Kazakistan Özgürlük Radyosu’nda yayınlanan bir makaleye göre Hizb-ut Tahrir üyesi Rafis Galiullin’ne yıllardır sistematik işkence uygulanıyor.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu, Kazak yönetiminin Hizb-ut Tahrir üyesi Rafis Galiullin’ne uyguladığı işkenceler hakkında açıklama yayınladı. Medya Bürosu yayınladığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
“25 Nisan 2016 günü, Kazakistan Özgürlük Radyosu, tutuklu Hizb-ut Tahrir üyesi Rafis Galiullin hakkında bir makale yayınladı. Gazeteciler, Rafis Galiullin’in Pavlodar cezaevinde insanlık dışı koşullar altında kaldığını belirttiler. Kaynar su içmek ve yanmış yemeklerden yemek zorunda kalıyor. Banyoyu kullanmasına izin verilmiyor, uykusuz bırakılıyor. Kasıtlı olarak hastalıklı insanlar koğuşuna atılarak tüberküloz enjekte etmeye çalışılıyor, dediler.”
İşte o açıklamanın tamamı;
Kazakistan Zindanlarındaki Hizb-ut Tahrir Üyesi Rafis Galiullin Diyor ki: “Her Gün Benden Partiyi İnkâr Etmemi İstediler”
25 Nisan 2016 günü, Kazakistan Özgürlük Radyosu, tutuklu Hizb-ut Tahrir üyesi Rafis Galiullin hakkında bir makale yayınladı. Gazeteciler, Rafis Galiullin’in Pavlodar cezaevinde insanlık dışı koşullar altında kaldığını belirttiler. Kaynar su içmek ve yanmış yemeklerden yemek zorunda kalıyor. Banyoyu kullanmasına izin verilmiyor, uykusuz bırakılıyor. Kasıtlı olarak hastalıklı insanlar koğuşuna atılarak tüberküloz enjekte etmeye çalışılıyor, dediler.
Rafis Galiullin, 2010 yılında Hizb-ut Tahrir faaliyetlerine katılmak gerekçesiyle Kazakistan Cumhuriyeti Ceza Kanunu uyarınca:
164, Bölüm 2 [sosyal, ulusal, aşiret, ırksal ya da dinsel düşmanlığa tahrik]
233-1, Bölüm 1 [teröre teşvik veya terör suçu işlemek ve terör içerikli yayınlar dağıtmak]
337-1, Bölüm 1 [ Faaliyeti yasak olan ve aşırılık yüzünden tasfiyesine ilişkin yasal mahkeme kararı bulunan bir kamu veya dini bir dernek etkinliği veya başka bir organizasyon düzenlemek]
337-1, Bölüm 2 [ Faaliyeti yasak olan ve aşırılık yüzünden tasfiyesine ilişkin yasal mahkeme kararı bulunan bir kamu veya dini bir dernek etkinliği veya başka bir organizasyona katılım] 7 yıl hapse mahkûm edildi.
Cezaevinde yıllarca Rafis’e sayısız işkence yapıldı. Kazakistan’ın çeşitli koloni hapishanelerinde darp ve aşağılanmaya maruz kaldı. Medya ve insan hakları savunucuları defalarca cezaevlerinde işkence yapıldığını rapor ettiler.
Yıllarca büyük baskılara maruz kalan Rafis yanı sıra ailesi de şiddetli baskılara duçar kaldı. 2013 yılında eşi Rus Müslüman Natalya Voytenkova, 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mazlum kocasını savunmak için çeşitli girişimlerde bulunduğu için aşırılıkla suçlandı. Tabi Kazak yetkililerin bir Müslüman ve ailesine yönelik tüm bu suiistimallerinin tek bir amaca: Hizb-ut Tahrir üyeliğini inkâr etmeye yönelik olduğu unutulmamalıdır. Özgürlük Radyosu’na göre “Bir defasında Galiullin hapishanedeki telefon konuşmasında eşine, hemen hemen her gün video kamera karşısında Hizb-ut Tahrir örgütünü inkâr etmeye ve onu takip eden insanların sapkınlık içinde olduğunu söylemeye zorlandığını dile getirdi.
Bu nedenle Kazak yetkililer, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sahabesine İslam’ı inkâr etmeye zorlayan Kureyş’in izinden gidiyor. Mekke’de Bilal, Habbab ve Yaser ailesine yapılan işkence hikâyeleri meşhurdur. Yaser ailesi ile ilgili olarak Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
صبرا آل ياسر، فإن موعدكم الجنة “Sabredin ey Yaser ailesi! Sizin mükâfatınız cennettir.”Bu olaylar herkesçe malumdur. Gerçekten de Kazak yetkililer ve avaneleri, kendilerini Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın en kötü insanlar olarak betimlediği bir seviyeye indirgediler. Kime benzediklerini görmüyorlar mı? Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya ibadet eden ve “Ben şüphesiz Müslümanlardanım”diyen bir insandan ne elde etmek istiyorlar:
وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِمَّنْ دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ “Ben şüphesiz Müslümanlardanım deyip dürüstlükle çalışarak Allah’a davet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?” [Fussilet 33]
Hizb-ut Tahrir üyeleri, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Rusya, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan’daki despot rejimlerin eliyle acımasız işkencelere maruz kaldılar. Bu ülkelerdeki binlerce erkek ve kadın, görüşlerini ve takip ettikleri yolu, yani Hizb-ut Tahrir saflarında İslami hayatı yeniden başlatmayı terk etmeleri için her gün çeşitli işkence ve aşağılanmalara uğruyorlar. Bu yüzden zorba ve İslam düşmanlarının uşakları sakın şu iki noktayı unutmamalıdır:
Birincisi: Kıyamet gününden, Allah’ın rezil rüsvasından ve korkusundan kaçış yoktur. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Cebbar ve Kahhar’dır. Salih kullarını fitneye düşürenleri şiddetli azapla tehdit etmiştir.
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ “Şüphesiz mümin erkeklerle mümin kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.”[Buruc 10]
İkincisi: Zorbalar ve avaneleri unutmamalıdır ki tüm otoriter rejimler er ya da geç yok olacaktır. Bu, değişmez bir kanundur. Müminlere işkence edenler etrafına bir baksın ve efendilerinin rejimlerin yıkılışından sonra zalimlerin akıbetinin ne olduğunu iyi düşünsünler. Onların her birini şiddetli bir azap beklemektedir. Bu sözler bir tehdit değildir, aksine mücrimlerin kaçınılmaz sonu hakkında bir uyarıdır!
Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
سَيُصِيبُ الَّذِينَ أَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللَّهِ وَعَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا كَانُوا يَمْكُرُونَ “Suç işleyenlere Allah katından bir aşağılık ve yapmakta oldukları hilekârlık sebebiyle çetin bir azap erişecektir.” [Enam 124]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Bürosu