Home / News / HABER / YORUM-İKTİBAS / Şimdi de ‘Demokratik İslam’!
islam devleti default

Şimdi de ‘Demokratik İslam’!

İslam dini ilk olarak ortaya çıktığı zaman yeryüzünde hükümran olan bambaşka bir gündem vardı. İslam bu gündemin bir parçası olmak için çabalamadı. Tam tersine kendisi ilk günden itibaren gündem oldu. Mesela Mekkeli müşriklerin uykuları kaçıyordu, yarın gene ne söyleyecek diye. Hatta bazısı dayanamayıp geceleri gizlice Peygamberin evini dinlerdi, gündemden önceden haberdar olmak için.

 

Yeryüzünün birçok bölgesinden insanlar, gruplar, cemaatler bu gündemin bir parçası olmak için etkisi hacminden çok büyük olan bu küçük yapıya müracaat ederlerdi. Necran Hristiyanları, Yesrib Yahudileri gibi. Mekkeli müşrikler de bu etkili gündemin parçası olmak için çalmadık kapı bırakmıyorlardı. Peygambere “seni kral yaparız, en zenginimiz yaparız, en güzel kızlarımızla evlendiririz, yeter ki bizi de gündeminin bir parçası yap diye adeta yalvarıyorlardı. Tamam diyorlardı, senin dininin egemenliğini kabul ederiz, ama ne olur bizim tanrılarımıza da bu gündem içinde bir yıl ayırsan?” Peygamberimiz tek ve alternatifsiz gündem olmaktan taviz vermedi ve düzmece tanrıların oluşturduğu sahte gündemleri devre dışı bıraktı.

Peygamberin gündemi “insan sadece Allah’ın kuludur. Allah’tan başkasına kulluk etmek esasına dayanan mevcut gündem cahiliyedir, insanın köleleşmesidir. Özgürlük, bu düzmece tanrılardan kurtulup tek ve ortaksız Allah’ın kulu olmaktır” şeklindeydi. Sadece söylemde değil tabi, yirmi üç yıllık Mekke ve Medine dönemleri insanın her türlü kulluktan özgürleştirilmesinin pratize edildiği bir laboratuvar gibi işlev gördü. Söylem ve pratik uyumu sağlandığı için de çığ gibi büyüdü bu çağrı, eşyanın, insanın ve varlığın fıtratıyla örtüşen bu gündem bütün diğer gündemlerin saman alevi gibi yok olmasını sağladı.

***

Beşer hayatının başat yönlendiricisi olarak gelen ve baştan itibaren bu esasa dayalı bir pratik geliştiren İslam dini, bir süre sonra bu varoluşsal prensibin farkında olmayan bilinçsiz Müslümanlar sayesinde beşeri bir pratiğin bir parçası olma temayülüne girdi. Özellikle Batı medeniyetinin teknolojik üstünlüğü karşısında Müslümanlar adeta kendi gündemlerini unuttular. Son üç-dört yüz yılı, Müslümanların Batı’nın, Batı gündeminin bir parçası olmak için çırpınışlarıyla geçmiş dönemler olarak nitelendirebiliriz.

Çağdaş İslamcılık hareketi esas olarak İslam’ı yeniden yegane gündem yapmak için ortaya çıkmıştı. Bu hareketin en büyük ideologlarından rahmetli Seyyid Kutub’a göre, çağdaş Batı medeniyeti de bir tür cahiliyedir. Bu yüzden Müslümanların ondan onay almak istercesine ona dair gündemin küçük bir parçası olmak için çabalaması nebevi metoda aykırıdır.

Özünde doğru olan bu söylem, altı doldurulamadığı, bağımsız bir medeniyet perspektifi oluşturulamadığı, en fazla geçmiş dönemin metinlerine dönmek olarak kendini gösterebildiği için bağımsız bir gündem yaratmak şöyle dursun, cahiliye dediği gündemin bir oyuncağı oldu adeta. Özellikle son yıllarda şiddete bulaşması da sağlanarak “çağdaş cahiliyenin” tek alternatifi bu hareket de umut olmaktan çıkarıldı.

***

Tunus’ta en-Nahda hareketinin lideri Raşid el-Gannuşi’nin “Siyasal İslam’dan çıktık Demokratik İslam’a girdik” (nedense cümle içinde geçen “çıktık” ve “girdik” kelimeleri dikkatimi çekti. Peygamberimiz buyuruyor ya “onların girdiği her deliğe girip çıkacaksınız”) şeklindeki sözlerini de bağımsız bir gündem ve alternatif olmayı beceremedik, o yüzden tekrar mevcut gündemin bir parçası olmaya geri dönüyoruz şeklinde okumak lazım. Bakalım gündemin sahipleri bu temayülü kabul edecekler mi yoksa hazır olmuşken “Demokratik İslam”ın sonuna eklediğiniz şu “İslam”ı da atın öyle inanalım size mi diyecekler?

Tabi Gannuşi gibi çaplı bir insanın böyle bir çıkışını duyunca hüzünleniyor insan. Gannuşi, kendisinden önce nice Müslüman entelektüelin bu türden takla atışlarından habersiz olamaz. Batı medeniyetinin gündem yaptığı süreçlere uygun İslamların daha önce de üretildiğini biliyordur. Bunların neticede hiçbir işe yaramadığını da. Demek ki baskı o kadar ağır. Ya da bu tarafta ölümcül bir fikri çoraklık hakim.

Ayrıca...

Kar: Ruhani değil siyasi halifelik

Yıllardır halifeliği savunan Hizbu’t Tahrir’in Türkiye Medya Sorumlusu Mahmut Kar, Hilafetin ruhani değil siyasi olarak …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir