بسم الله الرحمن الرحيم
Soru Cevap
Libya’daki Son Siyasi Gelişmeler
Soru:
Libya’da olup bitenler gerçekten dikkat çekicidir. Bir yandan gözle görülür şekilde askeri operasyonlar artarken, diğer yandan Fransa, Cezayir, Fas ve Libya görüşmeler yürütüyor. Bunu nasıl açıklayabiliriz? Birbirine zıt gibi görünen askeri operasyon ile görüşmeler, Amerika ile Avrupa’nın Libya’daki çatışmasının bir sonucu diyebilir miyiz? Örneğin Güvenlik Konseyi kararı ile bir askeri müdahale olabilir mi? Yoksa bu çok uzak ihtimal mi? Bir çözüm bulmak için taraflar arasında görüşmeler devam edecek mi? Görüşmeler, çatışan tarafları tatmin edecek bir çözüme götürebilir mi? Allah Subhânehu ve Teâlâ mükâfatınızı artırsın.
Cevap:
Birincisi: İkinci Dünya Savaşı’ndan beri Libya siyasetinde özellikle de Kaddafi iktidarında etkin olan İngilizlerdir. Kaddafi’nin kırk yıllık iktidarı döneminde siyasi ortam İngilizlerin siyasi ajanlarıyla dolup taştı. Amerikan ajanları neredeyse yok denecek kadar azdı. Dolayısıyla Amerikalılar, İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne kadar Libya’ya sirayet edemediler. Avrupa nüfuzunu özellikle de Libya yönetimi üzerinde hâkim olan İngiliz nüfuzuna darbe indiremediler. Durumu kontrol altına alamadılar ve Libya yönetimini ele geçiremediler. Saha da çalışacak ajan bulamadılar. Bu yüzden yirmi yıldır Amerika’da ikamet eden ajanları Halife Hafter’i ithal ederek sahaya sürdüler. Kaddafi’ye karşı devrim ateşinin fitili alevlendiğinde, devrim komutanı ya da devrimcilerin komutanlarından biri olsun diye Libya’ya yolladılar. İngilizler tarafından Genel Ulusal Kongre ve hükümet üzerinden kontrol edilen yeni rejime karşı 14 Şubat 2014’de direnişe geçmesi için tahrik ettiler. O da Genel Ulusal Kongre ve hükümeti devirmek için derhal çalışmaya koyuldu. Ama birçok yeri kontrol etmesine rağmen şuana kadar başarılı olamadı. Ardından Amerikalılar, ajanları Hafter aracılığıyla 25 Haziran 2014 yapılan genel seçimleri iptal etmeyi denediler. Ama ne yazık ki seçimler planlanan tarihte yapıldı. 06 Kasım 2014 tarihinde Libya Anayasa Mahkemesi 11 Mart 2014’de yayınlanan yedinci anayasal değişiklik uyarınca yeni Anayasa Bildirgesi’nin 30. Maddesinin 11. fıkrası gereği seçimlerin “Anayasaya aykırı” olduğuna dair bir karar yayınladı. Bu karar gereğince Libya Temsilciler Meclisi ile onun tüm kurumları feshedildi. Ancak Libyalı taraflar, bölgesel ve uluslararası güçler mahkemenin bu kararını tanımadılar. Bu yüzden biri Tobruk, diğeri Trablus’ta olmak üzere Libya’da iki hükümet ve parlamento kuruldu. Uluslararası ve bölgesel olarak Tobruk hükümeti ve parlamentosu tanınıyor:
– Tobruk hükümeti ve parlamentosuna hâkim olan Hafter’dir. Hafter, Tobruk hükümetini pek takmıyor. Hatta Hafter’in adamları, kendisinin izni olmaksızın Bingazi’yi ziyaret ettiği için Başbakan Abdullah Sini’yi protesto ettiler! Hafter’e bağlı güçler, Başbakan Abdullah Sini’yi taşıyan uçağın 05 Şubat 2015’de Bingazi’ye inişine izin vermediler. Hafter ile Sini arasında bir takım anlaşmazlıkların olduğu biliniyor. 05 Şubat 2015 tarihinde Afrika haber Portalı Libyalı yetkililerden aktardığına göre “Asker olan ve daha önce Savunma Bakanlığı yapan Başbakan Abdullah Sini ile Onur Operasyon komutanı General Hafter arasındaki anlaşmazlık, taraflar arasında yürütülen son arabuluculuk girişimlerine rağmen çıkmaza girdi. Abdullah Sini, Hafter’in yaptığı operasyonu askeri darbe olarak nitelediği için geçen yıl aralarında kriz patlak vermişti. İşte bu gerginliği gidermek için taraflar arasında arabuluculuk girişimleri olmuştu.” Bu gerginlik ve kriz 14 Şubat 2014’de Hafter’in harekete geçmesiyle patlak vermişti. Sini, 16 Mayıs 2014’de Hafter’in yeniden başlattığı ikinci hareketi desteklese ve onu Onur Operasyon olarak adlandırsa da, ancak Hafter, henüz Sini tarafına geçmiş değil. Hafter, Amerikan pohpohlamasıyla Cumhurbaşkanı olmak umuduyla Sisi’nin izinden gidiyor! Parlamentodan korgeneral rütbesiyle kendisini Libya ordusunun genel komutanı olarak atamalarını sağladı. Ardından 9 Mart 2015’de de yemin etti. Ayrıca Hafter yanlısı General Abdürrezzak el-Naziri de Genelkurmay Başkanı olarak atandı. Böylece Tobruk hükümeti üzerinde söz sahibi Amerika’dır.
-Genel Kongre ve Trablus hükümetine gelince, Ebu Sehmin ve yandaşları tarafından sevk ve idare ediliyor. Bunlar, Avrupa özellikle de İngilizler ile birlikte hareket ediyorlar. Hem bu grup hem de Genel Kongre içinde İngilizlerin kontrolünde olmayan Müslümanlar var. Ama yeterli siyasi uyanıklığa sahip olmadıkları için Avrupa’nın adamları tarafından kolayca istedikleri tarafa çekilebiliyorlar! Bu nedenle Genel Kongre ve Trablus hükümeti, Avrupa’nın kontrolü altında, yani İngilizlerin, biraz da olsa Fransa ve İtalya’nın hâkimiyeti altındadır.
Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz ki Libya’daki çatışma Avrupa ile Amerika arasındadır. Ama bu güçler, çoğunlukla yerel uşaklar üzerinden çatışıyorlar. Daha önce 03 Haziran 2014 tarihli Soru-Cevabımızda bu çatışmanın mahiyetini ve nasıl ortaya çıktığını detaylıca açıkladık. Onu Facebook sayfasında bulmak mümkündür. Dileyen oraya müracaat edebilir.
İkincisi: Askeri müdahaleye gelince, Amerika Libya’da yepyeni bir siyasi ortama muhtaçtır. Zira mevcut siyasi ortamın neredeyse tamamı İngiliz ajanlarıyla, onların etrafında pervane olanlarla, ya da siyasi ayak oyunları ve onun kötü sonuçlarından bihaber bazı İslami hareketlerin himayesi altında hareket edenlerle doludur. İşte bu nedenle Amerika, askeri operasyonlar üzerinden hareket ediyor. Bu nedenle Hafter gün yüzüne çıktı ve sonra da Mısır tarafından desteklendi. Hatta Obama, bazı durumlarda askeri operasyonlar için Kongre’den izin istedi. Bu izin ve onayın Libya ile ilgili olması uzak ihtimal değildir. Zira Libya’daki durum çok kritiktir. 23 Şubat 2015’de Reuters, Obama’nın Kongre’ye gönderdiği mektupta “Libya’daki durum, Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politika ve güvenliği için hâlâ olağanüstü tehdit teşkil etmeye devam ediyor.” dediğini aktardı. ABD Başkanı’nın Kongre’ye gönderdiği mektuptan Libya’da Amerika’nın durumunun çok kritik ve tehdit altında olduğu anlaşılıyor. Yani hem Amerika hem de ajanları Libya’da güçlü bir konumda değildir. Bu güç sadece Hafter hareketi ile temsil ediliyor ve başkent Trablus’tan kovuldular. Birkaç ay geçmiş olmasına rağmen hâlâ orayı geri almış değiller. Bingazi’yi de kontrol edemiyorlar. Bu yüzden askeri müdahale, Amerikan çıkarlarına hizmet eder ve hizmete devam etmeleri için de ajanlarını çıkmazdan kurtarır. Binaenaleyh bu şartlar altında Kıptiler Libya’da infaz edilince, Mısır hemen bu olaydan istifade etmek istedi. Terörle mücadele ve Kıpti vatandaşlarının öcünü almak bahanesiyle Libya’ya askeri müdahale için uluslararası yetki istedi. 16 Şubat 2015 tarihinde Mısır’ın hava saldırıları, Hafter ve yandaşlarına yeni bir ruh ve gayret kattı. Askeri müdahalenin rüzgârıyla gitgide güçlenmeye başladılar. Bu nedenle siyasi çözüm umutları da geri plana itilmeye başladı. Ancak krize askeri müdahalede bulunulmasına şiddetle karşı çıkan Avrupa ve alelacele İngiltere, Mısır’ın Libya’ya askeri müdahalesine karşı olduklarını açıkladılar. 19 Şubat Perşembe günü Cezayir ve İngiltere’nin Dışişleri Bakanları Cezayir’in başkentinde yaptıkları ortak açıklamada Libya’da askeri değil siyasi çözümden yana olduklarını teyit ettiler. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, Cezayirli mevkidaşı Ramtane Lamamra ile düzenlediği basın toplantısında, “Ben Libya’daki sorunun askeri operasyonla çözüleceğine inanmıyorum” dedi. Diğer tarafından ise Cezayir Dışişleri Bakanı “Biz, Libya’nın komşusu olmamız itibariyle sorunun değil, çözümün bir parçası olmak istiyoruz.” açıklamasında bulundu. [19.02.2015 Rusya el-Yevm]
İngiltere, Güvenlik Konseyi’nde askeri müdahale ya da Tobruk hükümeti ve Hafter ordusunun silahlandırılmasına muhalefet edenlerin başında geliyor. Libya’nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi İbrahim Debbaşi, Şarku’l Avsat gazetesine yaptığı açıklamada “İngiltere önderliğinde Güvenlik Konseyi’nin bazı üyeleri, uzmanlardan oluşan bir ekipten Libya ordusuna silah yasağını kaldırma anlaşmasının onayına muhalefet edenleri haklı çıkaran bir mesaj gönderilmesini talep ettiler” dedi. “Bunu, onlardan sıkıntıya bertaraf etmenin bir girişimi” olarak niteledi. Devamla Bakan, “İngiltere, Libya ordusunun, başkent Trablus’u kontrol altında tutan teröristler ve milisler ile meseleyi halletmesini istemiyor. Bu apaçık bir oyundur.” ifadelerini kullandı. [07.03.2015 Şarku’l Avsat] Nitekim Mısır’ın askeri müdahalesini reddeden İngiltere’nin tutumu ile Avrupa’nın tutumunun örtüştüğü ortaya çıktı. Hatta İtalya İçişleri Bakanı Angelino Alfano Amerika’yı memnun etmek için “Birleşmiş Milletler öncülüğünde sürece acil müdahale” çağrısında bulundu. [17.02.2015 el-Hayat] Avrupa’nın askeri müdahaleye karşı olduğu yönündeki kampanyası sonucunda Bakan yaptığı açıklamadan geri adım attı. Tunus Dışişleri Bakanı Tayyip Bakuç ile İtalyan mevkidaşı Paolo Gentiloni, Libya krizini sona erdirmenin yolunun rakip milisler arasında “uzlaşıdan” geçtiğini söylediler ve “En iyi çözümün askeri çözüm değil, siyasi çözüm olduğunu” vurguladılar. Tunus Dışişleri Bakanı Tayyip Bakuç, Tunus’u ziyareti sırasında İtalyan mevkidaşı Paolo Gentiloni ile düzenlediği ortak basın toplantısında “Biz, en iyi çözümün askeri çözüm değil, siyasi çözüm olduğu konusunda hem fikiriz.” diye konuştu [25.2.2015 France24.com]
Avrupa, askeri müdahaleye karşı olduğu yönünde yoğun kampanya yürütse de, Libya’nın Avrupa’nın güvenliği için önemli bir merkez olduğuna dair sinyaller de verdi. Bu da Amerika müdahale ederse, Avrupa’nın da hemen müdahale edeceğini göstermektedir. 06 Mart 2015’de Rusya el-Yevm kanalı, AB Dışişleri Bakanları toplantısına katılmak üzere Letonya’nın başkenti Riga’ya giden Mogherini’nin oraya ulaştıktan sonra “Bu toplantının ana gündemi, Libya’daki mevcut durumdur. Libya’nın güvenliği, sadece Güney ülkelerini değil, AB’nin de tamamını ilgilendiriyor.” dediğini aktardı. Tabii ki Avrupa tarafından müdahale olduğu takdirde, Amerikan müdahalesinin etkilerini yok edecektir. İşte bu iki nedenden ötürü Amerika, askeri çözüm tutumundan vazgeçti. Buna bağlı olarak Mısır ve Libya da 18 Şubat 2015 tarihinde sunulan uluslararası askeri müdahaleyi içeren Güvenlik Konseyi karar tasarısından geri adım attılar. Bu nedenle Güvenlik Konseyi’nde askeri müdahaleye yönelik istişareler 27 Mart 2015 tarihine kadar devam etti. Ardından Güvenlik Konseyi, askeri müdahale ifadesinden yoksun, ama terörle mücadeleye vurgu yapan, dolayısıyla Amerika’yı razı eden, aynı zamanda da siyasi çözüm bulmak için müzakereden yana olduğunu vurgulayan, dolayısıyla da Avrupa’yı razı eden “2214” sayılı bir karar yayınladı. Bu iki konu ile ilgili Güvenlik Konseyi’nin kararında geçen maddeler şöyledir:
“1- Tüm terör eylemlerini kınar… Bu konuda büsbütün onlarla mücadele etmek için kapsamlı bir yaklaşım gerektiğini vurgular.
3- Üye devletleri, BM şartı ve uluslararası hukuk uyarınca terörist eylemlerin neden olduğu uluslararası barış ve güvenlik tehditleriyle mücadeleye çağırır.
11- Libya’da krize barışçıl bir çözüm bulmak ile ilgili Afrika Birliği, Arap Birliği ve Libya’ya komşu ülkelerin önemli rolleri olduğunu kabul eder.
12- Birleşmiş Milletler öncülüğünde Libya hükümeti ile şiddeti reddeden tüm taraflar arasındaki siyasi diyaloğu desteklediği bildirir.”
Böylece yukarıda belirtilen hususlar nedeniyle askeri müdahaleden vazgeçildi ve siyasi müzakereler üzerine odaklanıldı.
Üçüncüsü: Güvenlik Konseyi kararı ile askeri müdahaleden vazgeçilince, Amerika ve Avrupa krize siyasi çözüm bulmak için her biri kendi yöntemine göre müzakereci çözüm üzerinde çalışmaya koyuldu! Avrupa, müzakereler ile en kısa zamanda siyasi çözüme ulaşmak istiyor. Çünkü siyasi ortam ağırlıklı olarak kendisiyle birlikte hareket ediyor. Bu yüzden bu siyasi ortam yönetiminde ulaşılacak herhangi bir çözüm, Avrupa yararına olacaktır. Amerika, müzakereleri kabul etti, çünkü ne kendi ne de Mısır rejimi tarafından askeri müdahale için bir yol bulamadı. Amerika’nın Libya’da siyasi ortama ihtiyacı var. Bu nedenle bu siyasi ortamı devre dışı bırakmak için bir takım yeni yöntemler üzerinde çalışacaktır. Dolayısıyla Hafter’e biraz zaman tanıyacaktır. Yeni bir siyasi ortam oluşturmak için Libya’nın bir kısmında da olsa Hafter için belki bir iktidar olanağı sunabilir. Ki oluşturduğu bu siyasi ortam, sorunu şayet askeri olarak çözemezse yapılacak müzakerelerde kendisine yardımcı olsunlar. Zira Tobruk’taki Temsilciler Meclisi üyelerinin çoğu ile Hafter’in arası o kadar da iyi değil. Çünkü Temsilciler Meclisi arasında eski siyasi ortamın kalıntıları var. Bu yüzden Amerika, Amerikan yanlısı ve etkinliği olan bir siyasi ortam oluşturana kadar müzakerelerden sonuç alınmasını engellemek istiyor. Yani onun için önemli olan mümkün olduğunca müzakereleri kesintiye uğratmaktır. Hatta müzakereler yoluyla çözüme ulaşmaya ramak kalmışsa, hava saldırıları gibi askeri operasyonlarla müzakereleri dumura uğratmak isteyecek, ya da Tobruk heyeti, müzakerelerin ertelenmesini veya biraz daha zaman tanınmasını talep edecektir. Ya da son zamanlarda olduğu gibi ekonomik baskı aracını kullanacaktır. Nitekim Tobruk hükümeti, Ulusal Petrol Şirketi’nden petrol gelirlerini Merkez Bankası’na aktarmamasını istedi. [06.04.2015 Mısır el-Arabiya, New York Times] Gazete, Web sitesinde yayınladığı bir raporda bu kararın ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Tüm bu hususlar, müzakerelerin verimli bir şekilde sürdürülmesini olumsuz etkileyecektir.
Avrupa, Amerika’nın müzakereleri başarısızlığa uğratmak için çalıştığını biliyor. Bu nedenle Avrupa, Bernardino Leon gibi güvenilir bir Özel Temsilci seçti. Aslen o, Avrupalı bir özel temsilcidir. Diğer konulara bakan Birleşmiş Milletler’in özel temsilcilerinden farklıdır. Zira onlar genellikle, Amerikan yanlısıdır. Tıpkı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Yemen Özel Temsilcisi Cemal B. Ömer gibi. Hemen işe koyulan Bernardino Leon, siyasi çözüme ulaşmak için bir takım adımlar atılmasına davet etti. Güvenlik Konseyi’nin 2213 sayılı karar uyarınca görev süresi 15 Eylül-2015 yılına kadar uzatılmadan önce Mart 2015 yılı sonunda sona erecek ilk görev süresi içinde misyonunu başarıyla tamamlamak gayretinde. Leon, Libya’daki iktidar krizini sona erdirecek bir çözüme ulaşmak için Libyalı taraflar arasında Fas, Cezayir ve daha önceleri de Cenevre ve Libya’da yürütülen yoğun görüşmeleri deruhte etmektedir. İlk görev süresi içinde krizi sona erdirmek için acele ediyor. Görüşmeler Cenevre’de başladı. Libya sonra Fas ve Cezayir’e geçti. Sonra tekrar Fas’a geri döndü. 12 Mart 2015 Perşembe günü yapılan görüşmelerin ilk turunda, Tobruk parlamentosunun üyeleri Libyalı taraflar arasında yeniden başlayacak siyasi istişarelerin bir hafta ertelenmesini, yani daha fazla istişare için 19 Mart 2015 Perşembe gününe kadar uzatılmasını talep ettiler. Tobruk Meclis üyelerinden Muhammed Şerif, “En azından bir hafta daha zaman istiyoruz. O zaman taraflar maddeleri incelemiş olarak geri döneceklerdir.” dedi ve “Ulusal hükümet, güvenlik düzenlemeleri ve anayasa komitesi hakkındaki görüşmeler henüz tamamlanmış değil.” diye de ekledi. Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Bernardino Leon, Trablus Ulusal Kongre üyeleri ve bazı Tobruk Meclis üyeleri ile bir araya geldi. Bunlar, görüşmelerin ertelenmesi üzerinde ısrar ettiler. Leon da Fas’ın ev sahipliğinde Libya taraflar arasında yürütülen müzakerelerin Ulusal Birlik hükümetine ulaşmak ve Libya’yı krizden kurtarmanın kesin bir zamanı olarak 19 Mart 2015 Perşembe gününe ertelenmesini kabul etti. En kısa zamanda siyasi çözüme ulaşmanın önemine vurgu yapan Leon, “Birleşmiş Milletler, Libya’da tek çözümün siyasi çözüm olduğuna, askeri çözümün söz konusu olmadığına inanıyor. Çünkü Libya’nın pek fazla zamanı yok. Saha da durum gitgide kötüleşiyor.” dedi. [13.03.2015 Radio Sawa Amerika] 16 Mart 2015 tarihinde ortak bir bildiri yayınlayan ve müzakerelerin başarısız olmasından sakındıran Avrupa Birliği, “Siyasi bir anlaşmaya varılamaması durumunda Libya’nın birliği tehlikeye girecektir. Ulusal Birlik hükümeti kurulması ve güvenlikle ilgili düzenlemeler konusunda anlaşmaya varıldığı takdirde Avrupa Birliği, Libya’ya verdiği desteği artırmaya hazırdır.” dedi. [16.3.2015 Alman haber ajansı] Buradan Avrupa’nın görüşmelerin devam etmesine ne kadar önem verdiği görülüyor. Buna karşılık ise Amerika ve Hafter görüşmelere pek önem vermiyorlar. Tek önem verdikleri şey, sahada kazanımlar elde etmektir ki görüşmelerin tarafı olabilsinler ve kendilerini zorla müzakerelere kabul ettirsinler. Bu nedenle bir taraftan müzakereler yürütülürken diğer taraftan da Hafter askeri operasyonlara devam ediyor. 17 Mart 2015’de yani müzakerelerin başlamasına iki gün kala AFP’ye verdiği demeçte, “Gelecek ayın ortasından önce Bingazi kentine yapılan operasyonlar sona erecektir” diye konuştu. Yani mevcut müzakereler, çözüme ulaşmak ve hükümeti kurmak onun pek de umurunda değil, aksine askeri operasyonlara devam ediyor. Yukarıda da belirtildiği gibi buradan açığa çıkıyor ki Avrupa, müzakerelerin başarılı olmasına çok büyük önem atfederken, fiyaskoyla sonuçlanmasından da sakındırıyor. Amerika ise Hafter üzerinden müzakereler ile pek ilgilenmediği ve kale almadığı mesajını veriyor. Doğal olarak bu, müzakerelerin seyrine yansıyor. 19 Mart 2015 tarihinde Fas’ta başlaması gereken görüşmeler, 20 Mart 2015 tarihine ertelendi. İşte görüşmelerin yapılmasının da, ertelenmesinin de vakıası böyledir! 26 Mart 2015 Perşembe günü Arapça Sky News sitesi, “Uluslararası toplum tarafından tanınan Tobruk parlamentosundan bir yetkiliden aktardığına göre Libyalı diyalogcuların 10 gün sonra yeniden başlamak üzere Fas’ın tatil köyünde devam eden üçüncü tur görüşmelerini Perşembe akşamı sonlandıracaklarını” bildirdi. Tüm bunlardan görülüyor ki oyalama ve savsaklama taktiği güdülüyor! 10 gün geçmiş olmasına rağmen şu ana kadar görüşmeler yapılmış değil! Avrupa Birliği, bu duruma yönelik endişelerini dile getirdi. 10 Nisan 2015 tarihinde “el-Vasat” haber Portalı şu başlık altında bir haber yayınladı: “Avrupa, Leon’dan medet umuyor. Leon’un sendeleyen misyonuna yeni bir ruh üflemenin açık bir göstergesi olarak Avrupa Dış Politika Yüksek Temsilcisi Feredica Mogherini, Cuma günü Brüksel’deki ofisinden yayınladığı bir açıklamada, Libya diyaloğunun önümüzdeki günlerde yeniden başlamasını beklediğini, ama tam olarak bir tarih tespit edilmediğini söyledi. Leon’a açık desteğini sunan Mogherini, “Libya müzakerelerini sabote etmeye çalışanları da” uyardı. Avrupa Birliği, ülkenin Batısına doğru ilerleyen Libya ordusunun sahada yeni bir güç denklemi oluşturmasından korkuyor. Ki o zaman krizin çözümünde Avrupa’nın pek etkin rolü olmayacaktır.” Tüm bunlardan açıkça Mogherini, Amerika, Hafter ve uşaklarına işaret ediyor…
Böylece tüm tarafların devam eden siyasi müzakerelerden farklı çıkar ve hedefleri var…
Dördüncüsü: Bu müzakerelerden ne beklenildiğine gelince, zaman kaybından başka bir değildir. Yakından ya da uzaktan sahada etkin devletler aralarında anlaşana kadar kalkıp oturacaklar. Oluk oluk akan kanlar, çığ gibi büyüyen felaketler ve başa gelen musibetler Müslümanlara olduğu sürece zaman uzamış uzamamış bu devletlerin hiç umurunda değil. Sömürgeci kâfirler, mümin hakkında ne bir yakınlık ne de bir ahit gözetirler. Müslümanların hangi sorunu onların eline düşmüşse, onu eğip bükmeden katletmişlerdir. Nitekim Güçlü ve Aziz olan Allah Subhânehu ve Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurdu:
هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ “Düşman onlardır, onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın, nasıl bu hale geliyorlar?” [Münafikün 4] Böylece Libya sorunu, sömürgeci kâfirler ve onların uşaklarının elinde olduğu sürece, uluslararası oyunculardan biri diğerine galip gelene kadar devam edecektir. Yani ya Amerika ya da Avrupa baskın gelene kadar yahut terazinin ağır basan kefesi, diğerine görüşünü dayatana kadar ya da Amerika’nın pastadan payının en azından Avrupa’nın payına eşdeğer bir çözüm üzerinde taraflar anlaşana kadar devam edecektir. Libya ve Libya halkı, kâfir zalimlerden hayır namına hiçbir şey beklememelidir.
Müslümanların sorunları, düşmanların değil, Müslümanların elleriyle çözülür. Allah Subhânehu ve Teâlâ‘yı sevenler için çözüm çok kolay ve erişilebilir mahiyete sahiptir. Bu çözümün yegâne silahı, gizli ve açık her yerde Allah Subhânehu ve Teâlâ‘ya sadakat, söz ve eylemde Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e karşı dürüst olmaktır. O zaman müzakereciler, Raşit Halife Ömer ibn el-Hattab döneminde fethedilen ve bütün halkı Müslüman olan köklü bir İslami ülke ile karşı karşıya olduklarını göreceklerdir. Sorunların çözümü, Allah’ın Kitabı ve Rasûlü’nün Sünnetinde mevcuttur. Bu çözümün sömürgeci kâfirler ile hiç bir bağ ve ilişkisi yoktur.
وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا “Allah kâfirler için müminler aleyhine asla bir yol vermeyecektir.” [Nisa 141]
Ümmet içinde bilinçli aydınlar, takvalı ve dindar insanlar vardır. Dolayısıyla onlara sığının. Sakın Allah’ın düşmanlarına sığınmayın.
وَلَا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ “Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” [Hud 113]
Sözümü daha önceki soru cevabımızda geçen şu sözlerle bitirmek istiyorum: Dünyanın dört bir tarafına hayır ve adaleti taşıyan, İslam’ın yayılması için fetihlerin hareket noktası olan Müslümanların ülkelerinin bir savaş meydanına dönüşmesi acı vericidir. Sömürgeci kâfirler, bizi öldürmek ve servetlerimizi yağmalamak için adeta birbirleri ile yarışıyorlar. Sadece kendi elleri ile değil aynı zamanda bizim rengimize sahip ajan çocukların elleri ile akan her damla kanımız için kıs kıs sinsi sinsi gülüyorlar.
Sömürgeciler kâfirler, bizim düşmanlarımızdır. Dolayısıyla bizi öldürmek için ellerinden geleni yapmaları hiç şaşırtıcı değildir. Onların yanında yer alan kimisi Amerikan, kimisi de Avrupa yanlısı, İslam’ın ve Allah’ın kelimesini yüceltmek için değil, sömürgeci kâfirlerin çıkarları için kendi aralarında savaşan Libyalı gruplara gelince, en büyük günah ve vebal onlara aittir. Müslümanların kendi aralarında savaşmaları İslam’a göre büyük bir suçtur. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ، دَمُهُ، وَمَالُهُ، وَعِرْضُهُ “Her Müslümanın Müslümana kanı, malı ve ırzı haramdır.” [Müslim] Yine Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عِنْدَ اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ “Şüphesiz dünyanın yok olması Allah katında Müslüman bir kişinin öldürülmesinden daha ehvendir.” [Nesâi]
Velhasıl Libya’da üçüncü bir grup daha vardır ki onlar dürüst ve samimilerdir. Onların başlıca kaygısı, hayat, devlet ve topluma İslam’ı hâkim kılarak iyilik ve adaleti geri getirmektir. Ümit ediyoruz ki bu grup, Libya’yı tüm sömürgeci kâfir ve hain ajanlardan temizler. Libya’yı aslına geri döndürür. O Libya ki fatihlerin hareket noktasıdır, Kur’an-ı Kerim hafızlarının ülkesidir. İslam’ın emin bekçisi ve kalesidir. وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]
22 Cumâde’s Sânî 1436 2015/04/11 |
hizb-ut-tahrir.info | |