir ideoloji ne insanları ne sahih ҫözüme nede bir uzlaşmaya götürür. Böylesi bir ideoloji ancak bir takım problemleri ve bunalımları bünyesinde barındıran sistemle birlikte çıkar ilişkisi doğurur.
Devlet ve sistem çıkarlarını ayakta tutmak iҫin arkadaş olduklarında bir çıkar ilişkisinden sonra düşman kesile biliyor. Sistemin bekasını ayakta tutmak iҫin Allah tarafında hiҫ bir günahları olmayan Müslümanları dahi içeriye atılabiliyor.
Eğer söz konusu akide -ki ideolojinin dayandığı temel düşüncedir. Bu düşünce bozuk, yanlış ve demokrasi düşüncesi olduğu iҫin o akideden çıkacak olan sistemlerin yanlış ve bu tür sorunların çarpık olması da gayet doğal bir sonuçtur ve bu sorunları geçmişte olduğu gibi bir ҫok cemaatlerde gördük ve çoğu da aralarında bölündüler.
İslâm’ı uygulama metodunun ihmal edilmesi, İslâm’ın önemli bir kısmından vazgeçilmesi demektir ki bunu yapan kimse günahkar sayılır ve Allah tarafından hesaba çekilmesini gerektirir.
İbn-i Abbas’tan rivayet edilen bir hadiste Allah Resulü şöyle buyurmuştur:
“Her kim insanları hoşnut etmek pahasına Allah’ı kızdırırsa, Allah ona hem kendi öfkesini indirir hem de Allah’ı kızdırmak pahasına hoşnut ettiği insanların öfkesini üzerine çeker. Her kim de insanları kızdırmak pahasına Allah’ı hoşnut ederse, Allah ondan hem kendisi hoşnut olur hem de Allah’ı hoşnut etmek pahasına kızdırdığı insanları ondan hoşnut eder. Hatta o insanın hem kendini, hem sözünü, hem de amelini kendisine kızan o insanların gözüne güzel gösterir.”
Bu iki tarafında yaptıkları meydandadır, Allah’ı razı etmekten uzaktırlar. Her iki tarafta dünyalık menfaatler elde etmenin peşindedir. Bu yol üzere devam ettikleri sürece de Allah’ın öfkesini üzerlerine çekmeye devam edecektir.