Yıllardır Türkiye içinde süren PKK savaşı, Türkiye devletin bundan sebebiyeti ve çözümsüzlüğü. Bu tür savaşları sömürgeci devletlerin kendi çıkarlarına göre yönlendirmesi. Bu konu hakkında İslami bakış açısının zorunluluğu, hakkında kısa bir değerlendirme.
Hak ve Batılın karıştığı, yalancının doğrulandığı, doğru söyleyenin de öteleştirildiği bir zamanda yaşamaktayız.
Ecdatlarımız Hakkı söylemek için; kınından çıkan kılıcın, zalime hak sözü söylemek için zalim yönetici’nin karşısında durarak İslam’ı hakim kılmışlardır. Bu örnek şahsiyetlerin aksine laik demokrat bakış açısını kendisine hak dava diye tanımlayanlar, küfür devletin menfaatini Müslumanların çıkarıdır diyen bir zihniyet türemektedir.
Hakkın, adaleti İslam’ı uygulayarak geleceğini unutmuş ve unutturulmuştur. Malesef yıllar önce kalkanını (Halifesini) kaybeden bir ümmet tesbih taneleri gibi dağılmıştır. Bu dağılmayla birlikte; kimliklerini oluşturan ve kendi sorunlarını çözen İslam’ın bakış hassasiyetini kaybedip yerine İslam’ın kaidelerine uymayan Batı hadaratından çıkan çözümlerle sorunu çözmektedirler. Bu nedenle ne sorunu, nede refahı yakalayamamıştır İslam alemi.
Sözüm odur ki yazımı AKP ve PKK arasında ki savaşa getireceğim.
Osmanlı devletinin yıkılmasıyla Kürtleri zorla dinlerinden taviz vermeleri için yerine gelen T.C devleti, Kürtleri bastırabilmek ve dininden taviz verdirmek için zorla ırkçılık davasına zorlamıştır, asıl gayeleri dinlerinden döndürmekti ve bir kısım için başarılı olmuşlardır. Gayeleri ırkçılık üzerinden dinlerinden soğutmaktı. O dönemin Kürt önderleri İslam için ayaklanmalar başlatmıştı Şeyh Said gibi önderleriyle birlikte. Ancak bu ve benzerleri Kürt isyanı diye bastırılmıştır.
T.C zorla Türk kimliğini Kürtlere kabul ettirmek istedi ve bu kabul ettirilmeye zorlanmıştır ve bu Türk kimliğini kabullenmek istemeyen Kürtler ağır işkenceler ve katliamlardan geçirilmiştir.
Başı kopmuş koyun gibi bir oyana bir bu yana dolaşan Kürt halkı çaresizlik içindeydi.
Bir yandan zalim laik devletin baskılarına dayanamayan Kürt halkı kendisini savunacak birilerine ihtiyaç duymaktaydılar ve malesef PKK’ya umut bağlamış oldular. O zamanın biraz mazlumluk rolünde olan PKK Kürtler için derman olmak için çıkmıştı.
Yani sorunun tek sebebi T.C devleti PKK’yı doğurmuştur. Yıllarca akan masum kanın tek sebebi olmuştur laik T.C devleti.
PKK ise kendince bir ideoloji tanımı yapmak zorundaydı, çünkü bir devlet olmak için bir ideolojiye ihtiyaç vardı kendince. O sistemde kominizim ‘den neşet eden “sosyalizmdir. Bu ideoloji ile beslenenler, İslam hakkında tahrifleri olmuştu ve İslam hakkında bazı tezler öne sürmüşlerdir, doğrulukla alakası olamayan tezler. Haliyle bazı Kürt Halkı’nı Islama karşı ön yargılı ve kötü zan beslemeye itmiştir. Tehlikeyi sezen diğer duyarlı Kürtler’de PKK’ya karşı kapıları ardına kadar kapatmışlardı. Bunu fark eden PKK artık İslam aleyhine direk olarak saldırmak istemedi ve bununla birlikte kinini içinde tutamayanlar kinini kusmaktadırlar. Sözüm odur ki; PKK çok iyi biliyor, İslam oldumu Kürtler PKK’ya yanaşmıyorlar ve onun için de İslam’ı Kürtlerin beyninde tahrif etmeye çalışıyorlar.
Şimdi ise hükümeti masaya çekmek için, dağdan inip şehirler ‘de hendek kazıp Kürtlere hayatı yaşanmaz hale getirip, Kürtlerin kanları üzerinde çıkar elde etmektedirler. Dışarıda ise Amerika, Rusya, kuklalığını yapıp, Kürtler için bir şey yapamayacakların adeta kanıtıdır. Kürt kanı üzerinde edebiyat yazıp şiir dökenler, Kürtlerin kanını döken, 400 bin insanın kanına giren Suriye ve Iran rejimin çıkarları için savaşmakta, onlara yardım etmektedirler.
Yazımın asıl amacı olan laik devletin çıkarları hak İslam davası olarak tanımlayanlara getirmek istiyorum. İslam’ı bu denli savunamazken T.C doğrularına doğru, yanlışlarına yanlış der hale geldik. Devleti çözüm süreciyle diğerleri konuşur AKP icraat yapan diyenler, ne olduysa bu savaşa Cihad’dır demeye kadar geldiler!
Unutmuş olmalılar ki bu devlet, Müslümanları öldüren devletlerle işbirliği yapıyor, akşam, sabah Müslümanları uykusunda basıp göz altına almaktadırlar.
Hakikat şu ki; Laik demokrat devlet çıkarları her zaman Batı çıkarlarına hizmet etmektedir. Bu Batı bataklı siyesetten ayrı düşünmezsek, sonuç: hep çelişkiler içinde olup AKP devlet çıkarı ve her haliyle Batı eksenli olacaktır.
Yüreğimizde tevhidin değerini içimizde hissetmeliyiz ki olayları daha iyi idrak edebilelim. Ekonomi, refahı ve Müslümanların şahsi işlerinin kolaylaştırılması bizleri fitneye düşürmesin. Allah’ın emrine başvurarak Allah’ı birleyelim. Tüm bu demokrasi çözümlere karşı Alah’ın hükümlerini kurban etme karşılığında, mazeret görmeyelim.
Ömer ibnu’l Hattab RadiyAllahu Anh’ın şu sözünü hatırlayalım:
Biz, Allah’ın İslam ile izzetli kıldığı bir kavimiz. Ne zaman İslam’dan başka yerde izzet aradıysak, Allah bizi zelil kılmıştır. Öyle ise izzeti Batı eksenli siyasetten değil, İslam’da arayalım.
Bizler itaatle ve güzel bir şekilde tabi olmakla mükellefiz, haram yolla da olsa iktidar için çabalamak ve çözüm bulmakla değil. Demokrasiden bağımsız düşünmek her zaman çözümün en doğrusuna götürür bizi. Başka türlü içimizde ki pislikler temizlenmez.
Allah Teala buyuruyor ki “Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir.”(Nur-55)
Deniz Özdemir