Halep es- Sukri semtindeki bir taziye çadırını hedef alan Suriye savaş uçakları, yeni bir katliam işlediler. Katliamda 26’dan fazla sivil hayatını kaybederken, yaralananlar da oldu. Yaralılar arasında kadın ve çocuklar da var. Halep mahallesine yapılan bu saldırı, zehirli klor gazı saldırısından bir gün sonraya rastlamaktadır. Zehirli gaz saldırısında yaklaşık 100 kişi yaralanmış, yaralılar, gerekli ekipman ve donanımdan yoksun hastanelerde tıbbi yardım almışlardı.
Ayrıca geçtiğimiz Çarşamba günü Haçlı koalisyon uçakları, aynı mahalleye peş peşe saldırılar düzenlemişti. Saldırıda 40’tan fazla kişi şehit olurken, 57 kişi de yaralanmıştı. Yaralıların çoğu kadın ve çocuklar. Birçok konut da yerle bir olmuştu. Hava saldırıları kesintisiz devam ediyor. Rejim, kuşatma altındaki Halep mahallerini sürekli bombalıyor. Öte yandan ise Suriye krizine siyasi çözüm bulmak için Amerika ile Rusya arasındaki art niyetli çabalar ve mekik diplomasisi de sürüyor. Uzlaşamadıkları hâlâ bazı sorunlar olduğunu söyleyerek dünyayı kandırıyorlar! Rus Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Perşembe günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile ABD’li mevkidaşı John Kerry’nin “Suriye’de aktif terörist grupları yenmek için iki ülke arasında olası işbirliğini” ele aldıkları ve tarafların henüz Suriye konusunda ortak bir anlaşmaya varamadıkları belirtildi. Açıklamada Suriye konusunda Rusya ile Amerika’nın farklı düşündükleri gibi bir görüntü lanse edildi. Oysa her iki ülke de ABD tarafından kurgulanan komplonun bir parçasıdır.
قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ “Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?” [Münafık 4]
Açıkçası ne zaman Rusya ile Amerika ve kuklalar arasında görüşmeler ve müzakerelere yeniden başlanılsa, o oranda saldırılar da artıyor, bombardımanlar yoğunlaşıyor. Bombardımanlarda özellikle çocuklar ve kadınlar arasındaki ölü sayısı tırmanıyor. Humus ve mahalleleri, Şam Mağdamiye ve kırsalları ardından şimdi de Halep, “Ebedi liderimiz efendimiz Muhammed ve Allah için” başlıklı devrimin yüksek bedelini ödüyor. Bu devrim, din sevdalılarını ve onur savunucularını aynı saflarda birleştirdi. Bu yüzden terörist olarak yaftalandılar. Aralarındaki farklılık ve anlaşmazlıklara rağmen aralarında koalisyon kuran dünya devletleri, Müslümanların yöneticilerinin gözleri önünde din sevdalılarını öldürüyorlar. Dahası hain yöneticiler, Müslümanları öldürmek için Haçlı uçaklarına hava sahalarını açıyorlar. Ucuz varlıkları satın almak için kirli politik para akıtıyorlar. Suriye’de akıtılan Müslüman çocuk ve kadınların kanı karşısında alçakça tavır takınıyorlar. Ajan yöneticilere göre Müslüman kanların hiçbir değer ve kıymeti yoktur. İşte Türkiye, kadınların yardım çığlıkları ve çocukların ağıtlarına kulak tıkıyor. Ülke genelinde görülen ölümleri görmezden geliyor. Bu da yetmezmiş gibi Türkiye Başbakanı en son yaptığı açıklamada “Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, geçiş sürecinde muhatap olarak kabul edilebilir. Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri olamaz” dedi. Biz de burada soruyoruz: Zehirli gaz ve varil bombaları kullanıldığına ilişkin katliam haberlerini Türk yetkilileri duymuyor mu? Akıtılan tertemiz kanlar, ne zaman masum Müslümanların dört gözle beklediği kahraman ve destansı kararların tetikleyicisi olacak?
Ey Müslümanların yöneticileri! Bilmiyor musunuz ki Suriyeli kadın ve çocuklar, sizin yardım tırlarınıza, kınayıcı açıklamalarınıza ve diyalog görüşmelerinize ihtiyacı yok. Onların yaralarının yegâne merhemi Salih bir yöneticidir. O yönetici ki Allah’tan korkar, onlara yardım eder, azimlerini biler, topraklarında bozgunculuk çıkaran ve ülkelerini tahrip eden herkesin kökünü kazır. Suriye Müslümanları, kanlı barış görüşmelerini asla kabul etmediler. Ajanın yerine ajan koyan politik çözümlere de razı olmadılar. Amerikan güdümünden dışarı çıkmayan Rusya’nın gerçek rolünün de bilincindeler. Rusya tarafından dayatılan noktalara Amerika boyun büküyor gibi propagandalar, ABD’nin başvurduğu siyasi manevralardır. Çünkü Amerika, Suriyeli Müslümanların iradesini kıramadı, küstahlık ve zorbalığına boyun eğdiremedi. İslam ümmetinin başına gelen felaketler, sadece Suriye halkı ile sınırlı değil. Bütün Müslümanlar aynı baskı ve acıyı yaşıyorlar. Çünkü zulüm ve yolsuzluk kol geziyor, insanlık İslam yönetiminden yoksun. Bu zulüm, uzasa da, zifiri karanlık gibi üzerimize çökse de eninde sonunda kalkacak ve Allah’ın izniyle çok yakında adalet güneşi doğacaktır. Zira biz, İslam ümmetinin derin uykusundan uyanmaya başladığını görüyoruz. Yavaş yavaş dirilen ümmette tek bir ümmet olduğu kanaati canlanıyor. Bu yüzden Batı, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet düşüncesinden tırsıyor. Engel olmak için elinden geleni yapıyor. Ama onlar tuzak kuruyorlar, Allah da tuzak kuruyor. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Bürosu Kadın Kolları |
|
H. 12 Zilhicce 1437 |
www.hizb-ut-tahrir.info/tr/