Home / News / HABER / İSLAMİ BELDELER / Suriye Halkını Açlık ile Dize Getirmek İstiyorlar
islam devleti default

Suriye Halkını Açlık ile Dize Getirmek İstiyorlar

Hizb-ut Tahrir:Suriye Halkını Her Türlü Sofistike Silahlarla Dize Getiremedikleri İçin Şimdi de Onlara Karşı Açlık Silahını Kullanıyorlar!

Suriye’de Esed rejimi ve onun en büyük destekçileri konumunda olan İran ve Hizbullah’ın uyguladıkları kuşatma sonucu açlık sebebiyle birçok ölüm gerçekleşti.Konu hakkında bir açıklama yapan Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Bürosu Kadın Kolları, batının ikiyüzlülüğüne dikkat çekerek şunları dile getirdi:”Biz ne bir yardım kuruluşuna ne de müdahale için Güvenlik Konseyi’ne bir çağrıda bulunmayacağız. Çünkü biliyoruz ki hepsi de kınama, uyarı ve sadece ölüm istatistikleri yayımlamakla yetiniyorlar. Onlara göre Müslümanlar, sadece rakamsal istatistik demektir. Bunlar, adeta tek bir fabrikadan çıkmış gibidirler. O da uluslararası politika ve sömürgecilik çıkarlar fabrikası. Bu fabrikaya göre insanlığın hiçbir değeri yoktur.”

Ayrıca yapılan açıklamada Suriye’deki gruplara çağrıda bulunuldu: “Birlik olun, Batının ipinden ziyade Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın ipine sımsıkı sarılın. Kötü beslenme nedeniyle iskelete dönen çocuklar, kadınlar ve yaşlılardan ablukayı kaldırmak için çalışın. Çocuk katili ile herhangi bir müzakereye sakın girmeyin. Tüm sembol ve kurumlarıyla bu zalim rejimi devirmek için çalışarak bu kutlu devriminizi taçlandırın.”

İşte o açıklamanın tamamı:

Suriye Halkını Her Türlü Sofistike Silahlarla Dize Getiremedikleri İçin Şimdi de Onlara Karşı Açlık Silahını Kullanıyorlar! 

Acımasız Suriye rejimi ve İran partisi milislerinin Temmuz ayından beri abluka altına aldıkları Madaya, Bekin ve Şam kırsalındaki Zebadani kasabalarında 50 binden fazla sivil var. Çoğu da çocuk ve kadın. Gıda, tıbbi malzeme ve temiz sudan yoksun bir hayat sürüyorlar. Sahadaki aktivistler, on altı bin sivilin öldüğünü belgeleriyle ortaya koydular. Ölenlerin çoğu da çocuk ve onlarca da yaralı var. Yaralıların ekseriyeti de ağır. Gizlice Madaya dışına çıkmak isterken keskin nişancı ve mayın patlaması sonucunda yaralandılar. Hem de açlıktan bir uyuyan bir uyanan çocuklarına yiyecek bulmak için çıktıkları yolda yaralandılar. Hepsi de aynı kelimeyi terennüm ediyorlar “Açlık”.

Madaya ve Zebadani kasabalarının yaşadığı bu durum, trajik görüntüler ve haberlerle basına yansıdı. Hatta günden güne durum daha da kötüleşiyor. Günlerdir hatta aylardır masum çocuklar, kadınlar ve yaşlılar boğucu abluka altında can çekişiyorlar. Abluka nedeniyle yaşam için gerekli her türlü araç ve ihtiyaçlardan yoksun bir şekilde yaşıyorlar. Durumdan istifade eden ölüm tacirleri gıda maddelerini aşırı pahalı fiyatlara satıyorlar. Herhangi bir malın kilogram fiyatı neredeyse 27.000 Suriye lirasına kadar varabiliyor.

Bu insanların Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın yağmur damlalarıyla ıslattığı ağaç yaprakları dışında hiçbir yiyecekleri yok. Zalim ve fasık yöneticiler, ellerinden gelse, bundan bile onları mahrum edecekler. Açlıktan kedileri yemeye başlayan Madaya halkı, gelin kedilerinizi koruyun diye hayvansever derneklere bir çağrıda bulundular. Sırf insani yardım kuruluşlarıyla alay etmek için böyle bir serzenişte bulundular. Zira yardım kuruluşları, aç çocukların imdat çağrısına kulak tıkadılar. Çocuklarının açlığını gidermek için çırpınanları görmezden geldiler. Kızıl Haç örgütüne göre 12 milyon insan, özellikle 5,5 milyon çocuk acil insani yardıma muhtaç.

Aç çocuklar, şapka çıkarılması gereken tüm bu fedakârlıklar ve sıkıntılara sadece tercümanlık ediyorlar. Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ, onları cennetine koyar da lezzetli ve hoşlarına giden her şeyden nasiplerini alırlar. Mazlum kız çocukları da açlıkla sınanmadan önce gel canımızı al diye ölüm meleğine vasiyette bulunuyorlar. Çünkü aileleri için geride hep güldükleri güzel bir anı bırakmak istiyorlar. Ama ne yazık ki abluka onların bu kahkahalarını alıp götürdü. Güçlerini bitkin düşürdü, onları iskelete çevirdi. Daha doğrusu bir deri bir kemik haline geldiler.

Bu sıkıntının hakkı ödenemez. Sıkıntının getirdiği kötü koşullar da öyle birkaç kelimeyle tanımlanamaz. Durum, tasavvur ve tanımlamanın da çok çok ötesindedir. Biz ne bir yardım kuruluşuna ne de müdahale için Güvenlik Konseyi’ne bir çağrıda bulunmayacağız. Çünkü biliyoruz ki hepsi de kınama, uyarı ve sadece ölüm istatistikleri yayımlamakla yetiniyorlar. Onlara göre Müslümanlar, sadece rakamsal istatistik demektir. Bunlar, adeta tek bir fabrikadan çıkmış gibidirler. O da uluslararası politika ve sömürgecilik çıkarlar fabrikası. Bu fabrikaya göre insanlığın hiçbir değeri yoktur.

Buradan birbirleriyle savaşan gruplara da sesleniyoruz. Birlik olun, Batının ipinden ziyade Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın ipine sımsıkı sarılın. Kötü beslenme nedeniyle iskelete dönen çocuklar, kadınlar ve yaşlılardan ablukayı kaldırmak için çalışın. Çocuk katili ile herhangi bir müzakereye sakın girmeyin. Tüm sembol ve kurumlarıyla bu zalim rejimi devirmek için çalışarak bu kutlu devriminizi taçlandırın. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Şeriatının hâkim olmasından başka hiçbir alternatifi kabul etmeyin. Zira ancak o zaman bu din, yeryüzü ve yeryüzünde bulunanlara efendilik yapabilir.

Buradan Batı ve onun ajanlarının planlarını ortadan kaldırmak, dengeleri değiştirmek için Müslüman orduların subaylarına da bir çağrıda bulunuyoruz. Savunmasız Müslüman çocuk ve kadınlara yardım etmek için, hatta tüm insanlığın yardımına koşmak için artık zincirleri kırın. Kartondan devletçiklerin yapay sınırlarını ortadan kaldırın. Çünkü bu kartondan ülkelerin yöneticileri, satmadık taş, ağaç ve insan bırakmadılar.

İşte bakın işgal altındaki Filistin, Madaya, yaralı Suriye, Musul, kanayan Irak, Ta’iz ve Yemen çocukları… Liste sadece bunlarla sınırlı değil. Yapay sınırlar bu çocukları birbirinden ayırdı. Ama onlar, tek bir ümmetin evlatlarıdır. Sömürgecilik çıkarları çatışan, özgürlük ve sözde barış adına bu ümmeti yok etmek için fikir birliği yapan Batılı ülkelerin top yekûn saldırdığı aziz bir ümmetin masum çocuklarıdır. 

Ama Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in güzide İslam ümmeti, elbette eski izzetine kavuşacaktır. Kimi onuruyla kimi de zilletiyle. Çünkü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

ليبلغن هذا الأمر ما بلغ الليل والنهار، ولا يترك الله بيت مدر ولا وبر إلا أدخله الله هذا الدين بعز عزيز أو بذل ذليل، عزاً يعز الله به الإسلام وذلاً يذل الله به الكفر“Bu din, gece ve gündüzün ulaştığı her yere ulaşacaktır. Allah, bu dini sokmadığı hiçbir ev bırakmayacaktır. Çadırlara bile girecektir. Kimi onuruyla kimi de zilletiyle… Ya İslâm’la izzet bulacak veya küfürle zelil olacaktır.”

Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Bürosu Kadın Kolları

Ayrıca...

Çin’in toplama kampları nedeniyle Doğu Türkistan nüfusu hızla azalıyor

Avustralya’da yayın yapan Mercatornet’in hazırladığı rapora göre, ülkedeki Uygur nüfusu, bu kampların kurulduğu 2017’den bu …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir