Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Biz Türkiye olarak (Almanya Başbakanı Angela) Merkel’e de (Hollanda Başbakanı Mark) Rutte’ye de, Türkiye’de konuşma hakkı, toplanma hakkı tanıyacağımızı buradan ifade etmek isterim. Gelsinler Türkiye’de istedikleri yerde konuşsunlar” dedi.
Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Bozdağ şunları söyledi:
Bu gidişe ‘dur’ denilmezse Avrupa’da, (Almanya Başbakanı Angela) Merkel’in de (Hollanda Başbakanı Mark) Rutte’nin de başka Avrupa Birliği üyesi ülkelerin yöneticilerinin de kendi ülkelerinde konuşacakları yer bulamayacakları bir noktaya doğru gider. O zaman biz Türkiye olarak Merkel’e de Rutte’ye de, Türkiye’de konuşma hakkı, toplanma hakkı tanıyacağımızı buradan ifade etmek isterim. Gelsinler Türkiye’de istedikleri yerde konuşsunlar.
‘YOL KESMEK EŞKIYALIKTIR’
(Hollanda’nın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya’ya yönelik tutumu) Hollanda hükümetinin yaptığı bu olayı neresinden tutacağım? Hollanda hükümeti, polislere talimat veriyor. Polisler, Türkiye’nin bakanı geliyor, bakanın yolunu kesiyor. Yol kesmek eşkıyalıktır. Meşru bir devlet bunu yapmaz. Hele bir de meşru devletin bir bakanına karşı bunu yapmaz. Viyana Sözleşmesi, insan haklarına ilişkin sözleşmeler, Hollanda anayasası hepsi ayaklar altında.
‘İKİYÜZLÜ TUTUMA RAĞMEN TÜRKİYE AB SÜRECİNDEN VAZGEÇMEDİ’
İkircikli, çifte standartlı ve çok net ikiyüzlü tutuma rağmen Türkiye bugüne kadar AB sürecinden vazgeçmedi, ısrarından da vazgeçmedi. Bakarsanız Türkiye’de bu anlamda hiçbir değişiklik yok. Biz şu anda demokratikleşme adımlarımızı, hukuk devleti standardını daha ileri götürecek adımları atıyoruz. Hatta bu referandum maddeleri içerisinde de bu var. Çıkardığımız pek çok kanun içerisinde de son dönemlerde yine aynı yoğunlukta biz bu adımları atmaya devam ediyoruz. Bana göre değişen biz değiliz, AB üyesi ülkeler ve bu ülkelerdeki yönetim kadrolarının olaya bakışı değişti.
‘KİM TÜRKİYE’YE İHANET EDİYORSA…’
Alman hükümeti, AB’ye göre terör örgütü olan PKK’ya ve yandaşlarına böylesi bir terör eylemi yapmasına nasıl izin veriyor. Bunu nasıl izah edeceğiz hukuk devletiyle, demokratik devlet anlayışıyla. Böyle bir durum olduğunda Alman hükümetinin ve kanunlarla görevli kıldığı kurumların, görevlilerin bu terör eylemine karşı kanunları uygulaması ve işletmesi lazım. Ama şu anda bunu göremiyoruz. Bu da çok net bir şekilde şu anda batı ülkelerinde, Türkiye aleyhine kim ne yapıyorsa himaye edildiğinin ispatıdır. Darbeciler, teröristler himaye ediliyor. Kim Türkiye’ye ihanet ediyorsa, zarar veriyorsa onların daha makbul insan kabul edildiği bir devlet, yönetici değerlendirmeleriyle karşı karşıyayız.
‘SİYASİ NEZAKETTEN UZAK BİR YAKLAŞIM’
Şu anda bakıyorsunuz hep beraber hücum halindeler. Neden, niçin yapıyorlar? ‘Evet’ Türkiye’nin aleyhineyse bıraksınlar Türkiye’nin aleyhine bir şey çıksın, onların da keyfi yerine gelir. Ama bakıyorsunuz ‘evet’ çıkmasın diye uğraşıyorlar. Neden? Çünkü ‘evet’ Türkiye’nin lehinedir ve zayıf, güçsüz, istikrarsız bir Türkiye, terörle, krizlerle baş edemeyen, her defasında Avrupa’dan imdat dileyen bir Türkiye isteyenler sandıktan ‘evet’ çıkmasını istemiyorlar. Bu küstahça bir yaklaşım, skandal bir yaklaşım. Siyasi nezaketten, diplomatik nezaketten uzak bir yaklaşım. Bütün bu yaklaşımları bizim reddetmemiz lazım.
Her dara düştüğünde Avrupa’ya koşup ‘Bize yardımcı olun’ diyecek başbakanlar, bakanlar istiyorlar. Türkiye’yi istedikleri gibi sevk ve idare edebilecekleri bir düzen istiyorlar.
Biz bugün Türkiye’de neyi oyluyoruz, Türkiye’nin hükümet sistemini değiştirecek miyiz değiştirmeyecek miyiz, onu oyluyoruz. Türk halkı, Federal Almanya’nın hükümet sistemini değiştirmeyi oylayacak olsa ben Almanya’dakilerin, siyasetçilerin tutumunu anlarım veya Hollanda’nın anlarım. Ama biz ne Hollanda’nın ne Almanya’nın hükümet sistemi değişikliğini oyluyoruz.
‘DENİZ YÜCEL ALMAN DEVLETİ İÇİN NEDEN BU KADAR KIYMETLİ?’
Ben de merak ediyorum, bu (tutuklu Die Welt muhabiri) Deniz Yücel’i Almanya’nın Türkiye cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan diğer vatandaşlarından ayrılan vasfı nedir ki Alman hükümeti bunun üzerinde bu kadar duruyor? Merak ediyorum, diğerlerinden farkı nedir? Alman devleti ve hükümeti için bu kadar kıymetli olmasının sebebini açıklamalarında fayda var.
‘AKŞAM ABD ADALET BAKANI’YLA GÖRÜŞECEĞİZ’
(Gülen’in iadesi) Bugün akşam ABD Adalet Bakanı’yla (Jeff Session) bir telefon görüşmemiz olacak. Bu konuyu tekrar kendileriyle görüşeceğiz. Ayrıca bugün yine Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun da ABD’de, Washington’da bazı temasları olacak. Bu çerçevede büyük ihtimalle Adalet Bakanı’yla da konuşacak, bu konuları görüşme ve oraya birinci elden Türkiye’nin beklentilerini ve hassasiyetleri aktarma imkanı bulacaktır. Biz yeni yönetim döneminde bu konuda yeni bir anlayış beklediğimizi ve farklı bir uygulama olacağı beklentimizin çok yüksek olduğunu her defasında ifade ettik. Umarız beklediğimiz gibi bir sonuç çıkar.
Almanya istihbarat örgütünün başındaki zat, Alman halkına da Türk halkına da bütün dünyaya da gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Sadece o yalan söylemiyor, dün Amerika’da İstihbarat Komitesi Başkanı da benzer bir yalan söyledi. Yalanların istihbarat örgütü başkanları tarafından tekrarlanmış olması onları gerçek yerine geçirmez. Ben, Alman İstihbarat Başkanı ve ABD istihbarat örgütlerinin elinde bu işi FETÖ’nün yaptığını adı gibi, kendi adlarını nasıl biliyorlar, o şekilde onlara öğreten, gösteren yeterinden fazla delil olduğuna inanıyorum.