Soru:
Amerika ve Rusya’nın gerçeklestirmek için var gücüyle çabaladığı ateşkes suya düştü. Öyle ki Kerry ile Lavrov arasındaki bazı toplantılar on saat kadar sürmüstü! Halbuki Amerika ve Rusya bu ateşkesle övünerek bunun diger önceki ateşkeslerden farklı olduğunu iddia ediyorlardı. Amerika, kendisi ve muhalifler adına Rusya da kendisi ve rejim adına ateşkeşe uyulacağı konusunda garanti vermişti. Ve şimdi de görüldüğü gibi ateşkes son buldu. Amerika ve Rusya ise birbirlerini suçluyor ve ateşkesin başarısızlığının sorumlusunun diğer taraf olduğunu iddia ediyor. Peki, bütün bunlar o necis ateşkes meselesinin artık kapandığı manasına mı geliyor? Eğer kapanmadıysa, bu günlerde Suriye krizinde olup bitenler nelerdir? Allah sizleri mükafatlandırsın.
Cevap:
Amerika için bu necis ateşkes süreci daha kapanmadı. Sadece son gelişmeler bir takım değişiklikler için Amerika’yı ateşkesi yeniden gözden geçirmesine zorladı. Bu bir nevi “ateşkese paydos”tur. Bunun nedeni ise bombardımanları yoğunlaştırıp gruplar ve halka baskı yapmaktır. Amerika’nın mola sırasında hazırlayacağı güncellenmiş ateşkes anlaşması uyarınca grupları rejim ile muhalifler arasındaki görüsmelere razı etmektir. Çünkü Obama, başkanlık süresini Suriye krizine bir çözüm bularak sonlandırmak ya da en azından rejim ile muhalifleri müzakere için aynı masada biraraya getirmek istiyor. Müzakere başkanlık süresi içinde cılız da olsa hanesine başarı olarak yazılacaktır. Obama’nın bu konudaki esin kaynağı, kendisinden önceki Demokrat Partili ABD Başkanı Clinton’un Filistin sorunu ile ilgili girişimidir. Halbuki Clinton bu amacına erişemedi. Bundan ders almayan Obama, öncekilerin yapamadığını kendisinin yapabileceğini sandı. Herhalde başarısızlığının selefinin başarısızlığından çok daha feci olacağını bilmiyor… Bu meselenin açıklığa kavuşması için aşağıdaki hususlara bir göz atmak gerekiyor:
1– Ağır bombardıman sonucunda Rusya ve rejim güçleri, Kastillo Yolu’nun büyük bir bölümünde kontrolü sağlayıp Halep’i tamamen kuşatma altına alınca, Amerika ateşkese ciddi şekilde eğildi. 7 Temmuz 2016 tarihinde el Cezire muhabirinin bildirdiğine göre “Rus ordusu ve rejime ait jetlerin Halep’e düzenlediği hava saldırılarının sayısı yüzü geçmiştir.” Muhalifler çekildikten sonra yolun kontrolü rejimin eline geçti. “Askeri kaynaklardan aktardığına göre el-Cezire muhabiri, Suriyeli silahlı muhaliflerce kontrol altında tutulan Halep’in kuzeyindeki Kastillo Yolu civarındaki mevzilerden muhaliflerin askeri nedenlerden ötürü geri çekildiğini belirtti.” [10.07.2016 el-Cezire] Ardından yoğun hava saldırıları sonucunda Rusya, İran, milisler ve kuklalar destekli rejim güçleri, 26 Temmuz 2016 günü Halep’i abluka altına aldılar. “Suriye rejimine ait güçler, Salı günü kentin kuzeyindeki Kastillo kompleksinin kontrolünü ele geçirdikten sonra Haleb’in doğu mahallelerini abluka altına aldılar…” [27.07.2016 el-Cezire] İşte böyle bir ortamda ABD Dışişleri Bakanı Kerry, 26 Temmuz 2016 günü Laos’un başkenti Vientiane’de Rus mevkidaşı Lavrov ile bir görüşme yaptı. Kerry, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin Kastillo Yolu üzerindeki ilerleyişi ve Halep kusatmasından emin olduktan sonra Ağustos ayının başlarında, Suriye savaşının gidişatında nasıl değişiklikler yapılabileceğini ele almayı umduğunu belirtti. Kerry, kuşatma gerçekleştiğinde ateşkesin imzalanmasını istiyor.
2- Fakat devrimcilerin Güney Halep’te yürüttüğü ciddi askeri operasyonlar ve Güney Halep ile Askeri Akademi bölgesindeki sert kuşatmayı yarmaları nedeniyle bu durum hasıl olmadı. Çünkü devrimciler, Güney Halep’teki Ramusa mahallesini geri alıp oraya giden yolu açtılar. Yani kuşatmayı yardılar. Dolayısıyla Halep kuşatmasının yarılması, Suriye devriminin en güçlü ve en sıcak kalesi sayılan Halep’te devrimcilere darbe vurmayı düşünen Amerikan planlarını şiddetle sekteye uğratmıştır. Bunun üzerine Amerika ve Rusya çılgına döndüler. Bu yüzden Rusya Dişişleri Bakani Sergey Lavrov devrimcilerin bu eylemlerini “vicdansız ve iğrenç” olarak niteledi. Bu da gösteriyor ki Rusya ve Amerika, Suriye devrimini dize getirdiklerini ve dumura doğru yol aldığını sandılar.
3- Halep’e fokuslanan Amerikan planlarının basarılı olabilmesi için Halep’in yeniden kuşatma altına alınması gerekir. Amerika Halep’i yeniden kuşatmak altına almak için iki koldan hareket etmiştir:
Birincisi: “Fırat Kalkanı” adı verilen askeri harekatla Cerablus’a girerek Türk ordusunu Kuzey Suriye’ye sokmak ve Güney Halep’teki “Türkiye yanlısı” devrimcileri IŞİD’le mücadele için geri çağırmak. Diğer bir deyişle Halep’teki gerçek çatışma cephesinde bir gedik açmak, yeni bir iç savaş cephesi oluşturmak ve olabildiğince devrimcileri Halep’teki savaştan uzak tutmak!
İkincisi: İran binlerce Şiiyi Güney Halep’e gönderdi. Lübnan Partisi ve Irak Nüceba Hareketi de Güney Halep’e özel birlikler gönderdiğini açıkladı. Öte yandan Rusya da Ramusa bölgesine yoğun hava saldırıları düzenledi…
İşte bu iki eksen sayesinde rejim ve müttefiklerinin tekrar Halep kuşatmasına olanak sağlayan Amerika, “Teröristlere darbe vurmak” ve “Halep’teki sivillere insani yardımlar” adı altında doğu mahallelerini kumpas masasına yatırdı. Sonra Amerika, şartların olgunlaştığını görünce, Rusya ile anlaşma yaptı ve “hasmane faaliyetlerin durdurulduğunu” açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Rus mevkidaşı ile Cenevre’de 10 saatten fazla süren bir görüşme yaptı. Görüşme sırasında ABD Dışişleri Bakanı Kerry, ateşkese uymayan gruplara ortak operasyon düzenlenmesini isteyen Rusya’nın bu talebini karşılamak için güvenlik yetkilileriyle özellikle Pentagon’la sürekli iletişim halindeydi.
4- Halep’in Rusya, rejim ve Şiilerce yeniden kuşatma altına alındığından emin olununca Amerika ile Rusya 12 Eylül 2016 tarihinde Suriye’de “hasmane faaliyetlerin” durdurulduğunu açıkladılar. Ateşkes kutsal Kurban Bayramı’nın ilk günü yürürlüğe girecekti. Görüldüğü gibi ateşkesin uygulanma şansını artırmak için “bayram” istismar edildi.
5- Amerika, ateşkes yapılması ve uygulanması konusunda çok ciddiydi. “Amerika Dışişleri Bakanı Kerry, ülke genelinde ilan edilen ateşkesin birleşik ve laik Suriye’yi kurtarmak için son şans olabileceğini söyledi.” [12.09.2016 el-Cezire] Çünkü ateşkes Amerika’ya hedefine erişim olanağı sunuyordu. Bu yüzen Amerika, Suriye sorununu Cenevre dar ağacına koymak için hasmane faaliyetlerin durdurulmasını istiyordu. Diğer açıdan Amerikan seçimleriyle eşzamanlı olarak yürüyen bu plan, Demokrat Parti’ye siyasi kazanımlar sağlıyacaktı. Amerika’nın acele etmesinin nedeni de işte bu kazanımlardır. Obama yönetimi başkanlık süresini Suriye başarısıyla sonlandırma niyetindeydi. Aynı zamanda Rusya da ateşkesi takdirle karşıladı. Çünkü Amerika ile ortak ve açık askeri operasyonlar dalgası kapıdaydı. Önceden beri bu, Rusya’nın arzusudur. Suriye’de Amerikan hedeflerine hizmetin devamlılığı için bunu esas olarak görüyordu. Zira Obama yönetiminden sonra gelecek Amerikan yönetiminin politik belirsizliğini göz önünde bulunduruyordu.
6- Fakat işler Amerika’nın istediği gibi gitmedi, tam tersi yönde gitti. Hesapta olmayan iki meseleyle karşılaştı. Bunlar:
Birincisi: Amerika, Suriye’de doğrudan koalisyon ya da müttefikleri Rusya, İran ve Lübnan ve Irak milisleri aracılılığıyla işlediği cürümler ve özellikle boğucu Halep kuşatması sırasında imzalanan ateşkese rağmen Amerika, müttefikleri ve kuklaları Suriye halkının ateşkesi kabul edeceğini sandılar. Fakat hiç de öyle sanıldığı gibi olmadı… Kuşatmanın olduğu, gıda yardımlarının engellendiği, hatta ağır bombardıman esnasında bile ateşkes mutabakatını kınayıcı gösteriler oldu. Bu gösterilerden cesaret alan bir kaç grup, ateşkese ilgi duymadıklarını açıkladılar. Bekle gör siyaseti güttüler! Diğer bazı gruplar da ateşkes uyarınca Amerika’nın “terörist”diye adlandırdığı gruplara Rusya ile ortak askeri operasyon düzenlenmesine karşı çıktılar. Diğer bazı gruplar da tamamıyla ateşkese karşı tavır aldılar… Sadece bu mu? Hayır, insanların öfkesi sele dönüştü. Öfke seli, Amerikan ajanları yanlısı grupların ateşkesi destekleyici tavır sergilemelerine engel oldu. Perde gerisinden destek bildirdiler. İşte Amerika, böyle bir atmosferde imzalanacak mutabakatın işe yaramayacağını biliyordu… Ancak ateşkes sırasında bazı muhalif grupların sergilediği tavır, Amerika’nın aklını başından aldı. Bazı muhalifler, ABD Özel Kuvvetleri’ne bağlı askerlerin Kuzey Suriye’ye girişini kabul etmediler. Öncesinde Erdoğan, Amerikan askerlerinin katılımıyla “Fırat Kalkan’ının”üçüncü aşamasının başladığını bildirmiş ve bu harekâtla birlikte ABD askerleri de Kuzey Suriye’ye girmişti. Amerika, muhaliflerin bu şiddetli tepkisi nedeniyle neye uğradığını şaşırdı. Sadece sözde aşırı gruplar değil aynı zamanda sözde ılımlı muhalifler de ABD Özel Kuvvetleri safında yer almayı reddettiler. Dahası bir de bu askerleri Haçlı kuvvetleri olarak adlandıran sloganlar attılar. 16 Eylül 2016 tarihinde medyanın bildirdiğine göre, aktivistler ve gazeteciler Twitter hesabı üzerinden bazı görüntüler yayınladılar. Görüntülerde “ÖSO” olduğuna inanılan savaşçıların hakaretine maruz kalan ABD Özel Kuvvetlerine bağlı askerlerin Halep’in Çobanbey kasabasından ayrıldıkları görülüyor. Bu görüntüler “The Wall Street Journal”gazetesinin ABD’li yetkililere atfen yaptığı haberlerle de örtüşüyor. Gazeteye göre yetkililer, Başkan Barack Obama’nın Kuzey Suriye’de Türk askerleriyle işbirliği yapmak için yaklaşık 40 komandonun Suriye’ye gönderilmesini kabul ettiğini söylediler… Çobanbey’deki görüntülerde, muhalif savaşçılar ABD Özel Kuvvetlerini taşıyan konvoylar geçerken Amerikan karşıtı sloganlar atıyorlar… Görüntülerde bir kişinin şöyle dediği duyuluyor: “Amerika Suriye’den defol! Amerikalılar Suriye’yi işgal etmek için Haçlı Seferi başlatmak istiyor…”[16.09. 2016 albawaba.com] 16 Eylül 2016 günkü Daily Telegraph gazetesi de benzer görüntüler aktardı…
Bu birinci durumdan ötürü Amerika ateşkese ara verilmesi gerektiğini düşündü. Ki böylece bombardımanı artırarak Amerikan cürüm ve planları karşısında duran ve durmaya devam eden Suriye halkından intikam alsın. Amerika, yoğun bombardımanlar yoluyla Suriye halkını dize getireceğini sanıyor. Ancak onun bu sanısı, Allah’ın izniyle kendisini helak edecektir.
İkinci duruma gelince, ateşkes sadece askeri rahatlama değil, aynı zamanda siyasi bir çözüm de. Obama, Suriye’de Amerikan nüfuzunu koruyan bir çözüme ulaşarak başkanlık süresini sonlandırmayı arzuluyor. Tarih olup anılmak ve seçimlerde Demokrat adaya yardımcı olmak istiyor… Haberlerde de belirtildiği üzere ateşkes yaklaşık beş belgeden oluşuyor: İki belge hasmane faaliyetlerin durdurulması ve gıda yardımıyla ilgilidir. Zaten bunlar kamuoyu ile paylaşıldı… Geri kalan diğer üç belgeyi ise Amerika kamuoyu ile paylaşmadı. Çünkü öyle anlaşılıyor ki bu belgeler siyasi çözümle ilgilidir. Büyük olasılıkla ılımlı muhaliflere sizinle birlikteyim diyen Amerika’nın sahtekârlığını deşifre ediyordur. O belgeler, zalim Beşşar’ın geçici hükümet ve hatta seçimlerden sonra bile Devlet Başkanı olarak kalmasını öngören bir madde içermesi de olasıdır! Dolayısıyla Amerika, askeri ve insani yardım açısından istediğini gerçekleştirene dek bu maddenin açığa çıkmasını istemiyor… Rusya ile bu konuda hemfikirdir ve başlangıçta da işler sessiz sedasız sükûnetle yürüyordu. Öyle görünüyor ki Amerika, Suriye krizinden dışlanan Avrupa’nın her fırsatta suyu bulandırmak için çaba sarf edeceğini unutmuş gözüküyor. Avrupa’nın Suriye krizinde iraptan mahalli olmadığı biliniyor. Ama yine de Amerika’nın başını ağrıtabilir… Ve öyle de oldu. Avrupa, ateşkes mutabakatında gizli kalan maddeleri istismar etmeye kalktı. Fransa, avazı çıktığı kadar yüksek sesle Amerika’ya mutabakat şartlarını müttefiklerine açıklama çağrısında bulundu. Fransa Dışişleri Bakanı, Amerika’ya Suriye’de Rusya ile varılan ateşkes konusundaki mutabakatın ayrıntıları hakkında müttefiklerini bilgilendirme çağrısı yaptı… “15 Eylül Perşembe günü Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, Suriye’de hangi tarafın hedef alınacağı konusunda karışıklık çıkmaması için, ABD ile Rusya arasında varılan ateşkes mutabakatının metninin Fransa tarafından talep edildiğini söyledi…”[15.09.2016 Deutsche Welle]
Görünüşe göre Avrupalılar, mutabakat metni riskli maddeler içeriyor diye Amerika ile Rusya’nın kafasını ağrıtıyorlar. Bundan etkilenen Rusya, kabuğundan sıyrılmaya kalktı! Amerikan-Rus mutabakatına bahane oluşturmak için Rusya, Güvenlik Konseyi’ni olağanüstü toplantıya çağırdı. Rusya’nın bu çağrısının amacını açıklayan Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Anlaşma birkaç belgeden oluşuyor. Müzakere sürecinde bu belgeler kabul edilip üzerinde anlaşmaya varıldı... Rusya, başından beri ve halen de spekülasyon ve yanlış yorumlamaların önüne geçmek için Rusya ve Amerika’nın Suriye mutabakatının kamuoyuna açıklanması taraftarıdır… diye konuştu”[16.09.2016 Arabi 21] Ancak Güvenlik Konseyi’nin 16 Eylül 2016 geceki olağanüstü toplantısı, Amerika’nın anlaşma şartlarını açıklamama konusundaki ısrarı nedeniyle iptal edildi. Doğal olarak Rusya da Amerika’nın onayı olmadan Suriye’de kılını kıpırdatamadığı için anlaşma şartlarını kamuoyuna açıklayamıyor!
Bu ikinci durumun verdiği sıkıntıdan kurtulmak için Amerika can derdine düştü! Bu yüzden ateşkes mutabakatını yeniden formüle etmeye kalktı. Obama, çözümden daha düşük, belki rejim ile muhalifler arasında bir toplantıya yol açabilecek küçücük bir ateşkese bile razı oluyordu. Böylelikle yeni anlaşmada sıkıntı verici belgeler olmayacaktı!
7- Karşı karşıya kaldığı bu iki durum nedeniyle Amerika, “Ateşkese paydos” dedi. Yoğun bombardımanlar yoluyla silahlı gruplar ve insanlara baskı yapabileceğini sandı. Bu paydos sırasında pişirilen yeni ateşkes mutabakatı uyarınca insanları rejim ile muhalifler arasındaki müzakereye ram edebileceğini düşündü! Yukarıda da belirtildiği gibi ateşkese ara verilmesine kılıf oluşturmak, ateşkesin sonlandırılmasının arkasında Amerika’nın olduğu şüphesini bertaraf etmek ve Rusya ile rejimin düzenlediği bombardımanları ağırlaştırmak için Amerika bir dizi eylemler benimsedi:
A- Rusya’ya “Suriye’de ılımlı muhalifler ile “teröristler” arasını ayırmanın zorluğu hakkında bilgi verdi…” [19.9.2016 el-Hades Kanalı]
B- Rejimden ateşkesin sona erdiğini açıklamasını istedi. Ardından Rusya desteğinde rejim muhalifleri bombalamaya başladı… Nitekim bir takım medyanın bildirdiğine göre “Pazartesi günü rejim kuvvetleri, Rusya ile Amerika arabuluculuğunda yedi gün süren ateşkesin sona erdiğini açıkladılar…”[19.09.2016 el-Cezire]
C- Rusya ile arasında yapay anlaşmazlık oluşturdu. Her bir taraf, diğerini ateşkesin başarısız olmasının arkasındaki etken olmakla suçlar hale geldi: “ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Rusya ile varılan anlaşmanın öngördüğü ateşkes mutabakatı açıkça ihlal edilmiştir. Bu nedenle ABD, Suriye krizinde Rusya ile gelecekteki tüm ilişkileri yeniden değerlendirecektir ifadeleri kullanıldı…”[20.09.2016 el-Cezire]“… Anlaşmanın uygulanmasını engelleyen taraf olduğu iddiasıyla günlerdir ABD ile Rusya birbirlerini suçluyorlar. Moskova, özellikle muhalif gruplar ve Fethu’ş Şam unsurlarının bulunduğu bölgeleri belirlemeyerek Washington’un yükümlülüklerini yerine getirmediğini düşünüyor. Washington ise kuşatma altındaki bölgelere insani yardımların ulaşmaması durumunda Rusya ile askeri koordinasyon yapmayacağını söyleyerek tehdit etti.”[24.09.2016 alkhaleejonline]
D- Pentagon ile Dışişleri Bakanlığı arasında görüş ayrılığı olduğu ve sanki ateşkes Pentagon’un bilgisi olmadan bir gün içinde imzalanmış gibi Pentagon’un ateşkes şartlarına itiraz ettiği imajı oluşturdu. Oysa müzakerelerin alenen yürütüldüğü herkesçe malum. Eğer Pentagon’un itirazı olsaydı, ateşkes imzalandıktan sonra değil öncesinde itiraz ederdi. Kaldı ki 12 Eylül 2016 günü imzalanan ateşkes, Pentagon’un da onayıyla 14 Eylül 2016 gününe kadar uzatılmıştır. “…Suriye’de ateşkesin 48 saat uzatıldığına dair haberlerin basına yansımasının ardından “el-Arabiya” televizyonunun Washington muhabiri, Çarşamba gecesi uzatılan ateşkesi Pentagon’un memnuniyetle karşıladığını söyledi… Çarşamba günü Rusya ve ABD Dışişleri Bakanları, ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk gün Salı gecesi bir dizi ihlaller olsa da Suriye’de ateşkesin yeniden 48 saat uzatıldığını açıkladılar…”[15.09.2016 el-Arabiya]
8- Böylece Amerika ile Rusya tarafından imzalanan Suriye ateşkesi, altı gün sonra yani neredeyse bir haftalık aranın ardından 19 Eylül 2016 Pazartesi günü resmen çökmüştür. Yedi günlük ateşkes sonrasında Amerika ile Rusya’nın “terörle mücadele” bahanesiyle Suriyeli devrimcilere ortak hava operasyonu düzenlenmesi bekleniyordu. Ancak Amerika, bilerek bunu yapmamıştır! Amerika “Ateşkese mola” dönemine başladı ve bombardımanları arttırdı. Bir taraftan da önceki ateşkesi yeni bir ateşkesle değiştirmek için çalışıyor. Obama dönemi sona ermeden önce muhalifler ile rejimi aynı masada bir araya getirebileceğini sanıyor…
Şuan ki gelişmeler böyle. Amerika, müttefikleri ve kuklaları şu an bunu gerçekleştirmek için çalışıyorlar… Bu onların sanıları. Ancak gerçek şu ki Suriye krizi, Obama, yandaşları ve uşaklarının ayağına batan bir dikendir hatta dikenlerdir. Obama bu açıklamayı çok daha güçlü ve vaktinin bol olduğu bir zamanda yapmıştı. ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray’da karşılaştığı zorluklara ilişkin yaptığı konuşmada, “Suriye savaşı ve Suriye krizi toplantılarının “saçlarını beyazlattığını” kabul etti… Obama, 4 Ağustos Perşembe günü Ulusal Güvenlik Konseyi ve Pentagon’daki askeri yetkililer ile yaptığı toplantının ardından düzenlenen bir basın toplantısında, “Eminim, saçlarımın büyük bir bölümü Suriye toplantıları yüzünden beyazladı…” dedi. [05.08.2016 Russia Today] Daha önce böyle dediğine göre, şimdi bundan daha ağır ve korkak açıklamalarda bulunacaktır. Kara Saray’dan şöyle diyerek ayrılacaktır: “Suriye beni öldürdü…”Suriye, uluslararası çatışmadan yoksundur. Suriye uluslararası açıdan Amerika’nın kontrolündedir. Avrupa’yı Suriye’den dışlayan Amerika, Rusya’yı da kendi emellerine alet ediyor. Bölgesel devletler de Amerika’nın güdümündedir. Örneğin İran, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi bölgesel etkin ülkeler, Amerika yanlısı ülkelerdir. Ayrıca Suriye rejimi ve bazı gruplar da Amerika’nın avucundadır… İşbirliği yapmadık müttefik, yandaş ve kukla bırakmayan Amerika, şimdiye dek Suriye’de planlarını hayata geçiremedi. Beş yıldan fazladır sadece Suriye halkı ile mücadele ediyor… Bu nedenle emellerine erişemediği için Obama’nın “histerik” olması şaşırtıcı değil. Türk askerleri eşliğinde Suriye topraklarına giren ABD Özel Kuvvetleri, Suriye’de kendi ayakları üzerinde duramadı. Aksine kınanarak arkalarına bakmadan kaçtılar. Hem de Amerika’nın güdümünde olduklarını sandığı ve kendi eğittiği gruplar tarafından!
Çünkü gerek Suriye gerekse de Suriye halkında İslami duygular hâkim. Suriye halkına samimi güçler tesir ediyor. Onların uyanıklık ve ferasetini artırıyor. Bu samimi güçler sayesinde Suriye halkı, ajanlar, hainler, sömürgeci ülkeler ve Müslüman ülkelere tamah eden devletler karşısında duruyor. Bu durumda bile aslan kesiliyorlarsa, peki, onlara İslami fikirler hâkim olsa nasıl olur? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sözünü hayata hâkim kılmak için samimi İslami liderlik tarafından sevk ve idare edilseler nasıl olur? et-Taberânî Mucemu’l Kebir’de Selem b. Nüfeyl’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
عُقْرُ دَارِ الْإِسْلَامِ بِالشَّامِ“Dar’ul İslam’ın kalbi Şam’dır.” Kuşkusuz İslam Devleti, hak ve hukuku gözeten Raşidi Hilafet elbette doğacaktır. Hilafet, yeniden onları dünyanın efendisi yapacaktır. İslam ve Müslümanlar izzet bulacak, küfür ve kâfirler de zillete düşeceklerdir. Bu, Allah’a zor değildir.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ“O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]
H.23 Zilhicce 1437
M.25 Eylül 2016