Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Rusya’nın başkenti Moskova’da mevkidaşı Vladimir Putin ve heyetiyle bir araya geldi.
Suriye’nin İdlib ilindeki gerginliğin masaya yatırıldığı görüşmeden çıkan mutabakat ve beraberindeki ateşkes kararı, Türkiye’ye dönüş yolunda da Erdoğan’ın gündemindeydi.
Moskova ziyareti ile ilgili uçakta medya yöneticileri ve basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı, ateşkes ile ilgili olarak “Zemin kaymaması için sahadaki gelişmeleri an be an takip edeceğiz” dedi.
Ateşkes için “İdlib bölgesinde istikrar ve normalleşmeye zemin hazırlıyor” diyen Erdoğan, “Bir yerde çatlak patlak olduğunda hemen müdahale edeceğiz” mesajı verdi.
Türkiye’nin çoğu Suriye ordusunun kontrol ettiği alanda kalan gözlem noktaları ile ilgili de konuşan Erdoğan, “Bizim için çok önemli, hepsi aynen şu andaki durum gibi korunacaktır” deyip, herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını belirtti.
Erdoğan ateşkesin birkaç alanda önemli kazanımlar getirdiğini belirtip, söz konusunu kazanımları dört maddede sıraladı:
1- Ülkemizin sınırlarını rejim ve terör saldırılarına karşı daha korunaklı hale getiriyor.
2- İdlib bölgesinde istikrar ve normalleşmeye zemin hazırlıyor.
3- Orada bulunan askerlerimizin güvenliğini teminat altına alıyor.
4- Sivillerin korunması için önemli bir adım teşkil ediyor.
Cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına dikkat çekti:
“Suriye’de BMGK’nın 2254 sayılı kararındaki siyasi süreci işletmek ve Suriye iç savaşını sona erdirmektir. Buraya gelirken amacımız ateşkes sağlamaktı. Hamdolsun bunu temin ettik. Tabi rejimin olası ihlal ve saldırılarına karşı da her an teyakkuz halinde olacağız. Bu konudaki kararlılığımızı son bir haftada rejime verdirdiğimiz zayiatlarda güçlü bir şekilde gösterdik.”
“Bir yerden şöyle kara kediler girmiş olabilir”
Cumhurbaşkanı, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin son 5 yıldır iyi gittiğini ancak uluslararası ilişkilerin iniş ve çıkışlar barındırabildiğini ifade edip iki ülke arasındaki savunma sanayii, nükleer enerji ve TürkAkımı gibi işbirliklerine değindi.
Erdoğan araya giren üçüncü ülkeler olabileceğini ancak bunun Yahudi varlığı olamayacağını ise şu sözlerle işaret etti:
“İkili ilişkilerimizin geldiği bu noktalarda bir de üçüncü ülkelerde beraber atabileceğimiz adımların planlamasını yaptığımız dönemi yaşıyoruz. Yani onun için de herhalde bir yerden şöyle kara kediler girmiş olabilir. “İsrail” olabilir mi? Yok. O kadar zayıf değil.”
Erdoğan, NTV muhabiri Deniz Tüysüz’ün İdlib krizinin tam olarak bitip bitmediği yönündeki sorusuna ise Ankara-Moskova hattındaki ilişkilerin sıkılaştırılacağı üzerinden yanıt verdi:
“Biz şu anda işi o kadar sağlama aldık ki her an Sayın Başkan’la irtibat halinde olacağım. Dışişleri Bakanımız aynı şekilde muhatabıyla, Milli Savunma Bakanımız muhatabıyla, Milli İstihbarat Başkanımız muhatabıyla sık sık görüşmek suretiyle bu ilişkiyi sürekli diri tutacağız. Bir yerde çatlak patlak olduğu anda hemen konuya müdahale edeceğiz. Tabi aramızda her şey yazı ile olmuyor, söz ile olanlar da var. Burada bu kararlılığımızı teyit ettik.”
“S-400’ler nisandan itibaren faal hale gelecek”
Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin zemininin değişmesi ihtimalinin S-400 hava savunma sistemlerini etkilemeyeceğini söyleyen Erdoğan aktif kullanım ile ilgili tarih de verdi:
“S400 şu anda artık bizim malımız. Bir taraftan S400 ile ilgili eğitim çalışmaları vesaire bunlar devam ediyor. S400’ü büyük oranda teslim almış vaziyetteyiz. Tamamı elimizde. Şu anda tamamı geldi. Nisandan itibaren de artık faal hale gelecek. Ama yine söyleyeyim, dün de söyledim yetkililerine; Amerikalılara “Eğer bize Patriot verirseniz biz sizden de Patriot alırız.” dedik.”
“Tatlıya bağlandı”
Erdoğan bir gazetecinin “Sayın Putin ile yaptığınız telefon görüşmesinde “Esed ile aradan çekil, rejim ile bizi baş başa bırak” dediğinizi söylemiştiniz. Bugünkü görüşmede bu söylem masaya yatırıldı mı, gündeme geldi mi? Geldiyse, tabi bu görüşmeden olumlu bir sonuç çıktı. Bu tavrınızın bir etkisi oldu mu?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Tabi bu konu tatlıya bağlanınca böyle bir şeyi söylemenin de artık anlamı kalmadı.”
“ABD’den şu an itibarıyla gelmiş bir destek yok”
Erdoğan’a Barış Kalkanı Harekatı sonrası Ankara-Washington hattındaki gelişmeler de soruldu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Türkiye ile ilgili beyanları anımsatılan Erdoğan, Suriye meselesi bağlamında BM’nin harekete geçme olasılığı ile ilgili şunları söyledi:
“Şimdi sözde güzel şeyler var ama uygulamada ne getirir ne götürür onu şu anda bilemiyorum. İşte dün akşam Büyükelçi ile beraber Birleşmiş Milletler Temsilcileri de bizdeydi. Onlarla da uzunca durum değerlendirmesi yaptık. Bu durum değerlendirmesinde de kendileri birçok destek vaadinde bulundular. Temennim odur ki bu destekler yerine gelir; tabi bu destekler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde olabilecek veya atılabilecek adımlar olur. Bunun yanında bugünkü ateşkes olmayıp da süreç aynen devam etmiş olsaydı birçok silah mühimmat araç gereç vesaire destekleri olabilirdi. Ama şu an itibarıyla bize Amerika’dan gelmiş herhangi bir destek söz konusu değildir. Fakat tabi önümüzde şimdi bir de Libya meselesi var. Libya’da da yine bizim Amerika ile görüşmelerimiz var. Libya hakkında aynı şekilde Rusya ile de görüşmelerimiz var. Şimdi bugün tabi Rusya’dan Wagner konusunda olumlu bazı beyanlar aldık. Temenni ederiz ki bu hayata geçer. Eğer hayata geçerse o zaman Libya’da bizim işimiz de kolay olacak, Sarrac’ın işi de kolay olacak.”
“Biz bu kadar seviye kaybına uğramış değiliz”
İdlib’de Suriye ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik saldırısı sonrası Türkiye sınır kapılarını açarak göçmenlerin Avrupa’ya geçişini engellememe kararı almıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun ardından Türkiye-Yunanistan sınırında başlayan gerilim ile ilgili de konuştu.
“O iş bitti, kapıları açtık, tartışacak zamanımız yok” diyen Erdoğan, Batı’yı verdiği sözleri tutmamakla suçladı:
“Batı maalesef çok yüzlü. Yunanistan’a hemen anında 700 milyon avro söz verdiler; “350’sini hemen gönderelim, 350’sini de sonra gönderelim.” dediler. Bırakın 700 milyon avroyu, Şansölye bize 25 milyon avrodan bahsetti ama ondan da maalesef henüz bir ses çıkmadı. Avrupa Birliği’nden gerek Konsey Başkanı Sayın Charles Michel olsun gerek Komisyon Başkanı Sayın Ursula von der Leyen olsun onlar da bazı sözler verdiler. Onlardan da bir netice çıkar mı çıkmaz mı bilmiyorum ama Sayın Bakanımızla da bazı görüşmeleri oldu. Gelse de gelmese de biz bu kadar seviye kaybına uğramış değiliz, Allah’ın izniyle bu işi hallederiz. Mesela basın mensuplarını o briket barakaların yapıldığı yere bir götürmek lazım. Oraları görmek lazım. 25-30 metrekarelik yapılar. İstiyoruz ki oralarda Suriyeli kardeşlerimiz daha iyi koşullarda yaşasın, yani biraz daha konforlu olsun. Duruma göre biz farklı ekip de ayarlar oradaki briket barakaları bir an önce bitirip o insanları oralara yerleştiririz.”
“Türk siyasetinin buralara düşmemesi gerekirdi”
Erdoğan, iç siyasetteki gelişmelere de değindi, TBMM Genel Kurulu’nda AK Parti ile CHP’li milletvekilleri arasındaki kavganın hatırlatılması üzerine şu yorumu yaptı:
“Çok büyük tehlike. Yani Türk siyasetinin kesinlikle buralara düşmemesi gerekirdi. Ama buraya düşürenlere de bedelini, eğer sorumluluk taşıyorsa, mensubu olduğu partinin lideri hesabını sormalıdır.”
Ajanslar