İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn.
yüp Bengtsson, bundan tam 10 yıl önce Rødovre’de bir apartman dairesinde şehadet getirerek İslam’a girdi ve o günden sonra etrafındaki herkes için ilham kaynağı oluverdi. Onun şahadetinin ne kadar samimiyet yüklü olduğu İslam’ı seçtiği ilk günlerinde açığa çıktmıştı. Nitekim şehadet getirdikten sonra ilk işi nasıl namaz kılacağını ve nasıl dua edeceğini öğrenmek olmuştu.
Danimarka’da yaşayan Müslümanlara ve İslam’a ağır saldırılar yapıldığı, Danimarka toplumunun korku ve nefret ile dolu olduğu bir zamanda Eyüp Bengtsson tüm bunlara meydan okurcasına hakikati kendine yaşam tarzı olarak seçti.
Esasında dünya nimetleri onun ayaklarına serilmişti. Müzik kariyerini ve tüm dünya nimetlerini elinin tersiyle iterek Allah’ın ipine sarıldı hem de sımsıkı…
Müslüman olduktan sonra hiç boş durmadı. Hizb-ut Tahrir’e girdi ve sadık bir üyesi oldu. İnsanları İslam’a davet etmekten geri durmadığı gibi Hilafet’in yeniden hayat bulması için de tüm gücüyle çalıştı. Allah’ın vadine tereddüt etmeden güvendi. Hilafetin ve ardından zaferin geleceğine olan sarsılmaz inancıyla herkesi Hilafeti yeniden tesis etme noktasında teşvik etti.
2013 yılında tam da mübarek Ramazan ayında kanser olduğu anlaşıldı. Hastalık bedenini zayıf düşürüp acıları dayanılmaz olduğu anlarda dahi onun tek sözü Allah’a hamd etmek oldu: “Elhamdulillah”
Hastalığının ilerlemiş olmasına rağmen Eyüp hacca gitme noktasında ısrarlıydı. Bedeni kendini taşımaktan aciz olmasına rağmen kalbi ve aklı her zamankinden daha güçlüydü.
Hacca gitti ve orada bir kez daha temizlendi. Hac dönüşü tertemiz bir şekilde Rabbine kavuştu.
O, 31 yaşında bir mühendis idi. Hizb-ut Tahrir üyesi olarak Allah’a hizmet ederek gençliğini geçirdi. Allah Subhanehu ve Teala’dan kardeşimize rahmetiyle muamele etmesini ve muhasebe etmeden cennetine kabul etmesini niyaz ederiz.
Rabbimiz ailesine ve çocuklarına sabr-ı cemil ihsan etsin.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciûn.
Koklu degisim