Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Medya Bürosu, Türk jetlerinin 24 Kasım 2015 günü düşürdüğü Rus savaş uçağı ile ilgili açıklama yayınladı.
24 Kasım 2015 günü Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Bayırbucak bölgesini bombalayan Rusya Hava Kuvvetlerine ait SU 24 tipi savaş uçağı Türkiye tarafından düşürüldü. Konu ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dayandırılarak Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada şöyle denildi: “Aidiyeti bilinmeyen bir uçağın beş dakika içinde on defa hava sahamıza girmeden uyarılmasına rağmen maalesef ihlalini devam ettirmekte ısrarını sürdürmüştür. Bunun üzerine F-16’larımız tarafından yapılan müdahale sonrası iki uçaktan bir tanesi düşürülmüştür. Bu hadise tamamen Türkiye’nin önceden ilan ettiği angajman kuralları çerçevesinde gerçekleşmiştir.”
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti olarak bu sıcak gelişme hakkındaki izahatlarımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.
1- Müslümanların beldeleri kâfir devletlerin cirit attığı sahipsiz topraklar haline geldi. İşgalci devletlerin uçak ve savaş gemileri yıllardır rotalarını denizlerimize göre ayarlıyor. Boğazlarımız adeta yolgeçen hanına çevrildi. İslam beldelerinin semalarında kâfir devletlerin ve işbirlikçi ülkelerin savaş uçakları özgürce uçarak Irak ve Suriyeli Müslümanları bombalıyor. Bu sebeple Rusya’nın katil uçağının düşürülmesi, bu toprakların sahibinin Müslümanlar olduğunu kâfirlerin bilmesi açısından önemlidir.
2- Türkiye, Rus uçağını düşürme gerekçesini angajman kurallarının ihlali şeklinde açıkladı. Baas rejiminin Suriye’de insani, ahlaki ve vicdani olarak çiğnemediği tek bir kural kaldı mı? ABD, Rusya ve uluslararası koalisyon güçleri kendi koydukları sömürge kuralları gereği Irak ve Suriye halkını bombaları ile yakmadılar mı? Durum böyle iken Türkiye’nin hala angajman kurallarını gerekçe göstermesi anlaşılır gibi değildir. Yıkık enkazlardan çıkarılan çocukların cansız bedenleri, Türkiye’nin hava sahasının ihlalinden daha mı önemsizdir? Allah’ın Rasul’ü Sallallahu Aleyhi ve Sellem “Kâbe’nin taş taş yıkılması, Allah katında tekbir Müslüman’ın kanının akmasından daha ehvendir.” diye buyururken, 5 yılda yarım milyona yakın Müslüman’ın katledilmesi angajman kurallarının ihlalinden daha mı ehemmiyetsizdir? O halde Türkiye’yi bağlayıcı kılan angajman kuralları değil Allah’ın kuralları olmalıdır.
3- Türkiye’nin Suriye topraklarına ümmetçi bir bakışla bakması gerekir. Suriye topraklarının her bir metrekaresi İslam toprağıdır. Halep ne ise Şam’da odur. İdlib nasılsa Lazkiye’de öyledir. Bu sebeple Türkiye, Bayırbucak ve Türkmen Dağı bölgesine nasıl bakıyorsa tüm Suriye’ye de öyle bakmalı ve ona göre siyaset belirlemelidir. Bu ise ulus devlet ve Milliyetçilik ile değil ümmetçi bir ruh ve akıl ile yapılabilir. Türkiye’nin ümmetçi bir ruha kavuşması, Suriye’yi zalimler ve haçlı kâfirlerin şerrinden koruması için önce ABD’nin başını çektiği uluslararası koalisyon çetesinden ayrılması gerekir. Ayrıca Müslümanları katleden Rusya’ya Suriye semalarında rahatça dolaşma izni veren ABD ile ilişkilerini tamamen kesmeilidir. Yine, NATO ve BM gibi ABD’nin güdümünde çalışan şer ittifaklarına asla ve asla güvenmemesi gerekir. Türkiye dostunu ve düşmanını belirlemelidir. Türkiye’nin dostu ABD, Rusya ve Avrupa mıdır? Yoksa mazlum, çaresiz, zayıf ama güvenilir Suriyeli muhlisler ve Müslümanlar mıdır?
HİZB-UT TAHRİR TÜRKİYE VİLAYETİ MEDYA BÜROSU