Home / News / YAZARLAR / Tahir Şanlı / Demokrasiyi İslamlaştırmak veya İslam’ı demokratikleştirmek!
yazar

Demokrasiyi İslamlaştırmak veya İslam’ı demokratikleştirmek!

Elbette, yok öyle bir şey!

Ne İslam demokratikleştirilebilir ne de demokrasi İslamlaştırılabilir.

Aralarında birbirini tamamlayacak hiç bir açık kapı yoktur. Biri vahy temelli (Allah’tan) gelmiştir ki onun adı arı-duru İslam’dır. Diğeri ise tamamen insan aklı ürünü olan laik temel üzerine kurulu demokrasidir.

Ne İslam başka nizamları içinde barındıracak bir nizamdır ne de demokrasi (İslamlaştırılacak) bir nizamdır. Bu iki nizam asılları itibari ile hiçbir yerde, hiçbir şekilde, ortak bir zeminde buluşmaz. Buluşması da mümkün değildir.

Ne Allahu Teala (indirdiği nizam konusunda, kanun yapma yetkisinde) insanlara herhangi bir açık kapı bırakmıştır ne de demokrasi vahyden, vahyin kaynaklarından hukuku için bir şey almıştır. Allahu Teala;

“…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim…” (Maide 3) buyuruyor.

Demokrasi “irade insanların” diyor.

Yunanca δημοκρατία  (dēmokratía) sözcüğünden gelir, halk idaresi anlamındadır. Sekülerizm, liberal demokrat düşünürler tarafından ortaya atılan dinin siyasetten ayrılması düşüncesinin genel adı olarak karşımıza çıkar. Liberal demokratlar, demokrasinin ‘çoğunluğun tiranlığına’ dönüşmesini engellemek için devletin tüm dinlere aynı mesafede kalmasını bir zorunluluk olarak görürler.
(Kaynak: http://demokrasi.nedir.com/#ixzz4FMMo2XRk)

Kafirlerin demokrasilerine İslam’ı kazandırmak gibi bir hedefleri olmadığı gibi İslam’dan herhangi bir hükmün hayatlarında tatbikine rızaları da yoktur. Hatta tıkanmış meselelerine çözümler sunan Müslümanlara dahi tahammülleri yoktur. Bundan dolayı İslam düşmanlığı ve Müslüman saldırganlığı demokrasilerini koruma adına tavizsiz bir şekilde yürür. Onların sırıtan yüzleri asla demokrasilerini yumuşattıkları anlamına gelmez. Müslümanların batı ile tanışmasının (Hilafetin yıkılması ve İslam beldelerinde kurulan küfür yönetimleri) üzerinden nerede ise bir asır geçti. Batı devletlerinden hangi devlet bu süreçte hukuklarına İslam’dan bir şey almıştır? Veya batıda hangi mahkeme İslami bir kararın (şer’i hükmün) altına imza atmıştır? Bütün bunları geçtik, batıda hangi müfredatta İslam için övgüler yağdırılmıştır? Bırakın İslam’a övgüler yağdırmayı İslam düşmanlığını körüklemek, Müslümanlar arasına fitne sokmak, İslam’ın kaynaklarını tahrif etmek, Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Selleme olmadık hakaretlerde bulunmak, başörtüsü yasağı gibi düşmanlıklarını alenen yapmaktadırlar…

İşte batının demokrasisi bu… Batıyı tanıyanlar batıda İslam’a ve Müslümana bakışı çok iyi bilirler.

“Demokrasimiz kazandı” diyenler batının bu halini görüp bir değil onlarca defa düşünmeleri gerekir. “Bizim demokrasimiz – sizin demokrasiniz…” saçmalığından kurtulmaları gerekir.

Bir kere aklımızın en derinliklerine şunu yerleştirelim: “senin-benim demokrasim” diye bir şey yok. Bir tek demokrasi var o da kafirlerin ortaya koyduğu demokrasi. Allah’a savaş açmış,      hakimiyeti insana veren küfür sistemi demokrasi.

Peki, “bizim demokrasimiz, batı demokrasisinden ayrı” dediğiniz “sizin demokrasiniz ”de ne var? Vahy kaynaklarına döndürdüğünüz yeni bir demokrasi türü mü geliştirdiniz?!

Olmayacak bir şey!

Şöyle bir bakın; hilafet kaldırıldıktan sonra İslam ve Müslüman düşmanlığında ne değişti. Hukukunuza İslam’ı ve Müslümanları koruyan İslami yasalar mı koydunuz? Küfür yasalarından feragat mi ettiniz? Bu kaçıncı anayasa, bu kaçıncı demokrasi…

Yoksa kafirlerden habersiz yeni bir demokrasi türü mü geliştirdiniz?!. Varsayalım ki öyle olsun (!). Nedir onların akidelerinden uzak, demokrasilerine bulaşmamış yeni demokrasiniz? Elbette bunun izahı yok… Çünkü böyle bir şey yok…

Bizim dediğiniz demokrasiniz İslam’a ve Müslümanlara karşı ihanetlerle dolu.

Bizim dediğiniz demokrasi kafirlerin demokrasisinin yanında başka bir put. Putları istediğiniz kadar artırsanız da, onları istediğiniz kadar şekillendirseniz de aslı aynıdır.

Kafirlerden ayrı dediğiniz bu iddianız, yeni demokrasiniz ile kafirlerden ayrıldınız mı? Oysa hiç ders almıyor hala sömürgecilere dost diyorsunuz, hala onların demokrasi anlayışından dışarı çıkmayacağınız konusunda teminatlar veriyorsunuz, insanları meydanlarda demokrasi nöbetlerine çağırıyorsunuz, hala onların düşüncelerini temel alan yönetimler kuruyorsunuz. Batının elinde, demokrasileri ile bir sömürgeciden diğer sömürgeciye koşup duruyorsunuz. Oysa Allahu Teala bu konuda sizleri uyarmadı mı?

“Allah dışında başka dostlar, başka dayanaklar edinenlerin durumu; ağdan örülmüş bir yuva edinen örümceğin durumuna benzer. Hiç kuşkusuz en dayanıksız ev, örümcek yuvasıdır. Onlar keşke bunun bilincine erselerdi.”  

Bizim demokrasimiz! Demokrasi nöbetimiz… Yok, böyle bir şey!

Demokraside onların, küfürde onların, isyanda onların ve onların yolunda olanların…

Bizler Müslümanız!

Bizim yolumuz Allah’ın gösterdiği yoldur, bizim nöbetimiz İslam içindir.

Bizim İslam’ımız var.

Bizim Kur’an’ımız var.

Bizim eşsiz önderimiz Hz. Muhammed Mustafa’mız (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) ve onun Sünneti var.

Bizim bütün ümmeti kucaklayan “Kelime-i Tevhid” bayrağımız var…

Yetmez mi?

Tahir Şanlı

Ayrıca...

Merhamet Kaynağımız Sadece İslam Olmalıdır -2-

-İnsanlara nispet edilen merhamet: İnsanın içgüdülerinde zalimliğe yönelik meyiller olduğu gibi merhamete yönelik meyillerde vardır. …

1 Yorum

  1. Asıl nedir:1. Kök, esas, temel, kaide
    Asıl olan. vakanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir.
    Her var olanın bir ustası vardır.Kaidesinden yola çıkarsak.

    Bu kainatta kendi kendine oluşmuş bir şey olmadığına göre o zaman bu

    kainatıda bir yaratıcı yaratmış dolayısı ile benide.(insanlığı)

    O zaman bu yaratıcının beni yönlendirmesi ,Kullanma klavuzu vermesi lazım
    Normal hayatın akışında yaratıcı ile insanlar arasında ki aracıya peygamber denmiş.
    o zaman en son peygamberlik iddiasında bulunan kişinin getirmiş olduğu kontrata anlaşma şartlarına bakacağız.
    (Sonuncusu geçerlidir kaidesinden) (Kader)
    Sonuncusu Muhammed olduğuna göre onun getirdiği kontratda insanlığa bir rest çekiş meydan okuma var.
    Yoksa, ‘Onu Muhammed uydurdu’ mu diyorlar? Onlara de ki; ‘Eğer doğru söylüyorsanız, Kur’an’a benzer bir sure ortaya getiriniz, bu konuda Allah dışında kimleri yardıma çağırabilecekseniz, çağırınız. Yunus*38
    Aradan bin dört yüz yıl geçmiş hala bir ses yok .
    Peki şimdi yapsınlar şimdi teknik bir çağdayız her şey eloktronik çoğu şeyi harflerin ve rakamların karışımından yapıyor proğram yapıcıları.
    o zaman kuran ayetlerinide getirsinler.?
    Allah kainatı elementlerden yarattığı gibi kuranıda harflerin karışımından yaratmıştır.
    Diyebilir birileri evet bizimde demokrasimiz var.
    o zaman demokrasiye ve Muhammedin getirdiği şartlara bakılır.Bu insan fıtratına uygunmu diye.
    örneğin; Mal can ve namuz konusunda kim ne diyor diye.
    (Şartlar. Eşyadaki özelliklere uygun düşmesi lazım)
    Dolayısı ile..
    Muhammedin getirdiği şartlar insan fıtratına uygun.(ölüm cezası veriyor)
    Demokrasinin getirdiği şartlar insan fıtratına uygun değil.(Taraf.Aklın üstününden.Hevadan,zenginden)
    (Halbuki insandaki fıtrat kendisinin olanı kendi isteği dışında bir başkasıyla paylaşmak istemez)
    olduğu anlaşıldığından fıtrata uygun olan alınır.
    Dolayısı ile Muhammedin getirmiş olduğu şartlar Yaratıcının gönderdiği şartlar olarak kabül görür.
    Yaratıcıya ve son peygamberine inanmak vakaya mutabık olur ve Muhammedin getirmiş olduğu şartların bir tanesinin gereği kişi Müslüman olur ve yaratıcının vaadi gereği cenneti kazanmış olur.
    Kişi bu vaadi elinde tutabilmek için Muhammedin getirmiş olduğu yaratıcının tarifini onaylaması lazım.
    Yaratıcının kırmızı çizgisi şirktir.(Allah’ın tarifi)
    (Göklerin ve yerin Rabbi, Arş’ın da Rabbi olan Allah onların uydurdukları noksan sıfatlardan yücedir, münezzehtir.zuhruf*82
    O tarifde budur.)
    Bu olayı bilen şeytan Medya veya diğer yollarla kafir kişinin Allah tarifini onaylattırarak kişiyi Müslümanım diye diye cehennemin bir başka kapısından içeri atıyor.
    *****************************************************************
    “Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.”
    “Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın.”
    (Allah) buyurdu: “Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım.” (A’RAF/16-18)
    Şeytan Müslüman kılıfına bürünüp prof etiketiyle Atv ve flastv gibi kanallarda Nihat hatipoğlu,Cübbeli Ahmet gibi kişiler vasıtasıyla şu Allah tarifini sunuyor eğer sen onların söylemiş olduğu Akideyi benimser ve onaylarsan Kafir oluyor ve ebedi cehenneme gidiyorsun.Her ne kadarda diğer islamın şartlarını yerine getirsende.
    Ey insanlar, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın şeytan, sizi Allah’ın affına güvendirerek ayartmasın.Fatır.5

    MÜSLÜMANLARIN VE KAFİRLERİN ALLAH TARİFİ,TANIMI..SEN BU TARİFİN NERESİNDESİN?
    http://namenstraat8bredahollanda.blogspot.nl/2016/01/asl-nedir1-kok-esas-temel-kaide-asl.html?spref=fb

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir