Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Medya Bürosu 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da yaşanan soykırım ile alakalı açıklama yayınladı. Açıklamada “Müslümanlara zulümden, ihanetten, kan ve gözyaşından başka bir şey sunmayan BM’dir.” Denilerek gerçek katilleri ifşa etmeyen yöneticiler eleştirildi.
İşte o açıklama;
Dün Srebrenitsa Bugün Suriye! Esas Katilleri Açıklayın ve Onlara İnanmayın
11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da büyük bir katliam yapıldı. BM’nin gözetiminde Sırplara teslim edilen Bosnalı Müslümanlar, bundan tam 20 yıl önce büyük bir soykırıma tabi tutuldular. Sırp askerler Srebrenitsa’da sadece 3 gün içerisinde 8 binden fazla Müslüman’ı BM’nin gözetiminde ve kâfir devletlerin gözü önünde katlettiler. Sırp komutanlar tarafından “Osmanlının intikamını alıyoruz” diyerek yapılan soykırımda ise toplamda 312.000 Müslüman hayatını kaybetti ve 2 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Tüm bunlar; Amerika, İngiltere ve Fransa’nın kendi aralarında yaptıkları gizli bir anlaşmanın neticesi olarak Birleşmiş Milletlerin oluşturduğu “güvenli bölgede” ve BM’nin “koruması” altında yaşandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu soykırımın 20. yıldönümü münasebetiyle Srebrenitsa’ya gitti ve Başbakanlık tarafından yapılan yazlı açıklamada: “Uluslararası toplumun, Srebrenitsa’da yaşanan soykırımdan gerekli dersleri çıkararak, benzer olayların bir daha yaşanmaması için her türlü gayreti göstereceğine ve gerekli önlemleri alacağına samimiyetle inanıyoruz.” denildi.
Soykırımının yıldönümlerinde Bosna şehitliğini ziyaret edip ağıt yakmaktan başka hiçbir iş yapmayan yöneticiler, bu açıklama ile malum âdetlerini devam ettirmiş ve soykırımın esas katillerini gizlemişlerdir. Zira Srebrenitsa katliamının esas katilleri,
Müslümanlara zulümden, ihanetten, kan ve gözyaşından başka bir şey sunmayan BM’dir. İslam beldelerinin işgalinde, Müslümanlara yönelik katliam ve soykırımlarda BM’yi meşru bir sömürü aracı olarak kullanan ABD, İngiltere, Fransa ve diğerleridir. Öyleyse katillerden beklenen bu merhamet niye? İslam düşmanlarına duyulan bu samimiyet niye? Tüm bunlar kurda kuzuyu teslim etmek değil midir?
Ey Yöneticiler! Srebrenitsa katliamından asıl ders çıkaracak olan sizlersiniz. Lakin her yıl katliamın yıldönümünde şehitliklere çiçek bırakılarak yaşananlardan ders çıkarılmaz. Gözyaşı dökerek ders çıkarılmaz. Önce Srebrenitsa’nın esas katillerini açıklamalısınız. Kan emici sırtlanlar gibi salyalarını akıtarak Müslüman kanı döken Sırp askerlerine, Bosnalı Müslümanları teslim eden BM’nin katilliğini açıklamalısınız. Bu soykırımın arkasında, aralarında gizlice anlaşan ABD, İngiltere ve Fransa’nın olduğunu açıklamalısınız. Sonra da bu katiller topluluğu olan BM ile tüm ilişkilerinizi kesmelisiniz. ABD ve sömürgeci diğer devletlere olan bağımlılıktan derhal kurtulmalısınız. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Halen daha BM’nin bundan sonra bu tür soykırım ve katliamların yaşanmaması için gerekli gayreti göstereceğine samimiyetle inandığınızı söylüyorsunuz. Bu açıklamayı yaparken hiç mi utanmıyorsunuz? Hiç mi yüzünüz kızarmıyor? BM’nin, ABD’nin maslahatlarını karşılama konusundaki samimiyetini Suriye’de görmediniz mi? Irak’ta şahit olmadınız mı? Yoksa Afganistan’da yaşananları unuttunuz mu?
Srebrenitsa’dan ders çıkarmadığınız gibi ABD ve Batı’nın komplolarıyla 5 yıldır Suriye’de yaşananlardan da ders çıkarmadığınızı bizler çok iyi biliyoruz. Orada da ABD’nin kuyruğuna takılmış gidiyorsunuz. Katil Esed rejimine karşı değil, Suriye halkına karşı oluşturulmuş olan Haçlı Koalisyonuna açık destek veriyorsunuz. Topraklarımızdaki Amerikan üslerinden katil Predatörlerin havalanmasına ve Suriye halkını bombalamasına izin veriyorsunuz. Birde utanmadan, İncirliği kullanacak bu Predatörlerin, Türkiye’nin talep ettiği şekilde, IŞİD ve Baas ile mücadelede kullanılacağı yalanına da inanmamızı bekliyorsunuz. Bugüne kadar ABD’nin öncülüğünde kurulan Haçlı Koalisyonu Baas rejimine karşı hangi askeri operasyonu gerçekleştirdi? Bu koalisyonun elebaşı olan kâfir ABD, bugüne kadar Suriye’deki Müslümanların faydasına ne yaptı? Hafız Esed döneminden beri Suriye rejiminin Amerika’nın himayesinde bir rejim olduğunu bildiğiniz halde, nasıl hâlâ yalan üzerine yalan söyleyip, ihanet üzerine ihanet edersiniz?
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Ey iman edenler! Allah’a ve Rasûl’e ihanet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de ihanet etmeyin.” [Enfal 27]
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti
Medya Bürosu