İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, ülkelerindeki çatışmalardan kaçan Afgan sığınmacılar ilk durakları İran’da Devrim Muhafızları tarafından durdurularak, savaşmak üzere zorla Suriye’ye gönderiliyor. Savaşmayı kabul etmezlerse, sınır dışı ediliyorlar. 14 yaşındaki Afgan Ali, İranlı askerlerin kendisine iki seçenek sunduğunu söyledi: Ya Suriye’de savaşırsın ya da Afganistan’a dönersin.
Maşid Ahmedzai plastik bir botla Türkiye’nin Ege kıyılarından Midilli’ye ulaştı. Türkiye’den önceki durağı olan Tahran’da, yasal statüsü olmadan dört yıldır yaşıyordu. Onu Türkiye’ye, oradan da Avrupa’ya kaçıran şey; İran Devrim Muhafızları tarafından zorla Suriye’de savaşmaya gönderilmesi oldu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Ekim 2015’te ulaştığı 17 yaşındaki Ahmedzai, Tahran’da inşaatlarda çalıştığını, Haziran ayında kuzeniyle birlikte gözaltına alındığını anlattı. Gözaltına alındıklarında doğrudan bir askeri kampa götürüldüler ve onlarca Afgan gencin de orada tutulduğunu gördüler:
“Askeri yetkililer bizi seçerek savaşmaya uygun olanlarla olmayanları ayırdı. 20 Afgan erkekle birlikte beni de aldılar. Kuzenimi seçmediler, onun yerine Afganistan’a sınır dışı ettiler. Bize hiçbir seçenek bırakmadılar, eğitip savaşmaya zorladılar. ‘Suriye’de savaşıp şehit olacaksınız, bu çok iyi bir şey’ dediler.”
21 günlük eğitimin ardından uçakla Şam’a götürüldüler
Ahmedzai, Tahran’ın yaklaşık 60 km güneyindeki Varamin’de başka bir askeri kampa götürüldüklerini anlatıyor:
“Yaklaşık bin kadar Afgan ve Pakistanlı vardı. Pakistanlılar üçte birimiz kadardı. Orada tanıştığım Afganlar İranlı yetkililerin kendilerini zorla aldığını anlattı. Bazıları camilere giderek savaşmaya gönüllü olduğunu söylemiş, İranlı askerler onlara çok daha iyi davranıyordu, onların eğitim aldıkları üs de farklıydı. Çoğu para için savaşmaya gitti. Ama bizim olduğumuz üste konuştuğum kişiler, İranlıların kendilerini zorla eğitime aldığını söyledi.”
Dini liderlerin sürekli vaazlar verdiğini, Suriye’de Şiilerin kaderini koruyacaklarını anlatan Ahmedzai, 21 günlük eğitimde hendek kazmayı ve telsiz kullanmayı öğrendiklerini söyledi. Silah eğitimi kısmındaysa roketli bombalar dâhil ağır silahlar vardı.
‘IŞİD’le savaşırken ön saflarda olmamızı emrettiler’
Temmuz ayında eğitim alan herkesi 180 kişilik gruplara ayırarak siyah camlı otobüslerle Tahran Havaalanı’nın askeri bölümüne götürdüler. Buradan uçakla Şam’a ulaştıklarında İranlı askerler üniforma ve silahlarını verdi, Humus yakınlarındaki Palmira bölgesine götürdü. Burada 20 gün kadar Suriyeli ve Afganlarla birlikte savaştıktan sonra, İranlılar bu sefer grubu alıp Humus Petrol Rafinerisi’ne götürerek IŞİD’e karşı savaşmaları söylendi:
“DAEŞ ilerliyor; Araplar geri çekiliyordu. Suriyeliler savaşmaktan çok korkuyordu. Bu yüzden IŞİD’le savaşırken bizim ön saflarda olmamızı emrettiler. Yanımızda neredeyse hiç Suriyeli yoktu. İlerlemeyi reddedersek hepimizi vuracaklarını, geri çekilemeyeceğimizi söylediler. Reddeden olsaydı, komutan bacaklarından vuracaktı. Benim grubumdaki iki kişiyi bu şekilde vurdu. Komutan İran Devrim Muhafızlarından Ebu Hamid de denilen Hoci Haydar isimli bir İranlıydı.”
Gönüllü giden Afganlar iki aylık sürelerle savaşırken, Ahmedzai üç ay Suriye’de kaldı. İranlı yetkililer her ay yaklaşık bin dolarlık maaş alacağını söylemişlerdi ancak eline toplamda bin 650 dolar karşılığında İran Riyali geçti. Eylül ayı sonunda Tahran’a geri gönderildi, İran içinde özgürce seyahat edebileceği bir belge verilerek 15 gün izne çıkarıldı. İranlılar, 15 gün sonra geri dönmezse ailesinin tutuklanacağını söylese de Ahmedzai bu süre içinde Türkiye sınırını geçerek, Yunanistan’ın Midilli Adası’na ulaştı.
‘Devrim Muhafızları Afgan göçmenleri Suriye’ye gitmeye zorluyor’
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün açıklamasına göre Avrupa’ya gitmek için ülkelerinden kaçan Afgan sığınmacılar, ilk durakları olan komşu İran’dan Türkiye’ye geçemeden, Devrim Muhafızları tarafından durduruluyor. Devrim Muhafızları, Suriye’de savaşacak fiziksel özelliklere sahip olanları ayırıp savaşa gitmeye zorluyor. İran makamları tarafından iltica başvurularında zorluk çıkarılan ve sınır dışı edilmekten korkan bazı Afganlar, Suriye’de savaşmayı kabul etmek zorunda kalıyor. Suriye’ye gönderildikten sonra kaçmayı başaranlarla, İnsan Hakları İzleme Örgütü konuştu.
Örgüte göre İran Devim Muhafızları, Kasım 2013’ten bu yana binlerce Afgan’ı savaşmak üzere Suriye’ye gönderdi. Örgüt, savaşmak istemeseler bile Afganların buna çeşitli yöntemlerle zorlandığını belirtti. Afganlar özellikle Şiiler için kutsal olan bölgeleri korumak üzere gönderiliyor. Aynı zamanda Afganlara finansal destek ve İran’da resmi oturma izni sözü verilip, ‘gönüllü’ olmaları teşvik ediliyor.
Ege Denizi’nde göçmenlerin Yunanistan’daki ilk duraklarından biri olan Midilli Adası’na giderek yirmiden fazla Afgan ile konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye’de savaşmaya zorlananların bir süre sonra gizlice Türkiye’ye geçerek oradan Avrupa’ya kaçmaya çalıştığını söyledi.
Afganların bazıları savaşmaya zorlanırken, bazıları ise dini sebeplerle ya da İran’da oturma izni alabilmek için gönüllü olarak Suriye’ye gittiğini de belirtti.
İran’da üç milyon Afgan yaşıyor
İran’da çatışmalardan ve işkenceden kaçan üç milyon Afgan göçmenin bulunduğu tahmin ediliyor. Bu sayının sadece 950 bininin resmi statüsü bulunuyor. İran hükümeti, kalanların iltica başvurularını engelleyerek Afganları belgesiz bırakıyor.
Suriye’ye savaşmaya giden ve hayatını kaybeden Afganların cenazeleri de çoğunlukla İran’da yapılıyor, bu cenazelere İranlı yetkililer katılıyor.
Örgütün Acil Durumlar Direktörü Peter Bouckaert, “İran Afgan mülteci ve sığınmacılara Suriye’de savaşmaları için sadece teşvikte bulunmuyor, bazılarının söylediğine göre Afganistan’a geri gönderilmekle tehdit ediyor. İran Afgan mültecileri Esed için savaşmaya zorlamak yerine, daha fazla koruma sağlamalı” dedi.
‘Ya Suriye’de savaşacaklar ya da Afganistan’a geri gönderilecekler’
Örgüte göre, İranlı yetkililer binlerce Afgan’ın Suriye’ye gönüllü olarak gittiğini söylese de; İran’daki belirsiz statüleri ve sınır dışı edilme korkusu kararlarını büyük oranda etkiliyor. Örgütün konuştuğu Afganların söylediğine göre, İran’da kalırlarsa tutuklanacak olmaları korkusu, Suriye’ye gidişlerinde önemli bir faktör.
Örgütle konuşmayı kabul eden Afganlardan bir kısmı Afganistan’a sınır dışı edilme ya da Suriye’de savaşma seçenekleri olduğunu, Afganistan’a dönmeyi tercih ettiklerini söyledi. Bir kısmı ise Suriye’den geri dönmeyi başarmaları halinde İran’da yasal statü elde etme imkânı olduğu için savaşmayı tercih etti.
İran Devrim Muhafızları, İran vatandaşlarını zorunlu olarak askere alabiliyor. Ancak yabancı ülke vatandaşları için böyle bir kanun bulunmuyor.
Askeri eğitim kampları Tahran ve Şiraz’da
Suriye’ye savaşa giden altı Afgan’ın anlattığına göre, Tahran ve Şiraz yakınlarındaki askeri kamplarda İran askerleri tarafından eğitim aldılar. Ardından Suriye’ye geçerek İranlı askeri yetkililerin komutası altındaki milis gruplarla birlikte, muhalif gruplara karşı savaştılar.
Suriye’de bir süre savaştıktan sonra Türkiye’ye kaçan Afganların anlattığına göre, İranlı askerlerin komutası altında Afganların da katılımıyla oluşturulan rejim yanlısı milis gruplar Şam, Halep, Humus, Deyrezzor, Hama, Lazkiye ve Golan Tepeleri yakınlarında savaşıyor. Afganlar, sadece hafif silahlarla, top atışı desteği de olmadan güçlü IŞİD mevzilerine yaklaşmak gibi çok tehlikeli operasyonlara zorlandığını da anlatıyor. Bu operasyonlara katılmayı reddelerse, İranlı komutanlar tarafından vurulmakla tehdit ediliyorlar.
12 yaşındaki çocuklar da Suriye’ye gönderiliyor
Alirıza Muhammed, 28 yaşında. İran’da sağlık giderlerinin karşılanması ve para kazanabilmek için gönüllü olarak Tahran ve Şiraz’da iki ayrı eğitim aldığını, ancak ailesinin ısrarı üzerine geri döndüğünü söylüyor. Muhammed, Devrim Muhafızları’nın komutası altında Suriye’de savaşan 12 yaşında bir Afgan çocuk tanıdığını, çocuğun çatışmada hayatını kaybettiğini belirtti.
İranlı yetkililer, son yıllarda Afganistan’daki durum kötüye gittiği halde Afgan göçmenlerin iltica talebinde bulunması için yasal yolları kısıtladı. Bu politika, henüz mülteci statüsüne geçememiş olan Afgan sığınmacılar için Suriye’de savaşmaya zorlanma veya Afganistan’a geri gönderilme gibi tehditler yaratıyor.
Savaşmayı kabul etmeyenler Afganistan’a gönderildi
27 yaşındaki İlya Aziz, Eylül ayında İran’a geçtiğinde umudu Türkiye’ye ulaşıp buradan Avrupa’ya doğru yola çıkmaktı. Ancak henüz İran sınırını yeni aştığında 16 kişilik grubuna İran sınır koruma birlikleri tarafından ateş açıldı. Burada gözaltına alınarak kampa yerleştirilen grubu, İranlı askerler, sınır dışı etmekle tehdit ederek ve kabul ederlerse maaş verileceğini söyleyerek, Suriye’de savaşmaları için zorladı:
“Bizi korkutarak, psikolojik baskı uygulamaya çalıştılar. Afganistan’ın güvenli bir ülke olmadığını, geri gönderilme sürecinin de tehlikeli olduğunu söylediler. Tüm bunları Suriye’de savaşalım diye söylediler. Kampta bazılarının aslında İran’da doğduğunu ve Afganistan’a hiç gitmediğini de biliyorlardı. Fakat yine de hepimiz Suriye’ye gitmektense Afganistan’a geri gönderilmeyi tercih ettik.”
Grubun tümü Afganistan’a geri gönderildi. Ilya daha sonra yeniden İran’a geçti. Bu kez Türkiye’ye geçmeyi de başardı ve Midilli Adası’na ulaştı.
‘Kaçmak zorunda kaldık çünkü savaşa gönderilmekten korktum’
Ekim 2015’te Midilli Adası’na ulaşan Bektaş Ahmed de, Mahmud Ahmed (20) ve Rahman Ahmed (32) isimli iki erkek kardeşinin bir yıl önce, Ekim 2014’te, her sabahki gibi çalışmaya giderken gözaltına alındığını söyledi. Suriye’de savaşmazlarsa sınır dışı edilecekleri söylendi kardeşlerine:
“Bir yıl önce, kardeşlerimi savaşmak için sokaktan aldılar. Uzunca bir süredir ikisinden de haber alamadık. Küçük kardeşim bir süre sonra savaştan döndü, Tahran’daydı. Kendisini bir kez gördük, bize para bıraktı.
“Rahman’dan ise son altı aydır hiç haber alamadık. İranlı yetkililer onu Afganistan’a geri gönderdiklerini söyledi ama Afganistan’daki akrabalarımı aradığımda, Rahman’ın oraya hiç gitmediğini söylediler. Bir süre sonra bazı arkadaşları Suriye’deki savaştan geri döndü ve Rahman’ın da orada savaştığını söyledi. Arkadaşları döndü ama ondan haber yok… Gönüllü gitmedi. Onu tutukladıklarını ve zorla gönderdiklerini Suriye’deki arkadaşlarına anlatmış. Eşi ve çocukları burada benimle birlikte. Kaçmak zorunda kaldık çünkü ben de zorla savaşa gönderilmekten korktum. Ailem de panikledi, annem beni götüreceklerinden çok korkup İran’dan ayrılmak zorunda olduğumuzu söyleyince, biz de Yunanistan’a geldik.”
‘Ya Suriye’de savaşırsınız ya da Afganistan’a dönersiniz’
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün telefonla ulaştığı Afganistan’daki Ali ise, İran’dan Türkiye’ye geçmeye çalışırken İran sınır birlikleri tarafından 150 kişiyle birlikte durdurulduklarını söyledi:
“Bizi sınıra yakın bir karakola, yalınayak olduğumuz halde yürüyerek götürdüler. Bizi hayvanlar gibi sopalarla dövdüler. Sonra bizi bir araca doldurup başımızı önümüze eğmemizi; başımızı kaldırırsak yine döveceklerini söylediler.”
Ali sadece 14 yaşında. Anlattığına göre karakolda kendilerine iki seçenek sunuldu: Ya Suriye’de savaşırsınız ya da Afganistan’a dönersiniz:
“Bize, Suriye’de savaşmaya gitmemiz durumunda bizimle ilgileneceklerini, aksi halde Afganistan’a gönderileceğimizi söylediler. Hiçbirimiz kabul etmeyince Afganistan’a geri gönderdiler.”
Türkiye’ye kaçmaya çalışmadan önce Kum şehrinde yaşayan Ali, günlük işler yapıyordu. Bir odada on kaçak Afgan göçmenle yaşayan Ali, oda arkadaşlarının Suriye’ye savaşmaya gitmek istediklerini söyledi:
“İstiyorlardı çünkü hiç paraları yoktu ve Afganistan’a gönderilmekten korkuyorlardı. Savaşçıların kaydolduğu camiye gittiler. Orada Cami imamı sizi kaydettikten sonra asker de gelip eğitim için götürüyor.”
‘İki kez tutuklanmış olmamın kararımda etkisi oldu’
Suriye’de savaşmak üzere gönüllü olan Hamid Ali, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne “Beni kimse buna zorlamadı. Ama öncesinde iki kez tutuklanmış olmam ve sınır dışı edilme ihtimalinin kararımda büyük etkisi oldu” dedi.
Göçmen olarak Norveç’e ulaşabilen ve burada İnsan Hakları İzleme Örgütü görevlilerine konuşan Ali, Mayıs 2014’te Afganistan’dan kaçtı. Polis olan 24 yaşındaki Ali’nin şefi, kişisel bir tartışmanın ardından kendisini gözaltına almak isteyince Tahran’a kaçan Ali, sınır dışı edilme tehdidiyle iki kez gözaltına alındı, rüşvet vererek serbest kalabildi. Afgan bir arkadaşının ‘Suriye’deki kutsal Şii bölgelerini koruma ihtiyacını’ anlatmasının ardından, arkadaşından savaşçı olmak için araması gereken numarayı aldı. Finansal sebepler ve polisin kötü muamelesinden kaçış için gönüllü olmaya karar verdi.
Numarayı aradıktan sonra İranlı askerlerle buluşmaya gitti. Neden gönüllü olduğu, ülkedeki statüsü üzerine kısa bir soruşturmadan sonra Ali’ye bazı belgeler imzalatıp fotoğrafını çektiler. Burada tanıştığı ve savaşmak üzere Suriye’ye gitmeye hazırlanan diğer Afganların, İranlılar tarafından zorla getirildiğini öğrendi. Bir Afgan, trafik kazasında hatalı olduğu gerekçesiyle hapse atıldığını, orada gördüğü kötü muameleden kurtulmak için Suriye’ye gitmeyi kabul ettiğini Ali’ye anlattı.
‘Bütün bunları Kudüs Gücü organize etti’
Ardından Varamin’deki Padegani Şahid Pazuki kampına gönderilen Ali, 19 günlük eğitimin ardından uçakla Şam’a gönderildi. Şam’da Şiiler için kutsal olan Seyide Zeynep Türbesi’ni ziyaret ettikten sonra, çoğu Şii olan Fatemiyun Tugayı’yla birlikte Halep’e giderek iki ay savaştı. Maaşını aldıktan sonra 21 gün izne ayrılan Ali, geri döndüğünde komutan yardımcısı olarak üç aydan uzun süre Golan Tepeleri yakınlarında savaştı. Fatemiyun Tugayı’nın kontrolünden İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü sorumluydu:
“Bütün bunları Kudüs Gücü organize etti. Üniformalarından da anlaşılıyordu. Fatemiyun’a danışmanlık yapan bazı komutanlar Kudüs Gücü’nden olduğunu bize söyledi. Fatemiyun gücünün Suriye’de Halep, Hama, Lazkiye, Şam ve Humus’ta askeri üsleri; en az üç-dört bin de aktif savaşçısı var.”
Golan Tepeleri’nin ardından izin yapması için zaman verilmeden, 400 Afgan savaşçıyla birlikte Irak sınırına gönderildi. Burada birkaç gün içinde 200 ile 400 arası savaşçı çatışmalarda öldü. Hamid Ali, askeri olarak karşı tarafın üstünlüğünü görünce Tahran’a kaçarak para bulmaya çalıştı. Tahran’dayken İranlı yetkililer kendisine haber göndererek göreve geri dönmezse ailesine ve akrabalarına ‘ne olduğu belirtilemeyen bir zarar vereceklerini’ söyledi. Ali Tahran’dan kaçmayı başardı, ailesi de İranlı yetkililerden saklanmak için adres değiştirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü