Sisi, ”Bugün Efendimize salavat getirdiniz mi” poster ve afişine bile savaş açmaktadır.
Hiç şüphesiz bu rejim, yeni makyajlar yapılarak eski Savunma Bakanı Orgeneral Abdül Fettah el-Sisi başkanlığında ortaya çıkan eski rejimin ta kendisidir. Sloganlar aynı sloganlar. Sadece dozajı yüksek, bu da mevcut rejimin, bir takım sorunlar yaşamasından kaynaklanıyor. Örneğin “Teröre karşı savaş”, Mübarek döneminin sloganıdır. İktidarı dönemi boyunca “terörizmle” mücadele konulu uluslararası konferans düzenlenmesi için dünyaya sürekli çağrıda bulundu. Önceki rejimlerde olduğu gibi Mısır, hâlâ Amerikan vesayeti altında acı çekmektedir.
22 Haziran’da John Kerry, destek gösterisinde bulunmak amacıyla Mısır’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ki böylece aralarında kısa süreli gerginlik yaşandığını düşünen insanları kandırılabilsin. Oysa tüm hızıyla Yahudilerle güvenlik koordinasyonu sürüyor. Sanki Yahudi devletinin güvenliği, eski-yeni rejimin stratejik hedefi haline geldi. Ama daha da kötüsü, bu dönemde uygulanan eşi benzeri görülmemiş baskı, Mısır halkının yıllarca uğradığı baskının kat kat ötesine geçti. Tutuklamalar diz boyu. Bugün düşüncesizce ve kanıtsız toplu idam cezaları veriliyor. Daha önce dünyanın hiç bir yerinde görülmeyen sert kararlar alınıyor.
21 Haziran Cumartesi günü Minya Mahkemesi, Müslüman Kardeşler’in lideri Muhammed Bedii de dâhil olmak üzere devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi taraftarlarından 183 kişi hakkında idam cezası verdi. Rejim, o kadar çok korku ve panik içindedir ki “Bugün Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e salavat getirdiniz mi” poster ve afişine bile savaş açmaktadır. Cami ve zaviyeleri kapattı. Ezher âlimlerinin minbere çıkmalarını yasakladı. Uydu kanallarında İslam’ın hükümlerine karşı çok ağır hiciv ve hakaretler yapılmaktadır. Ümmetin tarih ve Hadâratı’na söylemedik şey bırakmadılar. Yavaş yavaş bu yeni rejim, önceki zorba rejimlerin yaptıkların çok daha fazlasını yapmaktadır.
Mevcut rejim, herhalde selefleri gibi bu ümmetin ölmüş olduğunu düşünüyor. Öyle düşünüyorsa boşunadır. Gerçek şu ki bu ümmet asla ölmez. Evet, hastalanabilir ama asla ölmez. Ümmet, yıllarca zulüm ve zalimlere karşı sustu. Ama artık korku engeli kırıldı. Bin Ali, Mübarek, Kaddafi ve diğerlerini deviren bir ümmet, artık tüm zalimleri devirebilir. İşte şimdi onların yerlerinde oturan zalimler, öncekilerden ders çıkarmamışlar. Aksine daha önce görülmemiş kibir ve gurur içinde onların yürüdükleri yoldan yürüyorlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَسَكَنْتُمْ فِي مَسَاكِنِ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ وَتَبَيَّنَ لَكُمْ كَيْفَ فَعَلْنَا بِهِمْ وَضَرَبْنَا لَكُمُ الْأَمْثَالَ “Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara ne yaptığımız ise size belli olmuştu. Size misaller de vermiştik.” [İbrahim 45] Yani siz, sizden önceki ümmetlere ne yaptığımızı gördünüz. Buna rağmen onlardan ibret almadınız. Onlara yaptıklarımızdan dersler çıkarmadınız. Çevrelerindeki tortulaşmış münafıklar, onlara izzet ve efendi olduklarının vehim ve hayalini verseler de, gerçekte zalimler zihinsel olarak zafiyet ve stres altındadır. Hilafet Devletinde Allah’ın Şeriatı ile hükmetmedikleri sürece nasıl izzetli olabilirler ki? İzzet ve onur arayanlar Allah’ın Şeriatı ve O’nun devletine baksın, keşke bunun farkında olsalardı.
Ümmet, İslam dışında bir alternatifi asla kabul etmez. Hilafet dışında da bir sistemi asla kabul etmeyecektir. Rabbinin Kitabı ve Rasûlü’nün Sünnetinden çıkarılan bir anayasa altında yepyeni bir sabahta uyanana kadar ümmetin hareketi asla durmayacaktır. Ümmet, takvalı ve tertemiz, gerçekten arkasında savaşabileceği ve korunabileceği bir Halifeye biat edince, bu hareketlilik sona erecektir. Bu, Allah’a zor değildir.
حَتَّى إِذَا فَرِحُواْ بِمَا أُوتُواْ أَخَذْنَاهُم بَغْتَةً فَإِذَا هُم مُّبْلِسُونَ فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُواْ وَالْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
“Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.”
Hizb ut tahrir medya ofisi