Home / News / HABER / YORUM-İKTİBAS / Vehim ve Gerçeklik Arasında Musul Operasyonu / Mahmut Kar

Vehim ve Gerçeklik Arasında Musul Operasyonu / Mahmut Kar

Operasyonu kim niçin istiyor, kim yönetiyor, katılmak için kim sabırsızlanıyor, kim ardına bakmadan kaçacak ve sonuçta kim kazanacak?

Bu soruları sorup Musul’u değerlendirmeye koyulduğumuzda beklenen/başlayan operasyonunun vehim ve gerçeklik noktalarını çözmüş ve doğru cevapları bulmuş oluruz. İşte o zaman, rutin toplantılarda ve açılış törenlerinde Irak Başbakanı el-Abadi’ye meydan okuyan, had bildiren ve ahkam kesen Cumhurbaşkanı’nın söylem ve algı operasyonlarının peşinden değil, meselenin asıl gerçekliği üzerinden operasyonunun izlerini sürmüş oluruz. İşte o zaman Başika’da ve Musul operasyonunda Türkiye’yi  istemiyoruz diye höyküren Amerikan kuklası el-Abadi’nin çıkışlarının sebebini görmüş oluruz. Yoksa algı operasyonunun peşine takılırsak o zaman iş işten geçmiş olur.

Şimdi sorarak başlayalım.

Musul operasyonunu kim niçin istiyor?

1- Malum Obama’nın saçlarını beyazlatan bir Suriye meselesi var. Halihazırda ise 5,5 yıldır istedikleri planı bir türlü hayata geçiremeyen aciz bir Amerika var. Ve, her başkan gibi Obama’da başarısızlık ve fiyasko ile gitmek ve anılmak istemiyor. Başarıyı önce Suriye’de ateşkes ve siyasi çözüm planını hayata geçirerek elde etmek istedi. Ancak her denemesinde Suriye halkı hem ABD’ye hem de işbirlikçi ülkelere tekmeyi vurdu. Obama, şimdi IŞİD’i Musul’dan çıkararak başka bir zafer ile başkanlığa nokta koymak ve gelecekte iyi anılmak istiyor. Bu, diğerine göre yani Musul, Suriye’ye göre ABD için çok daha kolay.

Burada bir parantez açarak şunu da not düşeyim; Başkanlık seçimlerine kadar Obama’nın Suriye’deki siyasi planını başarıya ulaştırma inancı artık kalmadı gibi. En son Lozan’da bir araya gelen ABD, Rusya, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye Dışişleri Bakanlarının yaptığı toplantıdan çıkan çözüm/çözümsüzlük bunu gösteriyor. Kerry, Lozan toplantısını “beyin fırtınası seansı” olarak değerlendirip herhangi bir anlaşmanın olmadığını söyledi. Lavrov ise “ilginç fikirler gündeme geldi, temaslar sürecek” şeklinde açıklama yaptı. Yani “millet işte görsün” cinsinden bir toplantı oldu Lozan. Toplantı sonrası en dikkat çekici açıklama ise kendisine ABD tarafından iş verilmiş Çavuşoğlu’ndan geldi. “Halep’ten El Nusra’nın bir an önce temizlenmesi gerekiyor. Bu bölgede özellikle, muhalefetin de El Nusra’dan ayrılması gerekiyor.” Çavuşoğlu’nun bu açıklaması Türkiye’nin Fırat Kalkanı’nı niçin başlattığını da açığa çıkarıyor. Daha önce de yazdığım gibi Fırat Kalkanı, Halep’teki gruplar arasında gedik açıp çatlak oluşturmak için yapıldı.

Şimdi tekrar ABD’nin Musul operasyonunu niçin bu kadar çok istediğinin esasi sebeplerine dönelim.

2- Hem ABD iç kamuoyunda hem de uluslararası kamuoyunda, Obama yönetiminin IŞİD’e destek verdiği veya IŞİD ile mücadelede başarısız olduğu konusunda hakim görüş var. Bu görüş iç kamuoyunda önümüzdeki başkanlık seçimlerinde Demokrat parti adayı Clinton’un başarı şansını zora sokuyor. Eğer Obama Musul operasyonu ile başarı elde ederse ABD iç kamuoyunda bu durum hem Clinton için iyi bir seçim malzemesi olacak, hem de uluslararası kamuoyunda ABD’nin IŞİD’e destek verdiği görüşü zayıflayacak. İşte bu sebeple Musul operasyonunda Obama acele ediyor.

3- Malum ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Partinin başkan adayı Trump oldu. Trump’ın Clinton’a karşı  en önemli seçim malzemesi, Obama döneminde yönetilemeyen Suriye krizi ve Irak siyaseti. Obama yönetiminin IŞİD ile mücadelede başarısızlığı Trump’ın Clinton’a karşı kullanacağı çok önemli bir silah. Zira Clinton, Obama döneminde uzun süre Dışişleri Bakanlığı yaptı. Bu sebeple Obama Musul operasyonundan başarı ile çıkmak ve Trump’ın elinden bu silahı almak istiyor.

4- ABD’nin IŞİD’i Musul’dan çıkarma isteğinin bir diğer önemli sebebi de Suriye ile ilgilidir. Zira IŞİD ABD’ye ve diğer güçlere direnmeyip Musul’dan çıktığında Rakka ve el-Bab bölgelerine geçiş yapıp güçlerini burada toplayacak. Bu da ABD’nin Suriye’de IŞİD ile mücadele bahanesine daha bir kuvvetle sebep teşkil etmiş olacak. Böylece Suriye’deki grupları IŞİD ile mücadele hedefine yöneltmek için ABD ve Türkiye’nin elindeki gerekçeler kuvvetlenmiş olacak. Yani Fırat Kalkanı ile başarılamayan gruplar arasında gedik açarak çatlak oluşturma ve hedef saptırma planı yeniden uygulamaya konulacak.

Musul operasyonunu kimin yönettiği sorusunun cevabını vermeye gerek var mı?

Tabi ki Amerika yönetiyor. Ancak Amerika Irak ve Afganistan işgallerinden çıkardığı dersler sonrasında tek başına kendini ateşe atmıyor yada göz göre göre bataklığa saplanmıyor. Suriye meselesinde sözde IŞİD ile mücadele için oluşturduğu Uluslararası Koalisyon ülkelerini Musul operasyonuna müdahil kılıyor. Sahada ise içinde şii milislerinde (Heşdi Şabi) bulunduğu Irak ordusunu, Barzani’ye bağlı yerel peşmerge güçlerini ve Türkiye tarafından Başika’da eğitilen/ajanlık için devşirilen yerel sunni güçleri (Heşdi Vatani) kullanacak. Yani Musul operasyonunu yöneten Amerikadır, onun adına vekalet savaşı verecek olanlar ise yerel güçler ve bölge ülkeleridir.

Musul’un statüsü ne olacak meselesine gelince, bu konu Irak’ın işgalinden bu güne ABD’nin planladığı ama tümüyle hayata geçiremediği konudur. Bu plan Irak’ın üçe bölünme planıdır. Kuzey’de Kürt devleti, Güneyde Şii, ortada ise sunni statüde bir devlet. ABD’nin Irak’ta gelecekte uygulamaya koymak istediği plan bu. Türkiye ve Irak’ın bu plandan başka ortaya koydukları başka bir çözüm planı var mı maalesef yok. O halde Türkiye ve Irak’ın karşılıklı bağrışıp çağrışması gerçekte hiç bir anlam ifade etmemektedir. Amerika Irak toprakları üzerindeki çıkarlarını korumak ve sürekli kılmak için hem Irak hem de Türkiye’yi kullanıyor. Bunu yaparken de iki ülkenin dengelerini ve iç kamuoyunu dikkate alıyor.

Operasyona katılmak için kim sabırsızlanıyor?

Musul’u IŞİD’e tek bir kurşun atmadan teslim eden Irak ordusu şimdi 3 yıl sonra Musul operasyonunun ön safında yer almak için can atıyor. Maliki döneminde katı mezhepçi politikalar ile baskı altına alınan Musul’un içinde olduğu bu sunni bölge, IŞİD ile adeta derdest edilmiş, sunni halkın Suriye’dekine benzer bir kıyama kalkışması engellenmişti. 3 yıl önce IŞİD’in Musul’a girmesine izin veren kim ise, bugünde IŞİD’e karşı Irak ordusunu ön safta hazırlayan aynıdır. Yani Amerika’dır.

Öyleyse Irak başbakanı Haydar el-Abadi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Musul operasyonu yaklaşırken karşılıklı restleşmesi ne anlama geliyor?

Önce Irak Başbakanı Haydar el-Abadi’nin “Türkiye’nin operasyona katılmasına izin vermeyeceğiz.” şeklindeki açıklaması ve Türkiye’nin Başika’dan çekilmesini istemesi ne anlama geliyor onu izah edelim. Her şeyden önce el-Abadi’ye şunu soralım; “Musul operasyonunu siz mi yönetiyorsunuz ki izin verip vermemekte size kalsın?” Haydar el-Abadi’nin bu çıkışları Irak’taki iç kamuoyuna yönelik mesaj niteliğindedir. Yani Irak yönetimi üzerindeki İran baskısının ve mezhepçi şii kamuoyunun dengede tutulması içindir. Ancak bundan daha önemlisi de şudur; el-Abadi’nin bu  çıkışları ABD’nin izni ve bilgisi dahilindedir. Zira ABD için önemli olan kendi çıkarlarıdır. ABD bu açıklamaları bahane ederek Türkiye’ye Koalisyon güçleri içerisinde operasyona dahil olabilirsin diyor. Yani Türkiye bu operasyonda uluslararası haçlı birliği ile koordinasyonu kabul ederse var olacak.

Türkiye’nin bu karara tepkisi ne oldu dersiniz? Erdoğan açıklama yaptı; “Koalisyon bizi kabul etmezse B ve C planlarımız var.” Bu mesaj koalisyon ile birlikte operasyonun parçası olmayı kabul eden bir açıklamadır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın B ve C planımız var açıklaması bir anlam ifade etmemektedir. Amerika’nın IŞİD ile mücadele adıyla dünyaya meşru gösterdiği bu savaşta Haçlı İttifakı olan Uluslararası Koalisyona katılmayı A planı olarak gören bir devlet zihniyetinin B ve C planı olsa ne olur? A planın Türkiye’ye değil ABD’ye aitse B ve C planın kime ait diye sorarım. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Musul’a sahip çıktığı gibi Kırım’a ve Halep’e de sahip çıkması gerektiğini hatırlatırım. Zira eğer Musul bizim ise Kırım’da bizimdir, Halep’te bizimdir. Dost gördüğün işgalci Rusya Kırım’ı sahiplerinden alarak Ruslara ait kılıyor, Halep’i sahiplerinden alarak Nusayrilere ve Rafızilere  ait kılıyor unutma!

Musul savaşında kim kazanacak?

Musul’a girip sözde Hilafet’i ilan ettiği günden bugüne Suriye rejimi, İsrail, İran ve Uluslararası güçlere karşı en küçük bir taarruz dahi başlatmamış olan IŞİD’in komuta kademesi eğer değişmediyse ki değişmedi, Musul operasyonunda da kazanacak olan yine ABD ve haçlı birlikleri olacak maalesef. Kaybeden ise Iraklı Müslümanlar olacak. IŞİD’in kirli stratejisinden bihaber olanlar ve Musul halkı ise bu operasyon ile ABD ve Haçlı koalisyonunun katliamlarına maruz kalacak. Irak ordusu, Türkiye ve İran ise ABD’nin bu sömürge savaşında ona hizmet eden işbirlikçi ülkeler olarak tarihe geçecekler. Tabi ki ihanetleri ile anılacaklar. Kısaca hem Türkiye hem Irak ve hem de İran yönetiminin Musul operasyonuna katılma konusundaki istekleri onlar için büyük bir utançtır.

Allah, özelde Musul halkını genelde ise Irak, Suriye ve tüm Müslüman beldelerin halklarını Amerika’nın şerrinden korusun, İşbirlikçi ülkelerin ikiyüzlülüğü ve ihanetlerini ümmete ifşa etsin inşaAllah.

Amin…

@mk_mahmutkar

kokludegisim

Ayrıca...

“İsrail” – Suudi Arabistan arasındaki normalleşmedeki tuhaflık

ABD medyasının Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle kurmaylarıyla …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir