İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore bir röportajda “Darbenin arkasında İngiltere mi var?” sorusuna, “hayır, kesinlikle yokuz. Bu arada, ABD de yok. Bunlar çok saçma.” şeklinde cevap verdi.
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore, Türk halkının sokaklara çıkarak 15 Temmuz darbe girişimini önlemesini ve ardından tüm siyasi partilerin biraraya gelerek sivil iradeye sahip çıkmasını, “Türk demokrasisi rüştünü ispat etmiştir” sözleriyle değerlendirdi. “Hükümetin bu darbe girişiminde Gülencilerin yer aldığına ilişkin açıklamalarını kabul etmekte bir zorluk yaşamıyorum. Ayrıntılı bir şekilde bakıldığında bana bayağı inandırıcı bir durum gibi görünüyor” diyen Moore, Gülen cemaatinin İngiltere’deki faaliyetleri konusunda delile dayalı bilgilerin sağlanması durumunda tereddüt etmeden işbirliği yapacaklarını kaydetti.
Richard Moore, Hürriyet’ten Serkan Demirtaş‘ın sorularını şöyle yanıtladı:
Kırılma noktası sizce neydi o gece?
Bende o gece büyük etki bırakan olay -ki bütün gecenin kilit anıydı- Cumhurbaşkanı’nın iPhone aracılığıyla CNN Türk ile o röportajı gerçekleştirebilmesiydi. Dönüm noktası buydu. Sonradan yaşanan gelişmeler de dönüm noktasının bu röportaj olduğunu gösterdi. Çünkü darbe girişimi, Cumhurbaşkanı’nın çağrısı üzerine insanların sokaklara çıkmasıyla sona erdi. Benim için bu Türk demokrasisinin rüştünü ispat ettiğinin göstergesiydi. Aynı zamanda dört partinin darbe girişimini kınamak için bir araya gelmesi de Türk demokrasisi adına önemli bir şey söyledi. Ve tabii cesaretle sokağa çıkan, birçok can kaybı veren halk. Bütün bunlar son yıllarda kutuplaşma, hükümet – muhalefet arasındaki ciddi tartışma ve çeşitli zorluklar yaşayan bu ülkenin belli bir olgunluk düzeyine ulaştığını gösteriyor. Bence bu olaydan çıkan en büyük umut kaynağı da bu.
Hükümet Fetullah Gülen grubunu işaret etti. Ne düşünüyorsunuz?
Yasal süreç ilerledikçe daha kesin görüp, daha iyi anlayacağız. Hükümetin bu darbe girişiminde Gülencilerin yer aldığına ilişkin açıklamalarını kabul etmekte bir zorluk yaşamıyorum. Şu ana kadar ortaya çıkan deliller, tutuklu bazı askerlerin ifadeleri, Genelkurmay Başkanı’nın Fetullah Gülen’le konuşturulmak istenmesi… Ayrıntılı bir şekilde bakıldığında bana bayağı inandırıcı bir durum gibi görünüyor. Tabii ki gelecek haftalarda daha çok delil çıkacaktır o yüzden şimdiden bir yargıya varmak istemem.
Hükümetin artan sayıda tasfiyeye gitmesi, gözaltı sürelerini uzatması, gazetecileri gözaltına almasından kaygı duyuyor musunuz?
Tabii, herhangi bir kişiye karşı bir işlem yapıldığında bunun orantılı ve hukuk kuralları içinde olması gerekir. Türkiye, uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Bu konularda, hükümet, eğilimlerinin bu doğrultuda olduğu konusunda güvenceler verdi. Geçmiş aylar ve yıllarda Türkiye’de kötüleşen ifade özgürlüğü konusunda kaygılarımızı ilettik. Bu kaygılarımız duruyor. Umuyorum savcılar, bu süreci ileri taşırken darbeye karışmamış veya devlet içine yıkıcı güç olarak sızmamış insanların bir an önce normal hayatlarına dönmelerini sağlar.
Gülen hareketinin İngiltere’deki yapıları ve faaliyetleri hakkında Türkiye’den bir başvuru geldi mi? Tavrınız ne olacak?
Tabii ki Türkiye’den gelecek herhangi bir girişimi ciddiyetle ele alacağız. Henüz bir şey gelmiş değil ama geleceğinden eminim. Bu konuda açık belirtiler var. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne başsağlığı dileklerimi iletmek için gittiğimde Sayın Genel Müdür, Londra’daki Gülencilerin durumunu dikkatime getirdi. Ben de kendisine bu konuyu ciddiyetle ele alacağımızı ilettim. Eğer Türkiye, Gülen hareketiyle ilintili kuruluşların yasadışı faaliyetlerde bulundukları, demokratik kurumları yıkmaya dönük girişimler yaptıklarının ortaya çıkarılması konusunda bizimle çalışırsa o zaman tabii ki tereddütsüz işbirliği yaparız.
Türk ordusunda binlerce tasfiye oldu. Yüzlerce general ihraç edildi. Bir NATO üyesi olarak TSK’nın zayıfladığını düşünüyor musunuz?
Bakın, ordu içindeki birtakım unsurların işin içine karıştıkları bir darbe girişiminden Türk ordusunun hiç etkilenmeden çıkması mümkün değildir. İkinci büyük ordu olarak Türk Silahlı Kuvvetleri, 1952’den bu yana NATO’nun yaşamsal önemde ortaklarından biri olmuştur. Bu nedenle ittifak içinde güçlü ve etkin bir Türk ordusuna gereksinimimiz var.
Darbenin arkasında yabancı güçler olduğu çokça ifade ediliyor. İngiltere bu işin içinde mi?
Hayır, kesinlikle yokuz. Bu arada, ABD de yok. Bunlar çok saçma. Darbe girişiminin ardından yapılan bazı yayınların hem bilgisizce hem de iyi nitelikte olmadığını söylemeliyim. Bu bazı Batı basını açısından da öyle ama korkarım bazı Türk basını açısından da öyle. Afganistan’daki bazı Amerikalı generallerle ilgili yazılan haberler… Bunlar sadece saçma sapan değil aynı zamanda zarar verici.
Boris Johnson’un Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesi Türkiye’de şüpheyle karşılandı. Kendisi ne zaman Türkiye’ye gelecek?
Bilmiyorum ama kısa sürede, büyük olasılıkla sonbaharda gelecek. Referandum sırasında Türkiye hakkında yapılan yorumların hem bilgisizce hem de adil olmadığını düşünüyorum. Ancak Türk liderler de bize bu konuların geride kaldığını açıkca ilettiler. Bizim Dışişlerimiz Bakanımız açısından ise Türkiye ile ilişkiler onun için gerçekten çok anlam taşıyor. Türkiye’de akrabaları, tanınmış Türk diplomatı olan kuzenleri var. Siz de bana şunu söyleyin: Dünyada yarı Türk olan başka kaç tane dışişleri bakanı var? Bence bu Türkiye’ye yaklaşım konusunda özgün bir perspektif sağlıyor.
Türkiye, Batı’dan yeterince destek alamadığından şikâyet ediyor. Doğru mu sizce?
AB Bakanımız Alan Duncan, darbe girişiminden sadece birkaç gün sonra 20-21 Temmuz’da Ankara’daydı. Niye gelmek istedi? Niye ben gelmesini tavsiye ettim? Çünkü sadece açıklamalarla kalmayıp sembolik bir eylem göstermenin çok önemli olduğunu düşünüyorduk. Bakan Duncan, uçaktan iner inmez Meclis’e gitti ve ‘Bakın, işte ben bombalanan Meclis’e geldim. Ben buradayım’ dedi. Şunu anımsatmak isterim İngiltere Parlamentosu en son Hitler tarafından bombalanmıştı.