Home / News / YAZARLAR / Tahir Şanlı / DARBE BU DEVLETİN GENLERİNDE VAR!
islam devleti default

DARBE BU DEVLETİN GENLERİNDE VAR!

Tahir Şanlı

Günlerdir Cemaat-AKP kavgası konuşuluyor, tartışılıyor, çeşitli bakış açısından meseleye yorumlar getiriliyor. Fakat nedense bu devletin gerçek yapısından bahsedilmiyor. Bu devletin kuruluşunda darbe vardır. Değişen dönemlerde sık sık darbe izlerine rastlanır. İlk darbeden kısa özetler şöyledir:

“Mustafa Kemal burada hazır bulunuyordu. Onların ittifakla meseleyi redde karar verdiklerini görünce kızarak yerinden fırladı, bir sandalyenin üzerine çıktı. Haykırarak toplantıda bulunanların münakaşasını kesip şöyle dedi:

“Efendiler! Osmanlı Sultanı, hakimiyetini milletten kuvvetle almıştır. Millet de onu ondan kuvvetle geri almaya azmetmiştir. Saltanatın mutlaka Hilâfet’ten ayrılıp kaldırılması lazımdır. Siz kabul etseniz de, etmeseniz de bu olacaktır. Çaresiz bazılarının başları da bu arada kesilecek!”

Sonra Meclis teklifi münakaşa etmek için toplandı. Ezici ekseriyet teklifin kabul edilmemesini istiyor ve teklifin aleyhinde olduğu görülüyordu. Hatta Mustafa Kemal’e de aleyhtar oldukları görülüyordu. O, bunu anlayınca ve kararların aleyhinde alınmaya başladığını, kendisinin terk edilip ezici ekseriyetin karşısında olduğunu gördüğünde, özel yardakçılarını etrafına topladı. Bir defa daha reye sunulmasını istedi. Bazı mebuslar isim zikrederek ikinci defa görüşe konulmasına itiraz ettiler. O bunu reddetti. Etrafındaki yardımcıları hakikaten silahlanmışlardı. Onlar ellerini tabancalarına atınca Mustafa Kemal, tehdit ederek şöyle bağırdı: “Ben inanıyorum ki, Meclis bu teklifi ittifakla kabul edecek. Elleri kaldırarak oylama kafidir.” Bu sırada teklif oylamaya sunuldu. Bir kaç kişiden başka ellerini kaldıran yoktu. Fakat Reis; “Meclis teklifi ittifakla kabul etmiştir.” diyerek neticeyi ilan etti. Mebuslardan bazıları sıraların üzerine çıkarak; “Bu doğru değildir. Biz kabul etmiyoruz.” diye itiraz ettilerse de, Mustafa Kemal’in adamları onlara; “Oturun, susun!” diye bağırdı. Ortalık karıştı, sesler yükseldi. Sonra oturum dağıldı.” (Hilafet Nasıl Yıkıldı Abdulkadim Zellum s.183)

Evet, ilk darbe Hilafete karşı yapılmıştır. 27 Mayıs 1960 Darbesi,12 Eylül 1980 Darbesi,28 Şubat Darbesi,27 Nisan E-Muhtırası… darbeler sürecinden bazılarıdır.

Eğer insanlar kendilerine hükmeden devletin yapısını belli bir mikyas/ölçü (bu mikyas İslam’dan başkası değildir) üzerinden değerlendirirse bu günkü olaylarında içyüzünü de anlamış olurlar.

Bu devlet İslam ümmetinin birlikteliğini ayakta tutan Hilafetin kaldırılmasına imza atan bir yapısı vardır. Belki bu cümle hafif kalır. Bu devlet Hilafetin kaldırılması için darbe ile başa gelen bir devlettir. Yani darbe bu devletin genlerinde vardır.

Ayrıca şu iki ana hususu göz önünde bulundurmak gerekir. Birincisi; kapitalist devletler insan fıtratına uygun olmadıkları için dönem dönem sorunlar yaşarlar. Bu sorunlarını batılı ülkeler ekonomik krizlerle üstünü örterek örtbas etmeye çalışırlar. İkincisi; İslam beldelerinde bulunan batı yanlısı uydu devletler de ise bu sorunların darbelerle geçiştirildiğini geçen süreç içerisinde gördük. Bu darbeler (önceleri) genelde askeri görüntü sergileyen bir yapıya sahipti. Dünyada değişen bazı nedenlerden dolayı darbeler artık sivil darbe veya postmodern darbe olarak nitelendirilmektedir.

Bu kısa izahtan sonra yeniden son gelişmelere odaklanacak olursak Türkiye’de yaşanan son olayların devletin darbe girişimlerinin izlerini üzerinde taşıdığını görürüz.  Bu gidişatta (sürecinde) bunu tetikleyen birçok faktörler olabilir. Fakat ana faktörler genelde değişmezler. Bunlardan bazıları şunlardır.

1- Hukuk tıkanmıştır. 12 Eylül 1980 darbesiyle hazırlanan 1982 Anayasası artık günün problemlerine çözüm üretememektedir. Yani hukuk tıkanmıştır. Yasalar delik-deşik olmuştur. Mecliste anayasa konusunda uzlaşmaya varamadan anayasa komisyonu dağılmıştır. Sonrasında olacak olan (tahminen) AKP’ hazırlatmış olduğu anayasa bir referandumla yürürlüğe girebilir.

2- Ekonomik sorunlar gün geçtikçe ağırlığını göstermeye başlamıştır. Her ne kadar toz-pembe gözükse de TL’ye olan devlet baskısı, sanal alanda TL’nin döndürülmesi, döviz kurlarının belli bir ayarta tutulması, dış sermayenin Türkiye ekonomisini elinde bulundurması, Halk Bankası üzerinden yürütülen kontrol dışı dönen sermaye ve burada ki Cemaat yapılanması vs… krizi tetikleyen nedenlerdendir.

3- Devlet kademelerinde sivrilen uçların devlete tehlike arzetmesi. Bir dönem Cemaatle/Fethullah Gülen Cemaati Ergenekon yapılanmasını bertaraf eden devlet Cemaatin devlet kademelerindeki derin yapılanmaları karşısında tehlikeyi sezmiştir. Bundan öncede dönem dönem devlet sivrilen uçları darbelerle veya değişik yollarla etkisiz hale getirmiştir. Daha önce milliyetçi kesimle solcu kesime yapıldığı gibi…

4- Menfaat çekişmesi sınır tanımaz bir ilkeye sahiptir. Menfaat çerçevesinde Devlet-Cemaat ilişkisi de böyledir. Devlet menfaati gereği bir dönem Cemaatten faydalanmıştır. Bu dönem içerisinde Cemaat bu güne kadar elde edemediği fırsatları elde etmiştir. Medyada, emniyette, ekonomide, hukuk alanında, eğitim kadrolarında yerleşerek etkin olmaya başlamışlardır. Menfaatte sınır tanımamazlık iştahlarını kabartmış olmalı ki devlette birçok kadroda etkin olma istekleri artmıştır. Devlet bu tehlikenin farkında olmasına rağmen Ergenekon yapılanmasının kırıldığından emin olmak istiyordu. Sona yaklaştıkları bir süreçte Cemaatin istekleri ve etkileri hissedilir bir şekilde ortaya çıktı.

İşte sıraladığımız bu hususlar bu ülkede bardağı taşıran meselelerdir. TC’nin devlet geleneği bu olaylar karşısında harekete geçirilmiştir. Ve darbeyi bu sefer asker değil Tayyip Erdoğan yapmıştır. Her ne kadar basında “Cemmaat Darbesi” diye söz edilse de darbeyi yapan Tayyip Erdoğan’dır. Çünkü burada Cemaat kazanan değil kaybedendir. Kazanansa Tayyip Erdoğan’la devletin kendisidir. Öyle ki; yukarıda saydığımız hususların hepsine müdahale gelmiştir. Ekonomi, emniyet, hukuk ve devletin menfaatleri yeniden dizayn edilmeye başlanmıştır.

Her ne kadar uydu devlet olsa da yörüngesinde olduğu devletin menfaatlerine dokunmadığı müddetçe sorun yoktur demektir. Şu ana kadar da Amerika’dan tepkisel politik bir girişimin olduğunu görmedik.

Aynı şekilde devletin otoriter gücü olan askerlerden de (28 Şubatta olduğu gibi) herhangi bir girişimin izlerini göremedik. Hatta açıklamalarında siyasi sürece müdahale etmeyeceklerini açıkça beyan ettiler. Ayrıca Tayyip Erdoğan böylesi bir gücü arkasına almadan yargıda ve emniyetteki yapılanma ile mücadele etme cesaretini gösteremezdi.

Bütün bunlar gösteriyor ki böylesi bir devlette sorunlar hiçbir zaman bitmeyecek, menfaat çatışması dönem dönem bu halkın karşısına çıkacaktır. Çünkü bu devlet İslam’ı ve ümmetin İslam’la olan alakasını dışlayarak kurulmuştur. Temelinde İslam olmayan bir yapılanmada menfaatler vardır. Bu da bu memleketi ileriye değil geriye götürecektir.

 Bu gibi süreçlerden kurtuluşun tek reçetesi Raşidi Hilafet Devletinden başkası değildir.    

Ayrıca...

Merhamet Kaynağımız Sadece İslam Olmalıdır -2-

-İnsanlara nispet edilen merhamet: İnsanın içgüdülerinde zalimliğe yönelik meyiller olduğu gibi merhamete yönelik meyillerde vardır. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir