589 aracı yakan, 409 binayı tahrip eden Gezi çapulcuları serbest, Kutlu Doğum etkinliği düzenleyenler ile hilafet isteyenler ise tutuklu…
KENAN KIRAN / FAHRETTİN DEDE – Gezi eylemlerinde 589 aracı yakan, 409 binayı tahrip eden, yollara barikat kuran, Başbakanlık Çalışma Ofisi’ni basmak isteyen Gezi çapulcularını tamamını serbest bırakan paralel yargı; düşüncelerini açıklayan İslami duyarlılığa sahip kişileri tutuklu yargılıyor.
KUTLU DOĞUM ETKİNLİĞİ DÜZENLEYENLER DE TUTUKLU YARGILANIYOR
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de İslami duyarlılığa sahip derneklere yapılan baskınların arkasında paralel polis ve hakimlerin olduğu ifade ediliyor. Kutlu Doğum etkinlikleri düzenlemek paralel yargıya göre suç sayılıyor.
GEZİCİLER SERBEST, HİZBU’T TAHRİR SANIKLARI TUTUKLU YARGILANIYOR!
Hizb-ut Tahrir’in, terör örgütleri listesinde olmadığına ilişkin resmi yazı ve mahkeme kararlarına rağmen 486 kişi sadece hilafeti istediği gerekçesiyle yargılanıyor. Yargılamalar neticesinde sanıklar hakkında istenen bin 591 yıl hapis cezası onaylandı, devam eden yargılamalarda ise sanıklara 994 yıl hapis cezası isteniyor.
KAR: “DÜŞMAN CEZA HUKUKU İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Hizb-ut Tahrir İstanbul Temsilcisi Araştırmacı Yazar Mahmut Kar, Hizb-ut Tahrir’in düşman ceza hukuku ile karşı karşıya olduğunu söyledi.
Kar, Türkiye’de yargı sisteminin bağımsız olmadığını belirterek, “İslami devlet yönetimi olan Raşid-i Hilafet talebini dile getirdiği için Hizb-ut Tahrir üyeleri hakkında, 2001’den 2013 sonuna kadar, bin 600 yılı Yargıtay aşamasında, 900 yılı Ağır Ceza Mahkemelerinde olmak üzere toplam 2500 yıllık ağır ceza ile yürütülen hukuksuz yargılamalar hâlâ devam etmektedir” dedi.
“GEZİ PARKI OLAYLARINDA YARGILANANLARIN TAMAMI SERBEST”
Mahmut Kar, şunları söyledi: “Cebir ve şiddet yöntemini asla kabul etmemesine, bu yöntem ile bugüne kadar hiçbir faaliyeti olmamasına, aksine fikri ve siyasi bir çalışma yapmasına rağmen Hizb-ut Tahrir böyle bir düşman ceza hukuku ile karşı karşıyadır. Bugün ise Gezi Parkı olaylarında güvenlik güçleri ve kamuya açık bir şekilde şiddetle mukabelede bulunanların tamamı mahkemeler tarafından serbest bırakıldı. Belki de yarın aynı mahkemeler bu dosyaları beraat kararları ile sonuca bağlayacak.”
Kar, yeniden yargılamaların sadece Ergenekon ve Balyoz davaları için geçerli olacağının konuşulmasının Türkiye’de hukukun kalmadığının ve samimi Müslümanlara karşı düşman ceza hukukunun işletildiğinin apaçık göstergesi olduğunu hatırlatarak, “Türkiye’deki yargının nasıl bir durumda olduğunu görmek ve anlamak için Hizb-ut Tahrir davalarına bakmak yeterlidir” ifadelerini kullandı.
YILMAZ: “PARALEL YAPI, DOĞU’DAKİ İSLAMİ DERNEKLERE DE KUMPAS KURMUŞ”
Paralel yargılanmanın bir muhatabı da Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesindeki İslami vakıflar oldu. Avukat Hüseyin Yılmaz, Akit’e yaptığı açıklamada, Diyarbakır ve bölgedeki diğer illerde gözaltına alınan İslami derneklere mensup şahısların da aynı kumpasa maruz kaldıklarını söyledi.
“İSLAMİ FAALİYETLERİ ABDESTLİ-NAMAZLI PARALEL POLİSLER BASTI”
Avukat Hüseyin Yılmaz, bölgedeki derin devlet yapılanmasının her dönemde el değiştirdiğini, son dönemde de bu yapılanmanın “paralel yapılanma” olarak tanımlanan yapılanma olduğunu belirterek, “Biz bölge insanı olarak yıllar boyu ‘görünen devlet’ ile görünmeyen devlet arasında kaldık. ‘Görünmeyen devlet’ dediğimiz derin devlet zaman zaman renk değiştirdi. Bazen aşırı sol oldu, bazen Perinçek’in ekibi oldu, bazen da Ağar’ın ekibi oldu. Paralel Devlet’in de bunların benzeri olması söz konusu” dedi.
AK Parti hükümetinde Gülen Grubu’na yaklaşımın son dönemde değiştiğini kaydeden Hüseyin Yılmaz, “Milletimiz, bu kurumların başına namazlı-abdestli insanların gelmesini ‘normalleşme’ olarak algıladı. Ama paralel yapılanma son derece yanlış bir uygulamadır. Bir tane devlet olur, bir tane polis olur. Emniyet, emniyeti sağlayan demektir, vatandaş emin olmalıdır” diye konuştu.
ÖRGÜT YOK AMA CEZA VAR
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Örgütün bugüne kadar herhangi bir silahlı eylemine rastlanılmamıştır” yazısı, Adana 2. Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin “Örgüt, terör örgütü tanımına girmiyor” şeklindeki kararı, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcısının “Örgüt silahsız” şeklindeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na temyiz başvurusuna rağmen 486 kişi Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddiasıyla yargılanıyor, hapis cezası alıyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahkemelerin Hizb-ut Tahrir oluşumun silahsız olduğuna yönelik tespitlerine rağmen; “örgütün Hilafet devletinin ihdasından sonra, Hıristiyan devletlerini cihat yolu ile kurulan hilafet devletine dahil etmek amacıyla silahlı mücadelenin başlayacağı” görüşünde…
Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise; Hizb-ut Tahrir’in terör örgütü niteliğinde olduğunun gözetilerek sanıklara ceza verilmesini istiyor. Mahkemeler; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin ihtimale dayalı görüşlerine dayanarak sanıklara ceza vermek zorunda kalıyor.
HİZBU’T TAHRİR’E ‘NİYET’ CEZASI
Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahkemelerin Hizb-ut Tahrir oluşumunun silahsız olduğuna yönelik resmi
yazılarına rağmen, İslâmi duyarlılığa sahip kişilere ceza yağmaya devam ediyor. Yargıtay; Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddiasıyla yargılanan 22 sanığa verdiği toplam 41.5 yıl hapis cezasını onadı. Köklü Değişim Dergisi tarafından 26 Temmuz 2009 tarihinde İstanbul Hakkı Beşer Spor Kompleksi’nde gerçekleştirilmesi planlanan program nedeniyle güvenlik güçleri tarafından 23 ilde
operasyon gerçekleşmiş, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi; Hizbut Tahrir’e üyelik suçlamasıyla gözaltına alınan 3 kişiye 7,5’er yıl, 19 kişiye 1’er yıl hapis cezası vermişti.
Yeni akit