“İslam Nizamı” isimli Kitap’tan dolayı tutuklanıp Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı cezaevine gönderilen Ayhan Aladağ yaşadığı hukuksuzluğu anlatan bir mektup gönderdi
Erzurum’da yaşayan 4 çocuk babası Ayhan Aladağ, geçtiğimiz ay aracında Hizb-ut Tahrir neşriyatı olan “İslam Nizamı” isimli kitaptan dolayı tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Aladağ yaşadığı hukuksuzluğu anlatan bir mektup gönderdi.
İşte Ayhan Aladağ’ın başından geçenler;
Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam O’nun şanlı Rasulüne, ashabına, ehline ve Rasul’un metodunu takip edenlerin üzerine olsun.
Ben Ayhan Aladağ, Erzurum Abdurrahman Mahallesinde ikamet etmekteyim. Bana uygulanan haksız muameleden söz etmeden önce şu an için yaşadığım duyguları sizinle paylaşmak istiyorum. Muhakkak sizin de mutlu ve güzel bir yuvanız vardır. Benim de sizinki gibi mutlu bir yuvam vardı. Eşim ve dört çocuğumla birlikte güzel bir hayatım… En büyük kızım Zeynep ilkokul birinci sınıfa yeni başlamıştı. Onu her gün okula ben götürüp getirirdim. Ancak kızım son bir aydır her akşam okul çıkışı babam beni almaya gelmiyor diye ağlıyor. Bir akşam karanlıkta okul önünde oturup yine ağlamış Allah’a şükürler olsun ki öğretmeni kızımı fark edip evimize getirmiş. Annesi götürüp getiremiyor çünkü Fatma Nur, Hamza ve Mus’ab’a bakmak zorunda.
Bir baba için herhalde en zor şey ailesinin mağduriyetini demir parmaklıklar arkasında seyretmek olsa gerek. Kimileri bu sözleri ajitasyon olarak algılayacak olsa da bu atmosferde bu duygu hâkim işte…
Cezaevine giriş hikâyeme gelirsek; 02.03.2015 tarihinde sabah evimden çıkıp işime giderken polis ekiplerinin rutin kontrolü esnasında aracımda Hizb-ut Tahrir Neşriyatından olan “İslam Nizamı” isimli kitabında bulunduğu birkaç kitaptan dolayı gözaltına alınarak Terörle Mücadele Şubesine götürüldüm. Şubede benimle muhatap olan memurlar “Seni birazdan sorgulayıp göndereceğiz” dediler. Ancak mesai bitimine kadar bırakılmam gerekirken Tem Şube polisleri “Savcı bey sizi görmek istiyor” diyerek beni savcının makamına götürdüler.
Bu arada Erzurum Barosundan bir avukat gönderdiler. Avukat “Kitapların içeriğinde şiddet içeren bölüm var mı?” diye soru yöneltince, bende kendisine olmadığını, toplumu kalkındırma ile alakalı fikirleri beyan eden içeriğe sahip olduğunu beyan ettim.
Daha sonra savcı ile görüşmek üzere yanına çıkarıldım. Savcı direk olarak “Hizb-ut Tahrir silahlı terör örgütüne üye misin?” sorusunu yöneltti. Ben de kendisine herhangi bir silahlı terör örgütüne üye olmadığımı belirttim. Hizb-ut Tahrir silahlı bir terör örgütü değildir aksine fikri ve siyasi bir partidir diye ekledim. Sözlerimi dikkatle dinleyen savcı bu kısa konuşmanın ardından beni nöbetçi mahkemeye sevk etti. Sevk esnasında yanımda bulunan Avukat Bey “Sayın Ayhan Aladağ ortada herhangi bir suç unsuru yok nöbetçi mahkeme sizi serbest bırakacaktır dedi.” Yanımızda bulunan Tem Şube Ekip Amiri ise avukatıma fısıldayarak “kesinlikle tutuklanacaktır” dedi. O an anladım ki minareyi çalanlar kılıfını hazırlamışlar.
Nihayetinde Nöbetçi Mahkemeye çıktım. Hâkime hanım; “Hizb-ut Tahrir silahlı terör örgütüne üye misin?” diye sordu. Bende Savcı beye verdiğim beyanların aynısını kendisine tekrar ettim ve aracımda bulunan kitaplar ile alakalı ekledim; aracımda mevcut olan “İslam Nizamı” isimli kitap herhangi bir şekilde silahı ve cebiri teşvik eden bir içeriğe sahip değildir. Aksine toplumu kaldırmanın nasıl olması gerektiğini anlatan ve bunun fikri bir mücadeleden geçtiğini ısrarla vurgulayan bir kitaptır dedim. Hâkime hanım beni dinledikten sonra suç delili olarak gösterilen kitaplara tek tek göz attı. Ne söyleyeceğini kendisi dahi bilemediğinden dolayı katibe önce yazdırıyor sonra da yazdırdığını tekrar sildiriyordu. Nihayetinde kâtibine yönelerek; “… Silahlı terör örgütü Hizb-ut Tahrir’e üye olmaktan Ayhan Aladağ’ın tutuklanmasıa karar verilmiştir.” diye yazdırdı. Tekrar söz aldım ve Hâkime hanıma seslenerek “Siz adaletle hüküm vermek zorundasınız! Elinizde benim bilmediğim silahlı terör örgütü eylemleri mi söz konusu? Yoksa siz delilden yoksun bir şekilde beni tutuklama planları mı yapıyorsunuz” dedim. Hâkime hanım, bütün yasal haklarımı kullanmamı, itiraz dilekçesi yazmamı ama tutuklanmam gerektiğini söyledi. İşte bu şekilde adaletsizce bir yargılamaya tabi tutuldum.
Tutuklanmamın ardından Erzurum H Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı cezaevine gönderildim. Buradan yazdığım bütün itiraz dilekçelerimde; “kitapların İslami kitaplar olduğunu, cebir ve şiddeti teşvik edecek hiçbir ibarenin bulunmadığını, herhangi bir silahlı terör örgütüne dair eylemimin olmadığını, şahsıma yapılan zulmün gerek TCK ve CMK’nın gerekse AHİM’in kanunlarına aykırı olduğunu belirttiğim halde, bana gelen cevap “Cumhuriyet Baş Savcısının reddi ile tutukluluk halinin devamına…” şeklinde oldu.
13.05.2015 tarihinde mahkemem olacak ancak nasıl bir yargılanma olacak doğrusu hiç bilmiyorum. Güvensizlik had safhada. Yasa belli, kanun belli, beni yargılayacak olan hakimler delil olmadan hangi suçtan beni yargılayacaklarını inanın bilmiyorum. Sanki kendilerine gelen bir emir var ve bu emre göre hareket ediyorlar.
Daha da garip olan şu; İçinde Allah’ın emirlerini barındıran, Allah Rasulünün hayatını anlatan kitapları okumamdan ve Allah’ın dinini yaşamak isteyişimden beni engelleyenler kafir değil Müslümanlar olmasıdır. İşte beni en çok üzen bu durumdur. Elinden dilinden emin olmadığımız Müslümanlar tarafından zulme uğruyoruz.
Ya Rabbi, sana icabet edenleri cezaevine atmak isteyenleri ıslah et. Onları senin hidayetine mazhar kıl. Ey Rabbimiz, Ümmeti Muhammedi razı olduklarına yönlendir. Bizleri nusretine nail kıl. Ey merhametlerin en merhametlisi, mazlumlar olarak yalnız sana yalvarıyoruz. Yalnız senden yardım diliyor ve yalnız sana sığınıyoruz. Senin dergahında sana yakarıyoruz. Ya Rabbi, dinini muzaffer kıl, vaadini gerçekleştir. Hamd yalnız sanadır.
Bana yapılan zulmü bu mektup ile kamuoyuna duyurmayı istedim.
Es selamu aleykum ve rahmetlullahi ve berekatuhu.
28 Mart 2015
Ayhan Aladağ, Erzurum Yüksek Güvenlikli H Tipi Ceza İnfaz Kurumu.
kokludegisim.net