Soru:
2 Ekim 2018’de Mississippi eyaletinde partisinin kongre ara seçimleri için düzenlenen seçim mitinginde Suudi Arabistan’a tehditler savuran ve seçmen kitlesine petrol fiyatlarının yükselmesinden rahatsız olduğunu söyleyen Trump, “Peki ya askeri anlaşmalarımıza ne dersiniz? Zengin ülkeleri koruyoruz ancak karşılığını alamıyoruz. Peki ya bu maddeye “petrol” ne dersiniz? Çok fazla insanı değiştiriyor. Suudi Arabistan’ı koruyoruz. Onlar zengin diyebilirsiniz. Ve Kral’ı, Kral Selman’ı seviyorum. Ama ona dedim ki ‘Seni koruyoruz, biz olmasak orada (iktidarda) 2 hafta bile duramazsın. Ordun için ödeme yapmalısın” şeklinde konuştu. [03.10.2018 alkhaleejonline.net]
Bu hakaret karşısında Suudi yöneticilerin niye sessiz kaldığını sormak istemiyorum. Çünkü Amerika’nın emrine amadedirler. Kendilerini rezil rüsva ettiler. Bir deyiş vardır, bir kere hakareti kabul eden, zamanla hakarete alışır… Onun için sormak istediğim şudur, Amerika, en büyük petrol üreticisi iken ve tek başına fiyatları düşürebilecek kapasitedeyken neden Trump, fiyatların aşağıya inmesi için agresif bir şekilde Suudi Arabistan’dan petrol üretimini artırmasını istiyor? Sonra bu zamanda bu kadar ısrarcı olmasının nedeni nedir? Son olarak Amerika’nın tüm bu tazyikine rağmen petrol fiyatları niye düşmedi? Allah mükafatınızı artırsın.
Cevap:
Evet, doğru söyledin, gerçekten de bir kez hakareti kabul eden, zamanla hakarete alışır. Trump’ın Suudi Arabistan yöneticileri için sarf ettiği sözler, Amerika ile ilişkileri kökünden söküp atmak için yeterliydi. Eğer Allah ve Rasûlü’nden, müminlerden utansalardı, ama utanmazlar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu
إِنَّ مِمَّا أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلَامِ النُّبُوَّةِ إِذَا لَمْ تَسْتَحْيِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ “Nübüvvet sözlerine yetişen insanlar, eğer utanmazsanız dilediğinizi yapınız.” [Buhari]
Sorunuzun ya da sorularınızın yanıtına gelince:
1- Donald Trump, Ocak 2017’de başkan olduğunda, petrolün varil fiyatı yaklaşık 57 dolar civarındaydı. Haziran 2017’de petrolün varil fiyatı 45 dolara düştü, ancak o zamandan beri yükselişini sürdürdü. Bugün Brent türü ham petrolün varil fiyatı 86 dolara ulaştı ve bazı analistler, petrolün varil fiyatının 100 doları bulacağı öngörüsünde bulunuyorlar!
5 Temmuz 2018’de Trump, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “OPEC Tekeli, petrol fiyatlarının arttığını ve bu konuda çok az şey yaptıklarını hatırlamalı. Aksine fiyatları kendileri yükseltiyorlar ve ABD OPEC üyelerinin çoğunu çok az bedel karşılığında savunuyor. Bu iki yönlü bir durum olmalı. FİYATLARI HEMEN DÜŞÜRÜN!”dedi. 30 Haziran 2018’de Twitter’dan yaptığı açıklamada ise, “Şimdi Suudi Arabistan Kralı Selman ile konuştum ve ona İran’la anlaşmazlık ve Venezuela’daki karışıklık sebebiyle aradaki farkı karşılamak için Suudi Arabistan’ın 2 milyon varil kadar üretimi artırmasını istiyorum dedim, o da kabul etti”dedi. [30.06.2018 El Hurra] 25 Eylül 2018’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada OPEC’e saldıran ABD Başkanı Trump, “OPEC gibi kurumlar dünyadaki ülkeleri büyük kayıplara uğratıyor. Ben bunu sevmiyorum. Biz bu ülkelerin çıkarlarını koruyuruz. Onlar fiyatları yükseltiyor. Artık fiyatlar düşmeli. Artık biz bu korkunç fiyatlara katlanamayız.”diye konuştu. [25.09.2018 Sputnik] 27 Eylül 2018’de Trump, Twitter mesajında, “Biz Orta Doğu ülkelerini koruyoruz, biz olmasak uzun süre güvende olmazlar. Onlar ise daha yüksek petrol fiyatları için bastırmaya devam ediyor. Bunu hatırlayacağız. OPEC tekeli, fiyatları şimdi düşürmeli.” şeklinde açıklama yaptı.
Sonra soruda da geçtiği gibi 2 Ekim 2018’de Mississippi eyaletinde partisinin kongre ara seçimleri için düzenlenen seçim mitinginde Suudi Arabistan’a tehditler savuran ve seçmen kitlesine petrol fiyatlarının yükselmesinden rahatsız olduğunu söyleyen Trump, “Peki ya askeri anlaşmalarımıza ne dersiniz? Zengin ülkeleri koruyoruz ancak karşılığında hiç bir şey alamıyoruz. Peki ya bu maddeye “petrol” ne dersiniz? Çok fazla insanı değiştiriyor. Suudi Arabistan’ı koruyoruz. Onlar zengin diyebilirsiniz. Ve Kral’ı, Kral Selman’ı seviyorum. Ama ona dedim ki ‘Seni koruyoruz, biz olmasak orada (iktidarda) 2 hafta bile duramazsın. Ordun için ödeme yapmalısın” ifadelerini kullandı. [03.10.2018 alkhaleejonline.net]
Bütün bunlar, bugünkü koşullarda Trump’ın, OPEC özellikle de Suudi Arabistan’dan petrol üretimini artırmasını istediği anlamına geliyor.
2- Evet, ABD Enerji Bilgi Yönetim İdaresi’nin verilerine göre Amerika dünyanın en büyük petrol üreticisidir. Bilgi Yönetim İdaresi, 2017 sonunda dünya petrol üretim tablosu yayınladı. O günkü üretim, günlük 95 milyon varildi. Petrol üretim tablosuna göre dünyanın en büyük petrol üreticisi yedi ülke şöyledir:
ABD, günlük 14,46 milyon varil, Suudi Arabistan 12,08 milyon varil, Rusya 11,18 milyon varil, Kanada 4,87 milyon varil, İran 4,67 milyon varil, Irak 4,48 milyon varil, Çin 4,45 milyon varil.
Buna göre Amerika, dünyanın en büyük petrol üreticisidir, sonra Suudi Arabistan ve Rusya’dır…
3- Evet, Amerika, istese petrol üretimini artırabilir, zira büyük miktarda şeyl petrol stokuna sahiptir, ancak buna gerek yok çünkü:
A- Petrol stok ve rezervini korumak…
B- Suudi yöneticiler gibi Rüveybidaların varlığı! Bunlar, Amerika’nın emir eridirler, hakarete ve zarara uğramalarının hiçbir önemi yok. Bu yılın eylül ayında Brent ham petrolün varil fiyatı 80 dolar seviyesine çıktıktan sonra ABD, Amerikan halkına en ucuz fiyata petrol temin etmek için Suudi Arabistan’dan fiyatları düşürmesini istedi. “14 Eylül 2018 Cuma günü uluslararası standart olarak kabul edilen Brent ham petrolün varil fiyatı 78,21 ile 22 Mayıs 2018’den beri en yüksek seviyesine ulaştı…” [14.09.2018 Reuters] OPEC’in günlük ham petrol üretimi de 32,79 milyon varile yükseldi. Üretim artırma taahhüdünde bulunan Suudi Arabistan, bu kararın günlük bir milyon üretim arzına dönüşeceğini söyledi.” [31.08.2018 Reuters] Kaynağa göre “Brent ham petrolü varil fiyatı 80 dolar seviyesine ulaştığında, geçtiğimiz ay Suudi Arabistan, daha erken bir tarihte piyasaya üretimi artırma kararı aldığını bildirdi. Normal olarak bu tür bilgiler zamanında açıklanır…”
Halihazırdaki Suudi rejimi, hizmette kusur göstermeyen sadık bir ABD ajanıdır. Suudi Arabistan petrol piyasasının istikrarı için her zaman önemli bir rol oynamıştır… Suudi Arabistan, şu an petrol fiyatlarının yükselmesine gereksinim duyuyor. Zira bütçesinin en önemli gelir kalemi petrol olan Suudi Arabistan ekonomisi, 2014’te petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün ardından ağır ekonomik baskı altında kaldı. Malum, gelirlerinin yarısından fazlası petrole dayalı olan ülkeler, genellikle bütçelerini dengelemek için petrol varil fiyatının 80 doların üstünde olmasını yeğlerler. Yani bütçe harcamalarını karşılamak için yeterli petrol gelirlerine gerek duyarlar. Suudi Arabistan bütçesi, tamamen petrol gelirlerine dayalıdır. Onun için Suudi Arabistan, bütçesini dengelemek ve ekonomisini geliştirmek için fiyatların 80 doların üstünde olmasını ister, hatta 100 dolar seviyeleri de iyidir. Şuan Suudi Arabistan, kargaşa içindedir. Buna rağmen Suudi kral, ülke zararına olduğu halde petrol fiyatını düşürmek için üretimi artırmayı kabul etmiştir. Hem de ABD’nin askeri desteği olmazsa iki haftada iktidarını kaybedebileceğini söyleyerek kendisine açıkça hakaret eden Trump’ı memnun etmek için! Bu, Suudi Veliaht Prensi’nin yaptığı İran’dan kaynaklanacak petrol arz eksikliğini gidermeye hazır oldukları yönündeki açıklaması ile de örtüşüyor! Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 06 Ekim 2018 günü Bloomberg’e verdiği röportajda, “Suudi Arabistan’ın, İran nedeniyle petrol üretiminde oluşacak arz sıkıntısını giderebileceğini söyledi. “Bugün yanılmıyorsam günlük 10,7 milyon varil pompalıyoruz. Gerekirse, günlük 1,3 milyon varil daha pompalayabiliriz” dedi.
Trump’ın üretimi artırma talebini gerçekleştirmek için kendilerine zarar vermeye hazır Amerikan ajanları olduğu sürece Amerika neden petrol stokunu azaltsın ki?
4- Peki, neden Trump ısrarla OPEC’ten özellikle Suudi Arabistan’dan petrol üretimini artırmaları, fiyatları düşürmeleri talebinde bulunuyor? Çünkü burada Trump için baş ağrısı olan, acil çözüm gerektiren, ertelemeyi kabul etmeyen iki mesele var. Bu iki husus olmamış olsaydı, Trump fiyat artışından kesinlikle zarar görmeyecekti… Şüphesiz ki Amerika, daha önce petrol fiyatları yaklaşık 150 dolara çıktığında yaptığı gibi yeni dolarlar basarak üretim artışını çevreleyebilir. 16 Mayıs 2009 tarihli yayınladığımız soru cevapta şöyle demiştik: “Amerika, IMF’nin onayıyla veya gizlice, hatta onun onayı olmadan “alenen” kâğıt para basabilir. Zira IMF üzerinde fiili nüfuza sahip olan Amerika’dır. Dolayısıyla sahte gerekçeler göstererek meselenin hakikatini gizleyebilir ve bunu da IMF’ye dayandırabilir! Ancak böylesi bir yöntemle kâğıt para basılması, doların değerinin düşmesine, dolayısıyla enflasyona, yani fiyatların yükselmesine yol açar. Bunun içindir ki baskın bir çıkarı olmadıkça Amerika, buna yeltenmez. Mesela haberler, petrolün varil fiyatının 150 dolara kadar yükselmesine neden olan ve “arkasında Amerika’nın olduğu” petrol spekülasyonları sırasında Amerika’nın “iki (2) ila dört (4) trilyon” arasında kâğıt para bastığını aktardılar. Dolayısıyla Amerika, rezervlerine eklemek üzere doğrudan veya dolaylı şekilde petrolün en büyük oranını satın alabilmek için bu kâğıt paraları basmıştır ki o, bunda fiyatların yükselmesi ve doların düşmesinin ötesinde kendisi için bir çıkarın olduğunu görmüştür…” Ancak bu durum, çıkış işlemleri düzenlemek için zaman alacaktır! Yukarıda da belirtildiği gibi bu iki mesele, acil çözüm gerektiriyor, aksi halde Trump, çıkmaza girecektir. İste bu yüzden Trump, OPEC özellikle de Suudi Arabistan’a ateş püskürmüştür… Söz konusu iki meseleye gelince:
Birincisi: İran’a yaptırım konusu:
İran, Suudi Arabistan ve Irak’tan sonra OPEC’in en büyük üçüncü ham petrol ihracatçısıdır. Günlük ham petrol üretimi 4 milyon varil civarındadır. İran yaptırımları, özellikle Kasım ayında İran’ın petrol ihracatında düşüşe yol açacaktır. Zira İran’a uygulanan yaptırımlar hem İran hem de İran’dan petrol ithalatı yapan ülkeleri kapsıyor. Amerika, önce şirketlerden İran’dan petrol ithalatını azaltmalarını istedi, ardından önümüzdeki kasım ayında İran ile olan sözleşmeler doğrudan iptal edilecek, bu durum İran’ın petrol ihracatında kısıtlamaya yol açabilir. Ancak Suudi Arabistan, gerekirse üretimini artırabilir, yani İran’dan kaynaklanan petrol arz açığını telafi etmeye hazırdır. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Bloomberg’e yaptığı açıklamada, “Bu yüzden biz son zamanlarda İran’ın arz eksikliğinden kaynaklanan bir varil petrolüne karşılık 2 varil petrol ihracatı yaptık. Böylece işimizi hatta çok daha fazlasını yaptık. Bugün yanılmıyorsam günlük 10,7 milyon varil petrol pompalıyoruz. Gerekirse 1,3 milyon varil ek petrol pompalayabiliriz…”şeklinde konuştu. [08.10.2018 https://www.akhbarak.net]
ABD, 4 Kasım 2018’de İran’ın petrol ihracatına yönelik yaptırımları artırma niyetinde. Dünya çapında hükümetlere ve şirketlere İran’dan ithalatı azaltmaları ve uymaları için baskı yapıyor. Bu, küresel pazarda petrol arzının düşeceği anlamına gelir. Yukarıda, dünyanın en büyük petrol üreticisi yedi ülke ile ilgili raporda da geçtiği gibi İran, günlük 4 milyon varilden fazla petrol üretiyor “bu şimdi düştü” ve çıkarılan petrolün yarısını ihraç ediyor. Çin, Hindistan ve Türkiye, İran’dan yaklaşık iki milyon varil petrol alıyor. Trump, yaptırımlar nedeniyle bu iki milyon varilin piyasadan çekileceğini tahmin ediyor. Bu nedenle Amerika, Suudi Arabistan ve diğer OPEC ülkeleri ile bu olası açığı kapatmak istiyor. Böylece Amerika, Avrupa, Rusya ve Çin’den bağımsız bir şekilde İran konusunu çözümleyebilsin. ABD, 08 Mayıs 2018’de üç yıl önce bu ülkelerle imzalanan nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamıştı. Bu yüzden Amerika, İran ile tek başına anlaşma yapmayı öneriyor. ABD Başkanı, böyle bir anlaşma yapmaya hazır olduğunu açıkladı. Ancak İran içerisinde şartlar elverişli hale getirilmelidir ki bu zaman alabilir… Bu süre zarfında Trump, Avrupa’yı işin içine katmadan Amerika ile İran arasında bir anlaşma yapılana dek petrol arz açığını telafi etme çabasında. Eğer arz açığı kapatılamazsa, petrol fiyatları yükselecek ve dolayısıyla bu Trump’ı çıkmaza sokacaktır. Çünkü Trump, yaptırımları İran’a uygulanan yaptırımlar nedeniyle oluşacak petrol arzı eksikliğini OPEC’i özellikle Suudi Arabistan’ı tehdit ederek telafi edebileceği tezi üzerine kurgulamıştır… Başka bir deyişle Amerika, İran ile sorunlar çözülene kadar petrol arzındaki olası açığı kapama ve açığın artmamasını güvence altına alma derdinde. Zira aralarındaki sorun kolayca hallolmayabilir.
Dolayısıyla Trump, 04 Kasım 2018’de açıkça belli olacak İran’dan kaynaklı arz açığını kapamak için başta Suudi Arabistan olmak üzere OPEC’e yükleniyor. Ayrıca Trump’ın 21 Mayıs 2018 tarihinde Venezuela’ya uyguladığı yaptırımlar sonucu etkisi az da olsa zaten bir arz açığı söz konusu. Çünkü Venezuela, günlük 1,5 milyon varil petrol pompalıyor.
İkincisi: Amerikan seçimleri:
Kuşkusuz petrol fiyatlarının yükselmesi, Kasım ayında ara seçimlere girecek olan Donald Trump için bir sorun teşkil edecektir. Petrol fiyatlarındaki artış, destekçilerinin pozisyonlarını korumalarını etkileyecektir, zira çoğu kamuoyu araştırmaları Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde edeceklerini gösteriyor. Trump, ABD’li seçmene Amerika’ya öncelik verdiğini göstermek için Suudi Arabistan ve OPEC üyelerini suçluyor, üretimi artırmaya yönelik baskı yapıyor. Öte yandan Trump, Çin, Hindistan ve Türkiye’yi İran’la ilişkileri kesmeye ve başka ülkelerden ham petrol arayışına girmeye zorluyor. Ayrıca petrol fiyatlarındaki yükseliş, ABD’li tüketicilerin benzine ödeyecekleri tutarı da etkileyecektir. Haliyle bu durum ABD ara seçimlerini kaybetmenin bir faktörü olabilir. Amerikalılar, akaryakıt fiyatlarının yükselmesine karşı oldukça hassastırlar ve ABD hükümetinin petrol fiyatlarını artırma yönünde bir seyir izlemesini kabul edemezler. Bu yüzden Başkan Trump, petrol fiyatlarındaki artışı Körfez ülkelerine bağlıyor ve kendisini Amerikalılara çıkarlarının bir savunucusu olarak lanse etmek için Körfez ülkelerine saldırıyor. Suudi Arabistan ve OPEC’e petrol fiyatlarını düşürmeleri için baskı yapıyor. Özellikle ara seçimler öncesinde petrol fiyatlarını düşürmek için çırpınıyor. Petrol fiyatlarının düşmesi, 6 Kasım 2018’de yapılacak ara seçimlerde ABD’li seçmenin oylarını almak için ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti için kaçınılmazdır. Hele de kamuoyu yoklamalarının Demokratları önde gösterdiği bir ortamda.
5- Peki, Trump’ın tehdidine, baskısına ve Suudi Arabistan’ın muvafakatine rağmen petrol fiyatları neden hâlâ yükselmeye devam ediyor sorusuna gelince, çünkü OPEC içinde Avrupa yanlısı ve Amerika’ya kafa tutan başka ülkeler var, Rusya var. Trump, arzuladığı hızda egosunu doyurmadığı sürece Avrupa yanlısı bu ülkelerin Amerika’ya boyun eğmeleri kolay değil. Suudi Arabistan, OPEC içinde Amerika’nın en önemli enstrümanıdır, ancak OPEC’te belli çıkarları olan ve Avrupalı büyük güçler yanlısı başka ülkeler de var. Amerika’ya kolayca boyun eğmeyebilirler. Dahası belirli çıkarları olan Rusya gibi OPEC dışı ülkeler de var. Amerika, tamamen kendi iradesini dayatamayabilir.
Fiyatları düşürmek için ABD Başkanı Trump, petrol üretimin artırılmasını talep etti. Ancak OPEC ve OPEC dışı üretici ülkeler, 23 Eylül 2018’de Cezayir’de yaptıkları toplantı sırasında Trump’ın çağrısının aksine petrol üretimini artırma konusunda bir anlaşmaya varamadılar.
Rusya’ya gelince, Amerika, 2017 yılından günümüze kadar Rusya’ya baskı yapmak ve zor durumda bırakmak için Suudi Arabistan’ı kullandı. Üretimi artırma ve dolayısıyla fiyatları düşürme konusunda Suudi Arabistan’la uyumlu hareket etmesini sağladı… İlk kez bir Suudi Kral, OPEC üyesi ülkeler ile Rusya’nın önderlik ettiği OPEC dışı ülkeler arasında yapılacak toplantıya katılmak üzere Rusya’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Ekim 2017’de Kral Selman, Rusya’yı ziyaret ederek OPEC toplantısına katıldı. Ziyaret sonrası petrolün varil fiyatı 60 dolar seviyelerinde seyretmeye başladı. Daha önce de açıkladığımız gibi bu yılın ortasından itibaren fiyatlar yükselişe geçti. Hem Suudi Arabistan hem de Rusya, Trump’ın istediği günlük 2 milyon varil talebini karşılamak için yoğun çaba sarf etti. Ancak bağımsız analistler ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Suudi Arabistan ve Rusya’nın günlük 2 milyon varil artırabileceklerinden kuşkulular. Merkezi Paris’te bulunan ve üretici ülkeleri temsil eden Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), son zamanlarda Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu Orta Doğu’dan “kısa vadeli arzın” günlük yaklaşık 1,14 milyon varil olduğunu tahmin ediyor. Analistlere göre Rusya, günlük 400 bin varile kadar üretim artışı yapabilir. Sonunda ABD’nin sürekli baskısı altında Suudi Arabistan, petrol üretimini artırmak için Eylül ayında Rusya ile gizlice anlaşmaya vardı. Reuters’e göre “Anlaşma, Rusya ve Suudi Arabistan’ın diğer OPEC üyelerine danışmadan giderek daha fazla petrol üretim politikası belirlediklerini doğrular. Kaynaklar, Suudi enerji bakanı Halid El Falih ile Rus mevkidaşı Alexander Novak’ın, yaptıkları bir dizi toplantı sırasında ham petrol varil fiyatının 80 doları test etmesiyle birlikte Eylül’den Aralık ayına kadar üretimi artırma konusunda anlaştıklarını söylediler. Bir kaynağa göre “Ruslar ve Suudiler, Trump’ın emriyle hareket ediyor gibi görünmemek için pazara sessizce petrol pompalamaya karar verdiler” Başka bir kaynağa göre ise “Suudi bakanın, (ABD Enerji Bakanı Rick) Perry’ye müşterilerinin daha fazla petrol talebinde bulunması halinde Suudi Arabistan’ın üretimi artıracağını söyledi…” [www.reuters.com]
Burada şöyle bir soru akla gelebilir, Rusya, neden petrol fiyatlarının yükselişini durdurmak için ABD ile birlikte hareket etsin ki? Oysa petrol fiyatlarının yükselmesi Rusya’nın çıkarınadır. Yanıt olarak deriz ki, gerçek irdelendiğinde, Rusya’nın petrol varil fiyatının 65 dolar civarında seyretmesini desteklediği görülür. Çünkü Rusya’nın petrol sanayisini dengeleme fiyatı budur. Petrol fiyatlarının aşırı yükselmesi, pek çok ithalatçı ülkenin alım gücünü etkileyecek, sonunda talepte bir çöküşe yol açacak ve bu da Rusya’nın petrol sanayisine zarar verecektir.
Her halükârda, Rusya bu denklemde büyük bir tehlike teşkil etmez. Bu denklemde bilfiil etkin olan Avrupa yanlısı OPEC ülkeleridir. Onun için bu ülkelerin, çok büyük baskılara maruz kalmaları müstesna Trump’ın isteklerini yerine getirmeleri kolay değil… Petrol fiyatları büyük olasılıkla 100 dolara çıkmaz, çünkü böylesi bir fiyata ithalatçı ülkeler katlanamaz. Katlanamayacakları için talep düşer, talebin düşmesiyle yükseliş durur ve dolayısıyla fiyatlar geriler… Trump, seçim dönemi ve sonrasında yani yıl sonuna kadar fiyatların gerilemesini istiyor. O zaman nükleer anlaşmanın, Avrupa olmadan yeni bir ABD-İran anlaşmasına doğru evirilmeye başlaması ihtimal dışı değil. Anlaşma sonrası üretimi artırma konusundaki Amerikan baskıları sona erecek, böylece fiyatlar 80 dolar seviyelerinde seyredecektir…
Yabancı güçlerin, İslam dünyasındaki kaynakları birbirlerine karşı oyun kurmak için kullanmaları acı verici. Rüveybida yöneticilerimiz ise, ümmetin haysiyetini zerre kadar kale almadan bu politikalara körü körüne bağlanıyorlar. Bilindiği gibi ister Arap ülkeleri olsun ister İran olsun ister Afrika’da Nijerya olsun ister Orta Asya’da Kazakistan ve Türkmenistan olsun isterse Kafkasya’da Azerbaycan olsun dünya petrol rezervinin çoğu İslam topraklarındadır. Fakat bu ülkelerdeki petrol gelirleri, çoğu yoksulluk ve yoksunluktan mustarip olan halka geri dönmüyor. Yöneticiler, aileleri ve yandaşları ondan nemalanıyor ve paralarını yurtdışına kaçırıyorlar. Amerika, geçtiğimiz yıl 21 Mayıs 2017’deki Trump’ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında Suudilerden 460 milyar dolar isteyince, Suud ailesi, talebi karşılamak ve miktarı ödemek için kolları sıvadı. Bu sebeple Müslümanları bu trajik durumdan, zenginlikleri insanlara adaletle dağıtan, önce yoksullara, sonra Halifeye veren, en son alan ve yiyen Ömer bin El Hattab gibi Râşidi Halife ancak kurtarabilir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ الْإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ“Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. İmam da bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.” Sürüsünü aldatan kimse için elim ve şiddetli bir azap vardır. Et Taberani’nin El Kebir’de rivayet ettiği bir hadiste Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَا مِنْ عَبْدٍ يَسْتَرْعِيهِ اللَّهُ رَعِيَّةً، يَمُوتُ يَوْمَ يَمُوتُ غَاشّاً لِرَعِيَّتِهِ إِلا حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ“Allah bir halkın başına getirip de öldüğü gün tebaasını aldatmış olarak ölen hiç bir kul yoktur ki, Allah ona cenneti haram etmesin.”
İşte Rüveybida yöneticiler böyledir. Keşke anlasalar ya da akletseler!
H.11 Safer 1440
M.20 Ekim 2018